Arthill Müzayedeleri, konusunun en değerli uzman ve otoritelerinin ekspertiz ve katkıları ile hazırlanmakta, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Ayasofya Müzesi, Türbeler, Vakıflar ve Askeri Müze uzmanlarının onayı ile gerçekleşmektedir.
Eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. Eserler ile ilgili olarak +90 538 833 1391 no'lu telefondan bilgi alabilir, ayrıca randevu oluşturarak The Ritz-Carlton Residence'daki adresimizde koleksiyonu yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.
Müzayedelerimizde uygulanan komisyon oranı %15, KDV oranı ise %20'dir. Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra "7" (yedi) iş günüdür, ödemelerde o günkü "TCMB" döviz kuru esas alınır. Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir, cezai şart olarak %35 aracılık hizmeti uygulanır.
SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN’IN KIZI NÂİLE SULTAN’A AİT AZNAVUR İŞİ GÜMÜŞ TEPSİ
19.Yüzyıl. Osmanlı. Saray işi. Eski Türkçe (Osmanlıca) ile sahibinin adı “Devletlü İsmetlü Nâile Sultan-ı Aliyyetü'ş-şân Hazretleri” ibareli. Sultani özelliklerde ve Osmanlı Rokokosu üslubunda tasarlanmış, çift kulplu. Üst seviye aznavur (guilloché) işçiliği ile zengin dekorlu, merkezi kazıma (grave) ve kalemişi tekniği ile oluşturulmuş “Rokoko” madalyonlu. Fevkalade kondisyonda. Osmanlı Gümüş Sanatı’nın Hanedan’a ait olması sebebi ile büyük önem arz eden yüksek kıymette ele geçmez koleksiyonluk şaheseridir.
Ölçüler: 41 x 68 cm.
Ağırlık: 2882 gr.
Naile Sultan (1884-1957), Sultan II. Abdülhamid Han'ın ve Dilpesend Kadınefendi'nin kızıdır. Naile Sultan sarayda özel eğitim gördü, piyano, viyolonsel ve arp çalmasını öğrendi. 1901'de Gazi Osman Paşa'nın oğlu Cemaleddin Bey'le nişanlandı ancak bir süre sonra bir aşk skandalı yüzünden nişan bozuldu. Daha sonra 1905 yılında vezir Arif Hikmet Paşa'yla evlendi. Kuruçeşme Sahilsarayı'nda oturdular. 1924'te Hanedan'ın yurt dışına sürgün edilmesi üzerine eşiyle beraber Beyrut'a yerleşti. 1952'de Hanedan'ın kadınlarına Türkiye'ye dönme izni çıkınca diğer kız kardeşleri gibi Türkiye'ye döndü.
VEZİR AHMED REŞAD PAŞA’YA AİT MİNELİ GÜMÜŞ TABAKA
19.Yüzyıl sonu. Avusturya, Viyana. Vezir Ahmed Reşad Paşa için “George Adam Scheid (G.A.S)” tarafından özel olarak tasarlanılarak imal edilmiş. “G.A.S” imalat ve gümüş garanti damgalı. Üst seviye mine işçiliği ile “Ahmed Reşad Paşa” tasvirli ve floral tezyinatlı. Altın vermeyli. Fevkalade kondisyonda. Vezir Ahmed Reşad Paşa’ya ait olması sebebi ile büyük önem arz eden yüksek kıymette ele geçmez koleksiyonluk eserdir.
Provenans: Sultan II.Abdülhamid Han’ın Maliye Nazırı Vezir Ahmed Reşad Paşa Koleksiyonu
Ölçüler: 9 x 6 cm.
Ağırlık: 87 gr.
OSMANLI SARAY İŞİ MİNELİ (PLIQUE-À-JOUR) GÜMÜŞ ZARF TAKIMI
19.Yüzyıl. Osmanlı. Saray işi. 12 adetten oluşan tam takım, Rus “Kuznetsov” damgalı porselen fincanları ile birlikte. Gümüş, altın vermeyli. Eski Türkçe (Osmanlıca) ile “sülüs” hattı kullanılarak yazılmış “Keyifler tamam olsun, Afiyet olsun” ibareli. Osmanlı eserlerde zor tesadüf edilen “Plique-à-Jour” mine tekniği ile yapılmış. Ajurlu alanlara kırmızı, yeşil ve kobalt renk mine uygulanmış, tekrarlı “hilal”, “alem” ve “mızrak” motifleri ile bezenmiş. Haliyle. Orijinal “Osmanlı İmparatorluk Armalı” bordo renk muhafazası içerisinde. Osmanlı Gümüş Sanatı’nın son derece nadir, yüksek kıymette koleksiyonluk şaheserleridir.
Ölçüler: 6 x 5.5 cm. (her biri)
Ağırlık: 496 gr.
Osmanlı Saray Hazinesi’nden günümüze ulaşan değerli pek çok yapıtın arasında, çoğunlukla geç dönemlere ilişkin çay, kahve ve şerbet takımı gibi eşyalar geniş bir yer tutar. Söz konusu takımların bazıları zarflıdır. Büyük çoğunluğu altın, gümüş, mineli ve murassa olan bu grup eşya içinde en zengin çeşide sahip olanlar kahve fincanı zarflarıdır. Fincan zarfları, kahve içerken elin yanmaması için yapılmıştır. Osmanlı döneminde kulpsuz olan küçük boyutlu porselen fincanlar, zarfların içine yerleştirilir ve kahve bu şekilde içilirdi. Zarflar genellikle, ağız kısımları fincanınkinden biraz aşağıda olmak üzere, dudak payı bırakılarak yapılırdı. Zarf, bir nesneyi sarıp çevreleyen, koruyup taşıyan demektir. Zarflar Osmanlı’nın estetik zarafetini en iyi gösteren örneklerdendir. Genellikle küçük boyutta olanlara “bülbül yuvası”, daha geniş ve derinlerine ise “kallavi” adı verilirdi. 1640 tarihli “Narh Defterleri”ndeki fincan listesinde “paşa fincanı”, “hatai” gibi değişik isimler de yer almaktadır.
Osmanlı’da kahve ikramı törenseldir. Şöyle ki; kahve ikramını üç ya da dört genç kız yapar. Kızlardan biri mangal örtüsünü, ikincisi kahve tepsisiyle birlikte fincan ve zarfları, üçüncü kız stile oturtulmuş kahve ibriğini getirir, dördüncüsü ise fincanları doldurup zarflara yerleştirerek, zarfın ayağından iki parmağı ile tutarak tek tek konuklara ikram ederdi. Osmanlıda en seçkin fincan zarflarına sahip olmak önemli idi. Çünkü sahibi inceliğinin ve servetinin bir kanıtı olarak bu zarflar ile kahve ikram ederdi. Zarflar öylesine değerli ve mühimdi ki çeyiz sandıklarının en gözde eşyaları arasında kabul edilirlerdi.
SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ ÇİFT ŞAMDAN
19.Yüzyıl. Osmanlı. Sultan II.Abdülhamid Han (1876-1909) tuğralı. Gümüş, çift. Saray işi kalitede ve kallavi ebatlarda. Osmanlı Rokokosu üslubunda kazıma (grave), kabartma (repoussé) ve kalemişi tekniği ile stilize floral dekorlu. Platform kaideli, silindirik uzun boyunlu, bilezikli ve üç mumluklu. Rokoko “S” kıvrımlı mumluk kolları ve kaidesi aplike kuş ve geyik figürleri ile zenginleştirilmiş. Osmanlı Gümüş Sanatı’nın kallavi ebatları ve tasarımsal zenginliği ile dikkat çeken nadir koleksiyonluk şaheserleridir.
Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 47.sayfasında yer almaktadır.
Ölçüler: 46 x 37 cm. (her biri)
Ağırlık: 4241 gr.
Asıl yapılış amaçları ışık vermek gibi görünse de şamdanlar bilginin açığa çıkışını ve manevi aydınlanmayı sembolize eder. Soyut olan tanrının somut olarak ifade şekli olan bu eşyalar, hem tanrının nuru olan kutsal ışığı yaymakta, hem de sahipleri için güç ve statü göstergesi olmaktadırlar. Şamdan ve kandil gibi aydınlatma eşyalarının nur ve ışık ile ilgili oldukları ve tanrıyı sembolize ettikleri Kur’an-ı Kerim’in Nur Suresi 35. ayetine dayandırılır.
SULTAN ABDÜLMECİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ ÇİFT ŞAMDAN
19.Yüzyıl. Osmanlı. Sultan Abdülmecid Han (1839-1861) tuğralı. Gümüş, çift. Sultani özelliklerde ve saray işi kalitede. Sultan Abdülmecid dönemine özgü üslubun tüm özelliklerini barındırmakta. Kalemişi, kazıma/grave ve repousse tekniği ile stilize dekorlu. Mumluk kısmı ile geniş yayvan kaidesi egzotik yapraklardan oluşmakta. Sütunsal yüksek gövdeleri birbirinden farklı geometrik tezyinatlı bilezikler ile zenginleştirilmiş. Fevkalade kondisyonda. Osmanlı Gümüş Sanatı’nın nadir tesadüf edilen yüksek kıymete sahip koleksiyonluk örnekleridir.
Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 46.sayfasında yer almaktadır.
Yükseklik: 38 cm. (her biri)
Toplam ağırlık : 1.308 gr.
Asıl yapılış amaçları ışık vermek gibi görünse de şamdanlar bilginin açığa çıkışını ve manevi aydınlanmayı sembolize eder. Soyut olan tanrının somut olarak ifade şekli olan bu eşyalar, hem tanrının nuru olan kutsal ışığı yaymakta, hem de sahipleri için güç ve statü göstergesi olmaktadırlar. Şamdan ve kandil gibi aydınlatma eşyalarının nur ve ışık ile ilgili oldukları ve tanrıyı sembolize ettikleri Kur’an-ı Kerim’in Nur Suresi 35. ayetine dayandırılır.
OSMANLI 19.YÜZYIL SARAY İŞİ ÇİFT GÜMÜŞ (KARLIK) ŞERBETLİK
19.Yüzyıl. Osmanlı. Saray işi. Osmanlı Saray Yüksek Erkânı için Sultani özelliklerde ve işçilik kalitesinde özel olarak tasarlanılarak gümüşten imal edilmiş. Çift, kallavi ebatlarda. Ajurlu ve Bohem hazneli, karlık tipinde. Osmanlı Rokokosu üslubunda tezyinata sahip estetik harikası eserlerde üst seviye kazıma (grave), kabartma (repoussé), ve kalemişi teknikleri kullanılmış. Avrupa’da Osmanlı Pazarı için Türk beğenisine uygun olarak yapılan ve “Türk Camı” diye adlandırılan bordo renk “Bohem” hazneli, tekinin ağzı haliyle. Platform kaideli, çift taraftan kilit mekanizmalı, üstten kapaklı, uzun imbikli ve taşıma kulplu. Osmanlı Gümüş Sanatı’nın Saray için yapılan ve benzer örneği Dolmabahçe Sarayı Koleksiyonu’na Envanter No: 37/178 ile kayıtlı olan, yüksek kıymete ve koleksiyon değerine sahip ele geçmez koleksiyonluk şaheserlerdir.
Provenans: Edmonde Charles-Roux Koleksiyonu
Eser, Artcurial Paris’te düzenlenen 16.05.2022 tarihli “Antiquities & Islamic Arts” isimli katalogda Lot: 220 olarak yer almaktadır.
Ölçüler: 25 x 26 cm. (her biri)
Ağırlık: 4065 gr.
SULTAN II.MAHMUD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ “SARAY İŞİ” ROKOKO SEHPA
19.Yüzyıl başı. Osmanlı, İstanbul işi. Sultan II.Mahmud Han (1808-1839) tuğralı. Gümüş. Saray işi kalitede ve Sultani özelliklerde Osmanlı Rokokosu üslubunda tasarlanmış. Kallavi ebatlarda. Kabartma (repoussé), kazıma (grave), kumlama ve kalemişi teknikleri kullanılarak dekore edilmiş. Rokoko madalyonlar içerisine floral kompozisyonlar çalışılmış, tabla bordürü ve yan yüzler girlandlar ile zenginleştirilmiş. Geniş tabla merkezine battal boy vazoda çiçekler konulu muhteşem bir kompozisyon uygulanmış. Gümüş giydirme ahşap kasalı, kabriole altı ayaklı ve iri pabuçlu. Osmanlı Sarayı Yüksek Erkânı’nın estetik ve zevk anlayışının en güzel örneklerinden, emsalleri müze koleksiyonlarında yer alan ele geçmez şaheserdir.
Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 45.sayfasında yer almaktadır.
Ölçüler: 45.5 x 40 cm.
Ağırlık: 7.300 gr. (Ahşap kasası dahil)
SULTAN II.MAHMUD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ SULTANİ İBRİK
19.Yüzyıl başı. Osmanlı. Sultan II.Mahmud Han (1808-1839) tuğralı. Gümüş, İstanbul işi. Osmanlı Rokokosu üslubunda tasarlanmış, tüm yüzeyi "Pointe de Diamant / Elmas Noktası" kabartma motifi ile tezyinli. Saray işi kalitede. Repoussé işçiliğinin zirvesi oyma ve kabartma tekniği ile main şeklinde stilize baklava desenli. Platform kaideli, armudi gövdeli, uzun emzikli ve Rokoko “S” kulplu. Kubbesel kapağı aplike bol yapraklı gonca formunda. Bu tip baklava desenli nadir örnekler Topkapı Sarayı Müzesi (Envanter No: 25/3727) ve Türk ve İslam Eserleri Müzesi Koleksiyonu’nda (Envanter No: 211 Pertevniyal Valide Sultan Türbesi’ne ait eser) yer almaktadır. Osmanlı Sarayı Yüksek Erkânı’nın estetik ve zevk anlayışının en güzel örneklerinden, emsalleri müze koleksiyonlarında yer alan ele geçmez müzelik şaheserdir.
Provenans: A.N ve M.B. Eski Koleksiyonu’na aittir.
Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 45.sayfasında yer almaktadır.
Ölçüler: 23 x 15 cm.
Ağırlık: 597 gr.
OSMANLI 17.YÜZYIL MÜZELİK GÜMÜŞ GÜLEBDAN
17.Yüzyıl başı. Osmanlı. Saray işi. Rumî üslubunda tasarlanmış, şemseli. Sultani özelliklerde ve işçilik kaitesinde 16. ve 17.Yüzyıla özgü karakteristik üslupla imal ve tezyin edilmiş, kallavi ebatlarda. Kazıma (grave) ve kalemişi tekniği ile oluşturulmuş “Hatayi” dolgulu “Rumî Şemseler” ile bezeli. Gövdesi Rumî girlandlar, tabanı lale motifleri ile çevrelenmiş. İki parçadan müteşekkil. Platform kaideli, şişkin gövdeli, küre bağlantılı, boğumlu ve bilezikli. Ağız kısmı habbe formunda. Boynu vidalı, hazneye giren uzun kısmı gümüş, aynı üslupta tezyinli. Fevkalade kondisyonda. Osmanlı Gümüş Sanatı’nın erken devir önemli örneklerinden gerçek bir koleksiyon parçası ve ele geçmez müzelik şaheserdir.
Referans: Referans: The Art of Turkish Metalworking / Fulya Bodur, 1987
Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman, 1996
Uzunluk: 28 cm.
Ağırlık: 496 gr.
SULTAN III.AHMED HAN TUĞRALI GÜMÜŞ DİVİT
18.Yüzyıl başı. Osmanlı. Sultan III.Ahmed Han (1703-1730) tuğralı. Eski Türkçe (Osmanlıca) ile “Amel-i Mehmed” usta damgalı. Murassa gümüş, yakut taş montürlü. Cübbe kolunun içinde yani yende taşınan tip kol diviti. Birbirine tesbit edilmiş mürekkep hokkası ve kalem muhafazasından (kalemdan) oluşmakta, altın vermeyli. Yalın işçilikli, kazıma (grave) ve kalemişi tekniği ile “Osmanlı Rokokosu” üslubunda stilize tezyinatlı, mürekkep kapağı iri yakut taş mıhlı. Fevkalade kondisyonda. Osmanlı Gümüş Sanatı’nın yüksek kıymette ele geçmez koleksiyonluk bir örneğidir.
Referans: Eserin tuğrası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 43.sayfasında, usta damgası ise 106.sayfasında yer almaktadır.
Ölçüler: 6 x 7 x 30 cm.
Ağırlık: 551 gr.
Divit, genellikle silindir biçimli bir kalemdan ile bir hokkadan oluşan yazı takımıdır. Kolay taşınması için kalemdan ve hokka birbirine bağlı olarak tasarlanmıştır. Hattatlar ve katipler divitlerini bellerine sardıkları kuşağın içinde taşırlar, kaymasın diye de “divit şiltesi” denen genelde deriden yapılan bir kılıf içine koyarlardı. Divitlerde hokka kalemdanın alt bölümüne dışarıdan bakıldığında görülmeyecek biçimli vidalı olarak yerleştirilir ya da üst bölümün kenarına perçinlenirdi. Divitler boy ve özelliklerine göre başlıca “hattat diviti”, “kâtip diviti” ve “kassam diviti” olarak üçe ayrılır. Birçok malzemeden yapılmış olan divitler mevcut olsa da abanoz, fildişi ve altından olanlarına son derece nadir tesadüf edilir. Divit sanatkarlarına “Devati” denilir. Divit yapımı hayli ustalık ve emek isteyen zor bir sanat dalıdır. Evliya Çelebi (1611-1682) divitçi esnafına ait dükkânların Beyazıt’ta kağıtçılar içinde bulunduğunu nakletmiştir. “Devati”ler / Divitçiler, Süleymaniye Camii avlu duvarı önünde boydan boya sıralanmış kırka yakın dükkânda ve bir kısmı da Üsküdar’da bugün Arakıyeci Hacı Cafer Mahallesi adını taşıyan yerde 1900 başlarına kadar faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.
SULTAN III.AHMED HAN TUĞRALI GÜMÜŞ DİVİT
18.Yüzyıl başı. Osmanlı. Sultan III.Ahmed Han (1703-1730) tuğralı. Eski Türkçe (Osmanlıca) ile “Amel-i Mehmed” usta damgalı. Gümüş. Cübbe kolunun içinde yani yende taşınan tip kol diviti. Birbirine tesbit edilmiş mürekkep hokkası ve kalem muhafazasından (kalemdan) oluşmakta, altın vermeyli. Yalın işçilikli, kazıma (grave) ve kalemişi tekniği ile stilize floral tezyinatlı. Fevkalade kondisyonda. Osmanlı Gümüş Sanatı’nın yüksek kıymette ele geçmez koleksiyonluk bir örneğidir.
Referans: Eserin tuğrası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 43.sayfasında, usta damgası ise 106.sayfasında yer almaktadır.
Ölçüler: 5.5 x 29.5 x 6 cm.
Ağırlık: 452 gr.
Divit, genellikle silindir biçimli bir kalemdan ile bir hokkadan oluşan yazı takımıdır. Kolay taşınması için kalemdan ve hokka birbirine bağlı olarak tasarlanmıştır. Hattatlar ve katipler divitlerini bellerine sardıkları kuşağın içinde taşırlar, kaymasın diye de “divit şiltesi” denen genelde deriden yapılan bir kılıf içine koyarlardı. Divitlerde hokka kalemdanın alt bölümüne dışarıdan bakıldığında görülmeyecek biçimli vidalı olarak yerleştirilir ya da üst bölümün kenarına perçinlenirdi. Divitler boy ve özelliklerine göre başlıca “hattat diviti”, “kâtip diviti” ve “kassam diviti” olarak üçe ayrılır. Birçok malzemeden yapılmış olan divitler mevcut olsa da abanoz, fildişi ve altından olanlarına son derece nadir tesadüf edilir. Divit sanatkarlarına “Devati” denilir. Divit yapımı hayli ustalık ve emek isteyen zor bir sanat dalıdır. Evliya Çelebi (1611-1682) divitçi esnafına ait dükkânların Beyazıt’ta kağıtçılar içinde bulunduğunu nakletmiştir. “Devati”ler / Divitçiler, Süleymaniye Camii avlu duvarı önünde boydan boya sıralanmış kırka yakın dükkânda ve bir kısmı da Üsküdar’da bugün Arakıyeci Hacı Cafer Mahallesi adını taşıyan yerde 1900 başlarına kadar faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.
SULTAN III.SELİM HAN TUĞRALI GÜMÜŞ DİVİT
18.Yüzyıl. Osmanlı. Sultan III.Selim Han (1789-1807) tuğralı. Eski Türkçe (Osmanlıca) ile “Amel-i Şehrî” usta damgalı. Gümüş. Cübbe kolunun içinde yani yende taşınan tip kol diviti. Birbirine tesbit edilmiş mürekkep hokkası ve kalem muhafazasından (kalemdan) oluşmakta, altın vermeyli. Yalın işçilikli, kazıma (grave) ve kalemişi tekniği ile stilize floral tezyinatlı. Fevkalade kondisyonda. Osmanlı Gümüş Sanatı’nın yüksek kıymette ele geçmez koleksiyonluk bir örneğidir.
Referans: Eserin tuğrası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 45.sayfasında, usta damgası ise 107.sayfasında yer almaktadır.
Ölçüler: 5 x 24 x 6 cm.
Ağırlık: 269 gr.
Divit, genellikle silindir biçimli bir kalemdan ile bir hokkadan oluşan yazı takımıdır. Kolay taşınması için kalemdan ve hokka birbirine bağlı olarak tasarlanmıştır. Hattatlar ve katipler divitlerini bellerine sardıkları kuşağın içinde taşırlar, kaymasın diye de “divit şiltesi” denen genelde deriden yapılan bir kılıf içine koyarlardı. Divitlerde hokka kalemdanın alt bölümüne dışarıdan bakıldığında görülmeyecek biçimli vidalı olarak yerleştirilir ya da üst bölümün kenarına perçinlenirdi. Divitler boy ve özelliklerine göre başlıca “hattat diviti”, “kâtip diviti” ve “kassam diviti” olarak üçe ayrılır. Birçok malzemeden yapılmış olan divitler mevcut olsa da abanoz, fildişi ve altından olanlarına son derece nadir tesadüf edilir. Divit sanatkarlarına “Devati” denilir. Divit yapımı hayli ustalık ve emek isteyen zor bir sanat dalıdır. Evliya Çelebi (1611-1682) divitçi esnafına ait dükkânların Beyazıt’ta kağıtçılar içinde bulunduğunu nakletmiştir. “Devati”ler / Divitçiler, Süleymaniye Camii avlu duvarı önünde boydan boya sıralanmış kırka yakın dükkânda ve bir kısmı da Üsküdar’da bugün Arakıyeci Hacı Cafer Mahallesi adını taşıyan yerde 1900 başlarına kadar faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.
SULTAN II.MAHMUD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ KANDİL
19.Yüzyıl başı. Osmanlı. Sultan II.Mahmud Han (1808-1839) tuğralı. Ajurlu, tek hazneli. Kazıma (grave) ve kalemişi tekniği ile zarif dekorlu. Gövdesi girlandlarla çevrili, stilize akantus yaprakları ile bezeli. Gümüş askılı ve askı aparatlı, her halkası tuğralı. Osmanlı Gümüş Sanatı’nın koleksiyon değeri yüksek seçkin bir örneğidir.
Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 45.sayfasında yer almaktadır.
Ölçüler: 16 x 13 cm.
Zincir Uzaklık: 48 cm.
Ağırlık: 457 gr.
Form ve motifleri genellikle bir inancı yansıtan ve aydınlığı temsil eden kandiller eşya ve sembol olarak kutsal kitaplarda önemli bir yer tutar. Hz. Süleyman’ın sarayında ve daha sonra Bâbil’e götürülen değerli eşya arasında altın kandiller de vardı (I. Krallar, 7/49; II. Tarihler, 13/11; Yeremya, 52/19). Yeni Ahid’de Hz. Îsâ’ya izâfe edilen bir cümlede Hz. Yahyâ kandile benzetilir (Yuhanna, 5/35-36). Simeon da Hz. Îsâ’yı henüz bebekken kucağına alıp ondan Allah’ın bütün milletlerin yolunu aydınlatmak için hazırladığı ışık diye bahseder (Luka, 2/31). Bu söz, Hıristiyan dünyasında ışığa ve onun kaynağı olan mum ve kandile neredeyse kutsallık izâfe edilecek bir önem kazandırmıştır. Vaftiz, düğün ve cenaze törenlerinde gündüz de olsa mum yakıldığı gibi kilise ve dindar Hristiyan evlerindeki Meryem ana ve Hz. Îsâ ikonalarının önünde de hiç sönmeyen kandiller yakılmaktadır; Türkçe’deki “Meryem Ana kandili gibi” (zayıf yanan, güçsüz ışık) deyimi de buradan gelmektedir.
SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ ZARF TAKIMI / 12’Lİ
19.Yüzyıl. Osmanlı. Sultan II.Abdülhamid Han (1876-1909) tuğralı. 12 adetten oluşan tam takım. Rus “Kuznetsov” damgalı porselen fincanları ile birlikte. Ajur işçilikli, kazıma (grave) ve kalemişi tekniği ile madalyonlar içerisi “Osmanlı İmparatorluk Arması”, “Ayasofya” ve “Kızkulesi” tasvirli, stilize floral motifler ve kuş figürleri ile zenginleştirilmiş. Altın vermeyli. Orijinal Sultan II.Abdülhamid Han tuğralı bordo renk muhafazası içerisinde. Osmanlı Gümüş Sanatı’nın tam takım olarak zor tesadüf edilen koleksiyonluk örnekleridir.
Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 47.sayfasında yer almaktadır.
Ölçüler: 6 x 5.5 cm.
Ağırlık: 214 gr.
Osmanlı Saray Hazinesi’nden günümüze ulaşan değerli pek çok yapıtın arasında, çoğunlukla geç dönemlere ilişkin çay, kahve ve şerbet takımı gibi eşyalar geniş bir yer tutar. Söz konusu takımların bazıları zarflıdır. Büyük çoğunluğu altın, gümüş, mineli ve murassa olan bu grup eşya içinde en zengin çeşide sahip olanlar kahve fincanı zarflarıdır. Fincan zarfları, kahve içerken elin yanmaması için yapılmıştır. Osmanlı döneminde kulpsuz olan küçük boyutlu porselen fincanlar, zarfların içine yerleştirilir ve kahve bu şekilde içilirdi. Zarflar genellikle, ağız kısımları fincanınkinden biraz aşağıda olmak üzere, dudak payı bırakılarak yapılırdı. Zarf, bir nesneyi sarıp çevreleyen, koruyup taşıyan demektir. Zarflar Osmanlı’nın estetik zarafetini en iyi gösteren örneklerdendir. Genellikle küçük boyutta olanlara “bülbül yuvası”, daha geniş ve derinlerine ise “kallavi” adı verilirdi. 1640 tarihli “Narh Defterleri”ndeki fincan listesinde “paşa fincanı”, “hatai” gibi değişik isimler de yer almaktadır.
Osmanlı’da kahve ikramı törenseldir. Şöyle ki; kahve ikramını üç ya da dört genç kız yapar. Kızlardan biri mangal örtüsünü, ikincisi kahve tepsisiyle birlikte fincan ve zarfları, üçüncü kız stile oturtulmuş kahve ibriğini getirir, dördüncüsü ise fincanları doldurup zarflara yerleştirerek, zarfın ayağından iki parmağı ile tutarak tek tek konuklara ikram ederdi. Osmanlıda en seçkin fincan zarflarına sahip olmak önemli idi. Çünkü sahibi inceliğinin ve servetinin bir kanıtı olarak bu zarflar ile kahve ikram ederdi. Zarflar öylesine değerli ve mühimdi ki çeyiz sandıklarının en gözde eşyaları arasında kabul edilirlerdi.
SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ “ROKOKO” MÜCEVHER KUTUSU
19.Yüzyıl. Osmanlı. Sultan II.Abdülhamid Han (1876-1909) tuğralı. Osmanlı Rokokosu üslubunda tasarlanılarak imal edilmiş. Kabartma (repoussé), kazıma (grave) ve kalemişi tekniği ile stilize floral tezyinatlı, madalyonlar içerisi “Galata Kulesi” gibi eski İstanbul tasvirleri ile bezeli. Osmanlı Çeyiz Kültürü’nün önemli bir unsuru olan mücevher kutularının seçkin ve koleksiyonluk bir örneğidir.
Ölçüler: 13.5 x 16 cm.
Ağırlık: 384 gr.
SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ “ZENNE” MÜCEVHER KUTUSU
19.Yüzyıl. Osmanlı. Sultan II.Abdülhamid Han (1876-1909) tuğralı. Zenne tip, aykırı mini boyda. Osmanlı Rokokosu üslubunda gümüşten kabartma (repoussé), kazıma (grave) ve kalemişi teknikleri kullanılarak imal edilmiş, stilize floral tezyinatlı. Kubbesel kapaklı, kilit mekanizmalı. İçi bordo renk kadife kaplı. Osmanlı çeyiz kültürünün önemli bir unsuru olan mücevher kutularının seçkin ve koleksiyonluk bir örneğidir.
Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 47.sayfasında yer almaktadır.
Ölçüler: 9.5 x 8.5 cm.
Ağırlık: 114 gr.