• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

MÜZELİK ve KOLEKSİYONLUK ESERLER MÜZAYEDESİ | 35

Arthill Müzayedeleri, konusunun en değerli uzman ve otoritelerinin ekspertiz ve katkıları ile hazırlanmakta, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Ayasofya Müzesi, Türbeler, Vakıflar ve Askeri Müze uzmanlarının onayı ile gerçekleşmektedir.

Eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. Müzayedelerimizde uygulanan komisyon oranı %15, KDV oranı ise %20'dir. Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra "7" (yedi) iş günüdür, ödemelerde o günkü "TCMB" döviz kuru esas alınır. Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir, cezai şart olarak %35 aracılık hizmeti uygulanır.

Arthill Müzayedeleri'nde satışa sunulan tüm eserler "The Ritz-Carlton Istanbul" Süzer Plaza S2'de yer alan "Arthill Gallery"de sergilenmektedir. Müzayede süresince galerimizi 12.00 / 19.00 (Pazar hariç) saatlerinde ziyaret ederek eserleri yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.

Lot: 26 » Tablo

JEAN-BAPTISTE EUGÈNE NAPOLÉON FLANDIN (1809-1889)

“Echelle de Bechik-Tach dans Le Boshopre”

İmzalı. 1844 tarihli. (Beşiktaş) Ahşap üzeri yağlıboya. Arkası sanatçı tarafından “Echelle de Bechik Tach dans Le Boshopre en 1844” ibareli.

Eserin 1853 tarihli gravürü “Aikaterini Laskaridis Koleksiyonu”nda yer almaktadır.

Referans: E.Benezit / Cilt: 4 Sayfa: 392

Ölçüler: 20 x 29 cm.

Jean-Baptiste Eugène Napoléon Flandin Napoli'de doğdu, H.Vernet'in öğrencisidir.

Resim ve bilimsel çalışmaları için Flandin 1842 yılında Légion d' Honneur ünvanıyla ödüllendirilmiştir. 1842 yılında İstanbul’a gelen Flandin, yaptığı manzara, anıtsal yapılar ve günlük yaşam konulu Oryantalist anlayıştaki resimleri, Doğu gezisinde yaptığı resimlerle birlikte L’Orient adıyla 1853 yılında Paris’te basılıp yayınlandı.

Detaylar
Lot: 27 » Tablo

CONSTANT GEORGES GASTÉ (1869-1910)

“Saladjak pres Scutarie d’Asie”

İmzalı. Duralit üzeri yağlıboya. Eser, 1911'de “Paris Grand Palais” sergisinde sergilenmiştir.

1993'de (Nisan) “Tarih ve Toplum” dergisinin kapağında yer almıştır.

Provenans: Chayette-Calmels, DROUOT-RICHELIEU, Paris, France / 15.12.1986 / Lot 139

Literatür: Tarih ve Toplum, Nisan 1993 / Dergi kapağı ve sayfa 231

Referans: E.Benezit / Cilt: 4 Sayfa: 629

Ölçüler: 40.5 x 33 cm.

Paris’te doğan Constant Georges Gasté, Ecole des Beaux Arts’da öğrenim gördü. 1905’de Seylan ve Hindistan’a giden sanatçı orada yaptığı resimlerle 1907’de Paris, Grand Palais Salon des Orientalistes’de “Peintre d’Indes” ünvanını aldı. İspanya ve Venedik’ten sonra, 1908’de, Pierre Loti’nin izini sürerek İstanbul’a gelmiştir. Société des Artistes Français ve Société des Peintres Orientalistes üyesi olarak Fransa’da çok sayıda sergiye katılan sanatçının son sergisi 2018’de Versailles’da yapılmıştır: “L’Exposition de Georges Gasté, 9/11/2017-18/02/2018, Musée Lambinet, Versailles”. Eserleri başta Paris’te Musée d’Orsay olmak üzere çeşitli ülkelerin müzelerinde bulunmaktadır.

Detaylar
Lot: 30 » Tablo

GERMAIN FABIUS BREST (1823-1900)

“Constantinople”

İmzalı. Kağıt üzeri mürekkep.

Referans: E.Benezit / Cilt: 2 Sayfa: 301

Ölçüler: 13 x 21 cm.

1823 yılında Marsilya’da doğdu. Marsilya Güzel Sanatlar Okulu’nda Charles Joseph Loubon’un öğrencisi olarak eğitim görmüş, Paris’te Constant Troyon’un atölyesinde çalışmıştır. Loubon’un Paris’teki eğitimi sırasında Barbizon Okulu sanatçılarıyla kurduğu ilişkiler onun manzara anlayışını etkilemiş, dış mekanlarda yaptığı doğa gözlemlerine dayalı çalışmalar, atölyede kurgulanmış yapay doğa tasvirlerinin yerini almıştır. 1845 yılında Marsilya’ya dönen sanatçı Güzel Sanatlar Okulu’ndaki eğitiminde bu anlayışı temel almış, Marsilya Manzara Okulu’nun oluşmasına katkıda bulunmuştur. Brest, hocasının desteği ile 1847 Marsilya Salonu’na katılmış, 1855 yılında İstanbul’a gelene kadar geçen sürede Provence manzaraları yapmıştır. Aslında bir manzara ressamı olan Brest doğa sevgisini oryantalist beğeni ile birleştirmiştir. Sanatçı Türkiye’de geçirdiği dört yılın görsel anılarını, yaklaşık kırk yıl boyunca resimlerinde anlatmıştır. Romantizmin sınırları içinde yapıt veren sanatçı Abdülmecid dönemi İstanbul yaşantısını, Boğaziçi sahillerini, Haliç’i, Üsküdar’ı insanlarla dolu sokakları, camileri ve çeşmeleri betimlemiş, doğayı ve mimariyi birlikte ele almıştır. İstanbul’un dar ve düzensiz sokaklarını, ahşap evlerini, eski mahallelerini konu olarak seçen Brest, tablolarının ön planına yerleştirdiği günlük yaşantıyı oryantalist manzara dekoru içinde sunar. Eserlerinde çoğu kez gerçekle hayal edileni birlikte ele alan sanatçı, genellikle açık renk tonları kullanmış, ışığa önem vermiştir. Daha çok yağlıboya eserler üreten sanatçının ahşap üzerine yağlıboya ve suluboya çalışmaları da bulunmaktadır. Özellikle küçük boyutlu resimleri bir “poşad” tazeliği taşımakla beraber resmin içinde kullandığı ayrıntıların titizliği sanatçının gözlem ve desen gücünü ortaya koyar. 1900 yılında vefat etmiştir.

Detaylar
Lot: 34 » Gravür

MISS PARDOE (1806-1862) ve WILLIAM H.BARTLETT (1809-1854) GÖZÜYLE İSTANBUL SEYAHATNAMESİ

"Beautés du Bosphore / George VIRTUE, London 1838"

19.Yüzyıl. 1838 baskısı, Fransızca, 164 sayfa, 79 gravür. Altın işlemeli, sırtı ve kapağı meşin orijinal cildinde. 1835 yılında İstanbul’a gelen Miss Pardoe şehrin büyüsüne kapılarak 9-10 ay gibi kısa bir süre İstanbul’da kalmıştır. Sultan II.Mahmud’un başta olduğu bu dönemde İstanbul’un eşsiz doğa güzellikleriyle dolu Boğaziçi’ni, halkın eğlence yerlerini, anıtlarını ve çarşılarını dolaşmış, Saray’ın düğün alaylarına katılmış, çeşitli sosyal konumdaki kişilerin konaklarında bulunmuştur.

Bu kitabı diğer anı kitaplarından ayıran en önemli özelliği kuşkusuz bir kadının yazmış olmasıdır, çünkü o dönem bir erkeğin giremediği yerlere girip oraları anlatması, Osmanlı kadınlarının kendi aralarındaki eğlencelerini, onların ağzından aşk hikayelerini yazması, aynı zamanda askeri ataşe babası sebebiyle Selimiye Kışlası’na, Harbiye Mektebi’ne de girip olup bitenleri öğrenerek aktarması seyahatnamesini eşsiz yapmaktadır. Doğaya ve şiire tutkun Pardoe, gördüklerini en ince ayrıntısıyla adeta resmeder gibi betimlemiştir. Bartlett ise Pardoe’nun kitabını resimlemek için 1835’te İstanbul’a gelmiştir. Tanzimat dönemi İstanbul’unu yabancı bir kadının gözünden anlatan, ünlü İngiliz sanatçı Bartlett imzalı etkileyici 79 adet gravür ile taçlanmış yüksek kondisyona sahip bu seyahatname, edebiyatın klasikleri arasında yer alan gerçek koleksiyonluk eserdir.

Provenans: Özel Koleksiyon

Ölçüler: 27 x 22 cm.

Detaylar
Lot: 40 » Hat

KAZASKER MUSTAFA İZZET EFENDİ (1801-1876)

“Celî Talik Zerendud Hat Levha”

19.Yüzyıl. Osmanlı. Ketebeli. Hicri 1278 (M.1861) tarihli. Kazasker (Kadıasker) Mustafa İzzet Efendi esere manzum (ketebe) imzasını “Hak-pay-i evliya, Seyyid İzzet Mustafa, 1278” şeklinde atmıştır. Yeşil/Siyah muşamba zemin üzerine zerendud tekniğinde celî talik hat ile ” Ya Hazret-i Pir Seyyid Aziz Mahmud Hüdai” yazılı. Haliyle, restorasyona ihtiyacı vardır. Türk Hat Sanatı’nın yüksek kıymette ele geçmez müzelik bir şaheseridir.

Provenans: Özel Koleksiyon’a aittir.

Referans: Türk Hattatları, Şevket RADO / Sayfa:216

Ölçüler: 36.5 x 151 cm.

Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Destân Ağazâde Mustafa Ağa’nın oğlu olarak H. 1216/M. 1801’de Tosya’da doğdu. Ana tarafından nesebi, Şeyh Seyyid İsmâ’il-i Rumî’ye dayanır. Babasının vefâtı üzerine, annesi tarafından çocuk denebilecek yaşta iken İstanbul’a gönderilir. Henüz 13 yaşında ve Fâtih’teki Baş Kurşunlu Medresesi’nde ilim tahsîl ederken Bahçekapısı’ndaki Hidâyet Cami’nde Cuma selâmlığına çıkan Sultan Mahmud’un huzurunda edâ ettiği na’t-ı şerîfin beğenilmesi üzerine Silâhdâr Gâzî Ahmed Paşazâde Alî Bey’in himâyesine verilir. 3 sene onun dâiresinde tahsîl ve terbiye görüp hüsn-i hat dersleri aldıktan sonra Galata Sarayı’na çerağ edilir. Orada da 3 sene kaldıktan sonra H. 1236/M. 1820’da Silâhdâr Alî Paşa’nın iltimâsı ile Enderûn’a alınır. Burada da Kömürcüzâde Hâfız Şeydâ’dan musıkî dersleri alıp neyzenlik ve hânendeliğe çalışır. Ancak daha sonra askerliğe geçmek arzusuyla saraydan çerâğ olmak ister. Kabul görmemesi üzerine 100 guruş mâhiye ihsân ile H. 1245/M. 1829’da hac vazifesini ifâ etmek üzere saraydan ayrılır.

Nakşibendî Târikatı meşâyihinden Kayserili Alî Efendi ile birlikte Hicaz’a giderek, Abdullah Dehlevî hulefâsından Şeyh Mehmed Cân Efendi’ye hizmetine girer. Oradan Mısır’a geçerek 7 ay kadar orada kalır. İstanbul’a döndükten sonra da Mahmud Paşa Hamamı civârında bir hâneye yerleşerek, başında Nakşî tâcı ve sırtında Dehlevî hırkası olduğu hâlde saray yaşantısından uzak durmaya çalışır. Ancak bir Ramazân günü Bayezid Cami’nde kamet aldığına şâhid olan Sultan Mahmud, hizmetini terkederek bu kıyafete girdiği için kendisine pek ziyâde kızıp nefyine fermân verir. Araya girenlerin delâleti ile affedilerek, tekrar Sultan Mahmud’un muhabbetini kazanan Mustafa İzzet Efendi, ömrünün sonuna kadar sultanın sâz nevbetlerine devam ederek nice lütûf ve iltifâtına nâil olur. Muhtelif tarihlerde muzıka ve hademe-i hümâyûnun hutût muallimliklerine tayin edilir.

Sultan Abdülmecîd’in cülûsundan sonra da Eyüp Sultan Cami hitâbetine getirilir. Ayrıca Lâleli Cami Evkafı’nın kaymakamlığı da uhdesine tevcîh edilir. 1261 senesi Muharrem’inde (Ocak-1845) Eyüp Sultan Cami’nde Sultân Abdülmecîd’in huzurunda okuduğu hutbe pek ziyâde beğenildiğinden imâm-ı sânî-i sultânî olur. Bu arada ilmiye kademelerinde de hızla yükselerek muhtelif tarihlerde Selânik, Mekke ve İstanbul kadılığı payelerini elde eder. Receb-1265/Mayıs-1849’ta da Anadolu Kazaskerliği pâyesini alır. O senenin Zi’l-hicce’sinde(Kasım) de baş-imâm olan Mustafa İzzet Efendi’ye ilâve olarak Rumeli Kazaskerliği pâyesi verilir. Ertesi sene şehzâdegânın yazı muallimliğine ve Şehzâde Abdülazîz’in müzâkerecilik hizmetine tayin olunur. H. 1269/M. 1852’de imâmlıktan ayrıldıktan sonra iki def’a Meclis-i Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliyye’ye âza ve ardından fiilen Rumeli Kazaskeri olup “hasbe’l-usûl Reisü’l-ulemâ ve Nâkibü’l-eşrâf” olur.

Meclis-i Vükelâ’ya me’mur iken H. 27 Şevvâl 1293/M. 16 Kasım 1876 tarihinde vefât eden Mustafa İzzet Efendi, müntesiblerinden olduğu Tophâne’deki Kadirîhâne Tekkesi’nin hazîresinde medfundur. Defni esnâsında, fazilet sâhibi bir zâtın, “Efendiler, buraya gömdüğümüz bir ma’arif sandığıdır!” dediği menkûldür. Mezartaşındaki kitâbe şâkirdlerinden Muhsinzâde Abdullah Bey tarafından yazılmıştır.

Detaylar
Lot: 45 » Gümüş

SULTAN III.SELİM HAN TUĞRALI GÜMÜŞ DİVİT

18.Yüzyıl. Osmanlı. Sultan III.Selim Han (1789-1807) tuğralı. Eski Türkçe (Osmanlıca) ile “Amel-i Şehrî” usta damgalı. Gümüş. Cübbe kolunun içinde yani yende taşınan tip kol diviti. Birbirine tesbit edilmiş mürekkep hokkası ve kalem muhafazasından (kalemdan) oluşmakta, altın vermeyli. Yalın işçilikli, kazıma (grave) ve kalemişi tekniği ile stilize floral tezyinatlı. Fevkalade kondisyonda. Osmanlı Gümüş Sanatı’nın yüksek kıymette ele geçmez koleksiyonluk bir örneğidir.

Referans: Eserin tuğrası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 45.sayfasında, usta damgası ise 107.sayfasında yer almaktadır.

Ölçüler: 5 x 24 x 6 cm.
Ağırlık: 269 gr.

Divit, genellikle silindir biçimli bir kalemdan ile bir hokkadan oluşan yazı takımıdır. Kolay taşınması için kalemdan ve hokka birbirine bağlı olarak tasarlanmıştır. Hattatlar ve katipler divitlerini bellerine sardıkları kuşağın içinde taşırlar, kaymasın diye de “divit şiltesi” denen genelde deriden yapılan bir kılıf içine koyarlardı. Divitlerde hokka kalemdanın alt bölümüne dışarıdan bakıldığında görülmeyecek biçimli vidalı olarak yerleştirilir ya da üst bölümün kenarına perçinlenirdi. Divitler boy ve özelliklerine göre başlıca “hattat diviti”, “kâtip diviti” ve “kassam diviti” olarak üçe ayrılır. Birçok malzemeden yapılmış olan divitler mevcut olsa da abanoz, fildişi ve altından olanlarına son derece nadir tesadüf edilir. Divit sanatkarlarına “Devati” denilir. Divit yapımı hayli ustalık ve emek isteyen zor bir sanat dalıdır. Evliya Çelebi (1611-1682) divitçi esnafına ait dükkânların Beyazıt’ta kağıtçılar içinde bulunduğunu nakletmiştir. “Devati”ler / Divitçiler, Süleymaniye Camii avlu duvarı önünde boydan boya sıralanmış kırka yakın dükkânda ve bir kısmı da Üsküdar’da bugün Arakıyeci Hacı Cafer Mahallesi adını taşıyan yerde 1900 başlarına kadar faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.

Detaylar
Lot: 46 » Gümüş

SULTAN II.MAHMUD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ DİVİT

19.Yüzyıl. Osmanlı. Sultan II.Mahmud Han (1808 - 1839) tuğralı. Eski Türkçe (Osmanlıca) ile “Mustafa Şehri” usta damgalı. Gümüş. Cübbe kolunun içinde yani yende taşınan tip kol diviti. Birbirine tesbit edilmiş mürekkep hokkası ve kalem muhafazasından (kalemdan) oluşmakta. Yalın işçilikli, kazıma (grave) ve kalemişi tekniği ile stilize floral tezyinatlı. Fevkalade kondisyonda. Osmanlı Gümüş Sanatı’nın yüksek kıymette ele geçmez koleksiyonluk bir örneğidir.

Referans: Eserin tuğrası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 45.sayfasında, usta damgası ise 108.sayfasında yer almaktadır.

Ölçüler: 5 x 27 x 6 cm.
Ağırlık: 399 gr.

Divit, genellikle silindir biçimli bir kalemdan ile bir hokkadan oluşan yazı takımıdır. Kolay taşınması için kalemdan ve hokka birbirine bağlı olarak tasarlanmıştır. Hattatlar ve katipler divitlerini bellerine sardıkları kuşağın içinde taşırlar, kaymasın diye de “divit şiltesi” denen genelde deriden yapılan bir kılıf içine koyarlardı. Divitlerde hokka kalemdanın alt bölümüne dışarıdan bakıldığında görülmeyecek biçimli vidalı olarak yerleştirilir ya da üst bölümün kenarına perçinlenirdi. Divitler boy ve özelliklerine göre başlıca “hattat diviti”, “kâtip diviti” ve “kassam diviti” olarak üçe ayrılır. Birçok malzemeden yapılmış olan divitler mevcut olsa da abanoz, fildişi ve altından olanlarına son derece nadir tesadüf edilir. Divit sanatkarlarına “Devati” denilir. Divit yapımı hayli ustalık ve emek isteyen zor bir sanat dalıdır. Evliya Çelebi (1611-1682) divitçi esnafına ait dükkânların Beyazıt’ta kağıtçılar içinde bulunduğunu nakletmiştir. “Devati”ler / Divitçiler, Süleymaniye Camii avlu duvarı önünde boydan boya sıralanmış kırka yakın dükkânda ve bir kısmı da Üsküdar’da bugün Arakıyeci Hacı Cafer Mahallesi adını taşıyan yerde 1900 başlarına kadar faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 16
sonraki