• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

MÜZELİK ESERLER MÜZAYEDESİ | 30

Sayın koleksiyoner ve sanatseverler eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. İlgilendiğiniz eserler ile ilgili olarak +90 538 833 1391 no'lu telefondan randevu oluşturabilir, The RITZ-CARLTON Residence'daki adresimizde eserleri yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.

Müzayedemizde uygulanan komisyon oranı %15, KDV oranı ise %18'dir. Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra 7 (yedi) iş günüdür, ödemelerde o günkü "TC Merkez Bankası" döviz kuru esas alınır. Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir, cezai şart olarak %30 aracılık hizmeti uygulanır.

Müzayedelerimizde beğeniye sunulan tüm eserler konusunun en değerli uzman ve otoriteleri tarafından ekspertiz edilmekte, ayrıca Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Ayasofya Müzesi, Türbeler Müzesi, Vakıflar ve Askeri Müze uzmanları tarafından incelenerek onaylanmaktadır.

Lot: 102 » Tablo

MÜFİDE KADRİ (1890 - 1912)

İmzalı. Kontrplak üzeri yağlıboya.

Türk Resim Sanatı’nın ilk kadın sanatçılarından olan Müfide Kadri’nin ele geçmez koleksiyonluk bir yapıtıdır.

Referans: Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedisi Sayfa:496

Ölçüler: 27 x 22 cm.

1890 yılında İstanbul’da doğdu. Doğumundan hemen sonra annesinin ölümü ve küçük yaşta babasını da kaybetmesi üzerine Kadri Bey tarafından evlatlık edindi. Eğitim ve öğrenimini eve gelen özel hocalardan aldı. Güzel sanatların tümüne karşı yeteneği keşfedildi. 10 yaşında resme başlayarak Osman Hamdi Bey’den özel ders aldı. Yeteneği Akademi’nin İtalyan asıllı profesörü Valeri tarafından da takdir edildi, bir süre Valeri’den suluboya ve karakalem desen dersleri aldı. Resim ve müziği birlikte yürüten; piyano, keman ve ud gibi enstrümanları da çalabilen sanatçının, bir sergide yer almak üzere Münih’e gönderilen resimleri ona altın madalya kazandırdı. Müfide Kadri’nin resim alanındaki başarıları ve üstün yeteneği ona resim öğretmenliği yolunu açar. Fransızca konuşan doğu ve batı edebiyatı üzerinde zengin bilgisi bulunan ve resim yapan Müfide Kadri Numune Mektebi’nde bir yıl kadar resim dersleri verir. Bir süre II.Abdülhamit’in kızı Adile Sultan’a sarayda resim dersleri verir. Daha sonra da Süleymaniye’de Numune-i İnas adlı kız okullarında resim, nakış ve musiki hocalığı yapar. Resimde olduğu kadar müzikte de başarılı olmuştur. Ud, keman ve kemençe çalmanın yanı sıra besteler de yapmıştır. Daha çok portre ve figür alanında eser üreten, Türkiye’nin ilk kadın ressamlarından olan sanatçı 1912 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.

Detaylar
Lot: 103 » Tablo

NACİ KALMUKOĞLU (1896-1954)

“Ortaköy”

Duralit üzeri yağlıboya.

Ekspertiz: Yüksek Ressam Bayram Karşit tarafından onaylıdır.

Referans: Türk Ressamları Hayatları ve Eserleri / Sayfa:221

Ölçüler: 24 x 35 cm.

Rusya Harkov doğumlu sanatçı Kalmuk Türkleri’ndendir. Harkov Güzel Sanatlar Akademisi’nde başladığı resim öğrenimi 5 yıl sürmüştür. Rusya’da aldığı doğa gerçekliğine dayalı klasik-akademik sanat eğitimi ona yaşamı boyunca silinmeyecek bir gözlem gücü ve icra yeteneği kazandırmıştır. 1971 Rus İhtilali’nden sonra Kırım üzerinden İstanbul’a gelerek Türk vatandaşlığına geçti. Güzel Sanatlar Birliği sergilerine katıldı. Peyzaj, portre ve çıplak temalarında verdiği eserlerinde akademik-izlenimci bir tarzı benimsedi. Figür ve portrelerinde bu disiplinin etkileri belirgindir. Ancak bu akademik çizgisi peyzajlarında izlenimci bir üslup doğrultusunda yumuşamıştır.

Detaylar
Lot: 105 » Tablo

MEHMET ALİ LAGA (1878-1947)

“Bursa Yeşil Türbe / Peyzaj”

Çift İmzalı. Çift taraflı. Kontrplak üzeri yağlıboya.

Sanatçı eserin ön yüzüne Bursa Yeşil Türbe, arkasına ise peyzaj konulu resim çalışmıştır.

Referans: Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedisi / Sayfa:441

Ölçüler: 50 x 53 cm.

1878’de Trablusgarp’ta doğdu. Kuleli Askerî Lisesi’nden mezun olduktan sonra Harbiye’ye giren Mehmet Ali Laga, burada Hoca Ali Rıza’nın öğrencisi oldu. 1898’de Harbiye’den mezun oldu ve Trablusgarp’a atandı. 1907 yılında İstanbul’a geri dönerek 1908’de Meşrutiyet’in ilanından sonra Kuleli Askerî Lisesi’nde resim öğretmeni oldu. Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer alan sanatçı Sanayi-i Nefise Mektebi’nde idare müdürlüğü de yapmış, 1924 yılında emekli olmuş, 1947 yılında İstanbul’da vefat etmiştir. Yağlıboya çalışmalarının yanında suluboya türünde de çalışmalar yapmış olan sanatçının konu olarak daha çok peyzaj türünde yoğunlaştığı görülmektedir.

Detaylar
Lot: 106 » Tablo

MEHMET ALİ LAGA (1878-1947)

İmzalı. Peyzaj. Duralit üzeri yağlıboya.

Referans: Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedisi / Sayfa:441

Ölçüler: 30 x 40 cm.

1878’de Trablusgarp’ta doğdu. Kuleli Askerî Lisesi’nden mezun olduktan sonra Harbiye’ye giren Mehmet Ali Laga, burada Hoca Ali Rıza’nın öğrencisi oldu. 1898’de Harbiye’den mezun oldu ve Trablusgarp’a atandı. 1907 yılında İstanbul’a geri dönerek 1908’de Meşrutiyet’in ilanından sonra Kuleli Askerî Lisesi’nde resim öğretmeni oldu. Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer alan sanatçı Sanayi-i Nefise Mektebi’nde idare müdürlüğü de yapmış, 1924 yılında emekli olmuş, 1947 yılında İstanbul’da vefat etmiştir. Yağlıboya çalışmalarının yanında suluboya türünde de çalışmalar yapmış olan sanatçının konu olarak daha çok peyzaj türünde yoğunlaştığı görülmektedir.

Detaylar
Lot: 112 » Gümüş

SULTAN ABDÜLMECİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ ÇİFT ŞAMDAN

19.Yüzyıl. Osmanlı. Sultan Abdülmecid Han (1839-1861) tuğralı. Gümüş, çift. Saray işi kalitede tasarlanmış sütunsal yüksek gövdeli, bilezikli ve tek mumluklu. Geniş yayvan kaidesi ve mumluğu iri palmelerden oluşmakta. Kazıma (grave), kabartma (repoussé), ve kalemişi tekniği ile stilize dekorlu. Fevkalade kondisyonda. Sultan Abdülmecid Han dönemine özgü üslubun tüm özelliklerini barındıran Osmanlı Gümüş Sanatı’nın koleksiyonluk şaheserleridir.

Yükseklik: 38 cm. (her biri)
Ağırlık : 1.308 gr.

Asıl yapılış amaçları ışık vermek gibi görünse de şamdanlar bilginin açığa çıkışını ve manevi aydınlanmayı sembolize eder. Soyut olan tanrının somut olarak ifade şekli olan bu eşyalar, hem tanrının nuru olan kutsal ışığı yaymakta, hem de sahipleri için güç ve statü göstergesi olmaktadırlar. Şamdan ve kandil gibi aydınlatma eşyalarının nur ve ışık ile ilgili oldukları ve tanrıyı sembolize ettikleri Kur’an-ı Kerim’in Nur Suresi 35. ayetine dayandırılır.

Detaylar
Lot: 114 » Gümüş

OSMANLI HIDİV 19.YÜZYIL “ZİYAFET-İ SENİYYE” GÜMÜŞ ÇİFT SAHLEPLİK

19.Yüzyıl. Osmanlı, Hıdiv. Gümüş, damgalı. Çift. Sultani özelliklerde ve kallavi ebatlarda. Resmi davetlerde (Ziyafet-i Seniyye) kullanılan müstesna eserler kazıma (grave) ve kalemişi tekniği ile Rokoko üslubunda stilize tezyinatlı. Platform tasarımlı aykırı tabak ve kapakları “Hıdiv Tacı” dekorlu. Kapak tutamakları dalında gonca formunda. Altın vermeyli. Fevkalade kondisyonda. Hıdiv Hanedanı’na ait yüksek kıymette ele geçmez koleksiyonluk eserlerdir.

Sahleplik Ölçüsü: 15.5 x 14 cm. (her biri)
Tabak Çap: 19 cm. (her biri)
Ağırlık: 1499 gr.

Hıdiv, Sultan Abdülaziz zamanında Mısır valilerine verilen ünvandır. Sadrazam hakkında hürmet ifadesi olarak da kullanılırdı. Arapça'da büyük vezir, baş vezir, hakim demektir. Mısır valileri Sadaret Pâyesi’ne haiz oldukları için bu unvan verilmiştir. Mısır Hıdivleri protokolde şeyhülislam ve sadrazam ile aynı derecede idi. Aynı toplantıda bulundukları zaman sadrazam ve şeyhülislamdan sonra yer alırdı. Hıdiv ünvanı ilk olarak 8 Haziran 1867 yılında Sultan Abdülaziz Han tarafından Büyük Fuad Paşa'nın isteği üzerine Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın torunu İsmail Paşa'ya verilmiştir. Mısır valileri, İsmâil Paşa’nın Sultan Abdülaziz Han’dan aldığı fermana dayanarak 1914'e kadar bu ünvanı taşımışlardır. Mısır Hıdivleri, İsmâil Paşa ile oğlu Tevfik Paşa ve torunu İkinci Abbâs Hilmi Paşa olmak üzere üç kişidir. Hıdiv ünvanı İngilizler tarafından 19 Aralık 1914 yılında Osmanlılar'dan Mısır'ı almaları sonucunda kaldırılmıştır.

Detaylar
Lot: 115 » Gümüş

OSMANLI 19.YÜZYIL SARAY İŞİ TELKÂRİ GÜMÜŞ TATLI TAKIMI

19.Yüzyıl. Osmanlı. Gümüş. Telkâri Sanatı’nın zirvesi, Ermeni usta işi. Sultani özelliklerde ve estetikte. Zor ve meşakkatli telkâri işçiliği ile Osmanlı Rokokosu üslubunda tasarlanmış eksiksiz tam takım. Geverseli palmelerden oluşturulmuş iki adet kaşıklık, bir adet kubbesel kapaklı tatlılık, altı adet kaşık ve platform ayaklı kallavi tepsiden müteşekkil. Zengin altın vermeyli. Fevkalade kondisyonda. Osmanlı Gümüş Sanatı’nın üst seviye bir örneği ve yüksek kıymette ele geçmez şaheseridir.

Tepsi Ölçüsü: 39 x 61 cm.
Tatlılık Yükseklik: 16 cm.
Kaşıklık Yükseklik: 13.5 cm. (her biri)
Kaşık Uzunluk: 15.5 cm. (her biri)
Ağırlık: 3270 gr.

OSMANLI TELKÂRİ SANATI’NIN MEŞAKKATLİ UYGULAMA AŞAMALARI

Tel Çekme / Gümüş potada eritilerek ince çubuklar halinde dökülür. Daha sonra bu çubuklar silindirlerden ve haddelerden geçirilerek istenilen inceliğe getirilir.

Model Hazırlama / Yapılacak ürün önce ana hatlarıyla 1/1 ölçekte bir kağıt üzerine çizilir. Ürünün ana iskeletini oluşturacak parça esas alınarak hangi kısımlarında kaç mikron kalınlığında tel kullanılacağı, iç kısmının ne şekilde, hangi desenlerle doldurulacağı belirlenir.

Avlama / Haddelerden çekilen ve bükülen gümüş süratle sertleşir ve işlemede büyük kolaylık sağlayan yumuşaklığını kaybeder. Bu tellerin yumuşaklıklarını tekrar kazanmaları için asbest bir tabaka üzerinde ısıtılarak tavlanmaları gerekir. Tellerin çekilmeleri ve ürüne işlenmeleri sırasında tavlama işlemi sık sık yapılır.

Kesim / Gerekli bütün teller taslak üzerinde belirlenen kalınlık ve uzunluklara göre kesilerek hazırlanır.

Şekil Verme / Ürünü oluşturan ana iskeletin kesilmiş ve yassılaştırılmış parçaları çizilmiş olan taslak üzerine konularak şekillendirilir ve belirli yerlerinden birleştirilir. Sonra ince teller yerleştirilerek iskelet tamamlanır. İskeletin içerisindeki boşluklar işin tekniğine göre daha ince tellerle doldurulur ve sıkıştırılır, gerekli yerlerden birleştirilir. Bu şekilde içleri doldurularak hazırlanmış parçaların her birine bükülerek ya da çukurlaştırılarak son şekil verilir ve parçalar ara bağlantılarla birleştirilerek bir araya getirilir.

Ayrıntıların Yapımı / Telkâride bir ürünü oluştururken ana parçaların dışında bu ana parçaları birleştirmede ve süslemede çeşitli parçacıklar kullanılır. Örneğin "geverse" adı verilen minik küreler yapılırken bir çivi üzerine sarılan ince teller makasla kesilir ve küçük halkalar elde edilir. Bu halkalar bir kömür parçası üzerinde ısıtılıp eritilerek minik toplar haline getirildikten sonra iki ağaç blok arasında sıkıştırılıp döndürülerek yuvarlaklaştırılır. Böylece 1-2 mm. çapında içi dolu kürecikler elde edilir. Daha büyük küre ve topları yaparken gümüş plaka değişik çaplarda daireler halinde kesilir.

Birleştirme / Telkâri tekniği ile yapılan her ürünün tamamı telden yapılır. Bunun için bir ürün binlerce parçadan bükülerek ve birleştirilerek oluşturulur. Bu yüzden bu teknikte kaynak önemli bir yer tutar. Kaynak materyali olarak gümüş ve pirinç karışımı bir alaşım kullanılır.

Ağartma / Bütün parçaları birleştirilmiş bir ürün son şeklini aldığı zaman ısıtma, kaynak ve diğer işlemler nedeniyle kirlenmiş, kararmış ve oksitlenmiş durumdadır. Ürünün doğal parlak rengini alabilmesi için ağartma işlemi uygulanmaktadır. Bu uygulamada bütün ürünler bir bakır kap içine konulur ve üzerlerine nitrik asitli su ilave edilir. Ürünler doğal renklerini alıncaya kadar birkaç dakika süreyle kaynatılır. Daha sonra bol su ile durulanır ve kurutulur.

Son İşlemler / Ağartılan ürünler çövenli su ile tekrar yıkanır ve ince telli bir fırça ile iyice fırçalanır. Yüzeydeki fazlalıklar ve artıklar temizlenir, yüzey düz bir çelik parçası ile parlatılır.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 5
sonraki