Sayın koleksiyoner ve sanatseverler eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. İlgilendiğiniz eserler ile ilgili olarak +90 538 833 1391 no'lu telefondan randevu oluşturabilir, The RITZ-CARLTON Residence'daki adresimizde eserleri yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.
Müzayedemizde uygulanan komisyon oranı %15, KDV oranı ise %18'dir. Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra 7 (yedi) iş günüdür, ödemelerde o günkü "TC Merkez Bankası" döviz kuru esas alınır. Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir, cezai şart olarak %30 aracılık hizmeti uygulanır.
Müzayedelerimizde beğeniye sunulan tüm eserler konusunun en değerli uzman ve otoriteleri tarafından ekspertiz edilmekte, ayrıca Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Topkapı Sarayı Müzesi, Ayasofya Müzesi, Türbeler Müzesi, Vakıflar ve Askeri Müze uzmanları tarafından incelenerek onaylanmaktadır.
OSMANLI 19.YÜZYIL İSTANBUL İŞİ “ÜSKÜDAR” ÇATMA
Referans: Osmanlı İmparatorluğu Dönemi Türk İşlemeleri, 1999 / T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları
Ölçüler: 54 x 111 cm.
OSMANLI 18.YÜZYIL KÜREVÎ GÖBEKLİ BAKIR ŞİFA TASI
18.Yüzyıl veya öncesi. Osmanlı, Balkanlar. Eski Türkçe (Osmanlıca) ile “Bu tas içre koyub mâ-i kırâtı, Şehâ nuş et bula hayatın cinânı / Okumanın suyunu bu tasın içine koyup, Sağlıkla suyu içip, hayatın cennetlerini bul, ey Şah” ibareli. Aynı yazıya sahip benzer örnek “Şifa Tasları” kitabının 33.sayfasında yayınlanmıştır.
Referans: Duanın Sudaki Gizemi Şifa Tasları, Halûk Perk Müzesi Yayınları / 2011
Çap: 17.5 cm.
SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ “LİTÜRJİK” KÂSE
Platform kaideli, çift kulplu. Sıralı madalyonlar içerisine aziz tasvirleri ve kilise resimleri çalışılmış. Bu ekol eserlerden günümüzde birçok örnek Türkiye dışındaki manastır hazinelerinde muhafaza edilmektedir. Sina Yarımadası, Azize Aikaterina Manastırı, Patmos Adası ve Aynaroz Dağı’ndaki hazineler buna örnektir. Ayrıca 1923’te Lausanne’da imzalanan Nüfus Mübadelesi Anlaşması sonrasında bir grup eser de Yunanistan’a taşınmış ve çoğu Atina’daki Bizans ve Benaki müzeleri arasında dağılmıştır.
Referans: Sadberk Hanım Müzesi (Parıldayan Hatıralar) Brigitte Pitarakis, Christos Merantzas
Ölçüler: 4 x 16 cm.
Ağırlık: 147 gr.
SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ “KYRENİTİS” FİGÜRLÜ ÇAMÇAK
Balkanlar. Merkezi, Tanrıça Artemis’in kutsal hayvanı “Kyreneia Geyiği / Kyrenitis”, dış yüzeyi “Hayat Ağacı / Selvi-Servi” ve üzüm salkımları ile tasvirli. Rokoko kulbu kuş figürlü.
Referans: Sadberk Hanım Müzesi (Parıldayan Hatıralar) Brigitte Pitarakis, Christos Merantzas
Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 47.sayfasında yer almaktadır.
Ölçüler: 6 x 15 cm.
Ağırlık: 132 gr.
OSMANLI 19.YÜZYIL ERMENİ İŞİ “AHTAMAR KİLİSESİ” TASVİRLİ GÜMÜŞ ENFİYE KUTUSU
1860 tarihli. Van Akdamar Adası’nda bulunan Ahtamar Kilisesi (Kutsal Haç Katedrali) ve çevresi tasvirli, içi altın vermeyli.
Ölçüler: 5 x 7.5 cm.
Ağırlık: 57 gr.
SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ “AJURLU” YASTIK AYNASI
Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 47.sayfasında yer almaktadır.
Çap: 23 cm.
Ağırlık: 1008 gr. (Ayna dahil)
OSMANLI 19.YÜZYIL TELKÂRİ GÜMÜŞ ÇİFT ISKATA TAKIMI
Orijinal muhafazası içerisinde. 2 adet, altın yaldızlı bardakları ile.
Iskata Ölçüsü: 6.5 x 11 cm. (her biri)
Bardak Ölçüsü: 9 x 6.5 cm. (her biri)
Ağırlık: 246 gr.
SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ “AJURLU” ISKATA TAKIMI
Orijinal muhafazası içerisinde. 6 adet, bardakları ile tam takım.
Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 47.sayfasında yer almaktadır.
Iskata Ölçüsü: 8 x 10 cm. (her biri)
Bardak Ölçüsü: 9 x 6.5 cm. (her biri)
Ağırlık: 804 gr.
SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ ÇİFT ŞERBET BARDAĞI
Osmanlı Rokokosu üslubunda dekorlu, altın vermeyli.
Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 47.sayfasında yer almaktadır.
Ölçüler: 14 x 7.5 cm. (her biri)
Ağırlık: 351 gr.
SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ ÇİFT FİNCAN ve TABAĞI
Rokoko kulplu iki adet battal fincan ve tabağından oluşan takım.
Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 47.sayfasında yer almaktadır.
Tabak Çapı: 11 cm.
Fincan Ölçüsü: 11 x 6.5 cm.
Ağırlık: 219 gr.
SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ TATLI KAŞIĞI TAKIMI
Orijinal muhafazası içerisinde. 6 adet, üzüm salkımları ile bezeli.
Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 47.sayfasında yer almaktadır.
Kaşık Uzunluk: 15.5 cm. (her biri)
Ağırlık: 215 gr.
OSMANLI 19.YÜZYIL VAN İŞİ GÜMÜŞ “KIRANYAN” İMZALI ÇAY KAŞIĞI TAKIMI
Eski Türkçe ile “Van” ve “Demir Kıranyan” usta damgalı. 6 adet. Sapı ajurlu, altın vermeyli. Orijinal muhafazası içerisinde.
Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 97.sayfasında yer almaktadır.
Kaşık Uzunluk: 12 cm. (her biri)
Ağırlık: 104 gr.
SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ “AZNAVUR İŞİ” ALTIN VERMEYLİ BARDAK
Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 47.sayfasında yer almaktadır.
Ölçüler: 10 x 8 cm.
Ağırlık: 81 gr.
SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ “AZNAVUR İŞİ” ÇİFT ZARF
Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 47.sayfasında yer almaktadır.
Ölçüler: 4.5 x 5 cm. (her biri)
Ağırlık: 69 gr.
SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ “AZNAVUR İŞİ” ÇİFT ÇEREZLİK
Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 47.sayfasında yer almaktadır.
Çap: 10.5 cm. (her biri)
Ağırlık: 147 gr.
GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA TASVİRLİ ve TÜRKİYE HARİTALI “SAVATLI” GÜMÜŞ TABAKA
Usta damgalı. Türkiye Cumhuriyeti haritası tatbik edilmiş, savat tekniği ile “Gazi Khemal Paşa, Turqie Cumhurieti, Abdul Halim Zade Murad Naci, Trebizon 29.8.1928” ibareli. Orijinal muhafazalı.
Ölçüler: 7.5 x 9 cm.
Ağırlık: 145 gr.
SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ “ZENNE” MUHAFAZA
Merkezine “Osmanlı Saltanat Arması” uygulanmış, deniz kabuğu formunda, altın vermeyli.
Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 47.sayfasında yer almaktadır.
Ölçüler: 6 x 7.5 cm.
Ağırlık: 49 gr.
OSMANLI 19.YÜZYIL "VAN İŞİ" SAVATLI GÜMÜŞ GELİN TARAĞI
Ermeni usta işi. İmalat damgalı. Orijinal muhafazası içerisinde. Kallavi ebatlarda.
Ölçüler: 7 x 11.5 cm.
Ağırlık: 49 gr.
OSMANLI 19.YÜZYIL ALTIN VERMEYLİ TELKÂRİ GÜMÜŞ GELİN TARAĞI
Orijinal muhafazası içerisinde.
Ölçüler: 10 x 11 cm.
Ağırlık: 73 gr.
OSMANLI 19.YÜZYIL “AFYON İŞİ” SIRMA KEMERLİ ÇİFT NALIN / TAKUNYA
Ölçüler: 11 x 23 x 8.5 cm.
OSMANLI 19.YÜZYIL “SARAY İŞİ” SIRMALI DERİ ÇİFT ŞEHZADE ÇARIĞI
Uzunluk: 19 cm.
OSMANLI 19.YÜZYIL “SARAY İŞİ” SIRMALI ŞEHZADE YELEĞİ
Ölçüler: 29 x 43 cm.
Türk kadınının ustalık ve hayal gücünü yansıtan işlemeler giyecek ve kullanılacak eşyalardan, askeri malzemeye kadar her konuda yaygın uygulama alanı bulmuştur. Gergef veya kasnakta, keten, pamuklu, yünlü, ipekli dokumalar veya deri üzerinde; ipek iplik, sırma (altın tel) ve sim (gümüş tel) kullanılarak çeşitli işleme örnekleri yapılmıştır. Saray ve konakların hareminde yaşayan kadınların çeyiz hazırlamak ve boş zamanlarını değerlendirmek amacıyla yaptıkları işlemeler yanında, özellikle bir ekip çalışmasını gerektiren yorgan yüzleri, sedir takımları, kıyafetler ve askeri malzeme üzerindeki ağır işlemeler profesyonel işleyiciler tarafından atölyelerde yapılmış olmalıdır.
OSMANLI 19.YÜZYIL SIRMALI DERİ CÜZDAN
Rokoko üslubunda altın ve gümüş kılaptanla işlenmiş, telkâri işçiliği altın vermeyli tokaya sahip. Arka yüzü “Amis / Arkadaşlar” ibareli.
Ölçüler: 10 x 14 cm.
OSMANLI 19.YÜZYIL “SARAY İŞİ” İNCİLİ BOHÇA
Osmanlı Rokokosu üslubunda kadife üzerine altın kılaptan kullanılarak dival işi tekniğinde imal edilmiş, incilerle zenginleştirilmiş.
Ölçüler: 82 x 82 cm.
Türk kadınının ustalık ve hayal gücünü yansıtan işlemeler giyecek ve kullanılacak eşyalardan, askeri malzemeye kadar her konuda yaygın uygulama alanı bulmuştur. Gergef veya kasnakta, keten, pamuklu, yünlü, ipekli dokumalar veya deri üzerinde; ipek iplik, sırma (altın tel) ve sim (gümüş tel) kullanılarak çeşitli işleme örnekleri yapılmıştır. Saray ve konakların hareminde yaşayan kadınların çeyiz hazırlamak ve boş zamanlarını değerlendirmek amacıyla yaptıkları işlemeler yanında, özellikle bir ekip çalışmasını gerektiren yorgan yüzleri, sedir takımları, kıyafetler ve askeri malzeme üzerindeki ağır işlemeler profesyonel işleyiciler tarafından atölyelerde yapılmış olmalıdır.
Kadife üzerine sırma ya da kılaptanla kabartma olarak yapılan Dival işi örtülerin tarihi Selçuklular devrine kadar uzanmaktadır. Her ne kadar bazı kaynaklarda Arap Yarımadasından geldiği bildirilmekte ise de kullanılan desen ve motifler bunun öz bir Türk el sanatı olduğunu göstermektedir. Sırmacılık önceleri saraçlar tarafından yapılırdı. Selçukluların dağılmasından sonra ortaya çıkan beyliklerden Dulkadiroğlu Beyliğinin merkezi Maraş, Elbistan ve çevresi idi. Bu dönemde Osmanlı sarayına gelin gelen Dulkadiroğlu Beyinin kızı Emine Hatun’un çeyizleri arasında bulunan sırma işleri saray çevresinin dikkatini çekmiş ve çok beğenilmiştir. Bundan sonra Fatih Sultan Mehmet’e gelin giden Dulkadiroğlu Beyinin kızı Sıddi Mükrime Hatun’un çeyizleri arasında 40 katır yükü çeşitli sırma işlerinin olması bu Türk el sanatının Rumeli’ye geçmesine yol açmıştır. Bu tarihten sonra Osmanlı Türk sanatında önemli bir yer tutan sırma işlemeciliği saraçlıktan ayrı özel bir sanat dalı haline gelmiştir. Osmanlı sarayına Maraş’tan gelen bu iki gelinden sonra sırma işlerinin zengin aile kızlarının çeyizleri arasında bulunması gelenek halini almış, hatta bu durum köylere ve aşiretlere kadar yayılmıştır. Köylerde gelin olacak kızlara sırma işlemeli fes alınıp takılması karşılıklı anlaşma şartı olup başlık parasından daha önemli bir yer tutmuştur. Dival işlemeler Maraş ilinden Anadolu’ya yayıldığı için Maraş işi olarak da bilinmektedir.
Türklere çeyiz geleneğinin Orta Asya kültürlerinden geldiği bilinmektedir. Daha sonraları İslam kültürünün etkisiyle çeyiz muhtevası değişiklik göstermiştir. Anadolu yerleşmelerinde çeyiz, kızların baba evinden oğlan evine götürdükleri "mal ve mülk"ün bütünü olarak adlandırılır. Kız doğduğu gün, kızın adına çeyiz sandığı alınır, evlilik çağına gelinceye kadar bazen kendi eliyle, bazen işin erbabınca yapılan örtüler, halılar, danteller, oyalar, takımlar bu sandıkta biriktirilir. Bir genç kızın yetiştiği uzun zaman dilimi içinde sararmasın, güvelenmesin diye de ara ara bakıma alınarak, havalandırılırdı. Çeyizin harcamalarını karşılamak için yeni doğan kız bebeğin adına kavak veya kavaklar dikilir. Kavak, kısa sürede yetişen ve satılması çok kolay bir ağaç olduğu için tercih edilmiştir. Osmanlı döneminde, gelin padişahın kızıysa, çeyiz sandığı şanlı çeyiz alayları düzenlenerek damat evine törenle götürülürmüş. Eğer gelin hanedandan ise çeyiz sepetlere ve sandıklara konulup, araba ve atlara yüklenirmiş. Çeyiz alayına, yeniçeri ağası başkanlık yaparken ona teberdarlar, nişancı, defterdar, kapıcıbaşıları, bölük ağaları, sipahi silahtar ağaları, sekbanbaşı, kul kethüdası, Divan-ı Hümayun hocaları, topçubaşı, cebecibaşı, Degah-ı Ali çavuşları, subaşı, aşçıbaşı ve gedikli zaimler eşlik etmekteymiş. Çeyiz alayı süresince mehterhane marşlar çalar, damadın konak ya da sarayına gidilerek çeyiz teslim edilirmiş. Damat, alaya katılanlara ünvanlarına göre armağanlar dağıtırmış.
OSMANLI 19.YÜZYIL DİVAL İŞİ YATAK ÖRTÜSÜ
Osmanlı Rokokosu üslubunda kadife üzerine altın kılaptan kullanılarak dival işi tekniğinde imal edilmiş.
Ölçüler: 190 x 150 cm.
Türk kadınının ustalık ve hayal gücünü yansıtan işlemeler giyecek ve kullanılacak eşyalardan, askeri malzemeye kadar her konuda yaygın uygulama alanı bulmuştur. Gergef veya kasnakta, keten, pamuklu, yünlü, ipekli dokumalar veya deri üzerinde; ipek iplik, sırma (altın tel) ve sim (gümüş tel) kullanılarak çeşitli işleme örnekleri yapılmıştır. Saray ve konakların hareminde yaşayan kadınların çeyiz hazırlamak ve boş zamanlarını değerlendirmek amacıyla yaptıkları işlemeler yanında, özellikle bir ekip çalışmasını gerektiren yorgan yüzleri, sedir takımları, kıyafetler ve askeri malzeme üzerindeki ağır işlemeler profesyonel işleyiciler tarafından atölyelerde yapılmış olmalıdır.
Kadife üzerine sırma ya da kılaptanla kabartma olarak yapılan Dival işi örtülerin tarihi Selçuklular devrine kadar uzanmaktadır. Her ne kadar bazı kaynaklarda Arap Yarımadasından geldiği bildirilmekte ise de kullanılan desen ve motifler bunun öz bir Türk el sanatı olduğunu göstermektedir. Sırmacılık önceleri saraçlar tarafından yapılırdı. Selçukluların dağılmasından sonra ortaya çıkan beyliklerden Dulkadiroğlu Beyliğinin merkezi Maraş, Elbistan ve çevresi idi. Bu dönemde Osmanlı sarayına gelin gelen Dulkadiroğlu Beyinin kızı Emine Hatun’un çeyizleri arasında bulunan sırma işleri saray çevresinin dikkatini çekmiş ve çok beğenilmiştir. Bundan sonra Fatih Sultan Mehmet’e gelin giden Dulkadiroğlu Beyinin kızı Sıddi Mükrime Hatun’un çeyizleri arasında 40 katır yükü çeşitli sırma işlerinin olması bu Türk el sanatının Rumeli’ye geçmesine yol açmıştır. Bu tarihten sonra Osmanlı Türk sanatında önemli bir yer tutan sırma işlemeciliği saraçlıktan ayrı özel bir sanat dalı haline gelmiştir. Osmanlı sarayına Maraş’tan gelen bu iki gelinden sonra sırma işlerinin zengin aile kızlarının çeyizleri arasında bulunması gelenek halini almış, hatta bu durum köylere ve aşiretlere kadar yayılmıştır. Köylerde gelin olacak kızlara sırma işlemeli fes alınıp takılması karşılıklı anlaşma şartı olup başlık parasından daha önemli bir yer tutmuştur. Dival işlemeler Maraş ilinden Anadolu’ya yayıldığı için Maraş işi olarak da bilinmektedir.
Türklere çeyiz geleneğinin Orta Asya kültürlerinden geldiği bilinmektedir. Daha sonraları İslam kültürünün etkisiyle çeyiz muhtevası değişiklik göstermiştir. Anadolu yerleşmelerinde çeyiz, kızların baba evinden oğlan evine götürdükleri "mal ve mülk"ün bütünü olarak adlandırılır. Kız doğduğu gün, kızın adına çeyiz sandığı alınır, evlilik çağına gelinceye kadar bazen kendi eliyle, bazen işin erbabınca yapılan örtüler, halılar, danteller, oyalar, takımlar bu sandıkta biriktirilir. Bir genç kızın yetiştiği uzun zaman dilimi içinde sararmasın, güvelenmesin diye de ara ara bakıma alınarak, havalandırılırdı. Çeyizin harcamalarını karşılamak için yeni doğan kız bebeğin adına kavak veya kavaklar dikilir. Kavak, kısa sürede yetişen ve satılması çok kolay bir ağaç olduğu için tercih edilmiştir. Osmanlı döneminde, gelin padişahın kızıysa, çeyiz sandığı şanlı çeyiz alayları düzenlenerek damat evine törenle götürülürmüş. Eğer gelin hanedandan ise çeyiz sepetlere ve sandıklara konulup, araba ve atlara yüklenirmiş. Çeyiz alayına, yeniçeri ağası başkanlık yaparken ona teberdarlar, nişancı, defterdar, kapıcıbaşıları, bölük ağaları, sipahi silahtar ağaları, sekbanbaşı, kul kethüdası, Divan-ı Hümayun hocaları, topçubaşı, cebecibaşı, Degah-ı Ali çavuşları, subaşı, aşçıbaşı ve gedikli zaimler eşlik etmekteymiş. Çeyiz alayı süresince mehterhane marşlar çalar, damadın konak ya da sarayına gidilerek çeyiz teslim edilirmiş. Damat, alaya katılanlara ünvanlarına göre armağanlar dağıtırmış.