“Ya Hazreti Şeyh-ül Ekber Muhyiddin Arabî”
Ketebeli. Hicri 1292. Zerendud Levha. Kumaş üzerine altın yaldız ile (kalıp) tatbik edilmiş. Celi Sülüs hattı ile istifli “Ya Hazreti Şeyh-ül Ekber Muhyiddin Arabî” yazmakta. Fevkalade kondisyonda. Türünün nadir ele geçen koleksiyonluk örneğidir.
Ölçüler: 44 x 48 cm.
Beşiktaş’ta Kılıçali semtinde dünyaya geldi. Babası Bâbıâli Tahvil Kalemi hulefâsından Süleyman Mâhir Bey’dir. İlk tahsilini bitirdikten sonra Dîvân-ı Hümâyun Tahvil Kalemi’ne girdi. Burada mahlas almak usulden olduğu için vaktiyle aynı yerde çalışmış olan büyükbabasının Sebzî mahlası kendisine de verildi. Galatasaray’ın hat hocası Ali Vasfi Efendi’den sülüs-nesih yazılarını meşk ederek icâzet aldı. Ali Vasfi Efendi’nin 1837’deki ölümünden sonra Mustafa İzzet Efendi’nin öğrencisi oldu ve otuz yıl boyunca evin bir ferdi gibi yeni üstadının konağında ikamet etti. Hocasının Eyüp Sultan Camii hatipliğine getirildiği 1839 yılında ondan tekrar icâzetnâme almaya hak kazandı. Kazasker Mustafa İzzet Efendi, 1845’te Sultan Abdülmecid’in ikinci imamlığına tayin edildiğinde uhdesinde bulunan Hademe-i Hümâyun ve Mızıka-ı Hümâyun hat muallimliklerini Mehmed Şefik Bey’e devretti. Bu vazifesini otuz dört yıl sürdüren Şefik Bey, ayrıca Silâhşorân-ı Hassa-i Şâhâne’de hat muallimliğinde bulundu. Sultan Abdülmecid’in şahsî takdirleri dolayısıyla kendisine 11 Eylül 1849’da “rütbe-i hâcegânî” tevcih edildi.