• Cancel
    Filter
Filter

MÜZELİK ESERLER MÜZAYEDESİ | 14

Sayın koleksiyoner ve sanatseverler eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. İlgilendiğiniz eserler ile ilgili olarak +90 538 833 1391 no'lu telefondan randevu oluşturabilir, The RITZ-CARLTON Residence'daki adresimizde eserleri yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.

Müzayedemizde uygulanan komisyon oranı %10, KDV oranı ise %18'dir. Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra 7 (yedi) iş günüdür, ödemelerde o günkü "TC Merkez Bankası" döviz kuru esas alınır. Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir, cezai şart olarak %30 aracılık hizmeti uygulanır.

Müzayedelerimizde beğeniye sunulan tüm eserler konusunun en değerli uzman ve otoriteleri tarafından ekspertiz edilmekte, ayrıca Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Topkapı Sarayı Müzesi, Ayasofya Müzesi, Türbeler Müzesi, Vakıflar ve Askeri Müze uzmanları tarafından incelenerek onaylanmaktadır.

  • Category: Tablo
Lot: 1 » Tablo

SULTAN ABDÜLMECİD HAN DÖNEMİ OSMANLI SULTANLARININ SOYAĞACI

19.Yüzyıl. Sultan Abdülmecid Han (1839-1861) dönemi. Tuval üzeri yağlıboya, duralite marufle. İmparatorluğun kurucusu Sultan Osman’dan başlayan ve Sultan Abdülmecid Han ile neticelenen, Sultan isimlerinin Osmanlıca ve Latin harfleri ile yazıldığı ve Tasvir-i Hümayun’ların soyağacının dallarına madalyonlar içerisinde ve hanedan silsilesini temsil etmek üzere birbirlerine çelenk dalları ile bağlı şekilde resmedildiği türünün en önemli örneklerinden biridir.

Literatüre göre; ilk Osmanlı Sultanlarının Soyağacı tablosu, İsveç kralı III.Gustav’ın siparişi ile Paris’te yaptırılmıştır. 1792’de d’Ohsson’un İstanbul’a döndüğünde Sultan III. Selim’e hediye ettiği soy ağacı sarayda büyük bir heyecan yaratmıştır ki, d’Ohsson İstanbul’daki en iyi ressamlara daha küçük boyutta soyağaçları yaptırıp padişah ve devlet erkânına hediye etmiştir. Osmanlı Sultanlarının Soyağacı tabloları saraydan çeşitli devlet erkânına, Avrupalı hükümdarlara ve yabancı temsilcilere sunulmuş, Osmanlı Hanedan imgesinin tüm dünyaya yayılması niyetiyle diplomatik ve propaganda amaçlı kullanılmıştır. Benzer örnekleri müze ve saray koleksiyonlarında bulunan, belgesel özelliği ile ön plana çıkan, ele geçmez bir şaheser ve müzelik bir yapıttır.

Müze Koleksiyonlarında olan örnekler;
Topkapı Sarayı / Türkiye
Gripsholm Sarayı / İsveç
Celsing Şatosu / İsveç

Provenans: Özel Koleksiyon

Ölçüler: 73 x 101 cm.

Details
Lot: 26 » Tablo

MİRLİVA NURİ

“İmrahor Kasrı, Kağıthane / Mir-i Ahur”

Eski Türkçe “Bende-i Mirliva Nuri” imzalı. Peyzaj. Tuval üzeri yağlıboya. 1876-1909 arası. Osmanlı Saltanat Armalı ve Sultan II.Abdülhamid Han tuğralı altın varak orijinal çerçevesi içerisinde.
Eserin özel çerçevesi, konusu, sanatçının asker kökenli olması (şimdiki tuğgeneral), imzada adının devamında kullandığı “Bende (kul, köle)” ibaresi tablonun saraya yapıldığını ve Sultan II.Abdülhamid Han’a sunulduğunu göstermektedir.

Benzer özelliklere sahip “Osman Nuri Paşa” imzalı “Yıldız Sarayı Bahçesinden” isimli 73x91 cm. ölçülerindeki bir tablo İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde bulunmaktadır. Padişahın Kulları olarak imzalanarak saraya sunulmuş tabloların sanatçıları genelde asker ressam ekolündendir. Kulları imzasının takvim anlamında ilk kullanım tarihi Saray Ressamlığı’nın kurumsal olarak başladığı 1860’lı yıllara tekabül etmektedir. Osmanlı Resim Sanatı’nın saraya özel yapılmış, belgesel özelliği ile dikkat çeken, ele geçmesi zor yüksek kıymette müzelik bir örneğidir.

Referans: Padişahın Ressam Kulları, TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı, İstanbul 2012

Ölçü: 100 x 72 cm.
Çerçeve ölçüsü:118 x 122 cm.


→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

İmrahor Kasrı iki katlı, dik sivri çatılı büyük bir binadır. Dış görünüşü rustik karakterdedir, çatı katları ise devrin şale anlayışına göredir. Bununla birlikte plânı, klâsik haç şeklinde sofa ve merdiven tertibi ile köşe odaları sistemine dayanmaktadır. Her cephenin ortasında küçük bir çıkması vardır. Mir-i Ahur Köşkü, aynı zamanda bir biniş köşkü olduğu için iskelesi mevcuttur. Binişlerde ilk merhaledir, kayıklarla buraya kadar gelinir ve daha ileriye atlar üstünde gidilir. Burada, her sene bahar başlangıcında padişaha ve saray erkânına ziyafet verilmesi usul gereğidir.

Details
Lot: 29 » Tablo

ŞEVKET DAĞ (1876-1944)

“Natürmort”

Eski Türkçe imzalı, 1914 tarihli. Tuval üzerine yağlıboya. Orijinal altın varak çerçevesi içerisinde.

Sanatçı, Şeker Ahmet Paşa natürmortlarına özgü benzer bir kompozisyonu tuvaline aktarmıştır. Türk Resim Sanatı’nın ele geçmesi zor müzelik bir başyapıtıdır.

Provenans: KOCABAŞ Koleksiyonu
(Eser, provenans mektubu ile birlikte teslim edilecektir.)

Ölçüler: 74 x 56 cm.
93 x 74 cm. (çerçeveli)


→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

1876 yılında İstanbul'da doğan sanatçı Sanayi-i Nefise’yi 1897 yılında bitirdi. Uzun yıllar Galatasaray Lisesi’nde ve öğretmen okullarında resim öğretmenliği yapmış, sonradan Güzel Sanatlar Birliği adını alan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin kuruluş çalışmalarına katılmıştır. Sivil ressamlar kuşağının ilk üyelerindendir. Resim sanatımızda iç mekan (enteryör) ressamı olarak tanınır. 1909’da Münih ve Atina Uluslararası yarışmalarında altın, 1933’te de Paris ve Sofya’da gümüş madalya kazanan Dağ, yaşamının son yıllarında politikaya atılarak Konya ve Siirt’ten milletvekili seçilmiştir. Resmin klasik tür sınıflandırılması dışında özel bir tema ressamı olarak öncülük yapmış ressamın birçok müze ve koleksiyonda eserleri mevcuttur.

Details
Lot: 30 » Tablo

ŞEKER AHMET PAŞA (1841-1907)

“Bahar Dalı”

İmzalı. Natürmort. Tuval üzeri yağlıboya. Eserin şasesi “Şeker Ahmet Paşa, Hüseyin Kocabaş” ibareli ve orijinal ıslak imzalıdır.

Türk Sanat Tarihi’nin öncülerinden olan ve Osman Hamdi Bey ile birlikte Türk Resim Sanatı’nın en kıymetli sanatçılarından sayılan Şeker Ahmet Paşa’nın provenansı sebebi ile ayrıca kıymete haiz, farklı ve görülmemiş ele geçmez bir yapıtı, dönemine ait altın varak muazzam çerçevesi içerisinde.

Provenans: KOCABAŞ Koleksiyonu
(Eser, provenans mektubu ile birlikte teslim edilecektir.)

Ölçüler: 35 x 20 cm.
62 x 47 cm. (çerçeveli)


→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Türk ressam ve devlet adamı Şeker Ahmet Paşa 1841’de İstanbul’da doğdu. On dört yaşında Tıbbiye Mektebi’ne girdi. Üstün başarı gösterip, bu arada resim sanatında özel yeteneğini ortaya koyduğundan, öğrenciliği sırasında, bu okulun resim öğretmeni yardımcılığına atandı. Resimleri, Padişah Abdülaziz’in dikkatini çekti ve onun isteğiyle, Paris’te Türk öğrenciler için kurulmuş olan Mekteb-i Osmaniye’ye gönderildi. Boulanger ve Gerome gibi akademik sanat eğitimi veren atölyelerdeki dersleri de izledi. 1862’den 1871’e kadar Paris’te çalıştı. 1870’te Paris’te düzenlenen Evrensel Sergi’ye katıldı. Istanbul’a dönüşünde piyade yüzbaşısı rütbesiyle Tıbbiye Mektebi’ne resim öğretmeni oldu. Ayrıca Beyazıt, Zeyrek, Kaptan İbrahim Paşa ve Sultanahmet sanayi mekteplerinde resim dersleri verdi. Kolağası (kıdemli yüzbaşı) olarak Abdülaziz’in yaverliğini yaptı. 27 Nisan 1873’te İstanbul Sanayi Mektebi salonunda, Türkiye’deki ilk resim sergisini açtı. Portre, figür ve kompozisyon gibi türlerin pek denenmediği o devirde Şeker Ahmed Paşa, natürmortları ile dikkat çekti. İki yıl sonra, 1 Temmuz 1875’te bir sergi daha düzenledi. 1877’de dördüncü rütbeden Osmanlı nişanı aldı ve bir yıl sonra da kaymakam oldu. 1890’da ferikliğe (tümgeneralliğe) yükseldi ve 1907 yılına kadar sarayda yabancı konuklar teşrifatçısı olarak görev yaptı. Fransızcayı çok iyi bilen, iyi huyu, tatlı dili, dost severliğinden ötürü «şeker» lakabını kazanan Ahmed Paşa, İstanbul’da, Mercan semtindeki evinde büyük bir resim atölyesi kurdu, orada çalıştı ve birçok gence sanatını öğretti.

Details
Lot: 31 » Tablo

HASAN VECİH BEREKETOĞLU (1895-1971)

“Eski İstanbul Sokağı”

İmzalı. 941 tarihli. Tuval üzeri yağlıboya.
Orijinal altın varak çerçevesi içerisinde.

Provenans: KOCABAŞ Koleksiyonu
(Eser, provenans mektubu ile birlikte teslim edilecektir.)

Ölçüler: 65 x 50 cm.
81 x 66 cm. (çerçeveli)


→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

1895’de Rodos’ta doğdu. İstanbul Hukuk Fakültesi’nde eğitim gördü. İlk resim derslerini Halil Paşa’dan alan sanatçı, 1922’de Paris’e giderek Julian Akademisi’ne devam etti. Türkiye’ye döndükten sonra yöneticilik görevleri üstlenen sanatçı Halkevleri Güzel Sanatlar Bölümü Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı Dairesi Müdürlüğü, Güzel Sanatlar Birliği Osmanlı Ressamlar Cemiyeti yöneticiliği makamlarında bulundu. 1950’den sonra İstanbul’a yerleşen ve kendini bütünüyle resim çalışmalarına veren Bereketoğlu, herhangi bir sanatçı grubuna katılmamış izlenimci bir üslupla manzara resimleri ve nü’ler yapmıştır. 1914 kuşağı sanatçılarının yapıtlarına kıyasla genelde daha soluk renkleri tercih etmiş, izlenimci üslupla bağdaşması güç olan bej ve gri tonlarını sıkça kullanmıştır.

Details
Lot: 32 » Tablo

HİKMET ONAT (1882-1977)

“İstanbul Boğazı’ndan Görünüm”

İmzalı, 1970 tarihli. Tuval üzeri yağlıboya.
Şasesi üzerine Hikmet Onat tarafından kurşunkalem ile not düşülmüş. Altın varak çerçevesi içerisinde.

Ölçüler: 75 x 55 cm.
107 x 87 cm. (çerçeveli)


→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

İstanbul’un Tophane semtinde doğdu. İlk eğitimini mahalle mektebinde yaptı. Daha sonra Fevziye Mektebi ve Kasımpaşa Rüştiyesi’ni bitirdi. Babasının isteği ile Heybeliada Bahriye Mektebi’ne girdi. 1902’de harbiye sınıfına geçti ve 1904 ‘te teğmen rütbesiyle mezun oldu. 2 yıl Heybetnüma Korveti’nde eğitimine devam etti ve üsteğmen olarak sırasıyla Saadet Vapuru, Nimet-i Hüda Torpidobotu’nda görev aldı. Daha sonra Aziziye Fırkateyni’nde açık kadroya alınarak Güzel Sanatlar Akademisi’nde eğitime başladı. Okulda son sınıfa devam ederken Kapısuyu Liman Reisliği’ne atandı. 1911 yılında Bahriye’den ayrılmıştır.

Hikmet Onat, V.Mecidi Nişanı ve Gümüş Liyakat Madalyası’na sahiptir. Daha Bahriye Mektebi’nde iken resim ve hat derslerine ilgi duyuyor ve üstün yeteneği hocaları tarafından takdir ediliyordu. Güzel Sanatlar Akademisi’nde Osman Hamdi Bey zamanında ünlü resim öğrencileri arasına girmiştir.

1911 yılında devlet bursu ile Paris’e gitti. Ressam Cormon’un atölyesine devam etti. Burada İbrahim Çallı, Feyhaman Duran gibi ressamlarla birarada çalışmıştır. I.Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine yurda döndü. Aynı yıl Şişli Resim Atölyesi’nde altı ressam arkadaşıyla beraber kahramanlık resimleri yapmak üzere görevlendirildi. Kısa süre Nişantaşı Sultanisi’nde, daha sonra Güzel Sanatlar Akademisi’nde çalışmaya başladı. Kendi ismini taşıyan resim atölyesinden emekli oluncaya kadar çalıştı ve pekçok öğrenci yetiştirdi.

Mütevazi ve sakin bir yapıya sahip olan Hikmet Onat, natürmort ve portre türünde eserler vermiş olmakla beraber, daha çok peyzaj ressamı olarak tanınmıştır. Deniz subayı olduğu için denizi çok sevdiğini daima belirtmiştir. “Osmanlı Ressamlar Cemiyeti” ve “Güzel Sanatlar Birliği”nin kurucularındandır. 

Details
Lot: 34 » Tablo

EZOTERİK AHŞAP OYMA PANO

17./18.Yüzyıl. Yekpare ahşaptan tasarlanmış eser ezoterik temalı ve altın vermeylidir. Eserin merkezinde kallavi ebatlarda bir taç, tepe bölümünde güneş, ay ve yıldız, yan bölümlere ise manastır, kale, kule ve kuyu resmedilmiştir. Tarihsel planda 'ezoterik bilgi' belirli grupların dışarıdakilerden (halktan) sakladığı bilgiyi tanımlamakta kullanılmıştır. İslam dininin soyut kutsallıklarından tamamen farklı olan Hristiyan dininin antropomorf efsaneleri ve tasarımları soyut tanrı düşüncesini bu eserde olduğu gibi semboller ve işaretler ile bir gerçekliğe büründürür. Ele geçmesi zor koleksiyonluk eserdir.

Provenans: Özel Koleksiyon

Ölçüler: 75 x 87 cm.


→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Ezoterizm, bir konudaki derin bilgilerin ve sırların ehil olmayanlardan gizlenerek, bir üstad tarafından sadece ehil olanlara inisiyasyon yoluyla öğretilmesidir. Ezoterizm (içe yönelik anlam/ileti), asıl olarak belirli kişilerin içselliği ile sınırlandırılmış felsefî öğretilerdir. Ezoterizm geniş, farklı öğreti ve pratik yelpazesine sahip olan bir akımdır. Ezoterizme göre, ezoterik bilgiler, yani hakikatler ve sırlar, herkese açıklanmamalı, ancak belli eğitimlerden geçip o bilgileri almaya hak kazanmış, layık olmuş kişilere belirli bir zaman içerisinde derece derece açıklanmalıdır. Bu bilgiler belirli semboller ve alegoriler vasıtasıyla aktarılır. Bu durum kutsal metinlerde de geçerlidir.

Details
Lot: 37 » Tablo

JACOBUS (JACOB) POTMA (1610-1695)

“Altın Çağ (Golden Age) Ressamı ve Bavyera Saray Ressamı Potma’nın Müzelik Başyapıtı; LECTIO RELIGIO”

İmzalı, 1683 tarihli. Tuval üzeri yağlıboya. Tuvali “Jacobus Potma Fecit Anno 1683” ibareli, şasesi “Bavyera Memmingen” etiketli.
Altın varak orijinal dönem çerçevesi içinde. Eserlerine ulaşılması imkansız olan Altın Çağ Ressamı Potma'nın yüksek kıymette ele geçmez müzelik şaheseridir.

Bavyera Prensi Leuchtenberg tarafından saray ressamı ünvanına sahip Hollandalı Altın Çağ Ressamı Jacobus Potma, Wybrand de Geest’in öğrencisidir. Francis Xaveverius Şapeli’ndeki resimlerinde sahibi olan Potma’nın birçok önemli şapel ve yapı ile Bavyera Devlet Koleksiyonu’nda eserleri mevcuttur.

Provenans: KOCABAŞ Koleksiyonu
(Eser, provenans mektubu ile birlikte teslim edilecektir.)

Referans: E.Benezit. Cilt:8 Sayfa:448

Ölçüler : 163 x 110 cm.


→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Evrensel olan; Hinduizm, Taoizm, Hıristiyanlık, Yahudilik ve İslâm gelenekleri arasında önemli farklılıklar vardır, ancak kendi içleri içerisinde sanatla aralarında sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Tanrı kavramı imge, nesne ve binalarda (kilise, cami vs..) cisim bulur. İslam dininin soyut kutsallıklarından tamamen farklı olan Hristiyan dininin antropomorf efsaneleri ve tasarımları soyut tanrı düşüncesini ‘çarmıha gerilme heykelleri, ikonalar, haçlar, İsa resimleri’ gibi eserler ile bir gerçekliğe büründürür.

Din, asırlar boyunca iktidarın kalıcılaştırılmasının bir aracı olarak kullanılmıştır. Bu sebeple tarihsel olarak din yani kilise sanatın da en etkili patronu olmuş ve sanatın konusunu da asırlar boyunca kendi belirlemiştir. Dünya müzeleri ‘çarmıha gerilme, yeniden dirilme, Meryem Ana ve çocuk´ konularının düşünülebilecek her açıdan işlendiği İsa, Meryem ve aziz figürleriyle doludur. Bugün insanlığın en değerli sanat eserleri arasında saydığımız bir çok eser (Michelangelo’nun Sistine Şapeli tavanı, Leonardo da Vinci´nin Son Akşam Yemeği tablosu vs..) kiliseye  veya ona bağlılığını göstermek isteyen asil ve zenginler sayesindedir.

Sanatın dinle kesiştiği nokta anlaşılması zor,  tanımlamaya, kurallara, doktrinlere direnen karakteridir. Din yaşama dair bir realite, sanat da bu realitenin irrealitesinin yansımasıdır.

Details
Lot: 86 » Tablo

IVAN KONSTANTINOVICH AIVAZOVSKY (1817-1900)

“Atelier Aivazovsky”

İmzalı. 1887 tarihli. Tuval üzeri yağlıboya.

Kanaatimiz eserin, kendi adına sanat okulu da bulunan sanatçının kendi atölyesinde üretilmiş yüksek kıymette koleksiyonluk bir çalışma olduğu yönündedir. Atölyeler, içinde çok sayıda asistanın yer aldığı sanatta hala geçerliliğini koruyan önemli bir dinamik ve en yaygın tercih edilen çalışma yöntemlerinden biridir. Eser, ülkemizin en önemli müzayede evlerinden birinin 06.03.1994 tarihli müzayedesinde Aivazovsky olarak satışa sunulmuş ve kataloge olmuştur.

Sultan Abdülmecid, Sultan Abdülaziz ve Sultan II.Abdülhamit Han tarafından “Saray Ressamı” olarak himaye edilmiş, dünyada Romantizm akımının en güçlü temsilcilerinden sayılan Aivazovsky’nin atölyesinden çıkmış eser sağ altta Kiril alfabesi ile “Aivazovsky 1887” şeklinde imzalı ve tarihlidir. Romantizm akımının eğilimlerinden olan Oryantalist yönelime sahip eser, denize olan tutku ile doğanın gücü ve ona karşı verilen mücadelenin sonrasını romantizmin incelikli duygusallığı, sanatçının denizin değişen ruh hallerini yakalamadaki olağanüstü yeteneği ile bize yansıtmaktadır. Eser, denizin değişken yapısını yansıtan hüzünlü hikâyesine karşın, sahile vuran sakin dalgalar, umut, huzur ve keyif veren dengeli, uyumlu bir “Aivazovsky” yorumlamasıdır.

Provenans: Özel Koleksiyon

Referans: Aivazovsky / Gianni Caffiero & Ivan Samarine

Ölçüler: 80 x 60 cm.
93 x 71 cm. (çerçeveli)


→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Osmanlı sultanları tarafından saray ressamı olarak himaye edilmiş Aivazovsky’nin adında yer alan “Konstantinovich” lakabı şüphesiz onun İstanbul’da ve Osmanlı Sarayı’nda yaptığı resim çalışmalarını belirleyen bir takı olmalıdır. Dünya çapında şöhrete ulaşmış sanatçının hayatı boyunca kazandığı başarılardan bir kısmı kronolojik olarak şu şekildedir.  1837 yılında altın madalya, 1842’de Paris Akademi Konseyi tarafından altın madalya, 1844’de St.Petersburg Akademi üyeliği ve Rus Donanması Resmi Ressamlığı görevi, 1857’de Sultan Abdülmecid tarafından 4.derece Osmanlı Nişanı, 1857’de III.Napoleon tarafından Legion d’Honneur, 1884’de Sultan Abdülaziz tarafından 2.dereceden Osmanlı (Osmaniye) Nişanı, 1887’de İmparatorluk Akademisi Başkanı Grandük Vladimir Alezandrovich tarafından özel bir altın madalya, “Akademi Onursal Üyesi” payesi ve 2.derece Saint Vladimir madalyası, 1888’de Sultan II.Abdülhamid tarafından 1.dereceden Osmanlı Nişanı, 1890’da Sultan II.Abdülhamid tarafından 1.derece Mecidiye Nişanı, I.Nicholas’ın kızı Kraliçe Olga Nikolaievna tarafından Würtemberg Madalyası, Saint Alexander Nevsky şeref rütbesi, İmparatorluk Akademisi madalyası ve 5 Avrupa Akademi üyeliği…  Ayvazovski’nin eserlerinin büyük bir kısmı St. Petersburg, Moskova ve Erivan devlet müzelerinde, Türkiye’de ise Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Deniz Müzesi, Askeri Müze, Sakıp Sabancı Müzesi, Fener Rum Patrikhanesi ve İstanbul Kumkapı Ermeni Patrikhanesi koleksiyonlarında yer almaktadır.

 

1817 yılında Kırım yarım adasının Feodosia kentinde doğan, Osmanlı uyruklu Ermeni bir ailenin oğludur. 1833’de 16 yaşında iken Çar I. Nikolay’ın emri ile St.Petersburg Güzel Sanatlar Akademisi’nde resim öğrenimine başladı ve 1836’da akademiden mezun olarak devlet tarafından Avrupa’ya gönderildi. Henüz 25 yaşındayken uluslararası üne kavuştu. 1845 yılında donanmaya resmi sanatçı olarak kabul edildi. 1847’de St.Petersburg Akademisi profesörü oldu. Çar’ın yakın desteğini alan sanatçı bir yandan da ona Avrupa ve Amerika yolculuklarında eşlik etti. Papa 16. Gregory’nin ‘Kaos’ adlı resmini Vatikan için satın alması, bir Rus ressamın batı sanatı çevrelerinde kazandığı başarı, Rusya’nın Batı uygarlığının akışına dâhil olma sürecinde özellikle önem taşımakta idi. Aivazovsky, Rusya’nın batı kültürüne armağan ettiği uluslararası düzeyde ilk ressam olarak Rus Sarayı tarafından desteklendi ve yaşamı boyunca saygınlığını korudu. Aivazovski’nin Rus İmparatorluğu’nun askeri ve siyasi elitleriyle yakın bağları vardı. 1845’te geldiği İstanbul’da Sultan Abdülmecit tarafından Beylerbeyi Sarayı’nda kabul edildi. 1845-1890 arasında İstanbul’a toplam dört ziyaret yaptı. 1874’teki ziyaretinde Mimarbaşı Sarkis Balyan’ın Kuruçeşme Adası üzerinde bulunan ikametgâhında bir ay kadar misafir olarak Sultan Abdülaziz’in Dolmabahçe Sarayı için sipariş ettiği tabloları hazırladı. 1890’daki son ziyaretinde Sultan II. Abdülhamid’in huzuruna kabul edilerek padişaha iki tablosunu hediye etti. Başarılı kariyeri boyunca kazandığı fonlarla memleketinde bir sanat okulu ve galeri açan sanatçı, Avrupa ve Amerika’da sayısız kişisel sergi düzenlemiştir.

Details
previous
Go to Page: / 2
next