OSMANLI 19.YÜZYIL SULTAN II.ABDÜLHAMİD HAN TUĞRALI GÜMÜŞ “TRİPTİK” İKONA

19.Yüzyıl. Osmanlı. Sultan II.Abdülhamid Han (1876-1909) tuğralı, sah ve çeşnili. İstanbul işi, Ortodoks. Edirnekari üslubunda çok renk tempera boyalı çift kanat ahşap kasalı. Merkezinde “Meryem Ana ve Hz.İsa”, sağ panelde “St.Athanasius” ve “St.Micheal”, sol panelde ise “St. George” ve “St.Demetrius” tasvir edilmiş. Tasvirlerin üzeri zengin altın vermeyli tuğralı gümüş aplikelerle zenginleştirilmiş. Fevkalade kondisyonda. Yüksek kıymette ele geçmez müzelik şaheserdir.

Referans: Eserin damgası "Osmanlı Gümüş Damgaları / Garo Kürkman" kitabının 47.sayfasında yer almaktadır.

Yükseklik: 30 cm.
Kapalı Ölçü: 19 cm.
Açık Ölçü: 38 cm.

Evrensel olan; Hinduizm, Taoizm, Hıristiyanlık, Yahudilik ve İslâm gelenekleri arasında önemli farklılıklar vardır, ancak kendi içleri içerisinde sanatla aralarında sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Tanrı kavramı imge, nesne ve binalarda (kilise, cami vs..) cisim bulur. İslam dininin soyut kutsallıklarından tamamen farklı olan Hristiyan dininin antropomorf efsaneleri ve tasarımları soyut tanrı düşüncesini ‘çarmıha gerilme heykelleri, ikonalar, haçlar, İsa resimleri’ gibi eserler ile bir gerçekliğe büründürür.

Din, asırlar boyunca iktidarın kalıcılaştırılmasının bir aracı olarak kullanılmıştır. Bu sebeple tarihsel olarak din yani kilise sanatın da en etkili patronu olmuş ve sanatın konusunu da asırlar boyunca kendi belirlemiştir. Dünya müzeleri ‘çarmıha gerilme, yeniden dirilme, Meryem Ana ve çocuk´ konularının düşünülebilecek her açıdan işlendiği İsa, Meryem ve aziz figürleriyle doludur. Bugün insanlığın en değerli sanat eserleri arasında saydığımız birçok eser (Michelangelo’nun Sistine Şapeli tavanı, Leonardo da Vinci´nin Son Akşam Yemeği tablosu vs..) kiliseye veya ona bağlılığını göstermek isteyen asil ve zenginler sayesindedir.

Sanatın dinle kesiştiği nokta anlaşılması zor, tanımlamaya, kurallara, doktrinlere direnen karakteridir. Din yaşama dair bir realite, sanat da bu realitenin irrealitesinin yansımasıdır.