• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

MÜZELİK ESERLER MÜZAYEDESİ | 33

Arthill Müzayedeleri, Hüseyin KOCABAŞ ve Türk İslam Sanatı Uzmanı Müzeolog Dr.Zübeyde Cihan Özsayıner direktörlüğünde konusunun en değerli uzman ve otoritelerinin ekspertiz ve katkıları ile hazırlanmakta, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Ayasofya Müzesi, Türbeler, Vakıflar ve Askeri Müze uzmanlarının onayı ile gerçekleşmektedir.

Eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. Eserler ile ilgili olarak +90 538 833 1391 no'lu telefondan bilgi alabilir, ayrıca randevu oluşturarak The Ritz-Carlton Residence'daki adresimizde koleksiyonu yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.

Müzayedelerimizde uygulanan komisyon oranı %15, KDV oranı ise %20'dir. Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra "7" (yedi) iş günüdür, ödemelerde o günkü "TCMB" döviz kuru esas alınır. Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir, cezai şart olarak %35 aracılık hizmeti uygulanır.

Lot: 51 » Hat

MEHMED ŞEFİK BEY (1820-1880)

“Vezir Ahmed Reşad Paşa Koleksiyonu”

Ketebeli. Hicri 1283 / Miladi 1866 tarihli. Ketebesi “Ketebehu Şefik, 1283” şeklinde atılmış. Muzika-i Hümâyun Hat Hocası Mehmed Şefik Bey tarafından “Celi Sülüs” hattı ile is (siyah) mürekkebi kullanılarak yazılmış istifli levha. Levhanın üst kısmına "Kalellahü teala fi kitabihil Kerim / Allahu Teala yüce kitapta buyurdu" anlamındaki yazı, alta ise Yusuf Suresi 64. ayet "Fallahu hayrun hafizan ve hüve erhamürrahimin / En hayırlı koruyucu Allah’tır ve O, merhamet edenlerin en merhametlisidir” tatbik edilmiş. "Nun" harfinin üstünde istifli sülüs hat ile “Sadakallahülazim / Yüce olan Allah doğruyu söyledi" ibaresi yer almakta. Yazının sağ ve solunda altın ile boyanmış “Rokoko” üslubunda çiçek buketleri, etrafında ise yeşil zemin üzerine altın ile boyanmış floral bir cetvel bulunmakta. Levha altın ile “Rokoko” üslubunda olağanüstü “Hâlkâr” tezhiplidir. Vezir Ahmed Reşad Paşa Koleksiyonu’na ait olması sebebi ile büyük önem arz eden, Türk Hat Sanatı’nın yüksek kıymette ele geçmez koleksiyonluk şaheseridir.

Provenans: Sultan II.Abdülhamid Han’ın Maliye Nazırı Vezir Ahmed Reşad Paşa Koleksiyonu

Ölçüler: 44.5 x 80 cm.

Mehme Şefik Bey, 1820 yılında İstanbul῾da doğdu. Babası Süleyman Mahir Bey῾dir. Ali Vasfi Efendi῾den sülüs-nesih yazılarını öğrendi. Onun vefatından sonra eniştesi Mustafa İzzet Efendi῾ye devam etti. Ta῾lik yazıyı Ali Haydar Bey῾den öğrendi. 1845῾de Muzika-ı Humayûn ve saray yazı hocalığına getirildi. 1855῾te Bursa῾da meydana gelen depremde harap olan Ulu Cami῾nin duvarlarındaki yazıları Abdülfettah Efendi ile beraber tamir ederek bazı levhalar yazdı. Ayasofya Camii῾nin mihrap içinde hakkedilmiş ayet-i kerime, Kudüs῾te Kubbetü῾s Sahra῾nın çini üzerine nakşolunmuş Yasin Sûresi, Sultan Abdülmecid Türbesi῾nin kuşak yazıları, İstanbul Üniversitesi῾nin Bayezid῾deki merkez binası üzerindeki yeşil zeminli celi sülüs mermer kitabesi onun yazılarıdır. 2 Mushaf, 8 Delailü῾l Hayrat, birçok murakka ve levha yazmıştır. Öğrencileri arasında Hasan Rıza ve Çırçırlı Ali Efendibulunmaktadır. Sülüs, nesih, celî divani yazıda çok başarılı eserler vermiştir. 1880 yılında vefat eden Şefik Bey῾in kabri Yahya Efendi Dergahı῾nın haziresindedir.

Detaylar
Lot: 52 » Hat

SEYYİD AHMED HİLMÎ (19.YÜZYIL)

“Gubari Hat Levha”

Ketebeli. Hicri 1249 / Miladi 1833 tarihli. Ketebesi “Ketebehu’l-fakîr el-hakîr es-Seyyid Ahmed el-Hilmî senete tisʻa ve erbaʻîn ve miʼeteyn ve elf (H.1249) min-telâmîzi el-Hâc Ahmed el-maʻrûf bi-Hamdi el-Cisrî” şeklinde atılmış. Hocası “El-Hac es-Seyyid Ahmed el-maruf Hamdi el-Hüseni”. Nohudî renkte aharlı kağıt üzerine is (siyah) mürekkebi ile yazılmış. Zengin altın yaldız ve çok renk ile “Rumî” üslubunda üst düzey tezhipli. Zencerekli ve altın cetvelli. Fevkalade kondisyonda. Türk Hat Sanatı’nın yüksek kıymette ele geçmez müzelik şaheseridir.

Merkezinde sülüs hattı ile “Muhammed” lafzı, içerisinde nesih hattı ile “M” harfinin ucundan itibaren gubari (toz) “Besmele” ile başlayan “Yasin-i Şerif”, “Muhammed” lafzının son harfi “D”nin solunda gubari (toz) “Besmele” ile başlayan “Fatiha Suresi” yer almakta ve lale formlu bir tasarımla sonlanmaktadır. Lale motifinin içinde hattat ismi ve eserin yazılış tarihi yer almaktadır. Üstün işaretinin içinde gubari (toz) “Ve ma erselnake illa rahmeten lil alemin / Biz, seni bütün insanlık için sadece bir rahmet olarak gönderdik” anlamındaki Enbiyâ suresi’nin 107. ayeti, yuvarlak formlu alan içine ise “Levlake lavlake lema halaktü’l-eflak / Sen olmasaydın, sen olmasaydın Ben âlemleri yaratmazdım” anlamındaki Hadis-i Şerif tatbik edilmiş. Yazı dışında kalan boşluklar altın ile gül goncası, lale, koyungözü, papatya ve yaprak motifleri ile tezyin edilmiş. Muhammed lafzının ortası, zencerekli cetvelin iç kısmı, köşeler ve cetvelin alt üst kısımlarında tepelik formları bulunmakta, formların içi “Rumî” üslubu bezemeler ile doldurulmuş. Zencerekli cetvelin dışında sıvama altın ile yapılmış ikinci bir cetvel yer almakta, turkuaz zemin üzerine dilimlerle ayrılmış alanlar içinde ise altın renkli “3 benek” motifleri yer almakta.

Ölçüler: 32 x 41 cm.

Detaylar
Lot: 53 » Hat

MEHMET FEHMÎ EFENDİ (1860-1915)

“Vezir Ahmed Reşad Paşa Koleksiyonu”

Hilye-i Şerife. “El-Hâc Hâfız Mehmed Fehmî Efendi” ketebeli. Gubari. Devasa ebatlarda, klasik Osmanlı hilyelerinden farklı tasarıma ve tezhibe sahip. Diğer örneği Medine’de Mescidi Nebevi’nin Ashab-ı Suffa kapısının sol yanında eskiden fermanların okunup ilan edildiği kürsünün duvarında asılı. “Gubari”, “Sülüs” ve “Nesih” hattı ile is (siyah) ve surh (kırmızı) mürekkebi kullanılarak yazılmış. Altın bezeme “Neoklasik” ve “Rokoko” üslubunda olağanüstü tezhipli. “Çark-ı Felek” ve “Rumî” gubariler ile zenginleştirilmiş. Altın cetvelli. İç ve dış tüm tezhip ve tezyinler aynı zamanda müzehhip ve ressam da olan hattat “Mehmed Fehmî Efendi”ye ait. Fevkalade kondisyonda. Orijinal altın varak muazzam çerçevesi içerisinde. Vezir Ahmed Reşad Paşa Koleksiyonu’na ait olması sebebi ile büyük önem arz eden, Türk Hat Sanatı’nın paha biçilmez bir başyapıtı ve ele geçmez müzelik şaheseridir.

Provenans: Sultan II.Abdülhamid Han’ın Maliye Nazırı Vezir Ahmed Reşad Paşa Koleksiyonu

BAŞMAKAMI; “Besmele-i Şerife” ve nesih hattı ile Neml Suresi 30. Ayet “İnnehu min Süleymâne ve innehu / O Süleyman’ın mektubudur” yazılı. Kırmızı renk “Müsenna” (aynalı) hat ile “Ya müfettiha’l- ebvâb / Ey kapıları açan” ve “İftah lenâ hayra’l- bâb / Bize hayır kapılarını aç” anlamındaki 2 istif tatbik edilmiş. Göbeğin etrafında İslam Peygamberi’nin isimleri “Muhammed”, “Mahmud”, “Ahmed” ve “Hamid” bulunmakta. Etrafı kırmızı ve siyah mürekkep ile merkezi “Sadaka Resul Allah”, etrafı “Kâle Resûlullahi sallallâhu aleyhi ve sellem” diye başlayan hadis metinleri yazılı “Çark-ı Felek” istifler ile zenginleştirilmiş.

GÖBEK BÖLÜMÜ; merkezde sülüs hat ile ”Muhammed” yazılı, etrafı “Çark-ı Felek” tekrarlı sülüs hat metinler ile çevrili. Etrafı “Gubari” yazı ile “Allah”, “Muhammed” lafzları ile “Aşere-i Mübeşşere” Cennet’le müjdelenen on kişi “Ebubekir”, “Ömer”, “Osman”, “Ali”, “Talha”, “Zubeyr”, “Abdurrahman bin Avf”, “Sa'd bin Ebi Vakkas”, “Said bin Zeyd” ve “Ebu Ubeyde bin Cerrah” ile ”Hasan”, “Hüseyin” yazılı. Gubarilerin etrafı celi sülüs hat ile tekrarlı “Kelime-i Tevhid”ler, dışı ise “Ol Resûl-i müctebâ hem rahmete'l lil âlemin, Bende medfûndur deyû eflâke fahr eyler zemîn, Ravzasın idüp ziyâret dedi Cibrîl-i emîn, Hâzihî cennâtü adnin fedhulûhâ hâlidîn” şeklinde Osmanlıca beyit yazılı. Etrafına “Besmele-i Şerif” ile başlayan Necm Suresi’nin ilk ayetleri, etrafına daha küçük oranda sülüs hat ile Esma-i Nebi “Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahibihi ve sellim / Allah’ım Muhammed Aleyhisselam’a ve Ailesine, Ashabına Salatu Selam eyle” tatbik edilmiş. Etrafı gubari yazılar ile çevrili, yazıların merkezi siyah ve kırmızı mürekkep ile istifli “Kelime-i Tevhid” rozetleri ile zenginleştirilmiş.

ETEK BÖLÜMÜ; “Enbiya Suresi’nin 107. Ayeti “Ve ma erselnake illa rahmeten lil âlemin / Biz Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” yazılı. Altında dört şemse formlu alan içine dört halife “Ebubekir”, “Ömer”, Osman” ve “Ali”nin anlatımıyla Hz.Muhammed’in manevi özellikleri tatbik edilmiş. Lale formlu alan içine istifli sülüs hat “Kâle aleyhisselâm / Efendimiz buyurdu ki”, üst kısmına kırmızı mürekkep ile armudi formlu “Maşaallah”, altına sağ ve solda aynı özellikte “Barek Allah” ibaresi tatbik edilmiş. Her iki tarafta sırayla siyah mürekkeple bir satır istifli celi sülüs, iki satır nesih, kırmızı mürekkeple bir satır sülüs, siyah mürekkeple bir satır istifli celi sülüs ve kırmızı mürekkeple bir satır sülüs hat yazılmış. Yazı dizilerinin tam ortasında “Dahilek ya Resul Allah / Sana sığındım ey Allahın Resulu”, etrafında siyah mürekkep ile yazılmış “Çark-ı Felek” sülüs hatlar ile çiçek formu oluşturulmuş. Sağ ve solda çiçek formlu alan içine is mürekkebi ile sülüs hat “Şefaat ya Resul Allah / Allahın Resulü bana şefaat et” yazılı. Tam ortada hattat ismi “Mehmet Fehmi” okunmakta.

Ölçüler: 129 x 90 cm.
Çerçeveli Ölçü: 175 x 137 cm.

Detaylar
Lot: 54 » Hat

HANEDAN-I ABDÜLAZİZ HAN MÜDERRİSİ OSMAN ENVERÎ EFENDİ

“Kur’an-ı Kerim”

Ketebeli. Hicri 1281 / Miladi 1864 tarihli. Ketebesi “Osman Enverî” şeklinde atılmış. Saray işi. Aharlı kâğıt üzerine is mürekkebi kullanılarak nesih hattı ile yazılmış. Üst seviye altın ile “Neoklasik” üslupta tezhipli. Altın cetvelli, altın duraklı. Altın ile zilbahar tekniğinde bezenmiş miklepli deri cildi içerisinde. Osman Enveri Efendi, Sultan II.Abdülhamid Han’ın cülûsundan sonra Sultan Abdülaziz Han’ın Şehzâdegânı’na muallim olmuş, hattaki kudretine rağmen hattatlığı meslek olarak kabul etmemiş ve Şehzadegân Mektebi kapatılana kadar hocalık yapmıştır, bu sebeple eserlerine tesadüf edilmez fevkalade kıymettedir.

Miklebi bezemesiz cilt sırtında Vâkı’a Suresi’nn 79. Ayet’i “Lâ yemessuhu illâ-lmutahherûn / Ona, temiz olanlardan başkaları dokunamaz” yazılı. Serlevha sayfasında “Fatiha” ve “Bakara” sure isimleri istifli nesih hat ile altın zemin üzerine beyaz üstübeç mürekkebi ile yazılmış. 7 satır dışındaki zemin sıvama altın ile doldurulmuş. İki tarafında saç örgüsü cetveller bulunmakta, kıvrık dal üzerinde rumî ve hatayi motifler ile “Neoklasik” üslupta tezhipli, tezhibin uçları tığlarla nihayetlenmekte. İç sayfalar nesih hat ile 15 satır. Altın cetvellerin dışına “Cüz Gülü” motifleri tatbik edilmiş. Sure isimleri serlevha sayfasındaki gibi altın üzerine beyaz üstübeç mürekkebi ile yazılmış. Ketebe sayfası altın zemin üzerine primitif mavi ve kırmızı renkte Rumî laleler ve hatayi motifler ile bezeli.

Ölçüler: 17 x 11.5 cm.

Osman Enveri, Tokat'ta doğmuştur. Arapça ve Farsça öğrenmiş, ilk yazı derslerini Tokat Meb‘usu İsmâ‘il Paşa’nın babasından almıştır. Daha sonra, medrese tahiîli için gittiği İstanbul’da da Muhsinzâde Abdullah Bey’e devam ederek, H. 1291/M. 1873 senesinde sülüs ve nesihten icâzet almıştır. Sultan 2. Abdülhamid'in cülûsundan sonra Sultan Abdülaziz’in şehzâdegânına muallim tayin edilerek Şehzâde Abdülmecid Efendi başta olmak üzere uzun müddet merhum sultanın şehzâdelerine Arapça ve Farsça okutup yazı meşkettirmiştir. Daha sonra Şehzâdegân Mektebi’ne hoca olarak, mektebin kapatılmasına kadar görev yapmıştır. Osman Enverî Efendi, 28 Ocak 1926 tarihinde vefât ederek Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilmiştir.

Detaylar
Lot: 55 » Hat

KALTAKCIZÂDE HASAN FEVZÎ EFENDİ (KÜTAHÎ)

“Kur’an-ı Kerim”

Ketebeli. Hicri 1246 / Miladi 1830 tarihli. Ketebesi “Hasan el Fevzi el Maruf Kaltakcızâde el Kütahî” şeklinde atılmış. Aharlı kâğıt üzerine is mürekkebi kullanılarak nesih hattı ile yazılmış. Üst seviye altın ile “Neoklasik” üslupta tezhipli. Altın cetvelli, altın duraklı. Şemseli, salbekli, zencerikli ve miklepli deri cildi içerisinde.

Şemseli cilt sırtında istifli sülüs hat ile altın bezeme Vâkı’a Suresi’nin 79. ve 80. Ayet’leri “Lâ yemessuhu illâ-lmutahherûn, Tenzîlun min rabbi-l’âlemîn / Ona, temiz olanlardan başkaları dokunamaz, O, âlemlerin Rabbinden indirilmiştir” yazılı. Serlevha sayfasında “Fatiha” ve “Bakara” sure isimleri istifli sülüs hat ile altın zemin üzerine beyaz üstübeç mürekkebi ile yazılmış. 7 satır yazı dışındaki zemin sıvama altın ile doldurulmuş. Üç tarafında zencerek motifli cetveller bulunmakta, Rumî ve hatayi motifler ile “Neoklasik” tezhipli, tezhip uçları lacivert renkli tığlarla nihayetlenmekte. İç sayfalar nesih hat ile 14 satır. Altın cetvellerin dışına “Cüz Gülü” motifleri tatbik edilmiş. Sure isimleri serlevha sayfasındaki gibi altın üzerine beyaz üstübeç mürekkebi ile yazılmış. Ketebe sayfası altın zemin üzerine çiçek buketleri ve Rumî motifler ile bezeli.

Ölçüler: 18 x 12.5 cm.

Kaltakcızâde adıyla maruf bir aileye mensup olarak Kütahya’da doğdu. İptidâ’î tahsîlini memleketinde tamamladı. Ayrıca hüsn-i hat dersleri aldı. Daha sonra medrese eğitimi almak için İstanbul’a gitti. Burada da Âfif dâmâdı Seyyid Osman Efendi’den aklâm-ı sitteyi yeniden meşkederek icâzet aldı. Daha sonra Kütahya’ya döndü. Hasan Fevzî Efendi’nin H. 1236/M. 1820-1821 senesinde nesihle istinsâh etmiş olduğu el-Cezerî’nin “Terceme-i Hüsnü’l-hasîn” adlı eseri Kütahya’daki Vâhid Paşa Kütüphânesi’ndedir.

Detaylar
Lot: 57 » Hat

ŞEYH AZÎZ RUFAÎ (1871-1934)

“Hilye-i Şerife”

Ketebeli. Hicri 1340 tarihli. Ketebesi “Es Seyyid es Şeyh Muhammed Abdülaziz er Rufai” şeklinde atılmış. Battal boy nohudi renkli zemin üzerine “Sülüs”, “Nesih”, “Talik” ve “Divani” hattı ile is (siyah) mürekkebi kullanılarak yazılmış. Natürmort üslübunda menekşe, gül, papatya, filbahri ve kasımpatıdan oluşturulmuş çiçek buketleri ile tezyinli. Altın cetvelli. Tacında "Sultan Tuğrası" formunda istiflenmiş “Besmele-i Şerife” yer almakta.Türk Hat Sanatı’nın emsaline rastlanılmamış bir başyapıtı ve ele geçmez müzelik şaheseridir.

Tuğranın sağ ve soluna diyagonal yazılmış gubari (toz) yazılar ile tüm levhayı dolanan çiçeklerle bezeli yazı kartuşları uygulanmış. Dikey ve yatay kartuşlarda iki satırlık “Besmele-i Şerife” ile başlayan talik hat dizeleri yer almakta. Alta içleri istifli sülüs hat ile dolgulanmış iri 3 madalyon yerleştirilmiş. Oval madalyon içerisinde istifli sülüs hat ile “Kelime-i Tevhid” yazmakta.

Hilye formunun başmakamında “Besmele-i Şerife”, altında ise Enbiya Suresi 107. Ayet “Ve ma erselnake illa rahmeten lil alemin / Biz, seni bütün insanlık için sadece bir rahmet olarak gönderdik” yazmakta. Göbek bölümü baklava formunda, merkezine “Allah” ve “Muhammed” lafzı, etrafına ise nesih hattı ile Hz.Ali’den rivayetle Hz.Muhammed’in maddi özelliklerini anlatan diyagonal metin tatbik edilmiş. Baklava formunun etrafına 4 halifenin adı “Ebubekir”, “Ömer”, “Osman” ve “Ali” yerleştirilmiştir, “Hasan” ve “Hüseyin” isimleri dikey kartuşların altındadır. Alttaki kartuşlara Kalem Suresi 4. Ayet “Ve-inneke le’alâ ḣulukin ‘azîm(in) / Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin” ve Hazret-i Muhammed’in manevi özellikleri nesih hattı ile diyagonal olarak yazılmış. “Besmele-i Şerife”nin sağ ve solundan aşağı uzanan dikdörtgen alana istifli sülüs hat ile “Fatiha Suresi”nin tamamı tatbik edilmiş. Paralel dikey alanlarda “talik” ve “divani” hattı ile yazı kuşakları yer almakta. “Hüseyin” lafzının altında “Bilal Habeşi” ismi ve ''Levlake levlake lemâ halaktü'l-eflâk / Sen olmasaydın Ey Habibim, ben âlemleri yaratmazdım” anlamına gelen “Hadis-i Şerif” yazılı. “Hadis-i Şerif”in sağ ve soluna diyagonal nesih yazılar yerleştirilmiş. Yatay dikdörtgen alanlar paralel olarak yazılmış “talik” ve “divani” hat kuşakları ile zenginleştirilmiş.

Provenans: Özel Koleksiyon

Ölçüler: 125 x 92 cm.

Aziz Efendi ilk tahsilini Eyüp'te Şah Sultan İbtidai Mektebi'nde tamamladı. Sıbyan Mektebi sıralarında güzel yazıya olan kabiliyeti dolayısıyla Filibeli Arif Efendi'den sülüs ve nesih yazılarını öğrenmeye başladı. 1896'da hocası Arif Efendi ile Reisülhattatin Muhsinzade Abdullah Hamdi Bey'den sülüs ve nesih yazılarında icazet aldı. Daha önce Karinabadlı Hasan Hüsnü Efendi'den ta'lik yazısını meşkederek, 1894'te ondan da icazet aldı. Celi üstadı Sami Efendi'nin Horhor'daki evinde yapılan sanat sohbetlerine devam ederek celi sülüs, celi talik yazılarının inceliklerini öğrendi. Aziz Efendi, Şevki Efendi yolunda yazıya kendine has bir şive katarak hat şahsiyetini ortaya koymuştur. Aziz Efendi emsali arasında "seriülkalem" olarak şöhret buldu. Divani, reyhani, muhakkak. tevkiî. ta'lik,  rik'a yazılarını bütün incelikleriyle bilir ve yazardı. Bilhassa celi- sülüs yazıların istif ve terkibinde son derece mahir olup çok güzel tuğra resmederdi. Eserlerine önceleri “Abdülaziz Eyyübi” ve “Aziz”, daha sonra ise, “Şeyh Mehmed Abdülaziz er-Rifai” şeklinde imza koydu. “Medresetü'l kudat'ta” ve “Mahmudiye Rüşdiyesi'nde” yazı hocalığı yaptı. Meşihat Dairesi memurlarına da ta'lik dersi verdi. Bu sırada Ümmü Kenan Dergahı Şeyhi Kenan Rifai'ye intisap ederek, 1910 yılında ondan hilafet aldı. "Hutüt-ı mütenevvia" ile yazdığı yedi büyük hilye de hat sanatındaki kudretini gösteren önemli eserleridir. Yirmiyi aşkın sülüs-nesih ve ta'lik meşk albümü ile ta'lik hatta yazdığı “Kasidetü'l-bür'de” ve sülüs-nesih “El-kasidetü'n nuniyye” Kahire'de yayımlanmıştır. Ayrıca Bursa Ulu Camii'nde iki, İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde 116 parça levhası bulunmaktadır

Detaylar
Lot: 59 » Hat

ABDULLAH ZÜHDÎ EFENDİ (1835-1878)

“Zerendud İstifli Hat Levha”

Ketebeli. Ketebesi “Harretehû Abdullah Zühdî” şeklinde atılmış. Sultan Abdülmecid Han’ın emri ile “Mescid-i Nebevî”nin yazılarını yazan meşhur hattatın istifli levhası. Çivit mavi zemin üzerine zerendud tekniğiyle (altın) tatbik edilmiş, istifli sülüs hat ile yazılmış. Altın cetvelli. Altın ile “Osmanlı Rokokosu” üslubunda “Rumî” ve düğüm motiflerinin oluşturduğu bezemeler ile tezhipli. Mealen “Öyleyse, Sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki semâda bulunanlar da size rahmet etsinler.” anlamındaki Hadis-i Şerif yazılı. Türk Hat Sanatı’ın yüksek kıymette ele geçmez koleksiyonluk şaheseridir.

Ölçüler: 51 x 49 cm.

Şam’da doğan Abdullah Zühdî Efendi, ailesiyle birlikte Kütahya’dan İstanbul’a geldi. Eyyubi Raşid Efendi’den ve Kazasker Mustafa İzzet Efendi'den hat sanatını öğrendi. Mühendishane-i Berri-i Hümayun ve Nuruosmaniye Camii’nde hat ve resim hocalığı yaptı. Sultan Abdülmecid Han, Abdullah Zühdî Efendiyi Mescid-i Nebevi'nin yazılarını yazmakla görevlendirdi. Abdullah Zühdî Efendi, üç yıl içinde “Hücre-i Saadet”i, “Mescid-i Nebevi”nin kubbe kasnaklarını, duvarlarını, kapılarını, mihrap ve sütunlarını kuşak halinde celi-sülus tarzında ayetler, hadisler, Hz.Peygamber'in ve mescidinin adları ve sıfatlarıyla tezyin etti. Kubbe kasnakları ve duvarlarda kuşak halindeki dört satır üzerinde üç satırı ayetlere, son satırı ise hadisler ile Hz. Peygamber'in sıfatlarına ayrıldı. Günümüzde de yerinde duran bu yazıların uzunluk ölçüsüne bakıldığında, Abdullah Zühdî Efendi kadar fazla celi sülüs yazmış olan bir başka hattatın bulunmadığı bilinmektedir. Daha sonraları Mısır’a yerleşen Abdullah Zühdî Efendi cami levhaları ve resmi daireler için değişik yazılar yazdı. Hat sanatının Mısırda da yayılıp sevilmesi için gayret gösteren ve mekteplerde yazı derslerine katılan Abdullah Zühdî Efendi Kahire’de vefat etti.

Detaylar
Lot: 61 » Hat

ABDÜLFETTAH EFENDİ (1815-1896)

“Zerendud Hat Levha”

Hicri 1274 tarihli. Ketebeli. Lacivert zemin üzerine zerendud tekniğiyle (altın) tatbik edilmiş, Talik hattı ile dört satır Farsça yazılmış Rubai. (Vezni: Mef'ûlü, Mefâîlü, Mefâîlü Fa' / Feul) Altın cetvelli. Altın ile “Hâlkâr” tezhipli.

“Yârab be harîm-i nîstî bârem dih / Bâşed ki şeved zi nîstî kârem bih / Muhtâr ne, mecbûr ne der râh-i fenâ / Ser ber kadem-i Ahmed-i Muhtârem bih”
“Tanrım! İzin ver yokluk dergâhına girmeme / Bakarsın, yokluk sâyesinde işim girer yoluna / Muhtar yok, mecbur yok yokluk yolunda / İyi olur başımı koyarsam Ahmed-i Muhtar'ın ayağına”

Ölçüler: 41 x 39.5 cm.

Rum asıllı Abdülfettah Efendi Hicri 1230 (1815) yılında Sakız Adası’nda doğmuştur. Henüz çocuk denecek yaşta Koca Hüsrev Paşa tarafından İstanbul’a getirilerek, iyi bir eğitim ve terbiye aldı Abdülfettah Efendi, Dâire-i Askeriye’de Arapça, Farsça, matematik ve hat dersleri almıştır. 1831 yılında Hüsrev Paşa’nın özel kâtibi oldu. 1839’da Sadâret Mektubî Kalemi’ne getirildi. 1845’de Eyüp Camii, bir yıl sonra da Şehzâde Mehmet Camii Vakıfları’nın kaymakamlığına memur edildi. Sonraki yıllarda farklı vilayetlerin evkâf ve mal müdürlüklerine tayin edildi. 1857 yılında ser-sikkezen oldu. 1860’da filigran îmâlini öğrenmek için Viyana ve Paris’e gönderildi. 1861 yılından itibaren devletin çeşitli kademelerinde üst derecede görevler aldı. 1846’da kendisine verilen hocalık rütbesi 1879’da “bâlâ” rütbesine çıkarıldı. Birinci rütbe “Mecidî” ve birinci rütbe “Osmanî” nişanlarına lâyık görüldü. Abdülfettah Efendi, sülüs-nesih yazılarını Hâfız Mustafa Şâkir Efendi’den meşk etmiş ve 1833 yılında icazetini almıştır. Ta’lîk hattını ise, Yesârîzâde Mustafa İzzet Efendi’den öğrenmiş ve 1846’da mezun olmuştur. Abdülfettah Efendi bu iki yazı çeşidinin dışında, tuğra ve celî yazılarında başarılı bir sanatkârdır. Sultan II.Mahmud Han başta olmak üzere, beş padişah döneminde eserler veren Abdülfettah Efendi’nin İstanbul, Bursa, Edirne, Kastamonu, Şam ve Girit gibi Osmanlı’nın çeşitli vilayetlerinde levha, tuğra ve kitâbeleri bulunmaktadır. Abdülfettah Efendi, celî sülüste önceleri Mahmud Celâleddin tavrında eserler vermiş, daha sonraları Mustafa Râkım üslûbunu benimsemiştir. Celî ta’lîkde ise, hocası Yesârîzâde vâdîsinde yazmıştır. Bununla beraber kendisinin Îran üslûbunda celî ta’lîk yazıları da bulunmaktadır. Abdülfettah Efendi 81 yaşında 16 Ekim 1896’da Vaniköy’deki yalısında vefat etmiştir. Ayasofya Camii’ndeki cenaze namazından sonra Sultan II.Mahmud Türbesi Hazîresi’ne defnedilmiştir.

Detaylar
Lot: 62 » Hat

ABDÜLFETTAH EFENDİ (1815-1896)

“Zerendud Hat Levha”

Hicri 1271 tarihli. Ketebeli. Siyah zemin üzerine zerendud tekniğiyle (altın) tatbik edilmiş, Talik hattı ile iki satır yazılmış. Altın cetvelli. Osmanlı Rokokosu üslubunda altın ve gümüş tezhipli, altın “Çelebi Lalesi” tezyinli.

“İlâhî ente maksûdi / Ve rızâke matlûbi / Kelâm-ı Kibar”
“Yâ Rabbî, Benim maksûdum sensin / Murâdım senin rızanı kazanmaktır / Kelâm-ı Kibar”

Ölçüler: 35.5 x 54 cm.

Rum asıllı Abdülfettah Efendi Hicri 1230 (1815) yılında Sakız Adası’nda doğmuştur. Henüz çocuk denecek yaşta Koca Hüsrev Paşa tarafından İstanbul’a getirilerek, iyi bir eğitim ve terbiye aldı Abdülfettah Efendi, Dâire-i Askeriye’de Arapça, Farsça, matematik ve hat dersleri almıştır. 1831 yılında Hüsrev Paşa’nın özel kâtibi oldu. 1839’da Sadâret Mektubî Kalemi’ne getirildi. 1845’de Eyüp Camii, bir yıl sonra da Şehzâde Mehmet Camii Vakıfları’nın kaymakamlığına memur edildi. Sonraki yıllarda farklı vilayetlerin evkâf ve mal müdürlüklerine tayin edildi. 1857 yılında ser-sikkezen oldu. 1860’da filigran îmâlini öğrenmek için Viyana ve Paris’e gönderildi. 1861 yılından itibaren devletin çeşitli kademelerinde üst derecede görevler aldı. 1846’da kendisine verilen hocalık rütbesi 1879’da “bâlâ” rütbesine çıkarıldı. Birinci rütbe “Mecidî” ve birinci rütbe “Osmanî” nişanlarına lâyık görüldü. Abdülfettah Efendi, sülüs-nesih yazılarını Hâfız Mustafa Şâkir Efendi’den meşk etmiş ve 1833 yılında icazetini almıştır. Ta’lîk hattını ise, Yesârîzâde Mustafa İzzet Efendi’den öğrenmiş ve 1846’da mezun olmuştur. Abdülfettah Efendi bu iki yazı çeşidinin dışında, tuğra ve celî yazılarında başarılı bir sanatkârdır. Sultan II.Mahmud Han başta olmak üzere, beş padişah döneminde eserler veren Abdülfettah Efendi’nin İstanbul, Bursa, Edirne, Kastamonu, Şam ve Girit gibi Osmanlı’nın çeşitli vilayetlerinde levha, tuğra ve kitâbeleri bulunmaktadır. Abdülfettah Efendi, celî sülüste önceleri Mahmud Celâleddin tavrında eserler vermiş, daha sonraları Mustafa Râkım üslûbunu benimsemiştir. Celî ta’lîkde ise, hocası Yesârîzâde vâdîsinde yazmıştır. Bununla beraber kendisinin Îran üslûbunda celî ta’lîk yazıları da bulunmaktadır. Abdülfettah Efendi 81 yaşında 16 Ekim 1896’da Vaniköy’deki yalısında vefat etmiştir. Ayasofya Camii’ndeki cenaze namazından sonra Sultan II.Mahmud Türbesi Hazîresi’ne defnedilmiştir.

Detaylar
Lot: 64 » Hat

İKİNCİ DERVİŞ ALİ (ANBARÎZÂDE) / 17.YÜZYIL

“Hafız Osman Aklâm-ı Sitte Ekolü”

Ketebeli. Kıt’a. Ketebesi sol koltukta diyagonal alan içine “Sevvedehu el fakir Derviş Ali gaferelehu” şeklinde atılmış. Aharlı kâğıt üzerine is mürekkebi kullanılarak “Sülüs” ve “Nesih” hattı ile “Hadis-i Şerif” yazılı. Altın cetvelli, altın duraklı. Altın zeminler iğne ile yapılmış “3 Benek” motifli. Girift saç örgüsü bir cetvel ile çevrili. Koltukları “Neoklasik” üslupta tezhipli “Rumî” motifler ile bezeli, dışı “Osmanlı Rokokosu” üslubunda tezyinli.

“Resulullah buyurdular ki: Allah’ın zikri dışında kelamı çok yapmayın, zira Allah’ın zikri dışında çok kelam kalbe kasvet (katılık) verir, şunu bilin ki insanların Allah’a en uzak olanı kalbi katı olanlardır”
“Sizin en hayırlınız ahlakı en güzel olanınızdır”

Ölçüler: 20 x 27 cm.

Hâfızlardan olan Derviş Ali, “Sânî” ve “Anbârîzâde” lâkablarıyla tanınmaktadır. Aklâm-ı sitteyi Ağakapılı İsmâ‘il Efendi’den öğrenerek icâzet almıştır. Anbârîzâde Derviş Alî Efendi, Hâfız Osman’dan ders alarak, bilhassa nesihte kudretli bir hattat olmuştur. Anbârîzâde Derviş Alî Efendi’nin en ma’rûf öğrencileri dâmâdı Hüseyin Hablî ve “Eski Zühdî” lâkabıyla tanınan İsmâ‘il Zühdî Ağa’dır. Tesbit edilebilen diğer tilmizleri ise Mîr İsmâ‘il Efendi, Mestçizâde Seyyid Mehmed Efendi, Yahyâ Fahreddîn Efendi, Süleyman Efendi, Hâkî Mehmed Efendi, Tophânevî Mustafa Efendi, Âhenî Yusuf Efendi, İsmâ‘il Efendi ve Mehmed Efendi’dir. Hicri 1126 (1715) senesinde vefat ederek Karacaahmet Mezarlığı Seyitahmet Deresi Mevki'ne defnedilmiştir.

Detaylar
Lot: 65 » Hat

ÖMER VASFİ EFENDİ (HATİB)

Ketebeli. Hicri 1317 / Miladi 1899 tarihli. Ketebesi “Ömer Vasfi, 1317” şeklinde atılmış. Nohudi zemin üzerine is (siyah) mürekkebi kullanılarak sülüs hat ile “Ya Allah Hu Celle Celalühühu” yazılmış levha. Altın cetvelli, cetvellerin dışı pastel renklerden oluşan “Battal Ebru” ile çevrili. Hezârfen Necmeddîn Okyay tarafından “Asrın Râkım”ı yakıştırması yapılan Ömer Vasfi Efendi’nin yüksek kıymette ele geçmez koleksiyonluk eseridir.

Ölçüler: 24 x 31 cm.

Ömer Vasfi Efendi, Hicri 20 Cemâziye’l-evvel 1297 (1880) tarihinde İstanbul Tophane’de doğdu. Hırka-i Şerîf Camii Hatibi Eyüb Sabrî Efendi’nin oğludur. Rüşdî ve idâdî tahsilinden sonra Meşihât Dairesi’nin Eytâm Şubesi’nde çalışmaya başladı. Kazasker Hâfız Mehmed Es‘ad Efendi ve Arabkirli Hüseyin Avnî Efendi’nin öğrencisi oldu. Hicri 1322’de (1905) Es’ad Efendi’den icâzet aldı. 31 Mart Vakası’ndan sonra Eytâm Şubesi’ndeki vazifesinden istifa ederek muhtelif mektep ve medreselerin Kur’an-ı Kerîm, hüsn-i hat, tarih ve coğrafya muallimliklerini yaptı. 26 Kasım 1928 tarihinde vefât eden hattat, Eyüp’te Gümüşsuyu Kabristânı’na defnedilmiştir.

Detaylar
Lot: 69 » Tombak

OSMANLI 18.YÜZYIL TOMBAK KAHVE STİLİ

18.Yüzyıl. Osmanlı. İstanbul işi. Kallavi ebatlarda. Bakırdan dövme tekniği ile imal edilmiş, altın ve cıva amalgamı ile tombaklanmış. Kabartma (repoussé), kazıma (grave) ve kalemişi teknikleri kullanılarak tezyin edilmiş, ajurlu. Platform kaideli ve Süleymaniye dilimli. Ağız çevresi Osmanlı Rokokosu üslubunda floral motiflerle bezeli ajurlu bir bant ile çevrili. Süleymaniye stili kartuşlar “Fleur de Lis” motifleri ile neticelendirilmiş. Haliyle. Osmanlı Tombak Sanatı’nın günümüze az sayıda intikal etmiş, benzer örnekleri müze vitrinlerini süsleyen yüksek kıymette koleksiyonluk örneğidir.

Referans: Tombak Altından Süzülen Zarafet / Yapı Kredi Yayınları, 2018

Ölçüler: 12 x 19 cm.

Tombak, altın-cıva karışımı ile kaplanmış bakır ve bakır alaşımı eşyanın genel adıdır. Altın ve gümüşün özelliği cıva içinde çözülebilmeleri yani sıvılaşabilmeleridir. Bu, cıva ile altın karışımı sıvıya amalgam denir. Bu özellikten yararlanılarak gerçekleştirilen yaldızlama ya da Osmanlıca adıyla tombaklama tekniği ile çok sağlam ve düzgün bir kaplama elde edildiği için günümüze kadar kullanılmıştır. Tombaklama yapmak için cam veya porselen bir kabın içinde cıva ve çok ince kıyılmış 24 ayar altın karıştırılır. Bu karışım ahşap bir çubukla karıştırılarak, altının cıva içinde tümüyle çözülmesi yani sıvılaşması sağlanır. Daha sonra ince bir tülbentle süzülen sıvı alaşım yani amalgam kullanıma hazır hale gelmiştir. Altın kaplanacak eşyanın yüzeyi bütün oksit ve kirlerden temizlenip kurutulur. Tombak yapılacak yüzeye bir fırça, mantar parçası veya bez tampon ile amalgam yedirilerek sürülür. Tombaklanmış eşya, küllenmekte olan odun kömürü ateşi üzerine konularak veya düşük ısıda fırınlanarak civanın uçması sağlanır. (Bu safhada buharlaşan civanın solunması son derece tehlikelidir ve geçmişte bu mesleği yapan kişilerde hayati sorunlara yol açmıştır, ustasını öldüren sanat diye bahsedilir) Geriye kalan altın, yüzeye iyice sızmış ve yapışmış olduğundan kaplama oldukça kalitelidir.

Detaylar
Lot: 70 » Tombak

OSMANLI 19.YÜZYIL TOMBAK KAPAKLI SAHAN

19.Yüzyıl başı. Osmanlı. İstanbul işi. Rumelili ustalar tarafından bakırdan dövme tekniği ile imal edilmiş, altın ve cıva amalgamı ile tombaklanmış. Kallavi ebatlarda. Kabartma (repoussé), kazıma (grave) ve kalemişi tekniği ile oluşturulmuş stilize floral motiflerle zenginleştirilmiş “Hatayi” dolgulu “Şemseler” ile bezeli, “Çintemani” detaylar ile zenginleştirilmiş. Kapak ve sahan olmak üzere iki parçadan müteşekkil. Kubbesel kapaklı, kapağı simetrik kademeler ile aşağı doğru genişlemekte. Platform kaideli, tabanında orijinal balmumu durmakta. Fevkalade kondisyonda. Benzer örneği “Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonu”nda Envanter No: M.261-2807 olarak kayıtlı olup tıpkı benzeri “Tombak, YKY” kitabının 94.sayfasında yer almakta. Osmanlı Tombak Sanatı’nın günümüze %100 kondisyonda ulaşmış eşsiz örneklerinden yüksek kıymette ele geçmez gerçek koleksiyonluk şaheserdir.

Ekspertiz: Sn.Güner Liman tarafından ekspertiz edilerek onaylanmıştır.

Provenans: Prof.Dr. A. Koleksiyonu / Eser, koleksiyona geçmişte Sn.Güner Liman tarafından kazandırılmıştır.

Referans: Tombak Altından Süzülen Zarafet / Yapı Kredi Yayınları, 2018

Ölçüler: 20.5 x 19 cm.

Tombak, altın-cıva karışımı ile kaplanmış bakır ve bakır alaşımı eşyanın genel adıdır. Altın ve gümüşün özelliği cıva içinde çözülebilmeleri yani sıvılaşabilmeleridir. Bu, cıva ile altın karışımı sıvıya amalgam denir. Bu özellikten yararlanılarak gerçekleştirilen yaldızlama ya da Osmanlıca adıyla tombaklama tekniği ile çok sağlam ve düzgün bir kaplama elde edildiği için günümüze kadar kullanılmıştır. Tombaklama yapmak için cam veya porselen bir kabın içinde cıva ve çok ince kıyılmış 24 ayar altın karıştırılır. Bu karışım ahşap bir çubukla karıştırılarak, altının cıva içinde tümüyle çözülmesi yani sıvılaşması sağlanır. Daha sonra ince bir tülbentle süzülen sıvı alaşım yani amalgam kullanıma hazır hale gelmiştir. Altın kaplanacak eşyanın yüzeyi bütün oksit ve kirlerden temizlenip kurutulur. Tombak yapılacak yüzeye bir fırça, mantar parçası veya bez tampon ile amalgam yedirilerek sürülür. Tombaklanmış eşya, küllenmekte olan odun kömürü ateşi üzerine konularak veya düşük ısıda fırınlanarak civanın uçması sağlanır. (Bu safhada buharlaşan civanın solunması son derece tehlikelidir ve geçmişte bu mesleği yapan kişilerde hayati sorunlara yol açmıştır, ustasını öldüren sanat diye bahsedilir) Geriye kalan altın, yüzeye iyice sızmış ve yapışmış olduğundan kaplama oldukça kalitelidir.

Detaylar
Lot: 71 » Tombak

OSMANLI 18.YÜZYIL TOMBAK “ROKOKO” ÇİFT ŞAMDAN

18.Yüzyıl sonu. Osmanlı. İstanbul işi, çift. Sertifikalı. Osmanlı Rokokosu üslubunda bakırdan dövme tekniği ile imal edilmiş, altın ve cıva amalgamı ile tombaklanmış. Tek mumluklu, çan kaideli, boğumlu ve uzun gövdeli. Kabartma (repoussé), kazıma (grave) ve kalemişi tekniği ile Rokoko üslubunda stilize floral tezyinatlı. Benzer örneği “Tombak, YKY” kitabının 192.sayfasında yer almakta. Osmanlı Tombak Sanatı’nın yüksek kıymette seçkin ve koleksiyonluk örnekleridir.

Ekspertiz: Sn.Güner Liman tarafından ekspertiz edilerek raporlandırılmıştır. Eserler, ekspertiz raporu ile birlikte teslim edilecektir.

Referans: Tombak Altından Süzülen Zarafet / Yapı Kredi Yayınları, 2018

Yükseklik: 49 cm. (her biri)

Tombak, altın-cıva karışımı ile kaplanmış bakır ve bakır alaşımı eşyanın genel adıdır. Altın ve gümüşün özelliği cıva içinde çözülebilmeleri yani sıvılaşabilmeleridir. Bu, cıva ile altın karışımı sıvıya amalgam denir. Bu özellikten yararlanılarak gerçekleştirilen yaldızlama ya da Osmanlıca adıyla tombaklama tekniği ile çok sağlam ve düzgün bir kaplama elde edildiği için günümüze kadar kullanılmıştır. Tombaklama yapmak için cam veya porselen bir kabın içinde cıva ve çok ince kıyılmış 24 ayar altın karıştırılır. Bu karışım ahşap bir çubukla karıştırılarak, altının cıva içinde tümüyle çözülmesi yani sıvılaşması sağlanır. Daha sonra ince bir tülbentle süzülen sıvı alaşım yani amalgam kullanıma hazır hale gelmiştir. Altın kaplanacak eşyanın yüzeyi bütün oksit ve kirlerden temizlenip kurutulur. Tombak yapılacak yüzeye bir fırça, mantar parçası veya bez tampon ile amalgam yedirilerek sürülür. Tombaklanmış eşya, küllenmekte olan odun kömürü ateşi üzerine konularak veya düşük ısıda fırınlanarak civanın uçması sağlanır. (Bu safhada buharlaşan civanın solunması son derece tehlikelidir ve geçmişte bu mesleği yapan kişilerde hayati sorunlara yol açmıştır, ustasını öldüren sanat diye bahsedilir) Geriye kalan altın, yüzeye iyice sızmış ve yapışmış olduğundan kaplama oldukça kalitelidir.

Detaylar
Lot: 72 » Mobilya

OSMANLI 19.YÜZYIL KÜTAHYA TABLALI EDİRNEKÂRİ SEHPA

19.Yüzyıl. Osmanlı. Saray işi üst seviye işçiliğe sahip. Kallavi ebatlarda. Kütahya mamulâtı seramik tablası 9 parçadan oluşmakta. Osmanlı Rokokosu üslubunda tekrarlı “Rumî” ve “Hatayi” motiflerle bezeli, siyah konturlu. Kuşağına sülüs hattı ile yazı tatbik edilmiş. Merkezinde münhani çerçeveli “Çark-ı felek” formunda bir rozet bulunmakta. Beyaz hamurlu, beyaz astarlı, şeffaf sırlı. Sıraltına mercan kırmızısı, kobalt, sarı ve firuze renklerinde. Heybetli sehpası Edirnekâri üslubunda. “Rokoko” ve “Rumî” unsurlarla tasarlanmış, tempera boya ile renklendirilmiş, yoğun altın yaldız ile bezenmiş. Benzer tasarıma sahip mobilyalar saray koleksiyonlarında yer almakta. Fevkalade kondisyonda. Tıpkı benzeri “Pera Müzesi Koleksiyonu”nda, görseli ise “Kütahya Çini ve Seramikleri” kitabının 184. ve 185. sayfalarında yer almakta. Osmanlı estetik ve zevk anlayışının muhteşem örneklerinden ele geçmez koleksiyonluk şaheserdir.

Kuşağında sülüs hattı ile “Âdem bu bezm-i devr-i dilârâya bir gelir gelür, Bil kadr-i ömrünü kişi dünyâya bir gelür, Dünya içün vücudunu sarf etme yok yere, Nakd-i hayât merdüm-i dânâya bir gelür, Bir câm ile kalsa nolâ eyvân-ı harâbât, Cem gitti bozulmaktadır erkân-ı harâbât, At başı berâber arakı kır bâde süzülsün, Dönsün koşu meydanına meydân-ı harâbât” yazmakta.

Provenans: B.B. Ailesi Eski Koleksiyonu.

Referans: Kütahya Çini ve Seramikleri, 2006 / Pera Müzesi Sayfa: 152, 153

Çap: 85 cm.
Yükseklik: 73 cm.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 5
sonraki