KAZASKER MUSTAFA İZZET EFENDİ (1801-1876)

“Celî Sülüs İstifli Hat Levha”

19.Yüzyıl. Osmanlı. Ketebeli. Hicri 1275 (M.1858) tarihli. Vişneçürüğü aherli kumaş üzerine beyaz üstübeç mürekkebi kullanılarak istifli celi sülüs hat ile “Âl-i Abâ” isimleri yazılı. Eserde ehl-i beyt ve dört halifenin isimleri en üstte “Allah Celle Celalühü” olmak üzere “Muhammed Aleyhisselam”, “Ebubekir radiyallahu-anh”, “Ömer radiyallahu-anh”, “Osman radiyallahu-anh”, ”Ali radiyallahu-anh”, “Fâtıma”, “Hasan” ve “Hüseyin” şeklinde yer almakta. Altın cetvelli. Dış pervazı koyu renk zemin üzerine altın kullanılarak kıvrık dallar üzerinde çiçek, yaprak ve kurdele motiflerinden oluşan “Rokoko” üslubunda tezhipli.

Kazasker (Kadıasker) Mustafa İzzet Efendi’nin kumaş üzerine yazmış olduğu nadir eserlerden. Dr.Hüseyin Gündüz tarafından ekspertiz raporludur. Kazasker Mustafa İzzet Efendi'nin 146'ncı ölüm yıldönümü nedeniyle (2022) Taksim Camii Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Yad-ı Mazi Hüsn-i Hat Sergisi”nde yer almış, sergi kitabında ilk eser olarak neşredilmiştir. Türk Hat Sanatı’nın yüksek kıymette ele geçmez müzelik bir şaheseridir.

Provenans: Özel Koleksiyon’a aittir.

Sertifika: Eserin, Mimar Sinan Üniversitesi Hat Anasanat Dalı Başkanı Dr.Hüseyin Gündüz tarafından verilmiş “Ekspertiz Raporu” mevcuttur.

Sergi: Yad-ı Mazi Hüsn-i Hat Sergisi / 2022

Literatür: Yad-ı Mazi Sergi Kitabı / Sayfa: 2 (ilk eser)

Referans: Türk Hattatları, Şevket RADO / Sayfa:216

Ölçüler: 58 x 53 cm.

Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Destân Ağazâde Mustafa Ağa’nın oğlu olarak H. 1216/M. 1801’de Tosya’da doğdu. Ana tarafından nesebi, Şeyh Seyyid İsmâ’il-i Rumî’ye dayanır. Babasının vefâtı üzerine, annesi tarafından çocuk denebilecek yaşta iken İstanbul’a gönderilir. Henüz 13 yaşında ve Fâtih’teki Baş Kurşunlu Medresesi’nde ilim tahsîl ederken Bahçekapısı’ndaki Hidâyet Cami’nde Cuma selâmlığına çıkan Sultan Mahmud’un huzurunda edâ ettiği na’t-ı şerîfin beğenilmesi üzerine Silâhdâr Gâzî Ahmed Paşazâde Alî Bey’in himâyesine verilir. 3 sene onun dâiresinde tahsîl ve terbiye görüp hüsn-i hat dersleri aldıktan sonra Galata Sarayı’na çerağ edilir. Orada da 3 sene kaldıktan sonra H. 1236/M. 1820’da Silâhdâr Alî Paşa’nın iltimâsı ile Enderûn’a alınır. Burada da Kömürcüzâde Hâfız Şeydâ’dan musıkî dersleri alıp neyzenlik ve hânendeliğe çalışır. Ancak daha sonra askerliğe geçmek arzusuyla saraydan çerâğ olmak ister. Kabul görmemesi üzerine 100 guruş mâhiye ihsân ile H. 1245/M. 1829’da hac vazifesini ifâ etmek üzere saraydan ayrılır.

Nakşibendî Târikatı meşâyihinden Kayserili Alî Efendi ile birlikte Hicaz’a giderek, Abdullah Dehlevî hulefâsından Şeyh Mehmed Cân Efendi’ye hizmetine girer. Oradan Mısır’a geçerek 7 ay kadar orada kalır. İstanbul’a döndükten sonra da Mahmud Paşa Hamamı civârında bir hâneye yerleşerek, başında Nakşî tâcı ve sırtında Dehlevî hırkası olduğu hâlde saray yaşantısından uzak durmaya çalışır. Ancak bir Ramazân günü Bayezid Cami’nde kamet aldığına şâhid olan Sultan Mahmud, hizmetini terkederek bu kıyafete girdiği için kendisine pek ziyâde kızıp nefyine fermân verir. Araya girenlerin delâleti ile affedilerek, tekrar Sultan Mahmud’un muhabbetini kazanan Mustafa İzzet Efendi, ömrünün sonuna kadar sultanın sâz nevbetlerine devam ederek nice lütûf ve iltifâtına nâil olur. Muhtelif tarihlerde muzıka ve hademe-i hümâyûnun hutût muallimliklerine tayin edilir.

Sultan Abdülmecîd’in cülûsundan sonra da Eyüp Sultan Cami hitâbetine getirilir. Ayrıca Lâleli Cami Evkafı’nın kaymakamlığı da uhdesine tevcîh edilir. 1261 senesi Muharrem’inde (Ocak-1845) Eyüp Sultan Cami’nde Sultân Abdülmecîd’in huzurunda okuduğu hutbe pek ziyâde beğenildiğinden imâm-ı sânî-i sultânî olur. Bu arada ilmiye kademelerinde de hızla yükselerek muhtelif tarihlerde Selânik, Mekke ve İstanbul kadılığı payelerini elde eder. Receb-1265/Mayıs-1849’ta da Anadolu Kazaskerliği pâyesini alır. O senenin Zi’l-hicce’sinde(Kasım) de baş-imâm olan Mustafa İzzet Efendi’ye ilâve olarak Rumeli Kazaskerliği pâyesi verilir. Ertesi sene şehzâdegânın yazı muallimliğine ve Şehzâde Abdülazîz’in müzâkerecilik hizmetine tayin olunur. H. 1269/M. 1852’de imâmlıktan ayrıldıktan sonra iki def’a Meclis-i Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliyye’ye âza ve ardından fiilen Rumeli Kazaskeri olup “hasbe’l-usûl Reisü’l-ulemâ ve Nâkibü’l-eşrâf” olur.

Meclis-i Vükelâ’ya me’mur iken H. 27 Şevvâl 1293/M. 16 Kasım 1876 tarihinde vefât eden Mustafa İzzet Efendi, müntesiblerinden olduğu Tophâne’deki Kadirîhâne Tekkesi’nin hazîresinde medfundur. Defni esnâsında, fazilet sâhibi bir zâtın, “Efendiler, buraya gömdüğümüz bir ma’arif sandığıdır!” dediği menkûldür. Mezartaşındaki kitâbe şâkirdlerinden Muhsinzâde Abdullah Bey tarafından yazılmıştır.