DÉRİ SÉ'ADET / A.THALASSO & F.ZONARO

“Déri Sé'adet ou Stamboul Porte du Bonheur”

Adolph Thalasso & Fausto Zonaro. L’Edition d’Art. H.Piazza & Cie., Paris
Edition: 74/300 (signé René Kieffer)

1908 Paris basımı. 217 sayfa. 300 adetlik özel baskının 74 numaralı edisyonu. “René Kieffer” tasarım ebrulu, altın yaldız bezemeli meşin cildi içerisinde. “René Kieffer” imzalı ve etiketli. Fausto Zonaro imzalı 49 renkli taşbaskıdan oluşmakta. A.Thalasso’nun İstanbul’u ve İstanbul’un Müslüman Türk yaşamını anlattığı eseri. Fevkalade kondisyonda, sayfaları dahi katlanmamış.

Referans: Dersaadet Saadet Kapısı İstanbul, Ömer Faruk Şerifoğlu, 2009.

Ölçüler: 23.5 x 17.5 cm.

Venedik asıllı bir Levanten olan Adolphe Thalasso (1855/57-1919), yaşadığı dönemin ünlü bir sanat tarihçisi ve sanat eleştirmenidir. Özellikle, Osmanlı resim sanatı ve tiyatrosu üzerine yaptığı araştırmalar bugün bile konu ile ilgilenenler için temel başvuru eserleri olarak kabul edilmektedir. Osmanlı sanatçılarının batı dünyasına tanıtılmasında büyük emeği geçmiş olan Thalasso’nun “Dersaadet: Saadet Kapısı İstanbul” isimli bu kitabı, İstanbul’u ve İstanbul’un Müslüman-Türk yaşamını anlatır. Thalasso’nun kaleme aldığı konular bir anlamda İstanbul’dan insan manzaraları şeklinde yorumlanabilir. Kitabın alt bölümleri “Şehir ve Hayat”, “Kadın” ve“Aşk” başlıklarını taşıyan üç ana bölümün altında toplanmıştır. Dua, gündoğumunda İstanbul, sabah ezanı, balıkçılar, Ramazan gecesi, tulumbacılar, arzuhalciler, bayram (1. bölüm), mukaddime, kayıkta, düğün, hamam, çingeneler, Kız Kulesi, keyif, bahar bayramı (2.bölüm), mukaddime, yalnızlık, Ayşe, haşhaş rüyası, mezarlıklar, şeytan dudu, terkedilen, nargile şarkısı (3. bölüm) ise alt bölüm başlıklarıdır. Kitaba değer katan asıl unsur ise kitabın ünlü oryantalist ressam Fausto Zonaro tarafından baştan başa resimlendirilmiş olmasıdır. Fausto Zonaro (1854-1929) gençliğinde duvar ve bina yapımı işlerinde çalıştı ve aranılan bir usta oldu. Bu işten sıkılınca ressamlığa merak sardı, özellikle kiliselerde fresk yenileme gibi sanatını gösterebileceği işlerde çalıştı. Zonaro kendisinden resim almak isteyen Elisabeth Pante’ye aşık oldu. 1891 yılında İstanbul’a geldiler ve bir yıl sonra evlendiler ve Taksim civarlarında Ayazpaşa Mezarlığı ile Ayazpaşa arasında kiraladıkları bir evde yaşamaya başladılar. Suluboya tabloları beğeni toplayan Zonaro, bir gün Teşrifat Nazırı Münir Paşa tarafından Yıldız Sarayı’na davet edildi. Burada Osman Hamdi ile tanışma imkanını buldu. Daha sonra Münir Paşa’nın eşine resim dersi vermeye başladı ve Zonaro çifti İstanbul’da sanata yakın çevrelerde iyice tanındı. Zonaro, Münir Paşa’ya ve II. Abdülhamid’e eserlerini gösterdi. Abdülhamid, Zonaro’nın suluboya tablolarını çok beğendi. Fausto Zonaro, 1896 yılında bir gün Galata Köprüsü üzerinde geçit yapmakta olan Ertuğrul Süvari Alayı’nı gördü ve bu gösteriyi çok beğendi. Her Cuma buraya gelerek geçidi izledi ve sonunda bu töreni resmeden ayrıntılı bir tablo yaptı. Bu tablo Münir Paşa ve II. Abdülhamid tarafından beğenildi. Zonaro Mecidiye Nişanı’na layık görüldü ve “Ressam-ı Hazret-i Şehriyari”, yani “Saray Ressamlığı” ünvanlığına layık görüldü. 1905 yılında II. Abdülhamid, Zonaro’dan İstanbul’un Fethi’ni tasvir eden tablolar yapmasını istedi. Zonaro’nun bu tabloları da çok beğenildi ve maaşına zam yapıldı. II. Abdülhamid devrildikten sonra kadroları tasfiye edilmeye başlandı. Zonaro da Ekim 1909’da görevinden alındı. O da ailesiyle birlikte İstanbul’u terk etti. İtalya’ya dönmesinden 10 yıl sonra, 1920’de eşinden ayrıldı ve kızıyla yaşamaya başladı. 74 yaşında San Remo’da vefat etti. Thalasso ve Zonaro’nun uzun yıllar yaşadıkları kente gösterdikleri bir kadirşinaslık örneği olan bu kitap büyük bir özenle renkli olarak sadece 300 adet basılmış ve numaralandırılmıştır. Kitabın 232 nüshası Japon kağıdına, kalanı ise velin kağıdına basılmıştır. Zonaro’nun metin içine dağılmış 49 resminden bazıları bilinen resimlerinin etüdleridir. Bunları birebir çalıştığı gibi bazen detay olarak da çalışmıştır. Bazıları ise kitap için özel olarak çalışıldığını düşündürmektedir. Zonaro, yayımlanmamış anılarında umutlarının karardığı bir zamanda eline gelen kitaptan, “Onca heyecan arasında kitabım çıktı. Déri Sé’adet. Yirmi yıldır titiz, yılmak bilmez bir çaba ile suladığım tarlama cömertçe attığım bir tohum” şeklinde söz eder. Bu kitap metni, metninin içeriği ve içindeki resimler ile sanat tarihçileri ve resim koleksiyoncuları için bir hazine değerindedir.