19.Yüzyıl. Osmanlı. Saray işi. Kallavi ebatlarda. Sultani özelliklerde bakırdan dövme tekniği ile imal edilmiş, altın ve cıva amalgamı ile tombaklanmış. Oval düz tavanlı, şişkin uzun gövdeli, geniş boyunlu. Kulplu ve geniş emzikli. Kazıma (grave) tekniği ile Osmanlı Rokokosu üslubunda stilize floral tezyinatlı. Tombak kondisyonu çok iyi durumda. Benzer örneği Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonu’nda Envanter No SHM 402 M.69 ile yer almakta. Türk Maden Sanatı’nın emsalleri müze koleksiyonlarında yer alan yüksek kıymette ele geçmez bir şaheseridir.
Referans: Eserin benzer örneği “Tombak / Altından Süzülen Zarafet” isimli kitabın 114. sayfasında yer almaktadır. Yapı Kredi Yayınları, 2018
Ölçüler: 20.5 x 17 cm.
Tombak, altın-cıva karışımı ile kaplanmış bakır ve bakır alaşımı eşyanın genel adıdır. Altın ve gümüşün özelliği cıva içinde çözülebilmeleri yani sıvılaşabilmeleridir. Bu, cıva ile altın karışımı sıvıya amalgam denir. Bu özellikten yararlanılarak gerçekleştirilen yaldızlama ya da Osmanlıca adıyla tombaklama tekniği ile çok sağlam ve düzgün bir kaplama elde edildiği için günümüze kadar kullanılmıştır. Tombaklama yapmak için cam veya porselen bir kabın içinde cıva ve çok ince kıyılmış 24 ayar altın karıştırılır. Bu karışım ahşap bir çubukla karıştırılarak, altının cıva içinde tümüyle çözülmesi yani sıvılaşması sağlanır. Daha sonra ince bir tülbentle süzülen sıvı alaşım yani amalgam kullanıma hazır hale gelmiştir. Altın kaplanacak eşyanın yüzeyi bütün oksit ve kirlerden temizlenip kurutulur. Tombak yapılacak yüzeye bir fırça, mantar parçası veya bez tampon ile amalgam yedirilerek sürülür. Tombaklanmış eşya, küllenmekte olan odun kömürü ateşi üzerine konularak veya düşük ısıda fırınlanarak civanın uçması sağlanır. (Bu safhada buharlaşan civanın solunması son derece tehlikelidir ve geçmişte bu mesleği yapan kişilerde hayati sorunlara yol açmıştır, ustasını öldüren sanat diye bahsedilir) Geriye kalan altın, yüzeye iyice sızmış ve yapışmış olduğundan kaplama oldukça kalitelidir.