• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

MÜZELİK ESERLER MÜZAYEDESİ | 36

Arthill Müzayedeleri, konusunun en değerli uzman ve otoritelerinin ekspertiz ve katkıları ile hazırlanmakta, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Ayasofya Müzesi, Türbeler, Vakıflar ve Askeri Müze uzmanlarının onayı ile gerçekleşmektedir.

Eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. Müzayedelerimizde uygulanan komisyon oranı %15, KDV oranı ise %20'dir. Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra "7" (yedi) iş günüdür, ödemelerde o günkü "TCMB" döviz kuru esas alınır. Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir, cezai şart olarak %35 aracılık hizmeti uygulanır.

Arthill Müzayedeleri'nde satışa sunulan tüm eserler "The Ritz-Carlton Istanbul" Süzer Plaza S2'de yer alan "Arthill Gallery"de sergilenmektedir. Müzayede süresince galerimizi 12.00 / 19.00 (Pazar hariç) saatlerinde ziyaret ederek eserleri yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.

  • Kategori: Tablo
Lot: 25 » Tablo

İBRAHİM ÇALLI (1882-1960)

“Semazen”

Eski Türkçe imzalı. Mukavva (duralit) üzeri yağlıboya. Celi talik hattı ile “Ya Hazreti Mevlana” ibareli.
Eser, Folkart’ın yayınladığı “İbrahim Çallı” kitabının 270.sayfasında yer almaktadır.

Sergi: Eser, “Türk Resminin Bohem ve Asi Fırçası İbrahim Çallı” sergisinde yer almıştır.

Literatür: Türk Resminin Bohem ve Asi Fırçası İbrahim Çallı, 2021 / Folkart (Sayfa: 270)

Referans: E.Benezit / Cilt: 2 Sayfa: 463

Ölçüler: 76 x 45 cm.

1882 yılında Denizli’nin Çal kasabasında doğdu. 1906-10 yılları arasında Sanay-i Nefise Mektebi’nde öğrenim görmüş, ertesi yıl devlet tarafından Paris’e yollanarak Fernand Cormon’un atölyesinde eğitim görmüştür. 1914 yılında yurda dönen sanatçı Sanay-i Nefise’de hocalığa başlamıştır. Çallı burada tam 33 yıl boyunca sayısız öğrenci yetiştirmiştir. Çallı, 1917 yılında kurulan Şişli Atölyesi’nde de görev alarak, burada ürettiği yapıtlarla Viyana Sergisi’ne katılmıştır. Çallı ve arkadaşları Türkiye’ye Fransız İzlenimcileri’nin yoğun etkilerini getirmişler ve Çallı Kuşağı olarak adlandırılan 1914 Kuşağı sanatçılarının öncüleri arasında yer almışlardır. Sanatçının canlı, parlak renkler ve serbest fırça vuruşlarıyla yaptığı manzaralarında, özellikle manolyaları, gülleri ve meyveleri işlediği natürmortlarında, portre ve çıplaklarında bir duyumsallık söz konusudur. Bu özelliği, onun bir gözlemci olmaktan çok, nesneyle kaynaşıp bütünleşen bir yapıya sahip olduğunu gösterir.

Detaylar
Lot: 26 » Tablo

DİYARBAKIRLI TAHSİN / TAHSİN SİRET BEY (1874-1937)

“Sultanın Saltanat Kayığı ile Beylerbeyi Camii Cuma Selamlığı Teşrifi”

Eski Türkçe imzalı. Eski Türkçe ile 1931 tarihli. Tuval üzeri yağlıboya.
Sanatçının oryantalist ekolde yaptığı başyapıt eserlerindendir. Orijinal altın varaklı çerçevesi içerisinde.

Literatür: Eser, “T.C. Vakıflar Genel Müdürlüğü Restorasyon Yıllığı, 2011” 2.Sayı Sayfa:118’de yayınlanmıştır.

Provenans: Aguttes (S.V.V.) Drouot-Montaigne, Paris / 19.12.2002 (Lot: 125)
Özel Koleksiyon’a aittir.

Referans: Türk Ressamları Hayatları ve Eserleri / Sayfa:113

Ölçüler: 71 x 94 cm.

Diyarbakır Rüştiyesi'nde kurşunkalem ve suluboya çalışmaları yapan Tahsin Bey, daha sonraları resim konusundaki ustalığını İstanbul'da sürdürmüş ve hocası Nuri Paşa’nın takdirini kazanmıştır. İstanbul'a geldikten sonra Harbiye'de "Diyarbakırlı Tahsin" diye tanınan ressam, burada Hoca Ali Rıza'nın öğrencisi oldu. 1895 yılında Harbiye'den süvari mülazimi olarak çıkan Tahsin, 1902'de Osman Hamdi Bey'in sarayda açtığı resim atölyesine ve Sanayi-i Nefise’ye davam etti.  Genelkurmay Resimhanesi’nde çalıştı. Birinci Dünya Savaşı sırasında, binbaşı iken hastalandı ve tedavi için Budapeşte'ye gönderildi. Oradan evli olarak döndü ve emekliye ayrıldı. Bir süre Musevi mektebinde dersler verdi. Eserleri Deniz Müzesi'nde, İş Bankası Koleksiyonu’nda ve diğer müze ve özel koleksiyonlarda yer almaktadır.

Detaylar
Lot: 27 » Tablo

İBRAHİM ÇALLI (1882-1960)

“Tarihi Yarımada’ya Bakış”

Eski Türkçe imzalı. Tuval üzeri yağlıboya.

Referans: E.Benezit / Cilt: 2 Sayfa: 463

Ölçüler: 19 x 35 cm.

1882 yılında Denizli’nin Çal kasabasında doğdu. 1906-10 yılları arasında Sanay-i Nefise Mektebi’nde öğrenim görmüş, ertesi yıl devlet tarafından Paris’e yollanarak Fernand Cormon’un atölyesinde eğitim görmüştür. 1914 yılında yurda dönen sanatçı Sanay-i Nefise’de hocalığa başlamıştır. Çallı burada tam 33 yıl boyunca sayısız öğrenci yetiştirmiştir. Çallı, 1917 yılında kurulan Şişli Atölyesi’nde de görev alarak, burada ürettiği yapıtlarla Viyana Sergisi’ne katılmıştır. Çallı ve arkadaşları Türkiye’ye Fransız İzlenimcileri’nin yoğun etkilerini getirmişler ve Çallı Kuşağı olarak adlandırılan 1914 Kuşağı sanatçılarının öncüleri arasında yer almışlardır. Sanatçının canlı, parlak renkler ve serbest fırça vuruşlarıyla yaptığı manzaralarında, özellikle manolyaları, gülleri ve meyveleri işlediği natürmortlarında, portre ve çıplaklarında bir duyumsallık söz konusudur. Bu özelliği, onun bir gözlemci olmaktan çok, nesneyle kaynaşıp bütünleşen bir yapıya sahip olduğunu gösterir.

Detaylar
Lot: 28 » Tablo

HÜSEYİN AVNİ LİFİJ (1886-1927)

“Savarona’nın Güvertesi”

Eski Türkçe imzalı. Tuval üzeri yağlıboya.

Referans: Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedik Sözlük / Sayfa: 282

Ölçüler: 24 x 34.5 cm.

1886 yılında Samsun’da doğdu. Osman Hamdi Bey’in tavsiyesiyle, Abdülmecid Efendi tarafından Paris’e resim öğrenimi için gönderildi. 1909-12 arasında Paris Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda Fernand Cormon’un atölyesinde çalışan Lifij’in sanat anlayışı bu dönemde olgunlaşmıştır. Türkiye’ye döndüğünde resim öğretmenliği yaptı. 1923’e değin başta İstanbul Erkek Lisesi ve Kandilli Kız Lisesi olmak üzere birçok okulda resim öğretmenliği yapmış, 1924’te Sanayi-i Nefise Mektebi’ne atanarak buradaki görevini yaşamının sonuna kadar sürdürmüştür. 1914 kuşağı içerisinde özel bir yeri olan sanatçı, dış dünyaya dönük tüm gözlemlerinde, içedönük bir yaşam mesajı getirmeye çalışmasıyla bu kuşağın öbür sanatçılarından ayrılmaktadır. Lifij’in resimlerinin bu yönü simgesel anlayışından kaynaklanmaktadır.

Detaylar
Lot: 29 » Tablo

NAZMİ ZİYA (1881-1937)

“Günbatımında Yelkenli”

İmzalı. 33 tarihli. Duralit üzeri yağlıboya.

Nazmi Ziya, 1908 yılında Paris’e gittiğinde dönemin en etkili empresyonisti Fransız Claude Monet’den etkilenmiş ve çalışmalarını Monet etkisinde yürütmüştür. Nazmi Ziya’nın Paris, Marmottan Monet Müzesi’nde sergilenen “The Sailing Boat, Evening Effect” isimli eserinden etkilenerek yaptığı yüksek kıymette ele geçmez müzelik şaheserdir.

Referans: Nazmi Ziya, Y.K.Y / Sayfa: 11

Ölçüler: 30 x 40.5 cm.

1881 yılında İstanbul’da doğdu. İlk resim derslerini Hoca Ali Rıza’dan alan sanatçı, 1902’de Sanay-i Nefise Mektebi’ne girerek Valeri, Joseph Warnia-Zarzecki ve Osgan Efendi’den dersler almıştır. Okuldaki eğitimi sırasında doğayı tamamen kopya etmek düşüncesine karşı çıkmış, daha serbest tarzda çalışmayı yeğlemiştir. 1905’te 3 ay için İstanbul’a gelen Fransız ressam Signac, sanatçıyı büyük ölçüde etkilemiş ve Nazmi Ziya 1908’de okulu bitirdikten sonra resim eğitimi için Paris’e gitmiştir. Önce 3 ay kadar Julian Akademisi’nde Royel ve Marcel Bachet’in atölyelelerine devam etmiş, ardından Fernand Cormon’un atölyesine geçerek 1913’e kadar burada çalışmıştır. 1918-21 ve 1925-27 arasında 2 kez Sanay-i Nefise Mektebi müdürü olmuş, ardından da aynı okulda çizim dersleri vermiştir. Sanat yaşamının başından sonuna değin İzlenimci anlayışla çalışan, çoğu kez açık havada çalışan ve özellikle değişen ışık değerlerini betimleyen sanatçı, çok sayıda İstanbul manzarası yapmıştır. Türk Resim Sanatı’nın en önemli kilometre taşlarındandır.

Detaylar
Lot: 30 » Tablo

İBRAHİM ÇALLI (1882-1960)

“İstanbul Boğazı’nda Sandal Sefası”

İmzalı. Duralit üzeri yağlıboya.

Referans: E.Benezit / Cilt: 2 Sayfa: 463

Ölçüler: 21.5 x 29 cm.

1882 yılında Denizli’nin Çal kasabasında doğdu. 1906-10 yılları arasında Sanay-i Nefise Mektebi’nde öğrenim görmüş, ertesi yıl devlet tarafından Paris’e yollanarak Fernand Cormon’un atölyesinde eğitim görmüştür. 1914 yılında yurda dönen sanatçı Sanay-i Nefise’de hocalığa başlamıştır. Çallı burada tam 33 yıl boyunca sayısız öğrenci yetiştirmiştir. Çallı, 1917 yılında kurulan Şişli Atölyesi’nde de görev alarak, burada ürettiği yapıtlarla Viyana Sergisi’ne katılmıştır. Çallı ve arkadaşları Türkiye’ye Fransız İzlenimcileri’nin yoğun etkilerini getirmişler ve Çallı Kuşağı olarak adlandırılan 1914 Kuşağı sanatçılarının öncüleri arasında yer almışlardır. Sanatçının canlı, parlak renkler ve serbest fırça vuruşlarıyla yaptığı manzaralarında, özellikle manolyaları, gülleri ve meyveleri işlediği natürmortlarında, portre ve çıplaklarında bir duyumsallık söz konusudur. Bu özelliği, onun bir gözlemci olmaktan çok, nesneyle kaynaşıp bütünleşen bir yapıya sahip olduğunu gösterir.

Detaylar
Lot: 31 » Tablo

SAMİ YETİK (1878-1945)

“Bebek Sahili”

İmzalı. 1943 tarihli. Kontrplak üzeri yağlıboya.

Referans: Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedisi / Sayfa: 839

Ölçüler : 21.5 x 28 cm.

Sanayi-i Nefise Mektebini 1906 yılında birincilikle bitirerek öğrenim için Fransa'ya gönderilen, kurallara ve klasik disipline bağlı bir sanatçı olarak görünmesine rağmen, sanatı serbest tuşların özgür akışı içinde biçimlendiren Türk Resim Sanatı’nın en önemli sanatçılarından biri olan ustanın erken dönem eserlerinden.

Detaylar
Lot: 32 » Tablo

İBRAHİM ÇALLI (1882-1960)

“Bebek Sahili”

İmzalı. Duralit üzeri yağlıboya.

Referans: E.Benezit / Cilt: 2 Sayfa: 463

Ölçüler: 33.5 x 48 cm.

1882 yılında Denizli’nin Çal kasabasında doğdu. 1906-10 yılları arasında Sanay-i Nefise Mektebi’nde öğrenim görmüş, ertesi yıl devlet tarafından Paris’e yollanarak Fernand Cormon’un atölyesinde eğitim görmüştür. 1914 yılında yurda dönen sanatçı Sanay-i Nefise’de hocalığa başlamıştır. Çallı burada tam 33 yıl boyunca sayısız öğrenci yetiştirmiştir. Çallı, 1917 yılında kurulan Şişli Atölyesi’nde de görev alarak, burada ürettiği yapıtlarla Viyana Sergisi’ne katılmıştır. Çallı ve arkadaşları Türkiye’ye Fransız İzlenimcileri’nin yoğun etkilerini getirmişler ve Çallı Kuşağı olarak adlandırılan 1914 Kuşağı sanatçılarının öncüleri arasında yer almışlardır. Sanatçının canlı, parlak renkler ve serbest fırça vuruşlarıyla yaptığı manzaralarında, özellikle manolyaları, gülleri ve meyveleri işlediği natürmortlarında, portre ve çıplaklarında bir duyumsallık söz konusudur. Bu özelliği, onun bir gözlemci olmaktan çok, nesneyle kaynaşıp bütünleşen bir yapıya sahip olduğunu gösterir.

 

Detaylar
Lot: 33 » Tablo

İBRAHİM ÇALLI (1882-1960)

“Boğaz’da Ağ Çekenler”

İmzalı. Duralit üzeri yağlıboya. Çift taraflı.

Referans: E.Benezit / Cilt: 2 Sayfa: 463

Ölçüler: 21 x 27 cm.

1882 yılında Denizli’nin Çal kasabasında doğdu. 1906-10 yılları arasında Sanay-i Nefise Mektebi’nde öğrenim görmüş, ertesi yıl devlet tarafından Paris’e yollanarak Fernand Cormon’un atölyesinde eğitim görmüştür. 1914 yılında yurda dönen sanatçı Sanay-i Nefise’de hocalığa başlamıştır. Çallı burada tam 33 yıl boyunca sayısız öğrenci yetiştirmiştir. Çallı, 1917 yılında kurulan Şişli Atölyesi’nde de görev alarak, burada ürettiği yapıtlarla Viyana Sergisi’ne katılmıştır. Çallı ve arkadaşları Türkiye’ye Fransız İzlenimcileri’nin yoğun etkilerini getirmişler ve Çallı Kuşağı olarak adlandırılan 1914 Kuşağı sanatçılarının öncüleri arasında yer almışlardır. Sanatçının canlı, parlak renkler ve serbest fırça vuruşlarıyla yaptığı manzaralarında, özellikle manolyaları, gülleri ve meyveleri işlediği natürmortlarında, portre ve çıplaklarında bir duyumsallık söz konusudur. Bu özelliği, onun bir gözlemci olmaktan çok, nesneyle kaynaşıp bütünleşen bir yapıya sahip olduğunu gösterir.

 

Detaylar
Lot: 34 » Tablo

İBRAHİM ÇALLI (1882-1960)

“Kilyos Sahili”

İmzalı. Duralit üzeri yağlıboya. Çift taraflı.

Referans: E.Benezit / Cilt: 2 Sayfa: 463

Ölçüler: 22 x 28.5 cm.

1882 yılında Denizli’nin Çal kasabasında doğdu. 1906-10 yılları arasında Sanay-i Nefise Mektebi’nde öğrenim görmüş, ertesi yıl devlet tarafından Paris’e yollanarak Fernand Cormon’un atölyesinde eğitim görmüştür. 1914 yılında yurda dönen sanatçı Sanay-i Nefise’de hocalığa başlamıştır. Çallı burada tam 33 yıl boyunca sayısız öğrenci yetiştirmiştir. Çallı, 1917 yılında kurulan Şişli Atölyesi’nde de görev alarak, burada ürettiği yapıtlarla Viyana Sergisi’ne katılmıştır. Çallı ve arkadaşları Türkiye’ye Fransız İzlenimcileri’nin yoğun etkilerini getirmişler ve Çallı Kuşağı olarak adlandırılan 1914 Kuşağı sanatçılarının öncüleri arasında yer almışlardır. Sanatçının canlı, parlak renkler ve serbest fırça vuruşlarıyla yaptığı manzaralarında, özellikle manolyaları, gülleri ve meyveleri işlediği natürmortlarında, portre ve çıplaklarında bir duyumsallık söz konusudur. Bu özelliği, onun bir gözlemci olmaktan çok, nesneyle kaynaşıp bütünleşen bir yapıya sahip olduğunu gösterir.

Detaylar
Lot: 35 » Tablo

SAMİ YETİK (1878-1945)

“Aşiyan, Rumeli Hisarı”

İmzalı. Duralit üzeri yağlıboya.

Referans: Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedisi / Sayfa: 839

Ölçüler: 18.5 x 24 cm.

Sanayi-i Nefise Mektebini 1906 yılında birincilikle bitirerek öğrenim için Fransa'ya gönderilen, kurallara ve klasik disipline bağlı bir sanatçı olarak görünmesine rağmen, sanatı serbest tuşların özgür akışı içinde biçimlendiren Türk Resim Sanatı’nın en önemli sanatçılarından biri olan ustanın erken dönem eserlerinden.

Detaylar
Lot: 37 » Tablo

FAUSTO ZONARO / RESSAM-I HAZRET-İ ŞEHRİYARİ (1854-1929)

“Turco”

İmzalı. Fotograf üzeri karışık teknik, pastel.
Altın tezyinatlı özel paspartusu içinde.

Referans: E.Benezit / Cilt: 10 Sayfa: 917

Ölçüler: 14.5 x 10 cm.
30 x 22.5 cm. (paspartulu)

Fausto Zonaro, İtalya Padova-Masi'de doğdu. 1891 yılında oryantalist bir tutkuyla merak ettiği İstanbula geldi. Fausto Zonaro, İstanbul’daki ilk günlerinde küçük boyutlu manzaralar, kent yaşamından sahneleri gösteren tablolar yaptı ve bunları Pera'lı bir tacire satarak geçimini sağladı. Teşrifat Nazırı Münir Paşa tarafından Yıldız Sarayı'na davet edildi ve burada Osman Hamdi Bey ile tanıştı. Fausto Zonaro, Münir Paşa'ya eserlerini II. Abdülhamit'e göstermek istediğini belirtti ve isteği yerine getirildi. Sultan II.Abdülhamid Han tarafından Mecidiye Nişanı'na layık görüldü ve "Ressam-ı Hazret-i Şehriyari", yani "Saray Ressamlığı" ünvanına sahip oldu.

Detaylar
Lot: 38 » Tablo

LEONARDO de MANGO (1843-1930)

"George August Wallin”

İmzalı. “12 Agosto1919” tarihli. Kağıt üzeri karakalem.
Georg August Wallin (1811-1852), Güneybatı Asya'ya yaptığı yolculuklarla tanınan Finli bir oryantalist, kaşif ve profesördür.

Referans: E.Benezit Cilt:7 Sayfa:140

Ölçüler: 37.5 x 26.5 cm.

İtalyan oryantalist, 1862'de bir desen yarışmasında birincilik ödülü kazandıktan sonra Napoli Akademisi'ne girdi. 8 yıl süren eğitim döneminde Mancinelli, Dominico Morelli gibi önemli hocalardan dersler aldı.1867'de ikinci kez desen dalında büyük ödül kazanan sanatçı bilgisini genişletmek ve yeni yerler tanımak amacıyla dönemin moda eğilimleri doğrultusunda Doğu ülkelerine seyahate çıktı. 1874'te Beyrut'a yerleşti.9 yıl burada kalan sanatçı birçok portre, peyzaj ve dini konulu kompozisyonlar yaptı. Mango Mısır ve Trablus'a da gitmiş, Kahire, Nil Nehri, çöl, vaha ve tarihi kalıntılar konulu Afrika'nın ışıklı mistik atmosferlerini yansıtan resimler yapmıştı. Leonardo de Mango 1883'te İstanbul'a gelmiş ve ölümüne kadar kısa birkaç yolculuğunun dışında burada yaşamıştır. Gezgin yabancı ressamlar gibi (Bello, Valeri, Fausto Zonaro) Mango'nun da İstanbul'a olan hayranlığı gerçekleştirdiği tablolarda görülür. Genellikle şeffaf boya katmanlarından oluşan eserlerinde belgesel arayış belirgindir. Kümeler halinde resmedilen figürlerinde etnografik özelliklere titizlikle uyulmuştur. İstanbul'un günlük yaşantısını yansıtan Bayramyeri, Dilenci vb resimlerinin dışında Fener, Eyüp, Adalar, Göksu gibi çok sayıdaki peyzajı İstanbul'da yaşayan yabancıların ilgisini çekmiş ve çoğu döneminde satılmıştır. Yirmiden fazla eserini de İstanbul'daki İtalyanların kurduğu Societa Operiaia'ya hediye etmiştir. Büyükada'dan Deniz Görünümü adlı resmi Roma'da Chigi Sarayı için alınmıştır.

Detaylar
Lot: 39 » Tablo

CONTE AMADEO PREZIOSI (1816-1882)

“Derviş”

İmzalı. Kağıt üzeri karışık teknik.

Referans: E.Benezit / Cilt: 8 Sayfa: 488

Ölçüler: 29 x 21.5 cm.

1816 yılında Malta’da doğdu. Erken yaşlardan itibaren sanata ilgi duydu. Malta'da çok takdir edilen bir ressam olan Giuseppe Hyzler tarafından eğitim gördü. Babası, Amedeo onun hukuk okumasını isterken, o daha çok sanat ve sanatla ilgileniyordu. Resim çalışmalarına École des Beaux-Arts'ta devam etti. İstanbul'a ayak bastığı 1851 yılından bu yana her geçen gün, sanatında olgunluğa erişen Amadeo Prezlosl, «Şark Giysileri» albümüyle Avrupa’da ün yapmıştı. Suluboya tabloları sanat çevrelerinde aranıyor, Şark manzaralarıyla dolu eserlerindeki üslup, hayranlık uyandırıyordu. Bu yüzden İstanbul’a gelen sanat tutkunları ve birçok elçiler, onunla dostluk kurmaktan haz duydular. ilk sergisini 1858’de Paris’te açtı. İkinci sergisi ise çok daha büyük anlam taşımaktadır. Çünkü, ancak milletlerarası sanat ustalığını kabul ettirmiş kişilerin eserlerinin sergilendiği Londra’daki Royal Academia’dan aldığı davet üzerine, 1863 yılında Londra’da bu akademinin salonlarında sergisini açtı. Günümüzde Louvre Müzesi Koleksiyonları arasında yer aldığı belirtilen «Şekerci Hacı Bekir» tablosuyla bu dükkânı ölümsüzleştiren Preziosi, günümüzde tüm Hacı Bekir kutuların» kapağındaki ressamdır.

Detaylar
Lot: 66 » Tablo

YAKUP CEM (d.1949)

“Kûfî Besmele”

İmzalı. Deri üzeri karışık teknik.
Kûfî hattı ile “Besmele-i Şerife” yazılı. Kûfî dikey harfler “Saadet Düğümü” motifleri ile zenginleştirilmiş. Altın yaldız bezemeli, kobalt renk cetvelli. Sanatçının koleksiyon değeri yüksek ele geçmez eserlerindendir.

Ölçüler: 38 x 66.5 cm.

1949 yılında İran’ın Tebriz şehrinde doğdu. Resme olan büyük tutkusu Hacı İslamiyan`ın yanında pekişti. İngiltere’de Oxford, Paris’te Osmanlı’nın Kuruluşunun 700. Yılı etkinlikleri kapsamında, Los Angeles Fullerton’da (California State Art University) ve New York’da sergiler açtı. Hayatta olup da eserleri müzayedelerde satışa sunulan ender sanatçılardan olan Yakup Cem, bir süre Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi`nde öğretim üyeliği de yapmıştır. Sanatçı, son yıllarda çalışmalarını Amerika’da sürdürmektedir.

Detaylar
Lot: 95 » Tablo

ÉTIENE JEURAT EKOLÜ (18.YÜZYIL)

“Turquerie Sanatı”

Tuval üzeri yağlıboya. Boppe’un “Türk Ressamları” olarak adlandırdığı Étiene Jeurat’ın da aralarında bulunduğu sanatçı grubunun yaptığı nadir eserlerden. Benzer örnekleri İstanbul “Pera Müzesi” ve Belçika “Musée Groesbeeck de Croix”da bulunmaktadır.

18.Yüzyıl’da, 15.Louis’nin gözdeleri Madame Pompadour ve Barry Düşesi Madame de Barry başta olmak üzere, Paris’li soylular ve Avrupalı ileri gelenler Türk kıyafetleri içerisinde iç mekan detaylarına önem vererek “Saz, Pala ve Lüle” gibi aksesuarlar ile Osmanlı tebaası gibi dönemin önemli ressamlarına pozlar vermişlerdir. Bu önemli belgesel özellik ile günümüze çok az sayıda “Turquerie” tablo intikal etmiştir. 1721 yılında Osmanlı Elçisi Yirmisekiz Mehmed Çelebi’nin Paris’e gönderilmesi ile özellikle Fransa’da başlayan ve 18.Yüzyıl boyunca öteki Avrupa merkezlerine de yayılan “Turquerie Sanat Akımı”nın yüksek kıymette, ele geçmez koleksiyonluk bir şaheseridir.

Referans: Turquerie 18.Yüzyılda Avrupa’da Türk Modası / Haydn Williams, 2015 YKY

Ölçüler: 90.5 x 84.5 cm.

18.yüzyılda özellikle Fransa’da başlayan ve öteki Avrupa merkezlerine de yayılan Türk modasına “Turquerie Akımı” denmiştir. 1721 yılında Osmanlı Elçisi Yirmisekiz Mehmed Çelebi Paris’e gönderilmiş, elçilik heyeti ve muhafızlarının görkemli giyim kuşam ve koşum takımları içinde şehre girişleri Paris’lileri büyülemiştir. 1740’ların başında ise Yirmisekiz Mehmed Çelebi’nin oğlu Said Efendi’nin Paris’e elçi olarak atanması Fransızların bir defa daha Osmanlı’nın görkemine tanık olmalarına sebep olmuştur. Aslında Avrupa’lıların Doğu’yu tanıma merakını çok eski yüzyıllara götürmek mümkündür. Başta 15.Louis’nin (1715-1774) gözdeleri Madame Pompadour ve Barry Düşesi Madame de Barry olmak üzere Paris’li soylular ve ileri gelenler sanatçılara Türk giysileri içinde kendi portrelerini yaptırmışlardır. Balolarda Türk kıyafeti giymek, Türk kıyafetiyle portre yaptırmak dönemin yaygın modaları hâline gelmiştir. O dönemlerde Avrupa’da yapılan düğünlerde bile, Osmanlı izlerini görmek mümkündü. 1719’da Avusturya sarayından Maria Josepha ile evlenen Saksonya Prensi Friedrich August, düğünü için aynı boyda güçlü 315 kişiyi vazifelendirir. Bu gençler ‘moustache a la Turque’ yani Türk bıyığı bırakacak ve düğünde yeniçeri kıyafeti giyip, mehter eşliğinde de yürüyeceklerdi. Ayrıca yemekler, hilâl şeklindeki masada yine Osmanlı kıyafetindeki hizmetliler tarafından servis edilmişti. Osmanlı elçisinin de davetli olduğu düğünde gelin Dresden yakınlarında yine Türk eserleriyle süslenmiş bir gemiden alınıyordu. Bu moda akımı içinde Kral Louis ve diğer soylular ile zenginler ressamlara Doğu konulu tablolar ısmarlıyorlardı. Doğu’ya giden gezgin ve görevliler Türklere ve Türkiye’ye ait anı ve resimlerini yayınlayarak “Turquerie” modasının geniş kitlelere yayılmasını sağlamışlardır. İsviçre’li ressam Jean-Etienne Liotard 1738 yılında İstanbul ve İzmir’de bulunmuş, özellikle Türk kadınlarının resimlerini yapmış ve bundan ötürü de Avrupa’da “Peintre Turc / Türk Ressamı” ünvanını almıştır. Şüphesiz bu akımın önemli bir bölümünü de tabloların yanı sıra evleri süsleyen biblo ve heykelcikler / figürler oluşturmakta idi. Unutulmamalıdır ki her dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun hayranlık uyandıran gücü ve zenginliği, tüm dünyada Osmanlı Pazarı’na ve Osmanlı Sarayı’na özel birçok sanat eseri üretilmesine sebep olmuştur.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 2
sonraki