• Cancel
    Filter
Filter

KOLEKSİYONLUK ESERLER MÜZAYEDESİ | 20

Lot: 6 » Hat

OSMANLI 19.YÜZYIL “BEKTAŞİ” TEKKE İŞİ CAMALTI HAT LEVHA / HİCRİ 1318 - 1320

19. Yüzyıl. Osmanlı. Hicri 1318 ve Hicri 1320 tarihli. Camaltı tekniği ile yapılmış, Celi Sülüs Müsenna hat ile yazılmış “Bektaşi” tekke işi hat levha. Osmanlı Rokokosu üslubunda tezhipli eserin merkezinde hilal ile sonlandırılmış siyah renk istifli hat ile “Allah, Muhammed, Ya Fettah” yazılı. Döneminde uygulanmış aykırı çerçevesi içerisinde. Osmanlı Camaltı Sanatı’nın ele geçmesi zor koleksiyonluk örneğidir.

Ölçüler: 53 x 48 cm.

Camaltı resim sanatı, toplumun kültürü ve gelenekleri  doğrultusunda, onun inanç ve duygularına hitap eden, ağırlıklı olarak dini konuların ele alındığı bir halk sanatıdır. Eskiden halk, camaltı eserlerin afet, nazar ve hastalıklara karşı koruyucu güç olduğuna, şans, uğur ve bereket getirdiğine inanıyordu. Camaltı resim sanatı, cam arkasına çeşitli şekil ve renklerde uygulanan bir tekniktir. Cama resim yapmak, tuval ya da kağıda resim yapmaktan çok daha farklıdır. Çünkü camın arkasına yapılan resim, cam çevrildikten sonra ters görünür. Bu nedenle sanatçı kompozisyonun bitmiş şeklini tasarlayıp resme tersten, sondan başlayıp tamamlamak zorundadır.

Details
Lot: 14 » Obje

OSMANLI 19.YÜZYIL “HIDİV” FİLDİŞİ ENFİYE KUTUSU

19.Yüzyıl. Osmanlı. Hıdiv için özel yapım. İki parçadan müteşekkil, kapağı vidalı. Eserin kapak yüzeyine kazıma tekniği ile Hıdiv Saltanat Arması tatbik edilmiş ve altın yaldız ile kontürlenmiş. Haliyle. Türünün zor tesadüf edilen koleksiyonluk bir örneğidir.

Çap: 40 mm.

Hıdiv ünvanı, Sultan Abdülaziz zamanında Mısır valilerine verilen ünvandır. Sadrazam hakkında da, hürmet ifadesi olarak kullanılırdı. Hıdiv; Arapça'da büyük vezir, baş vezir, hakim demektir. Mısır valileri, sadaret pâyesini haiz oldukları için, bu unvan verilmiştir. Mısır Hıdivleri protokolde şeyhülislam ve sadrazam ile aynı derecede idi. Aynı toplantıda bulundukları zaman sadrazam ve şeyhülislamdan sonra hıdiv yer alırdı. Hıdiv ünvanı ilk olarak 8 Haziran 1867 yılında Sultan Abdülaziz tarafından, Büyük Fuad Paşa'nın isteği üzerine Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın torunu İsmail Paşa'ya verilmiştir. Mısır vâlileri, İsmâil Paşanın Sultan Abdülazîz Handan aldığı fermâna dayanarak, 1914'e kadar bu ünvânı taşıdılar. Mısır hıdivleri; İsmâil Paşa ile oğlu Tevfik Paşa ve torunu İkinci Abbâs Hilmi Paşa olmak üzere üç kişidir. Hıdiv ünvanı İngilizler tarafından, 19 Aralık 1914 yılında Osmanlılar'dan Mısır'ı almaları sonucunda kaldırılmıştır.

Details
Lot: 15 » Saat

FRANSIZ “LE ROY” MARKA 19.YÜZYIL “HIDİV” CEP SAATİ

19.Yüzyıl. Fransız. “Hıdiv” için özel yapım. Le Roy Paris. İmalat damgalı, seri numaralı. Kadranı Eski Türkçe rakamlı. Ön kapak üzeri altın vermeyli “Hıdiv Tacı” ile dekorlu. Haliyle. Koleksiyonluk bir örnektir.

Çap: 55 mm.

Hıdiv ünvanı, Sultan Abdülaziz zamanında Mısır valilerine verilen ünvandır. Sadrazam hakkında da, hürmet ifadesi olarak kullanılırdı. Hıdiv; Arapça'da büyük vezir, baş vezir, hakim demektir. Mısır valileri, sadaret pâyesini haiz oldukları için, bu unvan verilmiştir. Mısır Hıdivleri protokolde şeyhülislam ve sadrazam ile aynı derecede idi. Aynı toplantıda bulundukları zaman sadrazam ve şeyhülislamdan sonra hıdiv yer alırdı. Hıdiv ünvanı ilk olarak 8 Haziran 1867 yılında Sultan Abdülaziz tarafından, Büyük Fuad Paşa'nın isteği üzerine Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın torunu İsmail Paşa'ya verilmiştir. Mısır vâlileri, İsmâil Paşanın Sultan Abdülazîz Handan aldığı fermâna dayanarak, 1914'e kadar bu ünvânı taşıdılar. Mısır hıdivleri; İsmâil Paşa ile oğlu Tevfik Paşa ve torunu İkinci Abbâs Hilmi Paşa olmak üzere üç kişidir. Hıdiv ünvanı İngilizler tarafından, 19 Aralık 1914 yılında Osmanlılar'dan Mısır'ı almaları sonucunda kaldırılmıştır.

Details
Lot: 16 » Obje

HIDİV 19.YÜZYIL ALTIN VERMEYLİ BRONZ MİNELİ ADALET NİŞANI

19.Yüzyıl. Sultan Abdülaziz Han dönemi. 1850-1876 tarih aralığı. İmalat damgalı. Kallavi ebatlarda bronzdan imal edilmiş. Altın vermeyli ve siyah renk mineli. Sultan Abdülaziz Han döneminde Mısır’a görevlendirilerek giden Osmanlı Adalet yetkililerine hizmetlerinden dolayı verilen, Fransa'nın meşhur kuyumcu ustası Froment-Meurice tarafından yapılmış adalet nişanlarının “Horovitz” olarak imzalanmış örneklerinden. Merkezindeki kitabede "El adlü asaü'l mülk" mealen "Adalet mülkün temelidir" yazılı. Osmanlı Hıdivi’nin tüm ihtişamını ve heybetini gözler önüne seren, zengin görselliği ve tasarımı ile dikkat çeken koleksiyonluk eserdir.

Ölçüler: 11.5 x 8.5 cm.

Hıdiv ünvanı, Sultan Abdülaziz zamanında Mısır valilerine verilen ünvandır. Sadrazam hakkında da, hürmet ifadesi olarak kullanılırdı. Hıdiv; Arapça'da büyük vezir, baş vezir, hakim demektir. Mısır valileri, sadaret pâyesini haiz oldukları için, bu unvan verilmiştir. Mısır Hıdivleri protokolde şeyhülislam ve sadrazam ile aynı derecede idi. Aynı toplantıda bulundukları zaman sadrazam ve şeyhülislamdan sonra hıdiv yer alırdı. Hıdiv ünvanı ilk olarak 8 Haziran 1867 yılında Sultan Abdülaziz tarafından, Büyük Fuad Paşa'nın isteği üzerine Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın torunu İsmail Paşa'ya verilmiştir. Mısır vâlileri, İsmâil Paşanın Sultan Abdülazîz Handan aldığı fermâna dayanarak, 1914'e kadar bu ünvânı taşıdılar. Mısır hıdivleri; İsmâil Paşa ile oğlu Tevfik Paşa ve torunu İkinci Abbâs Hilmi Paşa olmak üzere üç kişidir. Hıdiv ünvanı İngilizler tarafından, 19 Aralık 1914 yılında Osmanlılar'dan Mısır'ı almaları sonucunda kaldırılmıştır.

Details
Lot: 17 » Porselen

OSMANLI 19.YÜZYIL “HIDİV” PORSELEN ZARF FİNCANI

19.Yüzyıl. Osmanlı. Hıdiv için özel yapım, model numaralı. Merkezi çelenk içerisinde “Hıdiv Tacı” ve “Ayyıldız” dekorlu. Zarf fincanı olarak imal edilmiş eser beyaz hamurlu, beyaz astarlı, şeffaf sırlı ve zengin altın yaldız ile son derece estetik ve zarif dekorlu. Fevkalade kondisyonda. Hanedan’a ait olması sebebi ile de ayrıca önem arz koleksiyonluk eserdir.

Çap: 50 mm.
Uzunluk: 40 mm.

Hıdiv ünvanı, Sultan Abdülaziz zamanında Mısır valilerine verilen ünvandır. Sadrazam hakkında da, hürmet ifadesi olarak kullanılırdı. Hıdiv; Arapça'da büyük vezir, baş vezir, hakim demektir. Mısır valileri, sadaret pâyesini haiz oldukları için, bu unvan verilmiştir. Mısır Hıdivleri protokolde şeyhülislam ve sadrazam ile aynı derecede idi. Aynı toplantıda bulundukları zaman sadrazam ve şeyhülislamdan sonra hıdiv yer alırdı. Hıdiv ünvanı ilk olarak 8 Haziran 1867 yılında Sultan Abdülaziz tarafından, Büyük Fuad Paşa'nın isteği üzerine Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın torunu İsmail Paşa'ya verilmiştir. Mısır vâlileri, İsmâil Paşanın Sultan Abdülazîz Handan aldığı fermâna dayanarak, 1914'e kadar bu ünvânı taşıdılar. Mısır hıdivleri; İsmâil Paşa ile oğlu Tevfik Paşa ve torunu İkinci Abbâs Hilmi Paşa olmak üzere üç kişidir. Hıdiv ünvanı İngilizler tarafından, 19 Aralık 1914 yılında Osmanlılar'dan Mısır'ı almaları sonucunda kaldırılmıştır.

Details
Lot: 18 » Obje

OSMANLI 19.YÜZYIL ALTIN VERMEYLİ GÜMÜŞ MİNELİ ZARF

19.Yüzyıl. Saray işi. Yüksek kaide üzerinde yer alan gövdesi ajurlu. Gövde içerisinde yer alan madalyonlara Osmanlı sancak ve müzik aletlerinden oluşturulmuş Mızıka-ı Hümayun Arması üslubunda kompozisyonlar tatbik edilmiş. Dış yüzeyi ve içi zengin altın vermeyli. Stilize floral dekorlu eser Osmanlı Rokokosu üslubunda tezyinatlı. Haliyle. Türünün son derece estetik ve koleksiyonluk bir örneğidir.

Çap: 44 mm.
Uzunluk: 55 mm.

Zarf, bir nesneyi sarıp çevreleyen, koruyup taşıyan demektir. Zarflar Osmanlı'nın estetik ve zarafetini en iyi gösteren örneklerdendir.  Osmanlı Saray Hazinesi'nden günümüze ulaşan kahve kültürüne ait birçok eser mevcuttur. Bu eşya arasında özel üretilmiş zarflar ayrı bir yere sahiptir. Büyük çoğunluğu gümüş, tombak, Süleymaniye işi mineliler ve murassa olanlardır. Osmanlı döneminde kulpsuz olan küçük boyutlu porselen fincanlar, zarfların içine yerleştirilir ve kahve bu şekilde içilirdi. Fincan zarfları, kahve içerken elin yanmaması için değişik hacim ve formlarda, dudak payı bırakılarak ağız kısımları fincanınkinden aşağıda olacak şekilde yapılırdı. Genellikle küçük boyutta olanlara “bülbül yuvası”, daha geniş ve derinlerine ise “kallavi” adı verilirdi. 1640 tarihli “Narh Defterleri”nde ki fincan listesinde “paşa fincanı”, “hatai” gibi değişik isimler de yer alır. Fincan ve zarfının her ikisinin de porselen olduğu örnekler dışında çok değişik malzeme kullanılıyordu. Altın, gümüş ve yaldızlı bakır gibi madenlerin yanı sıra, akik, yeşim, firuze, necef, kantaşı, yıldıztaşı ve lapis lazuli gibi değerli taşlardan ya da boynuz, bağa, fildişi, sedef, pelesenk, abanoz, kuka, sandalağacı, kiraz ve hindistan cevizi gibi organik maddelerden yapılan zarflarda çok değişik süsleme teknikleri uygulanmıştır. Bunların başlıcaları bakır üzerine altın yaldız (tombak), bakır, gümüş ve altın üzerine mine, savat, kabartma, oyma, kazıma, ajur ve telkâridir.

Details
Lot: 19 » Obje

OSMANLI 18.YÜZYIL SÜLEYMANİYE MİNELİ ZARF

18.Yüzyıl. Osmanlı. Süleymaniye işi. Dairesel tabanlı, şişkin gövdeli ve geniş ağızlı olarak tasarlanan eser zengin altın yaldız bezemeli ve çok renk mine ile stilize floral dekorludur. Türünün koleksiyonluk örneğidir.

Çap: 60 mm.
Uzunluk: 45 mm.

İstanbul’da Süleymaniye’de yapıldıkları için Süleymaniye diye adlandırılan mine çalışmalarında form ve dekorasyon açısından Osmanlı sanatı, mine işçiliği açısından da Viyana mine işçiliği örnek alınmıştır. 18. Yüzyılda İstanbul Süleymaniye Camii civarındaki atölyelerde üretilen ve Süleymaniye işi olarak tanınan sahan, sakızlık, fincan zarfı, enfiye kutusu gibi bakır üzerine mineli eserler, canlı renkleri, dönemin modasını yansıtan küçük çiçek demetlerinden oluşan bezemeleri ile dikkat çekicidirler. Mine işinde kullanılan cam tozu, çeşitli kimyasal maddelerin, istenen rengi verecek metal oksitleriyle karıştırılıp ısıtılmasıyla elde edilir. Bu karışım soğuduktan sonra dövülerek toz hâline getirilir. Değişik oranda katkı maddeleri kullanılarak saydam, yarı saydam ya da mat mine yapılabilir. Bezenecek olan metal yüzeye hazırlanan mine tozu sürülür ve fırınlanır. Sıcak fırında mine eriyerek metal yüzeyle kaynaşır ve camsı bir görünüm alır. Mine işinde kullanılan metaller altın, gümüş ve bakırdır. Altın ve gümüş üzerine saydam mine kaplanarak değerli metalin parıltısının minenin altından görülmesi sağlanır, bakır üzerine ise saydam olmayan mine kaplanır.

Details
Lot: 20 » Obje

OSMANLI 18.YÜZYIL SÜLEYMANİYE MİNELİ ZARF

18.Yüzyıl. Osmanlı. Süleymaniye işi. Dairesel tabanlı, şişkin gövdeli ve geniş ağızlı olarak tasarlanan eser zengin altın yaldız bezemeli ve çok renk mine ile stilize floral dekorludur. Türünün koleksiyonluk örneğidir.

Çap: 55 mm.
Uzunluk: 45 mm.

İstanbul’da Süleymaniye’de yapıldıkları için Süleymaniye diye adlandırılan mine çalışmalarında form ve dekorasyon açısından Osmanlı sanatı, mine işçiliği açısından da Viyana mine işçiliği örnek alınmıştır. 18. Yüzyılda İstanbul Süleymaniye Camii civarındaki atölyelerde üretilen ve Süleymaniye işi olarak tanınan sahan, sakızlık, fincan zarfı, enfiye kutusu gibi bakır üzerine mineli eserler, canlı renkleri, dönemin modasını yansıtan küçük çiçek demetlerinden oluşan bezemeleri ile dikkat çekicidirler. Mine işinde kullanılan cam tozu, çeşitli kimyasal maddelerin, istenen rengi verecek metal oksitleriyle karıştırılıp ısıtılmasıyla elde edilir. Bu karışım soğuduktan sonra dövülerek toz hâline getirilir. Değişik oranda katkı maddeleri kullanılarak saydam, yarı saydam ya da mat mine yapılabilir. Bezenecek olan metal yüzeye hazırlanan mine tozu sürülür ve fırınlanır. Sıcak fırında mine eriyerek metal yüzeyle kaynaşır ve camsı bir görünüm alır. Mine işinde kullanılan metaller altın, gümüş ve bakırdır. Altın ve gümüş üzerine saydam mine kaplanarak değerli metalin parıltısının minenin altından görülmesi sağlanır, bakır üzerine ise saydam olmayan mine kaplanır.

Details
Lot: 23 » Cam

OSMANLI 19.YÜZYIL “BEDROS COURIAN-CONSTANTINOPLE” ORİJİNAL MUHAFAZALI BEYKOZ BİLLUR PARFÜM ŞİŞESİ

19. Yüzyıl. Osmanlı. Beykoz mamulâtı. Orijinal kutusu içerisinde. Billur gövde üzeri çok renk mine ile stilize dekorlu ve zengin altın yaldız bezemeli. Orijinal kapağı mevcut. Osmanlı Devlet Arması ile dekorlu kutusu üç dilde metin yazılı. Kutu üzerinde “Ottar of Roses / Distilled from rose blossom leaves / BEDROS COURIAN / Constantinople Ottoman” yazmakta. Fevkalade kondisyonda. Orijinal kutusu içerisinde zor tesadüf edilen nadir koleksiyonluk eserdir.

Referans: Türk Cam Sanatı ve Beykoz İşleri, 1974 / Fuat BAYRAMOĞLU

Uzunluk: 20 cm.

17. ve 18.Yüzyıl’ın sonuna kadar özellikle İstanbul’da camcı esnafınca birtakım loncaların kurulduğu cam imalathaneleri bulunmaktaydı. İlki Boğaziçi’nin Anadolu kıyısındaki Beykoz civarında, bir Mevlevi dervişi olan Mehmet Dede tarafından kurulmuştur. Bu imalathanede fincan, sürahi, vazo, reçellik, gülabdan ve üzeri yaldızlı nakışlarla süslenmiş beyaz süt rengi veya saydam olmayan mavi renkte bir cam hamurundan yapılmış eşyalar üretilmiştir. Adını ilk yapıldıkları yerden alan bu ürünler “Beykoz camları” ya da “İstanbul işi” olarak anılmaktadır. Beykoz işlerini Avrupa ürünlerinden ayıran özellikler vardır. Beykozların arkasından ışık tutulunca kırmızı renkte yansıma olmaktadır. Bunun Beykoz camları içerisinde bulunan kumun özelliğinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Diğer özellikler ise kesme öbeği veya çukuru denen izlerin olması, kulp ve ayakların yapıştırılma şekillerinin farklı olmasıdır. Beykoz’da kristal cam ve opal camdan çeşitli eşyalar yapılmıştır. Beykozların renksiz saydam camdan ve renksiz kristalden yapılmış olanlarının, renkli opal camlardan daha eski oldukları söylenir. Bezeme olarak hakim olan şekiller yaldızlarla yapılmış bitkisel motifler, gül ve özellikle maydanozdur. Bu sebepten Beykozların bir türüne “Maydanozlu / Maydanoz” denmektedir.

Details
Lot: 24 » Cam

OSMANLI 19.YÜZYIL BEYKOZ BİLLUR PARFÜM ŞİŞESİ KOLEKSİYONU / 5 ADET

19. Yüzyıl. Osmanlı. Beykoz mamulâtı. Billur camdan mamul, kesme tekniği ile stilize geometrik dekorlu, yoğun altın yaldız bezemeli, 3 adedi orijinal kapaklı Beykoz işi 5 adet parfüm şişesi.

Referans: Türk Cam Sanatı ve Beykoz İşleri, 1974 / Fuat BAYRAMOĞLU

Uzunluk: 12 cm.

17. ve 18.Yüzyıl’ın sonuna kadar özellikle İstanbul’da camcı esnafınca birtakım loncaların kurulduğu cam imalathaneleri bulunmaktaydı. İlki Boğaziçi’nin Anadolu kıyısındaki Beykoz civarında, bir Mevlevi dervişi olan Mehmet Dede tarafından kurulmuştur. Bu imalathanede fincan, sürahi, vazo, reçellik, gülabdan ve üzeri yaldızlı nakışlarla süslenmiş beyaz süt rengi veya saydam olmayan mavi renkte bir cam hamurundan yapılmış eşyalar üretilmiştir. Adını ilk yapıldıkları yerden alan bu ürünler “Beykoz camları” ya da “İstanbul işi” olarak anılmaktadır. Beykoz işlerini Avrupa ürünlerinden ayıran özellikler vardır. Beykozların arkasından ışık tutulunca kırmızı renkte yansıma olmaktadır. Bunun Beykoz camları içerisinde bulunan kumun özelliğinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Diğer özellikler ise kesme öbeği veya çukuru denen izlerin olması, kulp ve ayakların yapıştırılma şekillerinin farklı olmasıdır. Beykoz’da kristal cam ve opal camdan çeşitli eşyalar yapılmıştır. Beykozların renksiz saydam camdan ve renksiz kristalden yapılmış olanlarının, renkli opal camlardan daha eski oldukları söylenir. Bezeme olarak hakim olan şekiller yaldızlarla yapılmış bitkisel motifler, gül ve özellikle maydanozdur. Bu sebepten Beykozların bir türüne “Maydanozlu / Maydanoz” denmektedir. 

Details
Lot: 25 » Cam

OSMANLI 19.YÜZYIL “BOHEM” BİLLUR SAHLEPLİK TAKIMI

19.Yüzyıl başı. Fransız. Osmanlı Sarayı için özel yapım. Sahleplik, kapak ve tabaktan oluşan tam takım. Osmanlı İmparatorluğunun üst düzey yaşamı içinde oldukça popüler olan Bohem Cam Sanatı’nın billur renkte, şişkin gövdeli, şişkin bombe kapaklı ve altı geniş tabaklı olarak tasarlanmış örneği. Klasik Bohem üslubunda kesme tekniği ile stilize geometrik tezyinatlı, bronz kapak tutamağı hilal formunda ve zengin altın vermeyli. Haliyle, ağız kısmında atık vardır. Eser, şüphesiz Avrupa’da Osmanlı pazarı için Türk beğenisine uygun olarak yapılan ve “Türk Camı” diye adlandırılan ürünlerin ve Osmanlı İmparatorluğu’nun camcılık girişimlerinde oldukça önemli izler bırakmış olan Bohemya Cam Sanatı’nın koleksiyonluk bir örneğidir.

Ölçüler: 14 x 14 cm.
Tabak çap: 15 cm.

Bohemya Camcılığı, 17.Yüzyılda Avrupa’da gerçek bir sanat haline gelse de 18.Yüzyıl başlarında öylesine boyutlara ulaşmıştır ki çok sayıda sanatçı, ressam, gravürcü ve cam ustalarının varlığı ile Hindistan’dan Güney Amerika’ya kadar hemen her yere Bohemya camları ihraç edilmeye başlanmıştır. Belgelere göre o dönem Avrupa’nın 12 büyük şehriyle, limanında 38 adet “Bohemya Evi” açılmıştır. Baltimore, Beyrut. Kahire, Mexico City, New York ve hatta İzmir’de satış merkezleri bulunmaktaydı. Kısacası, Bohemya’lı camcılar dünyayı değişik bir ürün kimliğiyle, “camla” fethetmişlerdir. Bohemya camcılığının Osmanlı İmparatorluğunda çok yaygınlaşmış ürünlerinden birisi, “kesme kristal”lerdir. Cam kesimi, 1700’lü yıllardan başlayarak, değişik bölgelerde 100’den fazla kesim ve gravür ustası eliyle en üst düzeylere ulaşmış bir tekniktir. Bohemya camları, olağanüstü tekniği nedeniyle, pazar olarak daima en üst düzeydeki kesime hitap etmiştir. 1850’li yıllarda inşaatı tamamlanmış olan Dolmabahçe Sarayı’nda, Topkapı Sarayı Avrupa Camları bölümünde ve diğer Osmanlı Saray koleksiyonlarında çok miktarda Bohemya camı bulunmaktadır.

Details
previous
Go to Page: / 12
next