OSMANLI TOMBAK “SULTANİ” LEĞEN-İBRİK TAKIMI

18.Yüzyıl sonu, 19.Yüzyıl başı. Osmanlı. İstanbul işi. Kallavi boyutlarda ve Sultani özelliklerde bakırdan dövme tekniği ile imal edilmiş, altın ve cıva amalgamı ile tombaklanmış. Kabartma (repoussé), kazıma (grave) ve kalemişi teknikleri kullanılarak içleri kumlanmış stilize kabak çiçekleri ve floral süslemelerle bezenmiş. İbriği yassı kulplu, uzun emzikli, boynu boğumlu, kubbesel kapaklı, kapağı kozalak tutamaklı. Leğeni geniş tas formunda hazneli, yayvan ağızlı, ağızı stilize bezemeli çember ile çevrili. Sarayda bu tip leğen-ibrikler ayak sehpaları ile kullanılır ve hizmete “ibrik gülamı” ile “ibrikdar” bakardı. Kondisyonu ve ihtişamlı görselliği ile dikkat çeken eser Türk Maden Sanatı’nın en kıymetli örneklerindendir. Benzer örnekleri müze koleksiyonlarında yer alan, ele geçmez gerçek koleksiyonluk şaheserdir.

Ekspertiz: Eserin, Sn.Güner Liman tarafından verilmiş sertifikası mevcuttur.

Leğen Çap: 41 cm.
İbrik Yükseklik: 36 cm.

18. yüzyılda ekonomik nedenlerle altın ve gümüş eserlerin yapımının azalması, altın görünümlü tombakların çoğalmasına neden olmuştur. Tombak, altın-civa karışımı ile kaplanmış bakır ve bakır alaşımı eşyanın genel adıdır. Osmanlı maden sanatında bakır ve bakır alaşımı pirinç, günlük yaşamda ve dinsel yapılarda kullanılan eşyalarda, askeri teçhizatta, mimari süsleme elemanlarında yaygın kullanım alanı bulmuştur. Osmanlı maden sanatının erken dönemine ait örnekler askeri teçhizattır. 15. yüzyılda form ve süslemelerde Memlûk etkisi görülürken, 16. yüzyıl başlarında klasik Osmanlı üslubu şekillenmiştir. Altın ve gümüşün bir özelliği de civa içinde çözülebilmeleri yani sıvılaşabilmeleridir. Bu, civa ile altın karışımı sıvıya amalgam denir. Bu özellikten yararlanılarak gerçekleştirilen yaldızlama ya da Osmanlıca adıyla tombaklama tekniği ile çok sağlam ve düzgün bir kaplama elde edildiği için günümüze kadar kullanılmıştır. Tombaklama yapmak için “cam veya porselen bir kabın içinde” civa ve çok ince kıyılmış 24 ayar altın karıştırılır. Bu karışım “ahşap bir çubukla” karıştırılarak, altının civa içinde tümüyle çözülmesi yani sıvılaşması sağlanır. Daha sonra ince bir tülbentle süzülen sıvı alaşım yani amalgam kullanıma hazır hale gelmiştir. Altın kaplanacak eşyanın yüzeyi bütün oksit ve kirlerden temizlenip kurutulur. Tombak yapılacak yüzeye bir fırça, mantar parçası veya bez tampon ile amalgam yedirilerek sürülür. Tombaklanmış eşya, “küllenmekte olan odun kömürü ateşi” üzerine konularak veya düşük ısıda fırınlanarak civanın uçması sağlanır. (Bu safhada buharlaşan civanın solunması son derece tehlikelidir ve geçmişte bu mesleği yapan kişilerde hayati sorunlara yol açmıştır. Bu nedenle ustalık isteyen ve incelikleri olan bir sanattır) Geriye kalan altın yüzeye iyice sızmış ve yapışmış olduğundan, kaplama oldukça kalitelidir.