• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

MÜZELİK ve KOLEKSİYONLUK ESERLER MÜZAYEDESİ | 29

Sayın koleksiyoner ve sanatseverler eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. İlgilendiğiniz eserler ile ilgili olarak +90 538 833 1391 no'lu telefondan randevu oluşturabilir, The RITZ-CARLTON Residence'daki adresimizde eserleri yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.

Müzayedemizde uygulanan komisyon oranı %15, KDV oranı ise %18'dir. Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra 7 (yedi) iş günüdür, ödemelerde o günkü "TC Merkez Bankası" döviz kuru esas alınır. Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir, cezai şart olarak %30 aracılık hizmeti uygulanır.

Müzayedelerimizde beğeniye sunulan tüm eserler konusunun en değerli uzman ve otoriteleri tarafından ekspertiz edilmekte, ayrıca Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Topkapı Sarayı Müzesi, Ayasofya Müzesi, Türbeler Müzesi, Vakıflar ve Askeri Müze uzmanları tarafından incelenerek onaylanmaktadır.

Lot: 76 » Tophane

OSMANLI 19.YÜZYIL “TOPHANE” KAHVE TAKIMI

19.Yüzyıl. Osmanlı. Tophane işi. Tête à tête, kahvedan ve çift tabaklı fincandan oluşan eksiksiz tam takım. Kırmızı renk lüleci çamurundan imal edilmiş. Madalyonlar içerisi Sultan tuğralı, hilal ve “Ay-Yıldız” motifleri ile zenginleştirilmiş, stilize dekorlu. Altın yaldız bezemeli. Osmanlı Tophane Sanatı’nın koleksiyonluk örnekleridir.

Referans: Tophane Lüleciliği, 1963 / Hüseyin KOCABAŞ
Tophane Lüleciliği, 2007 / Prof. Dr. Erdinç BAKLA

İbrik Ölçüsü: 17 x 12 cm.
Fincan Tabak Çap: 9 cm. (her biri)
Fincan Ölçüsü: 4 x 7 cm. (her biri)

Tophane işi eserlerin en eskilerinin 18.Yüzyılın sonlarına doğru yapıldığını, en güzel örneklerini de 19.Yüzyılın sonlarına doğru verdiğini üzerlerine vurulan mühür ve imzalardan anlamaktayız. Tophane işi eserler yapım aşamasında kısaca lüleci çamuru tabir edilen süzülmüş ve dinlendirilmiş özel çamurdan el ile tornada imal edilir, kendi renginde bir astarla sıvanır, birçok teknikle nakışlanır ve mühürlenmiş olarak fırınlanırdı. Fırından sonra tekrar astarlanarak elde çuha parçaları ile ovunarak parlatılır ve altın varaklarla bezenir. Ve tekrar altın yaldızın pişeceği kadar az hararetli bir fırınlamadan sonra tekrar çuhalarla ovulur ve Arasta’nın satış dolabının raflarındaki yerini alırdı.

Detaylar
Lot: 77 » Tophane

OSMANLI 19.YÜZYIL “TOPHANE” ÇİFT KAHVE FİNCANI

19.Yüzyıl. Osmanlı. Tophane işi. Çift, iki adet tabaklı fincandan oluşan “Tête à tête” takım. Kırmızı renk lüleci çamurundan imal edilmiş. Madalyonlar içerisi Sultan tuğralı, hilal ve “Ay-Yıldız” motifleri ile zenginleştirilmiş, stilize dekorlu. Altın yaldız bezemeli. Osmanlı Tophane Sanatı’nın koleksiyonluk örnekleridir.

Referans: Tophane Lüleciliği, 1963 / Hüseyin KOCABAŞ
Tophane Lüleciliği, 2007 / Prof. Dr. Erdinç BAKLA

Fincan Tabak Çap: 9 cm. (her biri)
Fincan Ölçüsü: 4 x 7 cm. (her biri)

Tophane işi eserlerin en eskilerinin 18.Yüzyılın sonlarına doğru yapıldığını, en güzel örneklerini de 19.Yüzyılın sonlarına doğru verdiğini üzerlerine vurulan mühür ve imzalardan anlamaktayız. Tophane işi eserler yapım aşamasında kısaca lüleci çamuru tabir edilen süzülmüş ve dinlendirilmiş özel çamurdan el ile tornada imal edilir, kendi renginde bir astarla sıvanır, birçok teknikle nakışlanır ve mühürlenmiş olarak fırınlanırdı. Fırından sonra tekrar astarlanarak elde çuha parçaları ile ovunarak parlatılır ve altın varaklarla bezenir. Ve tekrar altın yaldızın pişeceği kadar az hararetli bir fırınlamadan sonra tekrar çuhalarla ovulur ve Arasta’nın satış dolabının raflarındaki yerini alırdı.

Detaylar
Lot: 78 » Tophane

OSMANLI 19.YÜZYIL “TOPHANE” İŞİ BEKTAŞÎ ÇİFT FİNCAN

19.Yüzyıl. Osmanlı. Tophane işi. “Amel-i Kazım” usta damgalı. Çift. “On iki Terkli Bektaşî Tacı” formunda tasarlanmış fincan ve tabağından oluşan takım. Kırmızı renk lüleci çamurundan imal edilmiş. Osmanlı Tophane Sanatı’nın son derece nadir tesadüf edilen koleksiyonluk örnekleridir.

Referans: Tophane Lüleciliği, 1963 / Hüseyin KOCABAŞ
Tophane Lüleciliği, 2007 / Prof. Dr. Erdinç BAKLA

Fincan Tabak Çap: 10 cm. (her biri)
Fincan Ölçüsü: 5 x 6 cm. (her biri)

Tophane işi eserlerin en eskilerinin 18.Yüzyılın sonlarına doğru yapıldığını, en güzel örneklerini de 19.Yüzyılın sonlarına doğru verdiğini üzerlerine vurulan mühür ve imzalardan anlamaktayız. Tophane işi eserler yapım aşamasında kısaca lüleci çamuru tabir edilen süzülmüş ve dinlendirilmiş özel çamurdan el ile tornada imal edilir, kendi renginde bir astarla sıvanır, birçok teknikle nakışlanır ve mühürlenmiş olarak fırınlanırdı. Fırından sonra tekrar astarlanarak elde çuha parçaları ile ovunarak parlatılır ve altın varaklarla bezenir. Ve tekrar altın yaldızın pişeceği kadar az hararetli bir fırınlamadan sonra tekrar çuhalarla ovulur ve Arasta’nın satış dolabının raflarındaki yerini alırdı.

Detaylar
Lot: 79 » Obje

OSMANLI 19.YÜZYIL SARAY İŞİ ABANOZ ZARF TAKIMI

19.Yüzyıl. Osmanlı. Saray işi. Abanozdan konik formda imal edilmiş on adet fincan zarfından oluşan takım. Orijinal muhafazası içerisinde. Fevkalade kondisyonda. Yüksek kıymette ele geçmez koleksiyonluk takımdır.

Ölçüler: 6 x 4 cm. (her biri)

Abanoz eski çağlardan beri çok değerli sayılmıştır. Pek çok imparator ve kral abanozdan asalar yaptırmış, hatta zehirin etkisini giderdiğine inanarak abanozdan kadehler kullanmıştır. Tevrat'ta tarihi Sur kentindeki abanoz ticaretinden söz edilmektedir. Binbir Gece Masalları'nda ise anılan en değerli mallardan biridir.

Detaylar
Lot: 81 » Tombak

OSMANLI 19.YÜZYIL TOMBAK ÇİFT ZARF

19.Yüzyıl başı. Osmanlı. İstanbul işi. Osmanlı Rokokosu üslubunda ajurlu olarak tasarlanmış. Bakırdan dövme tekniği ile imal edilmiş, altın ve cıva amalgamı ile tombaklanmış. Üzerleri hat dekorlu cam fincanları ile birlikte. Osmanlı Tombak Sanatı’nın koleksiyonluk örnekleridir.

Ölçüler: 4.5 x 6 cm. (her biri)

Tombak, altın-cıva karışımı ile kaplanmış bakır ve bakır alaşımı eşyanın genel adıdır. Altın ve gümüşün özelliği cıva içinde çözülebilmeleri yani sıvılaşabilmeleridir. Bu, cıva ile altın karışımı sıvıya amalgam denir. Bu özellikten yararlanılarak gerçekleştirilen yaldızlama ya da Osmanlıca adıyla tombaklama tekniği ile çok sağlam ve düzgün bir kaplama elde edildiği için günümüze kadar kullanılmıştır. Tombaklama yapmak için cam veya porselen bir kabın içinde cıva ve çok ince kıyılmış 24 ayar altın karıştırılır. Bu karışım ahşap bir çubukla karıştırılarak, altının cıva içinde tümüyle çözülmesi yani sıvılaşması sağlanır. Daha sonra ince bir tülbentle süzülen sıvı alaşım yani amalgam kullanıma hazır hale gelmiştir. Altın kaplanacak eşyanın yüzeyi bütün oksit ve kirlerden temizlenip kurutulur. Tombak yapılacak yüzeye bir fırça, mantar parçası veya bez tampon ile amalgam yedirilerek sürülür. Tombaklanmış eşya, küllenmekte olan odun kömürü ateşi üzerine konularak veya düşük ısıda fırınlanarak civanın uçması sağlanır. (Bu safhada buharlaşan civanın solunması son derece tehlikelidir ve geçmişte bu mesleği yapan kişilerde hayati sorunlara yol açmıştır, ustasını öldüren sanat diye bahsedilir) Geriye kalan altın, yüzeye iyice sızmış ve yapışmış olduğundan kaplama oldukça kalitelidir.

Detaylar
Lot: 82 » Tombak

OSMANLI 19.YÜZYIL TOMBAK BUHURDAN

19.Yüzyıl. Osmanlı. İstanbul işi. Osmanlı Rokokosu üslubunda tasarlanmış. Bakırdan dövme tekniği ile imal edilmiş, altın ve cıva amalgamı ile tombaklanmış. Rokoko “S” kıvrımlı üç ayak üzerinde, yuvarlak tablalı. Kubbesel kapağı ajurlu, kapak tutamağı tomurcuk formunda. Kalemişi ve kazıma/grave tekniği ile stilize floral tezyinatlı. Osmanlı Tombak Sanatı’nın koleksiyonluk bir örneğidir.

Ölçüler: 20 x 18 cm.

Tombak, altın-cıva karışımı ile kaplanmış bakır ve bakır alaşımı eşyanın genel adıdır. Altın ve gümüşün özelliği cıva içinde çözülebilmeleri yani sıvılaşabilmeleridir. Bu, cıva ile altın karışımı sıvıya amalgam denir. Bu özellikten yararlanılarak gerçekleştirilen yaldızlama ya da Osmanlıca adıyla tombaklama tekniği ile çok sağlam ve düzgün bir kaplama elde edildiği için günümüze kadar kullanılmıştır. Tombaklama yapmak için cam veya porselen bir kabın içinde cıva ve çok ince kıyılmış 24 ayar altın karıştırılır. Bu karışım ahşap bir çubukla karıştırılarak, altının cıva içinde tümüyle çözülmesi yani sıvılaşması sağlanır. Daha sonra ince bir tülbentle süzülen sıvı alaşım yani amalgam kullanıma hazır hale gelmiştir. Altın kaplanacak eşyanın yüzeyi bütün oksit ve kirlerden temizlenip kurutulur. Tombak yapılacak yüzeye bir fırça, mantar parçası veya bez tampon ile amalgam yedirilerek sürülür. Tombaklanmış eşya, küllenmekte olan odun kömürü ateşi üzerine konularak veya düşük ısıda fırınlanarak civanın uçması sağlanır. (Bu safhada buharlaşan civanın solunması son derece tehlikelidir ve geçmişte bu mesleği yapan kişilerde hayati sorunlara yol açmıştır, ustasını öldüren sanat diye bahsedilir) Geriye kalan altın, yüzeye iyice sızmış ve yapışmış olduğundan kaplama oldukça kalitelidir.

Detaylar
Lot: 83 » Tombak

OSMANLI 19.YÜZYIL TOMBAK ŞAMDAN

19.Yüzyıl. Osmanlı. İstanbul işi. Bakırdan dövme tekniği ile imal edilmiş, altın ve cıva amalgamı ile tombaklanmış. Tek mumluklu, çan kaideli, boğumlu uzun gövdeli. Kalemişi ve kazıma/grave tekniği ile stilize floral tezyinatlı. Osmanlı Tombak Sanatı’nın yüksek kıymette koleksiyonluk ve nadir bir örneğidir.

Ölçüler: 40 x 20 cm.

Tombak, altın-cıva karışımı ile kaplanmış bakır ve bakır alaşımı eşyanın genel adıdır. Altın ve gümüşün özelliği cıva içinde çözülebilmeleri yani sıvılaşabilmeleridir. Bu, cıva ile altın karışımı sıvıya amalgam denir. Bu özellikten yararlanılarak gerçekleştirilen yaldızlama ya da Osmanlıca adıyla tombaklama tekniği ile çok sağlam ve düzgün bir kaplama elde edildiği için günümüze kadar kullanılmıştır. Tombaklama yapmak için cam veya porselen bir kabın içinde cıva ve çok ince kıyılmış 24 ayar altın karıştırılır. Bu karışım ahşap bir çubukla karıştırılarak, altının cıva içinde tümüyle çözülmesi yani sıvılaşması sağlanır. Daha sonra ince bir tülbentle süzülen sıvı alaşım yani amalgam kullanıma hazır hale gelmiştir. Altın kaplanacak eşyanın yüzeyi bütün oksit ve kirlerden temizlenip kurutulur. Tombak yapılacak yüzeye bir fırça, mantar parçası veya bez tampon ile amalgam yedirilerek sürülür. Tombaklanmış eşya, küllenmekte olan odun kömürü ateşi üzerine konularak veya düşük ısıda fırınlanarak civanın uçması sağlanır. (Bu safhada buharlaşan civanın solunması son derece tehlikelidir ve geçmişte bu mesleği yapan kişilerde hayati sorunlara yol açmıştır, ustasını öldüren sanat diye bahsedilir) Geriye kalan altın, yüzeye iyice sızmış ve yapışmış olduğundan kaplama oldukça kalitelidir.

Detaylar
Lot: 84 » Mobilya

OSMANLI 18.YÜZYIL EDİRNEKÂRİ KAVUKLUK

18.Yüzyıl. Osmanlı. Edirnekâri. Ihlamur ağacından Osmanlı Rokokosu üslubunda oyma tekniğiyle ajurlu olarak imal edilmiş. Gövde, kavuk rafı ve şahnişten müteşekkil. Yoğun altın yaldız ve tempera ile boyanmış, çark-ı felek motifli. Üst ve şahniş altı penç motifleri ile tezyin edilmiş. Topkapı Sarayı’nın hemen her köşesinde tüm ihtişamıyla göze çarpan Edirnekâri Sanatı’nın yüksek kıymette koleksiyonluk bir örneğidir.

Provenans: Mehmet İbrahim Hilmi Bozcaadalı Eski Koleksiyonu

Ölçüler: 90 x 35 x 34 cm.

Edirnekari, 14.Yüzyıldan başlayarak Edirne’de ahşap üzerine oyma, yaldızlama ve boyama biçiminde yapılan süslemelerin genel adıdır.  Edirne’ye has manasında “Edirnekari” olarak adlandırılan ahşap işçiliği Türk Ahşap Sanatı’nda 16. Yüzyıldan itibaren Edirne gibi İstanbul’da da ahşap sanatçılarının uyguladığı bir tekniktir. Genelde çok renk bitkisel motifler kullanılarak lake tekniğinde ve tempura boya kullanılarak yapılan ve Türk geleneksel evlerinin ve saraylarının tavan süslemelerinde, kapı, dolap, sandık, kavukluk, rahle, cilt kapakları gibi dekorasyon elemanlarında uygulanmaktadır. Edirnekâri, 19.Yy’ın ortalarına kadar kullanıldı ve büyük ustalar yetişti. Barok tarzında ancak Osmanlı’ya özgü bir stilde yapılan oyma ve kakma işçiliği ile lake tekniğinin buluştuğu bu güzel eserler Topkapı Sarayı’nın hemen her köşesinde tüm ihtişamıyla göze çarpmaktadır.

Detaylar
Lot: 90 » Askeri

OSMANLI 19.YÜZYIL SULTANİ ÇİFT PİŞTOV / ESLAH-I RAMİYE

19.Yüzyıl. Osmanlı. Çift. Sultani özelliklerde ve kalitede. Çelik namlu ve mekanizmaları İngiliz “Coburgon London” ibareli, imalat ve garanti damgalı. Eslah-ı Ramiye sınıfına giren eserler Osmanlı Rokokosu üslubunda imal edilmiş. El oyma işçiliği ile bezeli ahşap gövdeleri gümüş aplikeli, kazıma (grave), kalemişi ve savat tekniği ile zarif dekorlu. Afyon işi stilize gümüş tezyinatlı kabzaları “Zülfikar Kılıcı” tasvirli, dipçikleri gümüş topuzlu. Fevkalade kondisyonda. Yüksek kıymette ele geçmesi zor nadir koleksiyonluk eserlerdir.

Uzunluk: 51 cm. (her biri)

Osmanlı Devleti gerek eski Türk devletlerinden gelen askeri tecrübe ve teçhizat anlayışı gerek askeri teknolojilerin takibi ve gerekse bu teknolojilerin üretimi konusunda dengeyi çok iyi korumuş ve çağın gereksinimlerine ayak uydurmuştur. Askerliğe doğuştan yatkın olan Türklerde silah işlevselliğinin yanında estetiğiyle de ilgi konusudur. Osmanlı silahları biçimlerinin ve üstün niteliklerinin yanı sıra süslemeleriyle de sanat eseri niteliği taşır ve Osmanlı maden, tezhip, kuyumculuk, hat sanatlarının ortak ürünü niteliğindedir. Zengin ve çeşitli içeriğe sahip olan Osmanlı da kullanılan silahları; vurucu silahlar (eslah-i darbe), delici silahlar (eslah-i nafize), kesici silahlar (eslah-i cariha) ve atıcı silahlar (eslah-i ramiye) olarak dört ana bölüme ayırabiliriz. Küçük bir beylikten bir imparatorluk haline gelen Osmanlı Devleti’nin büyümesinde en büyük faktörlerden birisi de kullanmış oldukları silahlar ve silah teknolojilerini iyi takip etmeleri etkili olmuştur. Osmanlılar silahlar konusunda kısa zamanda büyük gelişmelere meç atmışlar ve bu gelişmeleri kısa sürede dünyanın pek çok ülkesine ulaştırmışlardır.

Detaylar
Lot: 97 » Uzakdoğu

ÇİN 18.YÜZYIL “FLYING HORSE” FİGÜRLÜ BLEU-BLANC PORSELEN KASE

Çin. 18.Yüzyıl. Osmanlı Pazarı için üretilmiş. Bleu-Blanc Porselen. Ming dönemi “Flying Horse” (uçan at) tasvirleri ile bezeli. Halka dipli, platform kaideli, çukur gövdeli, geniş ağızlı. Beyaz hamurlu, beyaz astarlı, renksiz şeffaf sırlı. Fevkalade kondisyonda. Osmanlı'da her zaman güç ve zenginliğin göstergesi olmuş Çin porselenlerinin, yüksek kıymette koleksiyonluk bir örneğidir.

Referans: Porselencilik Tarihi, 1941 / Hüseyin KOCABAŞ

Ölçüler: 6 x 11 cm.

Batının porselen ile ilk tanışmasının 13. Yüzyılda Venedikli seyyah Marko Polo’nun seyahatnamesi ile olduğu bilinmektedir. Doğuda en eski devirlerde bile kullanılan Çin porselenlerini “fağfuri” tabiri ile bizim ülkemizde yüzyıllardır kıymetle aranan eşyaların arasında en başta görürüz. Buna en güzel örnek Topkapı Sarayı Çin Porselenleri Koleksiyonu’dur. Osmanlı Sarayları’nda ilk olarak Sultan II.Beyazıd zamanında Çin porselenlerinden bahsedilir. Sultan I.Selim’in İran ve Mısır seferlerinden birçok porseleni İstanbul’a getirdiği bilinmektedir. Kanuni Sultan Süleyman Çin porselenlerine çok meraklı idi, hatta devlet erkânını Çin porselenleri kullanmaya teşvik ettiği gibi bunları hediye olarak da tercih ederdi. Osmanlı Sarayı’ndan özel olarak Çin’e defalarca kervanlar gönderildiği kayıtlarla sabittir. İstanbul’a uzak doğudan gelen her kervanın en kıymetli eşyasını fıçılar içine itina ile yerleştirilmiş Çin porselenleri teşkil ederdi. Bunlar İstanbul’da hatta İmparatorluk sınırları içindeki müşterilerin zevkine sunulur ve yüksek fiyatlarla satılırdı, bu eserlerin en iyi alıcısı kuşkusuz saraydı.

Detaylar
Lot: 98 » Uzakdoğu

ÇİN 18.YÜZYIL KANGXI DÖNEMİ BLEU-BLANC 3 ADET GÜLEBDAN

Çin. 18.Yüzyıl. Qing Hanedanı, Kangxi (1662-1722) dönemi. Bleu-Blanc Porselen, 3 adet. Osmanlı pazarı için özel imalat. Halka dipli, platform kaideli, şişkin gövdeli, dar uzun boyunlu. Beyaz hamurlu, beyaz astarlı, renksiz şeffaf sırlı. İki adedi “Sang de Boeuf” renginde konturlü. Fevkalade kondisyonda. Osmanlı'da her zaman güç ve zenginliğin göstergesi olmuş Çin porselenlerinin, yüksek kıymette koleksiyonluk örnekleridir.

Referans: Porselencilik Tarihi, 1941 / Hüseyin KOCABAŞ

Uzunluk: 20 cm. - 18 cm. - 14 cm.

Batının porselen ile ilk tanışmasının 13. Yüzyılda Venedikli seyyah Marko Polo’nun seyahatnamesi ile olduğu bilinmektedir. Doğuda en eski devirlerde bile kullanılan Çin porselenlerini “fağfuri” tabiri ile bizim ülkemizde yüzyıllardır kıymetle aranan eşyaların arasında en başta görürüz. Buna en güzel örnek Topkapı Sarayı Çin Porselenleri Koleksiyonu’dur. Osmanlı Sarayları’nda ilk olarak Sultan II.Beyazıd zamanında Çin porselenlerinden bahsedilir. Sultan I.Selim’in İran ve Mısır seferlerinden birçok porseleni İstanbul’a getirdiği bilinmektedir. Kanuni Sultan Süleyman Çin porselenlerine çok meraklı idi, hatta devlet erkânını Çin porselenleri kullanmaya teşvik ettiği gibi bunları hediye olarak da tercih ederdi. Osmanlı Sarayı’ndan özel olarak Çin’e defalarca kervanlar gönderildiği kayıtlarla sabittir. İstanbul’a uzak doğudan gelen her kervanın en kıymetli eşyasını fıçılar içine itina ile yerleştirilmiş Çin porselenleri teşkil ederdi. Bunlar İstanbul’da hatta İmparatorluk sınırları içindeki müşterilerin zevkine sunulur ve yüksek fiyatlarla satılırdı, bu eserlerin en iyi alıcısı kuşkusuz saraydı.

Detaylar
Lot: 99 » Seramik

SAFEVİ 18.YÜZYIL GÜMÜŞ KAPAKLI SERAMİK ŞİŞE

18.Yüzyıl veya öncesi. Safevi. Osmanlı Pazarı için özel imalat. Firuzelerle zenginleştirilmiş telkâri işçilikli Osmanlı gümüş kapaklı. Halka dipli, platform kaideli, şişkin gövdeli, dar kısa boyunlu. Beyaz hamurlu, beyaz astarlı, renksiz şeffaf sırlı. Stilize floral dekorlu. Nadir tesadüf edilen koleksiyonluk eserdir.

Referans: Porselencilik Tarihi, 1941 / Hüseyin KOCABAŞ

Ölçüler: 14 x 13 cm.

Batının porselen ile ilk tanışmasının 13. Yüzyılda Venedikli seyyah Marko Polo’nun seyahatnamesi ile olduğu bilinmektedir. Doğuda en eski devirlerde bile kullanılan Çin porselenlerini “fağfuri” tabiri ile bizim ülkemizde yüzyıllardır kıymetle aranan eşyaların arasında en başta görürüz. Buna en güzel örnek Topkapı Sarayı Çin Porselenleri Koleksiyonu’dur. Osmanlı Sarayları’nda ilk olarak Sultan II.Beyazıd zamanında Çin porselenlerinden bahsedilir. Sultan I.Selim’in İran ve Mısır seferlerinden birçok porseleni İstanbul’a getirdiği bilinmektedir. Kanuni Sultan Süleyman Çin porselenlerine çok meraklı idi, hatta devlet erkânını Çin porselenleri kullanmaya teşvik ettiği gibi bunları hediye olarak da tercih ederdi. Osmanlı Sarayı’ndan özel olarak Çin’e defalarca kervanlar gönderildiği kayıtlarla sabittir. İstanbul’a uzak doğudan gelen her kervanın en kıymetli eşyasını fıçılar içine itina ile yerleştirilmiş Çin porselenleri teşkil ederdi. Bunlar İstanbul’da hatta İmparatorluk sınırları içindeki müşterilerin zevkine sunulur ve yüksek fiyatlarla satılırdı, bu eserlerin en iyi alıcısı kuşkusuz saraydı.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 11
sonraki