• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

MÜZELİK ESERLER MÜZAYEDESİ | 30

Sayın koleksiyoner ve sanatseverler eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. İlgilendiğiniz eserler ile ilgili olarak +90 538 833 1391 no'lu telefondan randevu oluşturabilir, The RITZ-CARLTON Residence'daki adresimizde eserleri yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.

Müzayedemizde uygulanan komisyon oranı %15, KDV oranı ise %18'dir. Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra 7 (yedi) iş günüdür, ödemelerde o günkü "TC Merkez Bankası" döviz kuru esas alınır. Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir, cezai şart olarak %30 aracılık hizmeti uygulanır.

Müzayedelerimizde beğeniye sunulan tüm eserler konusunun en değerli uzman ve otoriteleri tarafından ekspertiz edilmekte, ayrıca Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Ayasofya Müzesi, Türbeler Müzesi, Vakıflar ve Askeri Müze uzmanları tarafından incelenerek onaylanmaktadır.

Lot: 79 » Askeri

OSMANLI 19.YÜZYIL MURASSA ŞEFKAT NİŞANI, MİNYATÜRÜ ve KIZIL HAÇ MADALYA SETİ

19.Yüzyıl. Osmanlı. Balkan Hastanesi Başhekimi Johanna Hendrika Kuyper’e (1875-1948) verilmiş. II.Derece. Murassa Şefkat Nişanı ve minyatür madalya barı ile Osmanlı “Hilal-i Ahmer” madalyası ve Avrupa dört adet “Kızıl Haç” madalyasından oluşan kurdeleli tam set. Şefkat Nişanı, Sultan II.Abdülhamid tarafından H.1295 (1878) tarihinde yalnızca kadınlara verilmek üzere ihdas edilmiştir. Altın ve gümüş üzerine kırmızı ve yeşil renk mine işçilikli olup elmas ve yakutlarla zenginleştirilmiş. Merkezinde Sultan II.Abdülhamid Han’ın El Gazi mahlaslı tuğrası ve H.1295 tarihi, etrafındaki kartuşlarda ise Eski Türkçe (Osmanlıca) ile “İnsaniyet, Muavenet, Hamiyet” yazmakta. Gümüş mineli Hilal-i Ahmer Madalyası’nda ise Sultan V.Mehmed Reşad Han tuğrası ve Eski Türkçe (Osmanlıca) ile “Muavenet-i İnsaniyetkarane, Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti H.1328-1329” ibaresi yer almakta. Diğerleri ise “Red Cross, Dutch Cross, Hungarian Cross ve Balkan Harbi” madalyaları olup gümüş üzerine mineli işçiliklidir. Altı madalya ve minyatürleri ile kurdeleli tam set. Fevkalade kondisyonda. İlk kez İngiliz Büyükelçisi Sir Henry Layard'ın eşi Lady Layard'a verilen bu nişana layık görülmüş kadınlar arasında Rukiye Sabiha Sultan, Halide Edip Hanım, Fatma Aliye Hanım, Şair Nigâr Hanım, Makbule Leman Hanım ve Kontes Olga Sergeyevna’yı sayabiliriz. Tam takım olarak ele geçmez yüksek kıymette gerçek koleksiyonluk eserlerdir.

Referans: Osmanlı Madalya ve Nişanları, 2001 / Metin Üreten
Osmanlı Nişan ve Madalyaları Tarihi, Osmanlı Bankası 2004 / Edhem Eldem

Ölçüler: 57 x 26 mm. - 51 x 37 mm. - 48 x 34 mm. - 48 x 48 mm. - 47 x 36 mm. - 73 x 73 mm.

Minyatür Ölçüsü: 35 x 93 mm.

Detaylar
Lot: 87 » Askeri

OSMANLI 19.YÜZYIL “ALAYBOZAN” TÜFEĞİ

19.Yüzyıl başı. Osmanlı. Nadir tip çakmaklı Alaybozan tipi boru namlulu silah. Osmanlı Rokokosu üslubunda dekore edilmiş. Boru formunda dışa doğru koni biçiminde genişleyen namlusu, dipçik tabanı, tetik korkuluğu ve diğer bölümleri gümüş kakma ve kazıma (grave) tekniği ile stilize tezyinli. Ahşap yüzeyleri gümüş ile “Afyon işi” tekniğinde stilize floral motifler ile bezeli. Osmanlı'da silah işlevselliğinin yanında estetiğiyle de ilgi konusudur. Osmanlı silahları biçimlerinin ve üstün niteliklerinin yanı sıra süslemeleriyle de sanat eseri niteliği taşımaktadır. Emsalleri müze koleksiyonlarında yer alan yüksek kıymette nadir koleksiyonluk eserdir.

Uzunluk: 83 cm.

Osmanlı Devleti gerek eski Türk devletlerinden gelen askeri tecrübe ve teçhizat anlayışı gerek askeri teknolojilerin takibi ve gerekse bu teknolojilerin üretimi konusunda dengeyi çok iyi korumuş ve çağın gereksinimlerine ayak uydurmuştur. Küçük bir beylikten bir imparatorluk haline gelen Osmanlı Devleti’nin büyümesinde en büyük faktörlerden birisi de kullanmış oldukları silahlar ve silah teknolojilerini iyi takip etmeleri etkili olmuştur. Osmanlılar silahlar konusunda kısa zamanda büyük gelişmelere meç atmışlar ve bu gelişmeleri kısa sürede dünyanın pek çok ülkesine ulaştırmışlardır. Osmanlı Devleti ateşli silahların ilk olarak geliştiği Orta Avrupa ve Balkanlara yakın olmanın ve hatta buraları erken zamanlarda fethetmenin ve diğer yandan bölgedeki madenlere sahip olmanın avantajını çok iyi bir şekilde değerlendirmiş ve neticesini almıştır. Osmanlı Devleti’nde ilk olarak tüfek imal edildiğine dair kayıtlar 1524-25 tarihlidir. Osmanlı devletinde top hariç ordunun ihtiyaç duyacağı hemen hemen her türlü savaş araç ve gereçleri “Cebeci Ocağı”nda imal edilip muhafaza edilirdi. Osmanlılar da tüfekler ve tabancalar, ateşleme mekanizmaları, nişangah sistemleri, kabza ve dipçik formlarıyla diğer ülke tüfek ve tabancalarından farklı özellikler gösterir.

Detaylar
Lot: 88 » Askeri

OSMANLI 19.YÜZYIL SULTANİ ÇİFT PİŞTOV

19.Yüzyıl. Osmanlı. “Amel-i Yesendide” usta damgalı. Çift. Sultani özelliklerde ve kalitede. Eslah-ı Ramiye sınıfına giren eserler Osmanlı Rokokosu üslubunda dekore edilmiş. Altın vermeyli. Namlu sırtı gümüş kakma tekniği ile “Ahmed-i Zemci Veli’den bu nişan dili kurşun ağzıdır ateş feşan” ibareli. Ahşap gövdeleri el oyma işçiliği ile emperyal dekorlu. Dipçikleri gümüş kakma topuzlu. Fevkalade kondisyonda. Yüksek kıymette ele geçmesi zor nadir koleksiyonluk eserlerdir.

Uzunluk: 48 cm. (her biri)

Osmanlı Devleti gerek eski Türk devletlerinden gelen askeri tecrübe ve teçhizat anlayışı gerek askeri teknolojilerin takibi ve gerekse bu teknolojilerin üretimi konusunda dengeyi çok iyi korumuş ve çağın gereksinimlerine ayak uydurmuştur. Askerliğe doğuştan yatkın olan Türklerde silah işlevselliğinin yanında estetiğiyle de ilgi konusudur. Osmanlı silahları biçimlerinin ve üstün niteliklerinin yanı sıra süslemeleriyle de sanat eseri niteliği taşır ve Osmanlı maden, tezhip, kuyumculuk, hat sanatlarının ortak ürünü niteliğindedir. Küçük bir beylikten bir imparatorluk haline gelen Osmanlı Devleti’nin büyümesinde en büyük faktörlerden birisi de kullanmış oldukları silahlar ve silah teknolojilerini iyi takip etmeleri etkili olmuştur. Osmanlılar silahlar konusunda kısa zamanda büyük gelişmelere meç atmışlar ve bu gelişmeleri kısa sürede dünyanın pek çok ülkesine ulaştırmışlardır. Osmanlı Devleti ateşli silahların ilk olarak geliştiği Orta Avrupa ve Balkanlara yakın olmanın ve hatta buraları erken zamanlarda fethetmenin ve diğer yandan bölgedeki madenlere sahip olmanın avantajını çok iyi bir şekilde değerlendirmiş ve neticesini almıştır. Osmanlı Devleti’nde ilk olarak tüfek imal edildiğine dair kayıtlar 1524-25 tarihlidir. Osmanlı devletinde top hariç ordunun ihtiyaç duyacağı hemen hemen her türlü savaş araç ve gereçleri “Cebeci Ocağı”nda imal edilip muhafaza edilirdi. Osmanlılar da tüfekler ve tabancalar, ateşleme mekanizmaları, nişangah sistemleri, kabza ve dipçik formlarıyla diğer ülke tüfek ve tabancalarından farklı özellikler gösterir.

Detaylar
Lot: 94 » Tablo

FUAT SOYHAN (1885-1961)

“Aynada Ben”

Eski Türkçe ile imzalı ve (1 Temmuz 22) tarihli. Tuval üzeri yağlıboya.

Eserde kendini askeri üniforma ile resmeden usta sanatçının sağ göğsünde Hicri 1333 tarihinde Sultan V.Mehmed Reşad Han tarafından I.Dünya Savaşı’nda üstün cesaret ve kahramanlık gösteren askerlere verilen Harp Madalyası, sol göğsünde ise topluma örnek olan sivil ve askeri kişilere verilen Liyakat Madalyası bulunmaktadır.

Referans: Türk Ressamları Hayatları ve Eserleri / Sayfa: 211

Ölçüler: 73 x 60 cm.

1885 yılında Gelibolu’da doğdu. Orta öğrenimini İstanbul’da Mercan İdadisi’nde, yüksek öğrenimini de Edebiyat Fakültesi’nde tamamladı. Ardından 3 yıl kadar Sanayi-i Nefise Mektebi’nde Salvatore Valeri Atölyesi’nde çalıştı. Kuleli Askeri Lisesi ve Ankara Kız Lisesi’nde resim öğretmenliği yaptı. Sanatçı, gerek 1914 Dönemi, gerekse 1930-50’li yıllarda oluşan Müstakiller ve D Grubu sanatçılarının hakim olduğu sanat ortamlarının yeni etkileşimleri içinde bazı grup sergilerine katılsa da genellikle bağımsız çalışmıştır.

Detaylar
Lot: 95 » Tablo

HAYRİ ÇİZEL (1891-1950)

“Otoportre”

Eski Türkçe ve Latin harfleri ile çift imzalı. Hicri 1328 tarihli. Duralit üzeri yağlıboya.

Referans: Türk Ressamları Hayatları ve Eserleri / Sayfa:218

Ölçüler: 18.5 x 9.5 cm.

Asıl adı Hasan Hayrettin Çizel’dir. İlkokulu ve ortaokulu Dimetoka’da okuduktan sonra Edirne İdadisi’ni bitirdi. Hasan Rıza Bey’den (Şehit Hasan Rıza) resim öğrendi. Hocası gibi savaş ve kahramanlık konularını içeren kompozisyonlar üzerine yoğunlaştı. Sanayi-i Nefise’de Adil Bey’in yanı sıra Warnia Zarzecki ve Valery’den resim dersleri aldı. 1914’te Akademi’yi bitirince Çanakkale savaşlarına katıldı. Bu yıllarda Çanakkale ve çevresinden krokiler çizdi, suluboya resimler yaptı. Devlet adına Almanya’ya gönderilen sanatçı, Hofmann’ın atölyesinde çalıştı. Dönüşünde İstanbul’da Şark Sanayi-i Nefise Atölyesi adında bir yer açtı. İstanbul’daki orta öğrenim kurumlarında resim öğretmeni olarak uzun yıllar görev yaptı. Tarihsel temaları işleyen resimlerinden sonra, bütün çabasını peyzaj resmi üzerinde yoğunlaştırmış olan Hayri Çizel’in sanatı, 1914 kuşağı ressamlarının izlenimci paletine yakındır.

Detaylar
Lot: 96 » Tablo

İSMAİL HAKKI ALTUNBEZER (1871-1946)

“Portre”

Eski Türkçe İmzalı. (Bende-i İsmail) Hicri 1311 tarihli. Tuval üzeri yağlıboya. Sanatçının nadir ele geçen müzelik yapıtlarındandır.

“Bende (kul, köle)” ibaresi tablonun saraya yapıldığını göstermektedir. Bende/Kulları imzasının takvim anlamında ilk kullanım tarihi Saray Ressamlığı’nın kurumsal olarak başladığı 1860’lı yıllara tekabül etmektedir.

Referans: Türk Ressamları Hayatları ve Eserleri / Sayfa: 199-200
Padişahın Ressam Kulları, TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı, İstanbul 2012

Ölçüler: 55 x 38 cm.

İsmail Hakkı Altunbezer 1871’de doğdu. Babasından Sülüs ve nesih hat stillerini öğrendi. Tuğra çekme, divani, celi, divani ve celi hatları Sami Efendi ile meşk etti. Sanayi-i Nefise Mektebi’ni resim bölümünden birincilikle mezun oldu. Tezhip sanatı ile de ilgilendi ve kendi yazılarını tezhipledi. Bu özelliğinden ötürü Altunbezer soyadını aldı. Divan-ı Humayun’dan çıkan ferman, berat ve menşur gibi resmi belgelerdeki tuğraları çeken tuğrakeş İsmail Hakkı Altunbezer, bu belgelerin divani ve celi divani yazılarını da yazmıştır. 1915 yılında açılan Medresetü’l-Hattatin’de tuğra ve celi sülüs dersleri veren Altunbezer, 1928 harf devriminden sonra Şark Tezyini Sanatlar Mektebi’nde. 1936’dan itibaren de Güzel Sanatlar Akademisi’nde tezhip dersleri verdi. Nâdir rastlanan bir fırça ve kalem hakimiyetine sahip olduğu için bu yeni mesleğinde de kolaylıkla eserler verdi. 1945’te hastalığı dolayısıyla akademideki görevinden ayrıldı, 1946 yılında vefat etti.

Detaylar
Lot: 97 » Heykel

YERVANT OSGAN / OSKAN EFENDİ (1855-1914)

“Naile Hanım”

İmzalı. Constantinople 1895 tarihli. Bronz Rölyef.
Fondeur: Ferdinand Barbedienne

Osmanlı ilk heykeltıraş Oskan Efendi’nin Osman Hamdi Bey’in eşi Naile Hanım tasviri. Türk Heykel Sanatı’nın yüksek kıymette ele geçmez başyapıt eserlerindendir.

Sergi: Eser, Rezan Has Müzesi'nde (2009) düzenlenen "Türk Resim Sanatının Bir Asırlık Öyküsü" sergisinde yer almıştır.

Referans: Görsel Sanatçılar Ansiklopedisi / Sayfa: 395

Çap: 50 cm.

Oskan Efendi, 1855 yılında İstanbul'da doğdu. İlkokul eğitiminden sonra Venedik'e gitti, orada Murad Rafaelyan okuluna devam etti ve Luigi Qura'nın öğrencisi oldu. Sanat eğitimine Roma'da devam eden Oskan Efendi, Roma İmparatorluk Güzel Sanatlar Akademisi'nde Enrico Bektti ve Cirolana Mazzini'den eğitim aldı. 1878'de Paris'e gidip sergiler için büyük boyutlu figürler üzerinde çalıştı. 1881 yılında Türkiye'ye dönen Oskan Efendi, Osmanlı Devleti'nin ilk Güzel Sanatlar Okulu olan Sanayi Nefise Mektebi'nin kurucusu Osman Hamdi Bey’in yardımcısı olarak mektebin kuruluş çalışmalarında görevler üstlendi. 1882 yılında Nemrut Dağı anıtlarını incelemek üzere görevlendirilen ekipte yer aldı ve çalışmalarını Osman Hamdi Bey ile birlikte “Le Tumulus de Nemroud Daghi” adlı Fransızca eserde yayımladı. 2 Mart 1883'te öğrenime başlayan Sanayi Nefise'nin müdür yardımcılığı ve Heykel Bölümü öğretmenliğinin yanı sıra Müze-i Humayun Restoratörlüğü görevlerine getirildi. Bu görevleri vefat ettiği 1914 yılına kadar sürdürdü. Türkiye'de heykel sanatına öncülük eden İhsan ve İsa Behzat, Mehmet Bahri ve Mesrur İzzet Bey'ler Oskan Efendi'nin Sanayi Nefise'de yetiştirdiği öğrencilerdendir. 1887'de Osman Hamdi Bey'in gerçekleştirdiği Sayda kazılarında bulunan İskender Lahdi'nin onarımında öğrencisi İhsan Bey ile birlikte çalıştı. Sanatçı, eğitimciliğinin ve müzeciliğinin yanı sıra heykel çalışmalarını sürdürmüştür. Eserlerini 1902-1903'te açılan İstanbul Salon sergilerinde sergiledi. İstanbul’da heykeltıraşlık yapan ve bunları sergileyen ilk kişidir. Sanatçının birçok eseri İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde sergilenmektedir.

Detaylar
Lot: 98 » Tablo

MIGIRDİÇ GİVANİAN (1848-1906)

“Peyzaj”

İmzalı. 1890 tarihli. Tuval üzeri yağlıboya.

Sanatçının yaptığı büyük ebatlı başyapıt eserlerinden. Orijinal altın varak çerçevesi içerisinde.

Referans: E.Benezit / Cilt:5 Sayfa: 56

Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni Ressamlar, Garo Kürkman / Cilt:1 Sayfa:404

Ölçüler: 75 x 100 cm.

1848’de İstanbul Beşiktaş’ta doğdu. Sultan Abdülmecit Han’n saray kemancısı Ohannes Givan’ın oğlu, tanınmış ressam ve resim hocası Harutyun Givanian’ın da ağabeyidir. 1860’larda, Beşiktaş’taki Ermeni Mektebi’nde ressam Apraham Sakayan’ın talebesi oldu. 1874’te Fransız ressam Pierre Désiré Guillémet’nin Beyoğlu’nda açtığı Desen ve Resim Akademisi’nde, 1876-79 yılları arasında da İtalya’da resim eğitimine devam etti. Elifba Kulübü tarafından açılan sergiye dört natürmort çalışmasıyla katıldı. Beyoğlu’nda yer alan Rus Sefarethanesi’nde 1894’te bir resim sergisi açtı. Beylerbeyi, Çırağan ve Yıldız Sarayı’nın duvar süslemelerini yapan Givanian, İstanbul tiyatroları için de dekorlar hazırladı. İtalyanca operalarda da rol alan çok yönlü bir sanatçıydı. Pek çok özel koleksiyonun yanı sıra, İstanbul Belediye Müzesi ile Viyana ve Venedik St. Lazzaro Adası’ndaki “Congregazione Armena Mechitarista Manastırları”nda tabloları bulunmaktadır. 1894-1905 yılları arasında Odessa ve St. Petersburg’da yaşamını sürdürdü. 1906’da İstanbul’da yaşama veda etmiştir.

Detaylar
Lot: 100 » Tablo

ATELIER JEAN-BAPTİSTE VANMOUR (1671-1737)

“Un Saka ou Porteur d'Eau”

18.Yüzyıl. Metal üzeri yağlıboya. Arkası “29” Numaralı.
Jean-Baptiste Vanmour’un İstanbul’da kurduğu atölyede üretilen eserlerden. Tıpkı benzerleri Rijksmuseum Amsterdam (1.3 numaralı oda), Topkapı Sarayı Müzesi ve Pera Müzesi Koleksiyonu’nda yer almaktadır.

Provenans: DROUT SVV Coutau Bégarie, Paris France / Lot: 160

Referans: A Collection of works from Rijksmuseum and Topkapi Palace Museum, Vanmour and Levnî
Sultanlar, Tüccarlar, Ressamlar / Türk-Hollanda İlişkilerinin Başlangıcı

Ölçüler: 31 x 23 cm.

Flaman asıllı Fransız ressam Vanmour (1671-1737) Osmanlı Devleti'’nde Lâle Devri'nin tanığı olan tek ve ilk oryantalist ressamdır. 1699'da Fransız elçisi Marquis de Ferriol'un maiyetinde İstanbul'a gelmiştir. Kral XIV.Louis tarafından "Kral'ın Doğu'daki Özel Ressamı / Peintre Ordinaire du Roy en Levant” unvanına layık görülmüştür. Comte de Ferriol ile birlikte Paris'e dönmemiş ve ömrünün sonuna kadar diğer Fransız elçilerinin maiyetinde İstanbul'da kalmıştır. Vanmour’un İstanbul'da bir atölyesinin olduğu bilinmektedir.

Detaylar
Lot: 101 » Tablo

SAMİ YETİK (1878-1945)

“Belgrad Ormanı”

Eski Türkçe imzalı ve tarihli. Duralit üzeri yağlıboya.

Ölçüler: 28.x 38 cm.

Sanayi-i Nefise Mektebini 1906 yılında birincilikle bitirerek öğrenim için Fransa'ya gönderilen, kurallara ve klasik disipline bağlı bir sanatçı olarak görünmesine rağmen, sanatı serbest tuşların özgür akışı içinde biçimlendiren Türk Resim Sanatı’nın en önemli sanatçılarından biri olan ustanın erken dönem eserlerinden.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 5
sonraki