ŞEKER AHMET PAŞA (1841-1907)

“Bahar Dalı”

İmzalı. Natürmort. Tuval üzeri yağlıboya. Eserin şasesi “Şeker Ahmet Paşa, Hüseyin Kocabaş” ibareli ve orijinal ıslak imzalıdır.

Türk Sanat Tarihi’nin öncülerinden olan ve Osman Hamdi Bey ile birlikte Türk Resim Sanatı’nın en kıymetli sanatçılarından sayılan Şeker Ahmet Paşa’nın provenansı sebebi ile ayrıca kıymete haiz, farklı ve görülmemiş ele geçmez bir yapıtı, dönemine ait altın varak muazzam çerçevesi içerisinde.

Provenans: KOCABAŞ Koleksiyonu
(Eser, provenans mektubu ile birlikte teslim edilecektir.)

Ölçüler: 35 x 20 cm.
62 x 47 cm. (çerçeveli)


→ YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Türk ressam ve devlet adamı Şeker Ahmet Paşa 1841’de İstanbul’da doğdu. On dört yaşında Tıbbiye Mektebi’ne girdi. Üstün başarı gösterip, bu arada resim sanatında özel yeteneğini ortaya koyduğundan, öğrenciliği sırasında, bu okulun resim öğretmeni yardımcılığına atandı. Resimleri, Padişah Abdülaziz’in dikkatini çekti ve onun isteğiyle, Paris’te Türk öğrenciler için kurulmuş olan Mekteb-i Osmaniye’ye gönderildi. Boulanger ve Gerome gibi akademik sanat eğitimi veren atölyelerdeki dersleri de izledi. 1862’den 1871’e kadar Paris’te çalıştı. 1870’te Paris’te düzenlenen Evrensel Sergi’ye katıldı. Istanbul’a dönüşünde piyade yüzbaşısı rütbesiyle Tıbbiye Mektebi’ne resim öğretmeni oldu. Ayrıca Beyazıt, Zeyrek, Kaptan İbrahim Paşa ve Sultanahmet sanayi mekteplerinde resim dersleri verdi. Kolağası (kıdemli yüzbaşı) olarak Abdülaziz’in yaverliğini yaptı. 27 Nisan 1873’te İstanbul Sanayi Mektebi salonunda, Türkiye’deki ilk resim sergisini açtı. Portre, figür ve kompozisyon gibi türlerin pek denenmediği o devirde Şeker Ahmed Paşa, natürmortları ile dikkat çekti. İki yıl sonra, 1 Temmuz 1875’te bir sergi daha düzenledi. 1877’de dördüncü rütbeden Osmanlı nişanı aldı ve bir yıl sonra da kaymakam oldu. 1890’da ferikliğe (tümgeneralliğe) yükseldi ve 1907 yılına kadar sarayda yabancı konuklar teşrifatçısı olarak görev yaptı. Fransızcayı çok iyi bilen, iyi huyu, tatlı dili, dost severliğinden ötürü «şeker» lakabını kazanan Ahmed Paşa, İstanbul’da, Mercan semtindeki evinde büyük bir resim atölyesi kurdu, orada çalıştı ve birçok gence sanatını öğretti.