• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

MÜZELİK ve KOLEKSİYONLUK ESERLER MÜZAYEDESİ | 24

  • Kategori: Cam
Lot: 16 » Cam

OSMANLI HIDİV ABBAS HİLMİ PAŞA İÇİN YAPILMIŞ AKUSTİK TOPLARI İLE BİRLİKTE ÇİFT CAM KANDİL

“Hıdiv Abbas Hilmi es-Sani”

Hicri 1328 tarihli. Sultan II.Abdülhamid Han tarafından 1893'te Mısır Hıdivi olarak atanan Hıdiv Abbas Hilmi Paşa için özel olarak yapılmış. Çift. Memluk stili. Akustik topları ile birlikte, askı kulplu, altın konturlu. Cam üzerine kırmızı ve mavi renk mine ile tezyin edilmiş, sülüs hattı ile yazılmış, yoğun altın ile bezenmiş, stilize floral motiflerle neticelendirilmiş. Akustik aparatları silme altın vermeyli.

Müstesna eserlerin madalyonlarına “Hıdiv Abbas Hilmi es-Sani”, kitabelerine ise “Şerefli Aziz Efendimiz II.Abbas Hilmi, Allah onun saltanatını devam ettirsin” ve “Hicri 1328” tarihi, bordürlerine ise “Nur Suresi, 35.Ayet” tatbik edilmiş. Mealen; “Allah göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun temsili, içinde ışık bulunan kandil gibidir. O kandil bir fanus içindedir. O fanus inciden bir yıldız gibidir. Doğuya da batıya da ait olmayan mübarek bir ağacın yağından yakılır, onun yağı neredeyse kendisine ateş dokunmasa bile ışık verir. Nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruna eriştirir. Allah insanlara örnekler verir. Allah her şeyi bütün ayrıntılarıyla bilendir” yazmakta.

İslam dininde kandiller ilahi ışık sembolü olarak Allah’ın nuruyla eş değerde tutulmuştur. Soyut olan tanrının somut olarak ifade şekli olan kandiller, hem tanrının nuru olan kutsal ışığı yaymakta, hem de sahipleri için güç ve statü göstergesi olmaktadırlar. Kandillerin nur ve ışık ile ilgili oldukları ve tanrıyı sembolize ettikleri Kur’an-ı Kerim’in Nur Suresi 35. ayetine dayandırılır.

İslam Kültürü’nde simgesel anlam taşıyan kandillerin şahsa yapılmış nadir örnekleri arasında “Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde Envanter No:1032 ile kayıtlı “Cevkandar Seyfeddin İlmelek” için yapılmış kandil”, “Metropolitan Müzesi’nde Envanter No:580–1875 ile kayıtlı “Seyfeddin al-Nasiri” için yapılmış kandil”, Gulbenkian Müzesi’nde Envanter No:1033 ile kayıtlı “Amir Alin ibn Baktamur” için yapılmış kandil”, Victoria & Albert Museum’da Envanter No:322-1900 ile kayıtlı “Sultan Rukn al-Din Baybars” için yapılmış kandil”, “Victoria & Albert Museum’da Envanter No: 1056–1869 ile kayıtlı “Seyfeddin Aqbugha” için yapılmış kandil” ile British Museum’da Envanter No:OA+521-G.497 ile kayıtlı “Amir Shaykhu” için yapılmış cam kandilleri sayabiliriz. Dini ve tasavvufi açıdan önemli anlamları olan ve benzer örnekleri müze koleksiyonlarında yer alan müstesna eserler fevkalade kondisyondadır. Çift olmaları sebebi ile ayrıca önem arz eden, ele geçmez yüksek kıymette müzelik şaheserlerdir.

Müzayede Referans: Christie’s Müzayede Evi’nin Aralık 2000’de düzenlediği “Rothschild Koleksiyonu Müzayedesi”nde lot 13 olarak yer alan “Sultan Al-Nasır Muhammad” için yapılmış (bir adet) Memluk cam kandil 1.300.000 USD. fiyata satılmıştır.

Ölçüler: 34 x 24 cm. (her biri)
Askı Topu Ölçüleri: 17 x 9 cm. (her biri)

Detaylar
Lot: 156 » Cam

OSMANLI 19.YÜZYIL BOHEM NARGİLE ŞİŞESİ

19.Yüzyıl. Bohem. Osmanlı Pazarı için özel imalat. Osmanlı İmparatorluğu'nun üst düzey yaşamı içinde oldukça popüler olan, Türk beğenisine uygun olarak yapılan ve “Türk Camı” diye adlandırılan Bohem Cam Sanatı’nın kızıl pembe renkte, klasik Bohem üslubunda kesme işçiliği ile dekorlu, Rokoko üslubunda tezyinatlı, yoğun altın bezemeler ile zenginleştirilmiş koleksiyonluk bir örneğidir.

Yükseklik: 30 cm.

Bohemya Camcılığı, 17.Yüzyılda Avrupa’da gerçek bir sanat haline gelse de 18.Yüzyıl başlarında öylesine boyutlara ulaşmıştır ki çok sayıda sanatçı, ressam, gravür ve cam ustasının varlığı ile Hindistan’dan Güney Amerika’ya kadar hemen her yere ihraç edilmeye başlanmıştır. Belgelere göre o dönem İzmir ile Avrupa’nın 12 büyük şehriyle, limanında 38 adet “Bohemya Evi” açılmıştır. Kısacası, Bohemya’lı camcılar dünyayı değişik bir ürün kimliğiyle, “camla” fethetmişlerdir. Bohemya akımı 1820’lerden sonra hızla ilerleyerek Fransa, İngiltere ve Almanya’daki cam ustalarını da etkilemiştir. Bu sebeple Bohem cam eserlerin bazen Bohemya, Fransa veya Venedik kökenli mi olduğu tartışmalıdır. Bohemya camları, olağanüstü tekniği nedeniyle pazar olarak Osmanlı Sarayı gibi daima en üst düzeydeki kesime hitap etmiştir. Osmanlı İmparatorluğunun üst düzey yaşamı içinde oldukça popüler olan ve Türk beğenisine uygun olarak yapılan üretimler ise “Türk Camı” diye adlandırılmıştır. 1850’li yıllarda inşaatı tamamlanmış olan Dolmabahçe Sarayı’nda, Topkapı Sarayı’nda ve diğer Osmanlı Saray Koleksiyonları’nda ciddi miktarda Bohem Camı bulunmaktadır.

Detaylar
Lot: 157 » Cam

OSMANLI 19.YÜZYIL BAŞI “BOHEM” BİLLUR SAHLEPLİK TAKIMI

19.Yüzyıl başı. Osmanlı İmparatorluğu'nun üst düzey yaşamı içinde oldukça popüler olan Bohem Cam Sanatı’nın billur renkte ve kallavi ebatlarda, şişkin gövdeli, şişkin bombe kapaklı ve altı geniş tabaklı olarak tasarlanmış kusursuz örneği. Klasik Bohem üslubunda derin kesme tekniği ile Osmanlı zevkine uygun olarak stilize geometrik tezyinatlı. Altın vermeyli bronz kapak tutamağı palamut formunda. Eser, şüphesiz Avrupa’da Osmanlı pazarı için Türk beğenisine uygun olarak yapılan ve “Türk Camı” diye adlandırılan ürünlerin ve Osmanlı İmparatorluğu’nun camcılık girişimlerinde oldukça önemli izler bırakmış olan Bohem Cam Sanatı’nın fevkalade kondisyona sahip, kusursuz ve eksiksiz takım olarak nadir tesadüf edilen, ihtişamlı görselliği ile dikkat çeken koleksiyonluk bir örneğidir.

Tabak Çapı: 14 cm.
Yükseklik: 17 cm.

Bohemya Camcılığı, 17.Yüzyılda Avrupa’da gerçek bir sanat haline gelse de 18.Yüzyıl başlarında öylesine boyutlara ulaşmıştır ki çok sayıda sanatçı, ressam, gravür ve cam ustasının varlığı ile Hindistan’dan Güney Amerika’ya kadar hemen her yere ihraç edilmeye başlanmıştır. Belgelere göre o dönem İzmir ile Avrupa’nın 12 büyük şehriyle, limanında 38 adet “Bohemya Evi” açılmıştır. Kısacası, Bohemya’lı camcılar dünyayı değişik bir ürün kimliğiyle, “camla” fethetmişlerdir. Bohemya akımı 1820’lerden sonra hızla ilerleyerek Fransa, İngiltere ve Almanya’daki cam ustalarını da etkilemiştir. Bu sebeple Bohem cam eserlerin bazen Bohemya, Fransa veya Venedik kökenli mi olduğu tartışmalıdır. Bohemya camları, olağanüstü tekniği nedeniyle pazar olarak Osmanlı Sarayı gibi daima en üst düzeydeki kesime hitap etmiştir. Osmanlı İmparatorluğunun üst düzey yaşamı içinde oldukça popüler olan ve Türk beğenisine uygun olarak yapılan üretimler ise “Türk Camı” diye adlandırılmıştır. 1850’li yıllarda inşaatı tamamlanmış olan Dolmabahçe Sarayı’nda, Topkapı Sarayı’nda ve diğer Osmanlı Saray Koleksiyonları’nda ciddi miktarda Bohem Camı bulunmaktadır.

Detaylar
Lot: 158 » Cam

OSMANLI 19.YÜZYIL BAŞI “BOHEM” FISTIKİ SAHLEPLİK TAKIMI

19.Yüzyıl başı. Osmanlı İmparatorluğu'nun üst düzey yaşamı içinde oldukça popüler olan Bohem Cam Sanatı’nın nadir fıstıki renkte ve kallavi ebatlarda, şişkin gövdeli, şişkin bombe kapaklı ve altı geniş tabaklı olarak tasarlanmış kusursuz örneği. Klasik Bohem üslubunda derin kesme tekniği ile Osmanlı zevkine uygun olarak stilize geometrik tezyinatlı. Altın vermeyli bronz kapak tutamağı meyve formunda. Eser, şüphesiz Avrupa’da Osmanlı pazarı için Türk beğenisine uygun olarak yapılan ve “Türk Camı” diye adlandırılan ürünlerin ve Osmanlı İmparatorluğu’nun camcılık girişimlerinde oldukça önemli izler bırakmış olan Bohem Cam Sanatı’nın fevkalade kondisyona sahip, kusursuz ve eksiksiz takım olarak nadir tesadüf edilen, ihtişamlı görselliği ile dikkat çeken koleksiyonluk bir örneğidir.

Tabak Çapı: 14 cm.
Yükseklik: 17 cm.

Bohemya Camcılığı, 17.Yüzyılda Avrupa’da gerçek bir sanat haline gelse de 18.Yüzyıl başlarında öylesine boyutlara ulaşmıştır ki çok sayıda sanatçı, ressam, gravür ve cam ustasının varlığı ile Hindistan’dan Güney Amerika’ya kadar hemen her yere ihraç edilmeye başlanmıştır. Belgelere göre o dönem İzmir ile Avrupa’nın 12 büyük şehriyle, limanında 38 adet “Bohemya Evi” açılmıştır. Kısacası, Bohemya’lı camcılar dünyayı değişik bir ürün kimliğiyle, “camla” fethetmişlerdir. Bohemya akımı 1820’lerden sonra hızla ilerleyerek Fransa, İngiltere ve Almanya’daki cam ustalarını da etkilemiştir. Bu sebeple Bohem cam eserlerin bazen Bohemya, Fransa veya Venedik kökenli mi olduğu tartışmalıdır. Bohemya camları, olağanüstü tekniği nedeniyle pazar olarak Osmanlı Sarayı gibi daima en üst düzeydeki kesime hitap etmiştir. Osmanlı İmparatorluğunun üst düzey yaşamı içinde oldukça popüler olan ve Türk beğenisine uygun olarak yapılan üretimler ise “Türk Camı” diye adlandırılmıştır. 1850’li yıllarda inşaatı tamamlanmış olan Dolmabahçe Sarayı’nda, Topkapı Sarayı’nda ve diğer Osmanlı Saray Koleksiyonları’nda ciddi miktarda Bohem Camı bulunmaktadır.

Detaylar
Lot: 159 » Cam

OSMANLI 19.YÜZYIL BEYKOZ “MAYDANOZLU” BİLLUR NARGİLE ŞİŞESİ

19.Yüzyıl. Beykoz mamulâtı. Billur gövdesinin yüzeyi kesme tekniği ile geometrik dekorlu, altın yaldız stilize “maydanoz” desenli, her iki yönde sevgi, aşk ifadesi “kalp” formlu madalyona sahip. Dairesel yüksek tabanlı, şişkin gövdeli, dar uzun boyunlu. Ağız çevresi ve kaidesi altın konturlu. Şişe dibi pembe renk emzikli. Fevkalade kondisyonda. Beykoz Cam Sanatı’nın günümüze kadar ulaşmış nadir ve koleksiyonluk örneklerinden.

Yükseklik: 30 cm.

Nargile, geleneksel bir tütün içme aracıdır. Kullanıcının bir hortum aracılığıyla sudan geçerek süzülen dumanı içine çekmesini sağlayan bir düzenek olan nargile, içim şekli ve adabı, yüzlerce yılda oluşmuş kullanım geleneği ile basit bir aletten fazlasını ifade etmekte olup, doğu kültürünün bir parçası haline gelmiştir. Osmanlı’da 16.Yüzyılda Amerika'dan gelen tütünün tanınması ile başlamıştır.

17. ve 18.Yüzyıl’ın sonuna kadar özellikle İstanbul’da camcı esnafınca birtakım loncaların kurulduğu cam imalathaneleri bulunmaktaydı. İlki Boğaziçi’nin Anadolu kıyısındaki Beykoz civarında, bir Mevlevi dervişi olan Mehmet Dede tarafından kurulmuştur. Bu imalathanede fincan, sürahi, vazo, reçellik, gülabdan ve üzeri yaldızlı nakışlarla süslenmiş beyaz süt rengi veya saydam olmayan mavi renkte bir cam hamurundan yapılmış eşyalar üretilmiştir. Adını ilk yapıldıkları yerden alan bu ürünler “Beykoz camları” ya da “İstanbul işi” olarak anılmaktadır. Beykoz işlerini Avrupa ürünlerinden ayıran özellikler vardır. Beykozların arkasından ışık tutulunca kırmızı renkte yansıma olmaktadır. Bunun Beykoz camları içerisinde bulunan kumun özelliğinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Diğer özellikler ise kesme öbeği veya çukuru denen izlerin olması, kulp ve ayakların yapıştırılma şekillerinin farklı olmasıdır. Beykoz’da kristal cam ve opal camdan çeşitli eşyalar yapılmıştır. Beykozların renksiz saydam camdan ve renksiz kristalden yapılmış olanlarının, renkli opal camlardan daha eski oldukları söylenir. Bezeme olarak hakim olan şekiller yaldızlarla yapılmış bitkisel motifler, gül ve özellikle maydanozdur. Bu sebepten Beykozların bir türüne “Maydanozlu / Maydanoz” denmektedir.

Detaylar
Lot: 160 » Cam

OSMANLI 19.YÜZYIL BEYKOZ OPALİN GÜLEBDAN

19.Yüzyıl. Osmanlı. Beykoz mamulâtı. Nadir renk opalinden mamul. Merkezi her iki yönde altın yaldız Ay-Yıldız motifli. Dairesel yüksek tabanlı, armudi şişkin gövdeli ve dar uzun boyunlu. Klasik Beykoz üslubu stilize çiçeklerle dekorlu ve zengin altın yaldız bezemeli. Orijinal vidalı cam tıpası mevcut. Fevkalade kondisyonda. Türünün koleksiyonluk örneğidir.

Referans: Türk Cam Sanatı ve Beykoz İşleri, 1974 / Fuat BAYRAMOĞLU

Yükseklik: 31 cm.

17. ve 18.Yüzyıl’ın sonuna kadar özellikle İstanbul’da camcı esnafınca birtakım loncaların kurulduğu cam imalathaneleri bulunmaktaydı. İlki Boğaziçi’nin Anadolu kıyısındaki Beykoz civarında, bir Mevlevi dervişi olan Mehmet Dede tarafından kurulmuştur. Bu imalathanede fincan, sürahi, vazo, reçellik, gülabdan ve üzeri yaldızlı nakışlarla süslenmiş beyaz süt rengi veya saydam olmayan mavi renkte bir cam hamurundan yapılmış eşyalar üretilmiştir. Adını ilk yapıldıkları yerden alan bu ürünler “Beykoz camları” ya da “İstanbul işi” olarak anılmaktadır. Beykoz işlerini Avrupa ürünlerinden ayıran özellikler vardır. Beykozların arkasından ışık tutulunca kırmızı renkte yansıma olmaktadır. Bunun Beykoz camları içerisinde bulunan kumun özelliğinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Diğer özellikler ise kesme öbeği veya çukuru denen izlerin olması, kulp ve ayakların yapıştırılma şekillerinin farklı olmasıdır. Beykoz’da kristal cam ve opal camdan çeşitli eşyalar yapılmıştır. Beykozların renksiz saydam camdan ve renksiz kristalden yapılmış olanlarının, renkli opal camlardan daha eski oldukları söylenir. Bezeme olarak hakim olan şekiller yaldızlarla yapılmış bitkisel motifler, gül ve özellikle maydanozdur. Bu sebepten Beykozların bir türüne “Maydanozlu / Maydanoz” denmektedir.

Detaylar
Lot: 269 » Cam

BOHEMYA 19.YÜZYIL CENTERPIECE

19. Yüzyıl. Bohemya mamulâtı. Billur, lila ve kobalt renk çift kat zemini kesme tekniği ile klasik Bohem üslubunda stilize realist floral dekorlu, gövdesi çepeçevre su yolları ile çevrili. Zengin ve yoğun altın yaldız bezemeli. Fevkalade kondisyonda. Bohem Cam Sanatı’nın işçilik ve görsel kalitesi ile ön plana çıkan koleksiyonluk örneğidir.

Yükseklik: 14 cm.
Çap: 19 cm.

Bohemya Camcılığı, 17.Yüzyılda Avrupa’da gerçek bir sanat haline gelse de 18.Yüzyıl başlarında öylesine boyutlara ulaşmıştır ki çok sayıda sanatçı, ressam, gravür ve cam ustasının varlığı ile Hindistan’dan Güney Amerika’ya kadar hemen her yere ihraç edilmeye başlanmıştır. Belgelere göre o dönem İzmir ile Avrupa’nın 12 büyük şehriyle, limanında 38 adet “Bohemya Evi” açılmıştır. Kısacası, Bohemya’lı camcılar dünyayı değişik bir ürün kimliğiyle, “camla” fethetmişlerdir. Bohemya akımı 1820’lerden sonra hızla ilerleyerek Fransa, İngiltere ve Almanya’daki cam ustalarını da etkilemiştir. Bu sebeple Bohem cam eserlerin bazen Bohemya, Fransa veya Venedik kökenli mi olduğu tartışmalıdır. Bohemya camları, olağanüstü tekniği nedeniyle pazar olarak Osmanlı Sarayı gibi daima en üst düzeydeki kesime hitap etmiştir. Osmanlı İmparatorluğunun üst düzey yaşamı içinde oldukça popüler olan ve Türk beğenisine uygun olarak yapılan üretimler ise “Türk Camı” diye adlandırılmıştır. 1850’li yıllarda inşaatı tamamlanmış olan Dolmabahçe Sarayı’nda, Topkapı Sarayı’nda ve diğer Osmanlı Saray Koleksiyonları’nda ciddi miktarda Bohem Camı bulunmaktadır.

Detaylar
Lot: 270 » Cam

BOHEMYA 19.YÜZYIL BONBONIÈRE

19. Yüzyıl. Bohemya mamulâtı. Billur, lila ve yeşil renk çift kat zemini kesme tekniği ile klasik Bohem üslubunda stilize realist floral dekorlu, ağzı bir su yolu ile çevrili. Zengin ve yoğun altın yaldız bezemeli. Fevkalade kondisyonda. Bohem Cam Sanatı’nın işçilik ve görsel kalitesi ile ön plana çıkan koleksiyonluk örneğidir.

Yükseklik: 12 cm.
Çap: 16 cm.

Bohemya Camcılığı, 17.Yüzyılda Avrupa’da gerçek bir sanat haline gelse de 18.Yüzyıl başlarında öylesine boyutlara ulaşmıştır ki çok sayıda sanatçı, ressam, gravür ve cam ustasının varlığı ile Hindistan’dan Güney Amerika’ya kadar hemen her yere ihraç edilmeye başlanmıştır. Belgelere göre o dönem İzmir ile Avrupa’nın 12 büyük şehriyle, limanında 38 adet “Bohemya Evi” açılmıştır. Kısacası, Bohemya’lı camcılar dünyayı değişik bir ürün kimliğiyle, “camla” fethetmişlerdir. Bohemya akımı 1820’lerden sonra hızla ilerleyerek Fransa, İngiltere ve Almanya’daki cam ustalarını da etkilemiştir. Bu sebeple Bohem cam eserlerin bazen Bohemya, Fransa veya Venedik kökenli mi olduğu tartışmalıdır. Bohemya camları, olağanüstü tekniği nedeniyle pazar olarak Osmanlı Sarayı gibi daima en üst düzeydeki kesime hitap etmiştir. Osmanlı İmparatorluğunun üst düzey yaşamı içinde oldukça popüler olan ve Türk beğenisine uygun olarak yapılan üretimler ise “Türk Camı” diye adlandırılmıştır. 1850’li yıllarda inşaatı tamamlanmış olan Dolmabahçe Sarayı’nda, Topkapı Sarayı’nda ve diğer Osmanlı Saray Koleksiyonları’nda ciddi miktarda Bohem Camı bulunmaktadır.

Detaylar
Lot: 271 » Cam

BOHEMYA 19.YÜZYIL “İNİSİYALLİ” BİLLUR KARAF

19. Yüzyıl. Bohemya mamulâtı. “T.Z” inisiyalli. Kristal billur zemini kesme tekniği ile klasik Bohem üslubunda dekorlu, yüksek kaide tabanlı, kulplu ve orijinal kapaklı. Bohem Cam Sanatı’nın işçilik ve görsel kalitesi ile ön plana çıkan koleksiyonluk örneğidir.

Yükseklik: 37 cm.

Bohemya Camcılığı, 17.Yüzyılda Avrupa’da gerçek bir sanat haline gelse de 18.Yüzyıl başlarında öylesine boyutlara ulaşmıştır ki çok sayıda sanatçı, ressam, gravür ve cam ustasının varlığı ile Hindistan’dan Güney Amerika’ya kadar hemen her yere ihraç edilmeye başlanmıştır. Belgelere göre o dönem İzmir ile Avrupa’nın 12 büyük şehriyle, limanında 38 adet “Bohemya Evi” açılmıştır. Kısacası, Bohemya’lı camcılar dünyayı değişik bir ürün kimliğiyle, “camla” fethetmişlerdir. Bohemya akımı 1820’lerden sonra hızla ilerleyerek Fransa, İngiltere ve Almanya’daki cam ustalarını da etkilemiştir. Bu sebeple Bohem cam eserlerin bazen Bohemya, Fransa veya Venedik kökenli mi olduğu tartışmalıdır. Bohemya camları, olağanüstü tekniği nedeniyle pazar olarak Osmanlı Sarayı gibi daima en üst düzeydeki kesime hitap etmiştir. Osmanlı İmparatorluğunun üst düzey yaşamı içinde oldukça popüler olan ve Türk beğenisine uygun olarak yapılan üretimler ise “Türk Camı” diye adlandırılmıştır. 1850’li yıllarda inşaatı tamamlanmış olan Dolmabahçe Sarayı’nda, Topkapı Sarayı’nda ve diğer Osmanlı Saray Koleksiyonları’nda ciddi miktarda Bohem Camı bulunmaktadır.

Detaylar
Lot: 273 » Cam

BELÇİKA 19.YÜZYIL CAMEO TEKNİĞİ “ST.LAMBERT” İMZALI ART-NOUVEAU ÇİFT VAZO

Belçika. 19.Yüzyıl sonu. Belçika kristalinin ilk ve tek üreticisi ödüllü “Val Saint Lambert” imzalı. Düz dairesel yayvan ve geniş tabanlı, şişkin gövdeli, dar uzun boyunlu, yuvarlak ağızlı. Asit indirgeme ve cameo tekniğinde imal edilmiş, çift katmanlı. Degrade zemin üzeri çok renk tropik çiçekler ile dekorlu. Fevkalade kondisyonda. Kimyager François Kemlin ile mühendis Auguste Lelièvre tarafından 1826'da kurulmuş, tarihte en büyük müşterileri Rus Çarları olan St.Lambert’in yüksek kıymette, ele geçmez koleksiyonluk üretimlerinden.

Yükseklik: 27 cm.

Art-Nouveau, zarif dekoratif süslemelerin ön plana çıktığı, kıvrımların ve bitkisel desenlerin sıklıkla kullanıldığı bir sanat akımıdır. Köklerinin Britanya merkezli Arts&Crafts hareketine dek gittiği söylenebilir. Avrupa ve Amerika’yı etkilemiştir. 19.Yüzyıl sonu ve 20. Yüzyıl başında etkili olmuş bu akım ülkemizde “1900 Sanatı” ya da “Yeni Sanat” adlarıyla anılmakla birlikte birçok Avrupa ülkesinde bölgesel olarak değişik adlarla anılmış, adlara uygun olarak ta uygulamaların niteliklerinde değişiklikler görülmüştür. Art-Nouveau ismi ise 1896 yılında Paris’te açılmış olan dekoratif mobilya ve aksesuar satan bir mağazadan gelmektedir. Devlet salonuna kabul edilmeyen sanatçıların da bu tür eşyaların alım satımıyla ilgilenmeye başlamasıyla akım güçlenmiş ve anti-akademik bir nitelik kazanmıştır. Art-Nouveau zamanla klasizmi reddetmiştir. Bu toplumsal değişimi de yansıtan bir durumdur.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 1
sonraki