• Cancel
    Filter
Filter

KOLEKSİYONLUK ESERLER MÜZAYEDESİ | 20

Lot: 28 » Gümüş

OSMANLI SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN TUĞRALI “ÇİFT BAŞLI BİZANS KARTALI” SALLANTILI GÜMÜŞ KÖSTEK

19.Yüzyıl. Osmanlı. Sultan II.Abdülhamid Han (1876-1909) tuğralı. Orijinal uzun zincirleri, askı süsü sallantıları ve her iki uçtaki “Çift Başlı Bizans Kartalı” tasvirleri ile öne çıkan eser eksiksiz ve kusursuzdur. Eserde yer alan tacı haç ile nihayetlenmiş çift başlı kartal “Bizans Kartalı”na işarettir. Fevkalade kondisyonda. Ele geçmesi zor yüksek kıymette koleksiyonluk eserdir.

Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 47.sayfasında yer almaktadır.

Uzunluk: 85 cm.
Ağırlık: 143 gr.

Çift başlı kartal eski Türk medeniyetlerinde büyük önem arz eder. Bizans’ta doğu ve batıyı, devlet ve kilisenin tek bedende, bir arada tutulup yönetildiğini ve birliği simgelemektedir. 14’üncü yüzyıldan itibaren Kutsal Roma-Cermen imparatorlarının hanedan arması, daha sonra ise Avrupa’da soyluluk simgesi olarak benimsenmiştir. Mezopotamya, Mısır, Anadolu, İran hatta Amerika ve Uzak Doğu’da kurulmuş eski çağ medeniyetlerinden itibaren birçok devlette ve Masonik oluşumlarda kullanılmıştır. Çift başlı kartal motifinin kullanıldığı nadir gümüş eserlerden bir kemer tokası Yunanistan’ın başkenti Atina’da bulunan Benaki Müzesi’nde diğer iki örnekte İstanbul Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonu’nda 15717-M.1271 ve 1572-M.1266 envanter sıra no ile bulunmaktadır.

Details
Lot: 29 » Gümüş

OSMANLI SULTAN VAHDETTİN HAN DÖNEMİ “MEİMAROĞLU” USTA DAMGALI “KULA” İŞİ SAVATLI GÜMÜŞ TÜTÜN TABAKASI / HİCRİ 1338

19.Yüzyıl. Osmanlı. Hicri 1338 tarihli. Sultan Vahdettin Han dönemi. (1918-1922) “Kula” damgalı. “G.Ğ.MEİ (MAROĞLU)” usta damgalı. Eserin kapağındaki madalyona “Osmanlı Devlet Arması”, arka yüzdeki kitabeye ise Eski Türkçe ile “M.Sami Abidin Zota, 1338” tatbik edilmiş. Tabakanın içi altın vermeylidir. Türünün nadir çıkan koleksiyonluk örneğidir.

Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 94.sayfasında yer almaktadır.

Ölçüler: 6 x 8.5 x 1.5 cm.
Ağırlık: 118 gr.

Tütün,1500 yıllarında Antiller’den İspanyol gemicileri vasıtasıyla İspanya'ya ve oradan Avrupa'ya yayılmıştır. Anadolu'ya ise Osmanlı İmparatorluğu zamanında (1605) Venedikli tüccarlar tarafından sokulmuş ve kullanılışı kısa bir zamanda yayılmıştır. Tütün bitkisi, kurutulmuş yaprakların yakılması ile ortaya çıkan dumanın içe çekilmesi veya tozlarının enfiye halinde buruna çekilmesi veya özel işlem görmüş yapraklarının çiğnenmesi suretiyle kullanılırdı. Osmanlı döneminin en parlak zamanlarına denk gelen dönemlerde tütün daha sonra kahve ile olan kardeşliğini pekiştirmiş ve sosyalleşme yerleri olan kahvehane/kıraathanelerin de yaygınlaşmasında ve günümüze kadar uzanan hükümet devlet indirip çıkarma mekanları olarak Osmanlı toplumunda iletişim zeminini de hazırlamıştır. Bir anlamda doğudan kahve Batıdan tütünle oluşturulan bu harika sentez Osmanlıda zirve yapan hazlardan sadece ikisini oluşturmuştur. İlk kahvehaneler Kanuni döneminde açılmıştır. Osmanlı’nın tütüne olan ilgisi kuşkusuz döneminde tütün tabakaları, nargile, ağızlık ve lülelerin özel olarak Osmanlı zevkine uygun yeni formlar ve tasarımlarla üretilmesi ve kullanılması ile kendi sanatkârlarını, modasını ve sanat eserlerini yaratmıştır.

Details
Lot: 30 » Gümüş

OSMANLI İSTANBUL İŞİ SAVATLI GÜMÜŞ TÜTÜN TABAKASI

19.Yüzyıl. Osmanlı. İstanbul işi. Eserin, stilize floral motifler ile kuş ve kelebek figürleriyle zenginleştirilmiş kapağındaki madalyona “Osmanlı Devlet Arması”, arka yüzüne ise “Yıldız Hamidiye Camii” (Mosquée Hamidié) resmedilmiş ve Eski Türkçe ile “Muhammed Taki” yazılmıştır. Türünün nadir çıkan koleksiyonluk örneğidir.

Ölçüler: 7 x 11.5 x 2 cm.
Ağırlık: 146 gr.

Tütün,1500 yıllarında Antiller’den İspanyol gemicileri vasıtasıyla İspanya'ya ve oradan Avrupa'ya yayılmıştır. Anadolu'ya ise Osmanlı İmparatorluğu zamanında (1605) Venedikli tüccarlar tarafından sokulmuş ve kullanılışı kısa bir zamanda yayılmıştır. Tütün bitkisi, kurutulmuş yaprakların yakılması ile ortaya çıkan dumanın içe çekilmesi veya tozlarının enfiye halinde buruna çekilmesi veya özel işlem görmüş yapraklarının çiğnenmesi suretiyle kullanılırdı. Osmanlı döneminin en parlak zamanlarına denk gelen dönemlerde tütün daha sonra kahve ile olan kardeşliğini pekiştirmiş ve sosyalleşme yerleri olan kahvehane/kıraathanelerin de yaygınlaşmasında ve günümüze kadar uzanan hükümet devlet indirip çıkarma mekanları olarak Osmanlı toplumunda iletişim zeminini de hazırlamıştır. Bir anlamda doğudan kahve Batıdan tütünle oluşturulan bu harika sentez Osmanlıda zirve yapan hazlardan sadece ikisini oluşturmuştur. İlk kahvehaneler Kanuni döneminde açılmıştır. Osmanlı’nın tütüne olan ilgisi kuşkusuz döneminde tütün tabakaları, nargile, ağızlık ve lülelerin özel olarak Osmanlı zevkine uygun yeni formlar ve tasarımlarla üretilmesi ve kullanılması ile kendi sanatkârlarını, modasını ve sanat eserlerini yaratmıştır.

Details
Lot: 31 » Gümüş

OSMANLI SULTAN MEHMED REŞAD HAN DÖNEMİ “VAN” İŞİ SAVATLI GÜMÜŞ SİGARA TABAKASI / HİCRİ 1329

19.Yüzyıl. Osmanlı. Hicri 1329 tarihli. Sultan Mehmed Reşad Han dönemi. (1909-1918) “Van” damgalı. Eserin kapağına mükemmel bir savat işçiliği ile Osmanlı posta pulu ile floral bir madalyon tatbik edilmiş. Alt sağ köşeye ise Eski Türkçe ve Türkçe “Van” ibaresi ile Eski Türkçe “329.11.20” Hicri tarih ve Türkçe “2.2.1914” tarihi not düşülmüştür. Arka yüze ise mektup zarfı görüntüsü verilerek floral bir süsleme ilave edilmiştir. Tabakanın içi altın vermeylidir. Türünün nadir çıkan koleksiyonluk örneğidir.

Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 72.sayfasında yer almaktadır.

Ölçüler: 8 x 9.5 x 1.5 cm.
Ağırlık: 147 gr.

Tütün,1500 yıllarında Antiller’den İspanyol gemicileri vasıtasıyla İspanya'ya ve oradan Avrupa'ya yayılmıştır. Anadolu'ya ise Osmanlı İmparatorluğu zamanında (1605) Venedikli tüccarlar tarafından sokulmuş ve kullanılışı kısa bir zamanda yayılmıştır. Tütün bitkisi, kurutulmuş yaprakların yakılması ile ortaya çıkan dumanın içe çekilmesi veya tozlarının enfiye halinde buruna çekilmesi veya özel işlem görmüş yapraklarının çiğnenmesi suretiyle kullanılırdı. Osmanlı döneminin en parlak zamanlarına denk gelen dönemlerde tütün daha sonra kahve ile olan kardeşliğini pekiştirmiş ve sosyalleşme yerleri olan kahvehane/kıraathanelerin de yaygınlaşmasında ve günümüze kadar uzanan hükümet devlet indirip çıkarma mekanları olarak Osmanlı toplumunda iletişim zeminini de hazırlamıştır. Bir anlamda doğudan kahve Batıdan tütünle oluşturulan bu harika sentez Osmanlıda zirve yapan hazlardan sadece ikisini oluşturmuştur. İlk kahvehaneler Kanuni döneminde açılmıştır. Osmanlı’nın tütüne olan ilgisi kuşkusuz döneminde tütün tabakaları, nargile, ağızlık ve lülelerin özel olarak Osmanlı zevkine uygun yeni formlar ve tasarımlarla üretilmesi ve kullanılması ile kendi sanatkârlarını, modasını ve sanat eserlerini yaratmıştır.

Details
Lot: 34 » Obje

ORYANTAL 19.YÜZYIL BAĞA MAHFAZA

19.Yüzyıl. Osmanlı Pazarı için Avrupa yapımı. Kaplumbağa kabuğu (bağa) yüksek kenarlı, oval formda 2 parçadan müteşekkil. Mahfazanın ön yüzünde üst düzey fırça kalitesine sahip el çizimi “Oryantalist” konulu figüratif bir peyzaj yer almaktadır. Zarif işlemeli altın vermeyli bir çerçeve ile zenginleştirilmiş. Fevkalade kondisyonda. Nadir ele geçen koleksiyonluk eserdir.

Çap: 8 cm.
Yükseklik: 25 mm.

Kaplumbağa’nın vücudunun üzerinde kemik plakalardan oluşmuş dış iskelet/zırh (bağa) vardır, tırnaksı bir maddedir, ısıyla yumuşatılır ve istenilen forma girer. Açık ve koyu sarı, kahve, kızıl kahverengi, menevişli estetik bir malzemedir. Bağa, kakmacılık ve sedefçilik gibi süsleme sanatlarında kullanılır ve kaplumbağa kabuğundan yapılmış eserlere verilen genel isimdir. Osmanlı İmparatorluğu’nda 17. Yüzyıldan itibaren özellikle kıymetli ve önemli eserlerde kullanılmıştır. Sanatçısı tarafından Isıtılarak pres altında kase, tabak, kutu, fincan zarfı, kaşık, tabaka, tespih gibi eşya yapılır. Koyu renkli ve kalın olanına “Afrika Bağası”, açık renkli ve ince olanına “İtalyan Bağası” denir. Romalıların Mısır’dan getirdiği bu değerli malzeme Osmanlılarca da kullanılmış ve çok rağbet görmüştür. Bağa Avrupa’da Rönesans ve Barok dönemlerinde mobilya bezemesinde sıkça görülmektedir. Özellikle 17.Yüzyıl ortasından 18.Yüzyıl sonlarına kadar Fransa’da çok gözde olan ve giderek Avrupa’ya yayılan ve “Boulle” işi denilen marköteri mobilyalarda, pirinçle birlikte abanoz gibi sert ağaçlar üstüne işlenmiştir. Bağa’dan yapılan eserler ile bağa kullanılarak süslenen eşyalar son derece nadir çıkan, kıymetli eserlerdir.

Details
Lot: 38 » Gümüş

OSMANLI SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ MURASSA ZENNE KEMER TOKASI

19.Yüzyıl. Osmanlı. Sultan II.Abdülhamid Han (1876-1909) tuğralı. Zenne tipi, iki parçadan müteşekkil. Repousse ve kalemişi tekniği ile dekorlu müstesna eserin her iki tarafına “Serafim” melekleri çalışılmış, yarı değerli taşlar ile zenginleştirilmiştir. Fevkalade kondisyonda. Nadir koleksiyonluk eserdir.

Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 47.sayfasında yer almaktadır.

Ölçüler: 6 x 11 cm.
Ağırlık: 33 gr.

Serafim meleği (Seraphim- Seraphs) inanışa göre diğer melekler gibi (Michael ve Gabriel) en üst düzeydeki meleklerdendir. Gabriel ölüm meleğidir. Michael, diriliş ve merhamet, vahiy meleğidir. Serafim ise Tanrı'nın tahtını korumak görevine sahiptir. Bu nedenle asık yüzlü ve kaşları çatık olarak tasvir edilmiştir, çünkü o Tanrı'nın tahtını koruyan baş melektir, ciddidir, serttir ve dikkatlidir.

Details
Lot: 46 » Obje

OSMANLI “EDİRNEKARİ” SULTAN II.MAHMUD HAN TUĞRASI

Osmanlı. Sultan II.Mahmud Han tuğralı. (1808-1839) Yekpare ahşap üzerine çalışılmış eserin yüzeyi yeşil renk tempura boya ile renklendirilmiş ve altın yaldız ile zenginleştirilmiştir. Türünün koleksiyonluk örneğidir.

Ölçüler: 30 x 46 cm.

Edirne’ye has manasında “Edirnekari” olarak adlandırılan ahşap işçiliği Türk Ahşap Sanatı’nda 16. Yüzyıldan beri Edirne ve İstanbul’da ahşap sanatçılarının uyguladığı bir tekniktir. Genelde çok renk bitkisel motifler kullanılarak lake tekniğinde ve tempura boya kullanılarak yapılan ve Türk geleneksel evlerinin ve saraylarının tavan süslemelerinde, kapı, dolap, sandık, kavukluk, rahle, cilt kapakları gibi dekorasyon elemanlarında uygulanmaktadır. Edirnekâri, 19. yy’ın ortalanna kadar kullanıldı ve büyük ustalar yetişti. Kimi zaman müzayedemizde satışa sunduğumuz hat levha gibi sanat eserleri de sanatçılar tarafından uygulanmıştır. Barok tarzında ancak Osmanlı’ya özgü bir stilde yapılan oyma ve kakma işçiliği ile lake tekniğinin buluştuğu bu güzel eserleri Topkapı Sarayı’nın hemen her köşesinde tüm ihtişamıyla göze çarpmaktadır.

Details
previous
Go to Page: / 12
next