“Tercümetü’l-Mevâkib”
19.Yüzyıl. Osmanlı. Sultan Abdülmecid Han dönemi. Üsküdar Mevlevîhânesi Şeyhi “Mehmed Zeki Dede el-Mevlevi” ketebeli 3 cilt Kur’an tefsiri. Müstesna eserler “Kitapların velisi Mustafa Fazıl Paşa Kütüphanesi’nden” ibareli. Saray ciltli, üst seviye tezhipli, altın cetvelli, altın duraklı. Aharlı kâğıt üzerine is ve surh mürekkebi ile yazılmış. Fevkalade kondisyonda. Hiçbir müze ve koleksiyonda emsaline rastlanılmamış, Türk Hat Sanatı’nın zirve eserlerinden, yüksek kıymette ele geçmez müzelik şaheserlerdir.
Provenans: Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın torunu (Prens) Mustafa Fazıl Paşa Koleksiyonu
Mustafa Fazıl Paşa, Osmanlı İmparatorluğu’nda Vezirlik, Tanzimat Meclisi Üyeliği, Maliye Nazırlığı ve Maarif Nazırlığı yapmıştır. Jön Türkler’in hamisi ve başkanıdır.
Referans: Türk Hattatları, Şevket RADO / Sayfa:226
Ölçüler: 32.5 x 20.5 cm. (her biri)
Mehmet Zeki Dede, 1821’de Bursa’da doğdu. Cami imamlığında, Mahkeme-i Şer’iye Katipliğinde bulundu. Bu arada Bursa Mevlevihanesi Şeyhi Mehmed Dede’ye intişap edip çilesini de çıkararak Mevlevi dedesi oldu. Hat sanatına da ilgi duyan üstad Türkiye’de yaşayan İranlı hattat Sahib-kalem-i Efşar’dan talik hattını meşketti, birçok kitap ve levha yazdı. Başta Mesnevi olmak üzere birçok eser yazdı ve okudu. Fetvehanede de Talik muallimi idi. Sadrazam Yusuf Kamil Paşa’nın kütüphanesinde memur oldu. 1874’te Üsküdar Mevlevihanesi’ne şeyh olarak tayin edildi. Üsküdar Mevlevihanesi şeyhliğinde yedi sene hizmette bulunan Zeki Dede 1881’de vefat etti.
Mevlevilik büyük ve ünlü Sufi tarikatlarından biridir. Adını kurucusu Sultan Veled'in babası ve tarikatın ilkelerini oluşturan Mevlâna Celaleddin Rumi'den alır. Hâsılı Mevlânâ’nın tasavvufu, sırf mistik ve idealist bir tasavvuf olmayıp mahdut varlıktan, ferdiyetten ve ferdi ihtiraslardan tamamıyla sıyrılmak ve halka, topluluğa yayılmak suretiyle tecelli eden ve sosyal hayatta hudutsuz bir sevgi, insani bir görüş ve mutlak bir birlik halinde, moral sahadaysa herkesin kendisini, bir kâmile uymak suretiyle ıslahı ve umumî olarak hayra, güzele ve iyiye doğru bir gidiş, insani bir terbiye halinde tezahür eden ve böylece de realitede ameli karaktere sahip olan bir tasavvuftur.