Sayın koleksiyoner ve sanatseverler eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. İlgilendiğiniz eserler ile ilgili olarak +90 538 833 1391 no'lu telefondan randevu oluşturabilir, The RITZ-CARLTON Residence'daki adresimizde eserleri yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.
Müzayedemizde uygulanan komisyon oranı %10, KDV oranı ise %18'dir. Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra 7 (yedi) iş günüdür, ödemelerde o günkü "TC Merkez Bankası" döviz kuru esas alınır. Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir, cezai şart olarak %30 aracılık hizmeti uygulanır.
Müzayedelerimizde beğeniye sunulan tüm eserler konusunun en değerli uzman ve otoriteleri tarafından ekspertiz edilmekte, ayrıca Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Topkapı Sarayı Müzesi, Ayasofya Müzesi, Türbeler Müzesi, Vakıflar ve Askeri Müze uzmanları tarafından incelenerek onaylanmaktadır.
OSMANLI 19.YÜZYIL BEYKOZ “ŞEMSELİ” BİLLUR BAKLAVA TEPSİSİ
19. Yüzyıl. Osmanlı. Beykoz mamulâtı. Sultan Abdülmecid (1839-1861) Han dönemi. Merkezi kesme tekniği ile oluşturulmuş, Sultan Abdülmecid döneminde yaygın olarak kullanılan güneş motifi “şemse” dekorlu, şemse etrafı Osmanlı Rokokosu üslubunda motiflerle çevrili, yıldızlarla bezeli. Billur gövde kesme tekniği ile sıralı baklava dilimli, zengin altın yaldız ile yoğun ve tekrarlı stilize “Beykoz Gülleri” ile floral desenli. Ağız çevresi altın konturlu. Yayvan ve geniş gövdeli, yüksek kenarlı, aykırı forma ve kallavi ebada sahip. Benzer örnekleri müze koleksiyonlarında bulunan, Türk Cam Sanatı’nın günümüze kadar ulaşmış ele geçmez koleksiyonluk bir şaheseridir.
Referans: Türk Cam Sanatı ve Beykoz İşleri, 1974 / Fuat BAYRAMOĞLU
Ölçüler: 24.5 x 33 cm.
17. ve 18.Yüzyıl’ın sonuna kadar özellikle İstanbul’da camcı esnafınca birtakım loncaların kurulduğu cam imalathaneleri bulunmaktaydı. İlki Boğaziçi’nin Anadolu kıyısındaki Beykoz civarında, bir Mevlevi dervişi olan Mehmet Dede tarafından kurulmuştur. Bu imalathanede fincan, sürahi, vazo, reçellik, gülabdan ve üzeri yaldızlı nakışlarla süslenmiş beyaz süt rengi veya saydam olmayan mavi renkte bir cam hamurundan yapılmış eşyalar üretilmiştir. Adını ilk yapıldıkları yerden alan bu ürünler “Beykoz camları” ya da “İstanbul işi” olarak anılmaktadır. Beykoz işlerini Avrupa ürünlerinden ayıran özellikler vardır. Beykozların arkasından ışık tutulunca kırmızı renkte yansıma olmaktadır. Bunun Beykoz camları içerisinde bulunan kumun özelliğinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Diğer özellikler ise kesme öbeği veya çukuru denen izlerin olması, kulp ve ayakların yapıştırılma şekillerinin farklı olmasıdır. Beykoz’da kristal cam ve opal camdan çeşitli eşyalar yapılmıştır. Beykozların renksiz saydam camdan ve renksiz kristalden yapılmış olanlarının, renkli opal camlardan daha eski oldukları söylenir. Bezeme olarak hakim olan şekiller yaldızlarla yapılmış bitkisel motifler, gül ve özellikle maydanozdur. Bu sebepten Beykozların bir türüne “Maydanozlu / Maydanoz” denmektedir.
OSMANLI 19.YÜZYIL BEYKOZ BİLLUR “KALLAVİ” BONBONIERE
19. Yüzyıl. Osmanlı. Beykoz mamulâtı. Billur gövde üzeri kesme tekniği ile geometrik tezyinli, baklava dilimli ve içleri zengin altın yaldız ile yoğun ve tekrarlı “Beykoz Gülleri” ve “maydanoz” desenli. Ağız çevresi altın konturlu. Halka dipli, şişkin ve yüksek gövdeli, yüksek kenarlı ve geniş kapaklı. Kapak tutamağı alışılmışın dışında aykırı formda, kallavi ebatlarda ve altın yaldız bezemeli. Dip kısmında kopartması mevcut. Aykırı forma ve kallavi ebada sahip koleksiyonluk eserdir.
Referans: Türk Cam Sanatı ve Beykoz İşleri, 1974 / Fuat BAYRAMOĞLU
Yükseklik: 24 cm.
Çap: 19 cm.
17. ve 18.Yüzyıl’ın sonuna kadar özellikle İstanbul’da camcı esnafınca birtakım loncaların kurulduğu cam imalathaneleri bulunmaktaydı. İlki Boğaziçi’nin Anadolu kıyısındaki Beykoz civarında, bir Mevlevi dervişi olan Mehmet Dede tarafından kurulmuştur. Bu imalathanede fincan, sürahi, vazo, reçellik, gülabdan ve üzeri yaldızlı nakışlarla süslenmiş beyaz süt rengi veya saydam olmayan mavi renkte bir cam hamurundan yapılmış eşyalar üretilmiştir. Adını ilk yapıldıkları yerden alan bu ürünler “Beykoz camları” ya da “İstanbul işi” olarak anılmaktadır. Beykoz işlerini Avrupa ürünlerinden ayıran özellikler vardır. Beykozların arkasından ışık tutulunca kırmızı renkte yansıma olmaktadır. Bunun Beykoz camları içerisinde bulunan kumun özelliğinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Diğer özellikler ise kesme öbeği veya çukuru denen izlerin olması, kulp ve ayakların yapıştırılma şekillerinin farklı olmasıdır. Beykoz’da kristal cam ve opal camdan çeşitli eşyalar yapılmıştır. Beykozların renksiz saydam camdan ve renksiz kristalden yapılmış olanlarının, renkli opal camlardan daha eski oldukları söylenir. Bezeme olarak hakim olan şekiller yaldızlarla yapılmış bitkisel motifler, gül ve özellikle maydanozdur. Bu sebepten Beykozların bir türüne “Maydanozlu / Maydanoz” denmektedir.
OSMANLI 19.YÜZYIL BEYKOZ BİLLUR ÇİFT GÜLEBDAN
19. Yüzyıl. Osmanlı. Beykoz mamulâtı. Çift. Billur gövde üzeri kesme tekniği ile geometrik tezyinli, baklava dilimli ve içleri zengin altın yaldız ile yoğun ve tekrarlı “Beykoz Gülleri” ve “maydanoz” desenli. Dairesel yüksek tabanlı, armudi şişkin ve yüksek gövdeli, uzun boyunlu. Vidalı ve akıtmalı cam tıpaları orijinal. Dip kısımlarında kopartmaları mevcut. Çift olarak zor tesadüf edilen, türünün nadir ele geçen koleksiyonluk örnekleridir.
Referans: Türk Cam Sanatı ve Beykoz İşleri, 1974 / Fuat BAYRAMOĞLU
Yükseklik: 25 cm.
17. ve 18.Yüzyıl’ın sonuna kadar özellikle İstanbul’da camcı esnafınca birtakım loncaların kurulduğu cam imalathaneleri bulunmaktaydı. İlki Boğaziçi’nin Anadolu kıyısındaki Beykoz civarında, bir Mevlevi dervişi olan Mehmet Dede tarafından kurulmuştur. Bu imalathanede fincan, sürahi, vazo, reçellik, gülabdan ve üzeri yaldızlı nakışlarla süslenmiş beyaz süt rengi veya saydam olmayan mavi renkte bir cam hamurundan yapılmış eşyalar üretilmiştir. Adını ilk yapıldıkları yerden alan bu ürünler “Beykoz camları” ya da “İstanbul işi” olarak anılmaktadır. Beykoz işlerini Avrupa ürünlerinden ayıran özellikler vardır. Beykozların arkasından ışık tutulunca kırmızı renkte yansıma olmaktadır. Bunun Beykoz camları içerisinde bulunan kumun özelliğinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Diğer özellikler ise kesme öbeği veya çukuru denen izlerin olması, kulp ve ayakların yapıştırılma şekillerinin farklı olmasıdır. Beykoz’da kristal cam ve opal camdan çeşitli eşyalar yapılmıştır. Beykozların renksiz saydam camdan ve renksiz kristalden yapılmış olanlarının, renkli opal camlardan daha eski oldukları söylenir. Bezeme olarak hakim olan şekiller yaldızlarla yapılmış bitkisel motifler, gül ve özellikle maydanozdur. Bu sebepten Beykozların bir türüne “Maydanozlu / Maydanoz” denmektedir.
OSMANLI 19.YÜZYIL BEYKOZ BİLLUR İBRİK, GÜLEBDAN ve SAHLEPLİK TAKIMI
19. Yüzyıl. Osmanlı. Beykoz mamulâtı. Üç adet eserden oluşan çeyiz takımı billur gövde üzeri kesme tekniği ile geometrik tezyinli, baklava dilimli ve içleri zengin altın yaldız ile yoğun ve tekrarlı “Beykoz Gülleri” ve “maydanoz” desenli, merkezleri sıvama altın ile sevgi, aşk ifadesi iri “kalp” formlu madalyona sahip. Sahlepliğin kapağı “Mevlevi Sikkesi” formunda. Eserler dairesel tabanlı, şişkin ve yüksek gövdeli, uzun boyunlu ve iri kupludur. Dip kısımlarında kopartmaları mevcut. Takım olarak tesadüf edilmesi zor koleksiyonluk eserlerdir.
Referans: Türk Cam Sanatı ve Beykoz İşleri, 1974 / Fuat BAYRAMOĞLU
İbrik Yükseklik: 31 cm.
Gülebdan Yükseklik: 25 cm.
Sahleplik Yükseklik: 18 cm.
17. ve 18.Yüzyıl’ın sonuna kadar özellikle İstanbul’da camcı esnafınca birtakım loncaların kurulduğu cam imalathaneleri bulunmaktaydı. İlki Boğaziçi’nin Anadolu kıyısındaki Beykoz civarında, bir Mevlevi dervişi olan Mehmet Dede tarafından kurulmuştur. Bu imalathanede fincan, sürahi, vazo, reçellik, gülabdan ve üzeri yaldızlı nakışlarla süslenmiş beyaz süt rengi veya saydam olmayan mavi renkte bir cam hamurundan yapılmış eşyalar üretilmiştir. Adını ilk yapıldıkları yerden alan bu ürünler “Beykoz camları” ya da “İstanbul işi” olarak anılmaktadır. Beykoz işlerini Avrupa ürünlerinden ayıran özellikler vardır. Beykozların arkasından ışık tutulunca kırmızı renkte yansıma olmaktadır. Bunun Beykoz camları içerisinde bulunan kumun özelliğinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Diğer özellikler ise kesme öbeği veya çukuru denen izlerin olması, kulp ve ayakların yapıştırılma şekillerinin farklı olmasıdır. Beykoz’da kristal cam ve opal camdan çeşitli eşyalar yapılmıştır. Beykozların renksiz saydam camdan ve renksiz kristalden yapılmış olanlarının, renkli opal camlardan daha eski oldukları söylenir. Bezeme olarak hakim olan şekiller yaldızlarla yapılmış bitkisel motifler, gül ve özellikle maydanozdur. Bu sebepten Beykozların bir türüne “Maydanozlu / Maydanoz” denmektedir.
BOHEM 19.YÜZYIL SARAY İŞİ ÇİFT BİLLUR SAHLEPLİK
19.Yüzyıl başı. Çift. Osmanlı İmparatorluğunun üst düzey yaşamı içinde oldukça popüler olan Bohem Cam Sanatı’nın billur renkte ve kallavi ebatlarda şişkin gövdeli, şişkin bombe kapaklı olarak tasarlanmış şaheserleri zengin kesme işçiliği ile Osmanlı zevkine uygun olarak stilize geometrik tezyinatlı olup klasik Bohem üslubunda dekorludur. Eserlerin kapakları realist dalında çiçek formunda zengin altın vermeyli bronz tutamaklara sahiptir. Eserler şüphesiz Avrupa’da Osmanlı pazarı için Türk beğenisine uygun olarak yapılan ve “Türk Camı” diye adlandırılan ürünlerin ve Osmanlı İmparatorluğu’nun camcılık girişimlerinde oldukça önemli izler bırakmış olan Bohemya Cam Sanatı’nın fevkalade kondisyona sahip, kusursuz ve çift olarak nadir tesadüf edilen, ihtişamlı görselliği ile dikkat çeken koleksiyonluk örnekleridir.
Yükseklik: 17 cm. / 16.5 cm.
Bohemya Camcılığı, 17.Yüzyılda Avrupa’da gerçek bir sanat haline gelse de 18.Yüzyıl başlarında öylesine boyutlara ulaşmıştır ki çok sayıda sanatçı, ressam, gravürcü ve cam ustalarının varlığı ile Hindistan’dan Güney Amerika’ya kadar hemen her yere Bohemya camları ihraç edilmeye başlanmıştır. Belgelere göre o dönem Avrupa’nın 12 büyük şehriyle, limanında 38 adet “Bohemya Evi” açılmıştır. Baltimore, Beyrut. Kahire, Mexico City, New York ve hatta İzmir’de satış merkezleri bulunmaktaydı. Kısacası, Bohemya’lı camcılar dünyayı değişik bir ürün kimliğiyle, “camla” fethetmişlerdir. Bohemya camcılığının Osmanlı İmparatorluğunda çok yaygınlaşmış ürünlerinden birisi, “kesme kristal”lerdir. Cam kesimi, 1700’lü yıllardan başlayarak, değişik bölgelerde 100’den fazla kesim ve gravür ustası eliyle en üst düzeylere ulaşmış bir tekniktir. Bohemya camları, olağanüstü tekniği nedeniyle, pazar olarak daima en üst düzeydeki kesime hitap etmiştir. 1850’li yıllarda inşaatı tamamlanmış olan Dolmabahçe Sarayı’nda, Topkapı Sarayı Avrupa Camları bölümünde ve diğer Osmanlı Saray koleksiyonlarında çok miktarda Bohemya camı bulunmaktadır.
BOHEM 19.YÜZYIL SARAY İŞİ BİLLUR SAHLEPLİK TAKIMI
19.Yüzyıl başı. Osmanlı Sarayı için özel yapım. Sahleplik, kapak ve tabaktan oluşan tam takım. Osmanlı İmparatorluğunun üst düzey yaşamı içinde oldukça popüler olan Bohem Cam Sanatı’nın billur renkte ve kallavi ebatlarda, şişkin gövdeli, şişkin bombe kapaklı ve altı geniş tabaklı olarak tasarlanmış şaheseri klasik Bohem üslubunda kesme tekniği ile Osmanlı zevkine uygun olarak stilize geometrik tezyinatlıdır. Bronz kapak tutamağı çiçek formunda olup zengin altın vermeylidir. Eser, şüphesiz Avrupa’da Osmanlı pazarı için Türk beğenisine uygun olarak yapılan ve “Türk Camı” diye adlandırılan ürünlerin ve Osmanlı İmparatorluğu’nun camcılık girişimlerinde oldukça önemli izler bırakmış olan Bohemya Cam Sanatı’nın fevkalade kondisyona sahip, kusursuz ve eksiksiz takım olarak nadir tesadüf edilen, ihtişamlı görselliği ile dikkat çeken koleksiyonluk bir örneğidir.
Yükseklik:17 cm.
Tabak Çapı: 16 cm.
Bohemya Camcılığı, 17.Yüzyılda Avrupa’da gerçek bir sanat haline gelse de 18.Yüzyıl başlarında öylesine boyutlara ulaşmıştır ki çok sayıda sanatçı, ressam, gravürcü ve cam ustalarının varlığı ile Hindistan’dan Güney Amerika’ya kadar hemen her yere Bohemya camları ihraç edilmeye başlanmıştır. Belgelere göre o dönem Avrupa’nın 12 büyük şehriyle, limanında 38 adet “Bohemya Evi” açılmıştır. Baltimore, Beyrut. Kahire, Mexico City, New York ve hatta İzmir’de satış merkezleri bulunmaktaydı. Kısacası, Bohemya’lı camcılar dünyayı değişik bir ürün kimliğiyle, “camla” fethetmişlerdir. Bohemya camcılığının Osmanlı İmparatorluğunda çok yaygınlaşmış ürünlerinden birisi, “kesme kristal”lerdir. Cam kesimi, 1700’lü yıllardan başlayarak, değişik bölgelerde 100’den fazla kesim ve gravür ustası eliyle en üst düzeylere ulaşmış bir tekniktir. Bohemya camları, olağanüstü tekniği nedeniyle, pazar olarak daima en üst düzeydeki kesime hitap etmiştir. 1850’li yıllarda inşaatı tamamlanmış olan Dolmabahçe Sarayı’nda, Topkapı Sarayı Avrupa Camları bölümünde ve diğer Osmanlı Saray koleksiyonlarında çok miktarda Bohemya camı bulunmaktadır.
BOHEM 19.YÜZYIL SARAY İŞİ BİLLUR ASKI TOPU
19.Yüzyıl başı. Osmanlı İmparatorluğunun üst düzey yaşamı içinde oldukça popüler olan Bohem Cam Sanatı’nın Saray için özel üretimi. Billur renkte, kallavi ebatlarda ve askı kancalı. Bronz askı kancası stilize floral dekorlu ve sıvama altın vermeyli. Avrupa’da Osmanlı pazarı için Türk beğenisine uygun olarak yapılan ve “Türk Camı” diye adlandırılan ürünlerin ve Osmanlı İmparatorluğu’nun camcılık girişimlerinde oldukça önemli izler bırakmış olan Bohemya Cam Sanatı’nın fevkalade kondisyona sahip nadir tesadüf edilen koleksiyonluk bir örneğidir.
Yükseklik: 25 cm.
Çap: 15.5 cm.
Bohemya Camcılığı, 17.Yüzyılda Avrupa’da gerçek bir sanat haline gelse de 18.Yüzyıl başlarında öylesine boyutlara ulaşmıştır ki çok sayıda sanatçı, ressam, gravürcü ve cam ustalarının varlığı ile Hindistan’dan Güney Amerika’ya kadar hemen her yere Bohemya camları ihraç edilmeye başlanmıştır. Belgelere göre o dönem Avrupa’nın 12 büyük şehriyle, limanında 38 adet “Bohemya Evi” açılmıştır. Baltimore, Beyrut. Kahire, Mexico City, New York ve hatta İzmir’de satış merkezleri bulunmaktaydı. Kısacası, Bohemya’lı camcılar dünyayı değişik bir ürün kimliğiyle, “camla” fethetmişlerdir. Bohemya camcılığının Osmanlı İmparatorluğunda çok yaygınlaşmış ürünlerinden birisi, “kesme kristal”lerdir. Cam kesimi, 1700’lü yıllardan başlayarak, değişik bölgelerde 100’den fazla kesim ve gravür ustası eliyle en üst düzeylere ulaşmış bir tekniktir. Bohemya camları, olağanüstü tekniği nedeniyle, pazar olarak daima en üst düzeydeki kesime hitap etmiştir. 1850’li yıllarda inşaatı tamamlanmış olan Dolmabahçe Sarayı’nda, Topkapı Sarayı Avrupa Camları bölümünde ve diğer Osmanlı Saray koleksiyonlarında çok miktarda Bohemya camı bulunmaktadır.
OSMANLI 19.YÜZYIL BEYKOZ OPALİN “MEVLEVİ SİKKELİ” BOZALIK
19. Yüzyıl. Osmanlı. Beykoz mamulâtı. Sütbeyaz opalinden mamul. Kupa formlu eserin gövde yüzeyi altın yaldız bezemeler ile çalışılmış çiçek motifleri ile klasik Beykoz üslubunda dekorlu olup merkezi sevgi, aşk ifadesi iri “kalp” formlu madalyona sahip. Ağız çevresi altın konturlu, geniş dairesel kaideli, boğumlu şişkin ve yüksek gövdeli, iki bükme kulplu, kubbe kapaklı, kapak tutamağı “Mevlevi Sikkesi” formunda. Dip kısmında kopartması mevcut. Nadir çıkan koleksiyonluk eserdir.
Referans: Türk Cam Sanatı ve Beykoz İşleri, 1974 / Fuat BAYRAMOĞLU
Yükseklik: 24 cm.
17. ve 18.Yüzyıl’ın sonuna kadar özellikle İstanbul’da camcı esnafınca birtakım loncaların kurulduğu cam imalathaneleri bulunmaktaydı. İlki Boğaziçi’nin Anadolu kıyısındaki Beykoz civarında, bir Mevlevi dervişi olan Mehmet Dede tarafından kurulmuştur. Bu imalathanede fincan, sürahi, vazo, reçellik, gülabdan ve üzeri yaldızlı nakışlarla süslenmiş beyaz süt rengi veya saydam olmayan mavi renkte bir cam hamurundan yapılmış eşyalar üretilmiştir. Adını ilk yapıldıkları yerden alan bu ürünler “Beykoz camları” ya da “İstanbul işi” olarak anılmaktadır. Beykoz işlerini Avrupa ürünlerinden ayıran özellikler vardır. Beykozların arkasından ışık tutulunca kırmızı renkte yansıma olmaktadır. Bunun Beykoz camları içerisinde bulunan kumun özelliğinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Diğer özellikler ise kesme öbeği veya çukuru denen izlerin olması, kulp ve ayakların yapıştırılma şekillerinin farklı olmasıdır. Beykoz’da kristal cam ve opal camdan çeşitli eşyalar yapılmıştır. Beykozların renksiz saydam camdan ve renksiz kristalden yapılmış olanlarının, renkli opal camlardan daha eski oldukları söylenir. Bezeme olarak hakim olan şekiller yaldızlarla yapılmış bitkisel motifler, gül ve özellikle maydanozdur. Bu sebepten Beykozların bir türüne “Maydanozlu / Maydanoz” denmektedir.
FRANSIZ “EMİLE GALLÉ” İMZALI ART-NOUVEAU VAZO
Fransız. 19.Yüzyıl sonu. Gallé imzalı. Düz dairesel tabanlı, yukarıya doğru genişleyen iri ve şişkin gövdeli, dar boyunlu, dışa açılan yuvarlak geniş ağızlı. Asit indirgeme ve cameo tekniğinde imal edilmiş, çift katmanlı. Degrade zemin üzeri çok renk tropik çiçekler ile dekorlu. Fevkalade kondisyonda. Art Nouveau Sanat Akımı’nın dekoratif sanatlar alanındaki en önemli temsilcisi Emile Gallé’nin koleksiyonluk şaheserlerinden.
Yükseklik: 40 cm.
Emile Gallé, 1846’da Nancy’de doğmuştur. Babasının Nancy’de cam ve seramik fabrikası olduğundan dolayı çocukluğundan itibaren cam ve porselen sanatı ile ilgilenmiştir. Temel eğitimini Nancy’de tamamladıktan sonra 1862’de Almanya’ya gitmiş, Weimar kentinde mineraloji, botanik ve sanat eğitimi görmüştür. Özellikle cam kimyası ve boyası üzerine araştırmalar yapmış, 1872’de İngiltere’ye gitmiş, buradaki müzelerde incelemelerde bulunmuş, Paris’e yaptığı gezilerde Mısır, Roma, Grek, Osmanlı ve Uzak Doğu Sanatları üzerinde yoğunlaşmış, gözlemlemiş olduğu çeşitli sanat akımlarını kendi iç dünyası ile özümleyerek çok başarılı çalışmalar gerçekleştirmiştir. İlk dönem çalışmalarında çeşitli büyüklük ve formda vazolar, kutu, şişe, şekerlik… vs. gibi cam objelerde renksiz veya uçuk renkli saydam cam zemin üzerine mineli dekorlar kullanmıştır. 1875’te ilk defa ay ışığı mavisini tasarımlarına yansıtmıştır. Cameo glass (kabartma cam dekoru) tekniğini üstün başarı ile kullanmış, “Doğa sanatçının yol göstericisi ve ruhudur” görüşüne inanmış ve konuşan objeler adını verdiği cam eşyaların üretimine 1884 yılında başlamıştır. 1884’ten itibaren kısaca “Cameo” diye adlandırılan hydroflorik asitli, çok katmanlı renkli cam objelerin üretimine ağırlık vermiş, eserlerinde naturalizm, sembolizm, sürrealizm ve Art-Nouveau sanat akımlarının etkisi görülmüştür. 1889’da düzenlenen uluslararası sergiye çeşitli renkler ve desenlerle yaptığı cam çalışmalarıyla katılan sanatçı, “Legion d’honneur” nişanı almıştır. Emile Gallé , 1900’de Nancy Stanislas Akademisi’ne seçilmiş, 1901’de kendi başkanlığında Nancy Okulu’nu kurmuştur.
FRANSIZ “EMİLE GALLÉ” İMZALI ART-NOUVEAU VAZO
Fransız. 19.Yüzyıl sonu. Gallé imzalı. Düz dairesel geniş tabanlı, boru formunda yüksek ince uzun gövdeli, yuvarlak ağızlı. Asit indirgeme ve cameo tekniğinde imal edilmiş, çift katmanlı. Degrade zemin üzeri çok renk tropik çiçekler ile dekorlu. Fevkalade kondisyonda. Art Nouveau Sanat Akımı’nın dekoratif sanatlar alanındaki en önemli temsilcisi Emile Gallé’nin koleksiyonluk şaheserlerinden.
Yükseklik: 66 cm.
Emile Gallé, 1846’da Nancy’de doğmuştur. Babasının Nancy’de cam ve seramik fabrikası olduğundan dolayı çocukluğundan itibaren cam ve porselen sanatı ile ilgilenmiştir. Temel eğitimini Nancy’de tamamladıktan sonra 1862’de Almanya’ya gitmiş, Weimar kentinde mineraloji, botanik ve sanat eğitimi görmüştür. Özellikle cam kimyası ve boyası üzerine araştırmalar yapmış, 1872’de İngiltere’ye gitmiş, buradaki müzelerde incelemelerde bulunmuş, Paris’e yaptığı gezilerde Mısır, Roma, Grek, Osmanlı ve Uzak Doğu Sanatları üzerinde yoğunlaşmış, gözlemlemiş olduğu çeşitli sanat akımlarını kendi iç dünyası ile özümleyerek çok başarılı çalışmalar gerçekleştirmiştir. İlk dönem çalışmalarında çeşitli büyüklük ve formda vazolar, kutu, şişe, şekerlik… vs. gibi cam objelerde renksiz veya uçuk renkli saydam cam zemin üzerine mineli dekorlar kullanmıştır. 1875’te ilk defa ay ışığı mavisini tasarımlarına yansıtmıştır. Cameo glass (kabartma cam dekoru) tekniğini üstün başarı ile kullanmış, “Doğa sanatçının yol göstericisi ve ruhudur” görüşüne inanmış ve konuşan objeler adını verdiği cam eşyaların üretimine 1884 yılında başlamıştır. 1884’ten itibaren kısaca “Cameo” diye adlandırılan hydroflorik asitli, çok katmanlı renkli cam objelerin üretimine ağırlık vermiş, eserlerinde naturalizm, sembolizm, sürrealizm ve Art-Nouveau sanat akımlarının etkisi görülmüştür. 1889’da düzenlenen uluslararası sergiye çeşitli renkler ve desenlerle yaptığı cam çalışmalarıyla katılan sanatçı, “Legion d’honneur” nişanı almıştır. Emile Gallé , 1900’de Nancy Stanislas Akademisi’ne seçilmiş, 1901’de kendi başkanlığında Nancy Okulu’nu kurmuştur.
FRANSIZ “EMİLE GALLÉ” İMZALI ART-NOUVEAU VAZO
Fransız. 19.Yüzyıl sonu. Gallé imzalı. Düz dairesel yayvan ve geniş tabanlı, yukarıya doğru genişleyen uzun gövdeli, dar boyunlu, yuvarlak ağızlı. Asit indirgeme ve cameo tekniğinde imal edilmiş, çift katmanlı. Degrade zemin üzeri çok renk tropik çiçekler ile dekorlu. Fevkalade kondisyonda. Art Nouveau Sanat Akımı’nın dekoratif sanatlar alanındaki en önemli temsilcisi Emile Gallé’nin koleksiyonluk şaheserlerinden.
Yükseklik: 43 cm.
Emile Gallé, 1846’da Nancy’de doğmuştur. Babasının Nancy’de cam ve seramik fabrikası olduğundan dolayı çocukluğundan itibaren cam ve porselen sanatı ile ilgilenmiştir. Temel eğitimini Nancy’de tamamladıktan sonra 1862’de Almanya’ya gitmiş, Weimar kentinde mineraloji, botanik ve sanat eğitimi görmüştür. Özellikle cam kimyası ve boyası üzerine araştırmalar yapmış, 1872’de İngiltere’ye gitmiş, buradaki müzelerde incelemelerde bulunmuş, Paris’e yaptığı gezilerde Mısır, Roma, Grek, Osmanlı ve Uzak Doğu Sanatları üzerinde yoğunlaşmış, gözlemlemiş olduğu çeşitli sanat akımlarını kendi iç dünyası ile özümleyerek çok başarılı çalışmalar gerçekleştirmiştir. İlk dönem çalışmalarında çeşitli büyüklük ve formda vazolar, kutu, şişe, şekerlik… vs. gibi cam objelerde renksiz veya uçuk renkli saydam cam zemin üzerine mineli dekorlar kullanmıştır. 1875’te ilk defa ay ışığı mavisini tasarımlarına yansıtmıştır. Cameo glass (kabartma cam dekoru) tekniğini üstün başarı ile kullanmış, “Doğa sanatçının yol göstericisi ve ruhudur” görüşüne inanmış ve konuşan objeler adını verdiği cam eşyaların üretimine 1884 yılında başlamıştır. 1884’ten itibaren kısaca “Cameo” diye adlandırılan hydroflorik asitli, çok katmanlı renkli cam objelerin üretimine ağırlık vermiş, eserlerinde naturalizm, sembolizm, sürrealizm ve Art-Nouveau sanat akımlarının etkisi görülmüştür. 1889’da düzenlenen uluslararası sergiye çeşitli renkler ve desenlerle yaptığı cam çalışmalarıyla katılan sanatçı, “Legion d’honneur” nişanı almıştır. Emile Gallé, 1900’de Nancy Stanislas Akademisi’ne seçilmiş, 1901’de kendi başkanlığında Nancy Okulu’nu kurmuştur.
FRANSIZ “EMİLE GALLÉ” İMZALI ART-NOUVEAU VAZO
Fransız. 19.Yüzyıl sonu. Gallé imzalı. Düz dairesel boğumlu ve geniş tabanlı, halkalı şişkin gövdesi yukarıya doğru daralan ince uzun boyunlu, yuvarlak ağızlı. Asit indirgeme ve cameo tekniğinde imal edilmiş, çift katmanlı. Degrade zemin üzeri çok renk tropik çiçekler ile dekorlu. Fevkalade kondisyonda. Art Nouveau Sanat Akımı’nın dekoratif sanatlar alanındaki en önemli temsilcisi Emile Gallé’nin koleksiyonluk şaheserlerinden.
Yükseklik: 45 cm.