• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

MÜZELİK ve KOLEKSİYONLUK ESERLER MÜZAYEDESİ | 35

Arthill Müzayedeleri, konusunun en değerli uzman ve otoritelerinin ekspertiz ve katkıları ile hazırlanmakta, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Ayasofya Müzesi, Türbeler, Vakıflar ve Askeri Müze uzmanlarının onayı ile gerçekleşmektedir.

Eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. Müzayedelerimizde uygulanan komisyon oranı %15, KDV oranı ise %20'dir. Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra "7" (yedi) iş günüdür, ödemelerde o günkü "TCMB" döviz kuru esas alınır. Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir, cezai şart olarak %35 aracılık hizmeti uygulanır.

Arthill Müzayedeleri'nde satışa sunulan tüm eserler "The Ritz-Carlton Istanbul" Süzer Plaza S2'de yer alan "Arthill Gallery"de sergilenmektedir. Müzayede süresince galerimizi 12.00 / 19.00 (Pazar hariç) saatlerinde ziyaret ederek eserleri yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.

Lot: 105 » Tablo

İSMAİL HAKKI ALTUNBEZER (1871- 1946)

Eski Türkçe (Osmanlıca) ile “Bende-i İsmail” şeklinde imzalı. Tuval üzeri yağlıboya.

Tuğrakeş İsmail Hakkı Altunbezer, eserde Belçikalı ressam “Diana Coomans”ın ünlü eserini yorumlamıştır. “Bende (kul, köle)” ibaresi tablonun saraya yapıldığını göstermekte. (Padişahın Ressam Kulları, Sayfa 98) Osmanlı Resim Sanatı’nın yüksek kıymette ele geçmez koleksiyonluk örneğidir.

Sertifika: Eserin, Yüksek Ressam Restoratör Bayram Karşit tarafından verilmiş sertifikası mevcuttur.

Referans: Padişahın Ressam Kulları, 2012 / Gülsen Sevinç Kaya, TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı
Türk Ressamları Hayatları ve Eserleri / Sayfa: 199-200

Ölçüler: 35.5 x 29 cm.

Tuğrakeş İsmail Hakkı, 1873 yılında İstanbul'da doğdu. Hattat İlmî Efendi'nin oğlu olan İsmail Hakkı Altunbezer, Fatih Rüştiyesi'nde öğrenim görüp, hat çalışmalarında ilk kez babasından ders aldı. Divan-ı Hümayun kalemine girip (1890), Sami Efendi'den celî, sülüs, tuğra yazı üsluplarını öğrendi. İki yıl sonra birinci tuğrakeşliğe getirilip, Sanayii Nefise'nin hattatlık bölümünü bitirdi (1896). Üsküdar İdadisi'nde yazı, Topkapı Rüştiyesi'nde resim, Galatasaray Sultanisi'nde ve Darülmuallimi'nde yazı öğretmenliği yaptı. Medreset Ülhattatin'de tuğra ve celi-sülüs yazı öğretmenliğine atandı. Cumhuriyet döneminde Güzel Sanatlar Akademisi doğu süsleme sanatları şubesi müdürlüğüne getirilip, birçok öğrenci (Halim Özyazıcı, Mecit Bey gibi) yetiştirdi. Selimiye, Edirnekapı, Zeynep Sultan, Abdi Subaşı camilerindeki yazılarıyla ün salan İsmail Hakkı Altunbezer, tezhipte zamanla kendine özgü bir üslup geliştirmiş, resimde klasik akımı izlemiştir. Altunbezer, Divan-ı Hümayun kaleminde çok gelişmiş orada fermanlar, menşurlar, beratlar, yazmış ve bunlara Tuğra’lar vazetmiştir. O dönem (tuğrakeş) unvanını almış ve emekliye ayrıldığı 1908 tarihine kadar “Tugrakeş-i Evvel” olarak Divan-ı Hümayun’da kalmıştır. 1946 yılında vefat eden Altunbezer Karacaahmet mezarlığında yatmaktadır. Mezar Kitabesi, kendisinden yirmi iki yıl önce vefat eden babasınınkiyle beraber, Hezarfen Hattat Necmeddin Okyay tarafından 1957'de celî talik hatla yazılmıştır.

Detaylar
Lot: 106 » Tablo

ALİ CEMAL BEN’İM (1881-1941)

“Türk Kalyonu”

İmzalı. Kontrplak üzeri yağlıboya.

Referans: Türk Ressamları Hayatları ve Eserleri, Pertev Boyar 1948 / Sayfa 149

Ölçüler: 50 x 70 cm.

Osmanlı dönemi asker ressamlardan olan Bahriyeli Ben’im, Mühendishane-i Bahrî-i Hümayun’dan teğmen rütbesiyle, daha sonra ise Sanayi-i Nefise Mektebi’nden 1906’da birincilikle mezun olmuştur. 1.Dünya Savaşı öncesinde bahriye yüzbaşılığından emekli olmuştur. 1.Dünya Savaşı yıllarında Sami Yetik, İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Namık İsmail, Avni Lifij, Ali Sami Boyar ile birlikte Şişli’de Harbiye Nazırı Enver Paşa tarafından kurulan atölyede (Şişli Atölyesi) Viyana ve Berlin sergileri için resimler yapan önemli sanatçılarımızdandır. Eserleri İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Askeri Müze, İstanbul Deniz Müzesi, Ankara Cumhuriyet Müzesi, Cumhuriyet Gazetesi Arşivi ve yerli yabancı önemli koleksiyonlarda mevcuttur.

Detaylar
Lot: 108 » Tablo

WARTAN MAHOKIAN (1869-1937)

“Gün Batımında Tekneler”

İmzalı. Tuval üzeri yağlıboya.

Referans: Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni Ressamlar, Garo Kürkman / Cilt: 2 Sayfa: 568

Ölçüler: 48.5 x 74.5 cm.

Türkiye doğumlu Mahokian, resim eğitimini amcası Senekerim Mahokian’dan almaya başlar ve daha sonra Fransa’ya gider. Nice’deki atölyesinde sergiler düzenleyen Mahokian, Almanya’da da birçok sergi düzenlemiştir.

Detaylar
Lot: 109 » Tablo

MIGIRDİÇ GİVANİAN (1848-1906)

“İstanbul Boğaziçi”

İmzalı. (Givanian Baptist “G.B” inisiyalli) Tuval üzeri yağlıboya.

Referans: E.Benezit Cilt:5 Sayfa: 56
Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni Ressamlar, Garo Kürkman / Cilt:1 Sayfa:404

Ölçüler: 51 x 63 cm.

1848’de İstanbul Beşiktaş’ta doğan sanatçı, Sultan Abdülmecit’in saray kemancısı Ohannes Givan’ın oğlu, tanınmış ressam ve resim hocası Harutyun Givanian’ın da ağabeyidir. 1860’larda, Beşiktaş’taki Ermeni Mektebi’nde ressam Apraham Sakayan’ın talebesi olan Givanian, 1874’de Fransız ressam Pierre Désiré Guillémet’nin Beyoğlu, Hamalbaşı Sokağı’nda açtığı Desen ve Resim Akademisi’nde, 1876–79 yılları arasında da İtalya’da resim eğitimine devam eder. Osmanlı adlı gazetenin 19 Cumadelevvel 1298 (18 Nisan 1881) tarihli sayısından Tepebaşı’ndaki Belediye Bahçesi’nde, Elifba Kulübü tarafından açılan sergiye dört natürmort çalışmasıyla katıldığını öğrendiğimiz sanatçı, Beyoğlu, Cadde-i Kebir’de (bugün İstiklal Caddesi) yer alan Rus Sefarethanesi’nde de 1894’de bir resim sergisi açar. Mıgırdaç Givanian, hem ressamlık yetileriyle, hem de özgün etkinlikleriyle İstanbul'un her tür ortamında istisnai ve ilginç bir kişilik oluşturmuştur. Onun hayal ve zevk ürünü, az veya çok dekoratif unsurlar içeren kompozisyon manzaralarındaki geniş fırça darbeleriyle yaşam bulan gökyüzünde yüzen bulutların pırıltılı etkileri, onun yadsınamaz sanatçı yeteneğinin ve çok renkliliğinin kanıtıdır. Beylerbeyi, Çırağan ve Yıldız Sarayı’nın duvar süslemelerini yapan Givanian, İstanbul tiyatroları için dekorlar da hazırlamıştır. İtalyanca operalarda da rol aldığını öğrendiğimiz sanatçının pek çok özel koleksiyonun yanı sıra, İstanbul Belediye Müzesi ile Viyana ve Venedik St. Lazzaro adasındaki Congregazione Armena Mechitarista Manastırları’nda tabloları bulunmaktadır. 1894 – 1905 yıllarında Odessa’da ve St. Petersburg’da yaşamını sürdüren Givanian, İstanbul’da yaşama veda etmiştir.

Detaylar
Lot: 110 » Tablo

MIGIRDİÇ GİVANİAN (1848-1906)

“Constantinople”

İmzalı. (Givanian Baptist “G.B” inisiyalli) Tuval üzeri yağlıboya.

Referans: E.Benezit Cilt:5 Sayfa: 56
Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni Ressamlar, Garo Kürkman / Cilt:1 Sayfa:404

Ölçüler: 36 x 60 cm.

1848’de İstanbul Beşiktaş’ta doğan sanatçı, Sultan Abdülmecit’in saray kemancısı Ohannes Givan’ın oğlu, tanınmış ressam ve resim hocası Harutyun Givanian’ın da ağabeyidir. 1860’larda, Beşiktaş’taki Ermeni Mektebi’nde ressam Apraham Sakayan’ın talebesi olan Givanian, 1874’de Fransız ressam Pierre Désiré Guillémet’nin Beyoğlu, Hamalbaşı Sokağı’nda açtığı Desen ve Resim Akademisi’nde, 1876–79 yılları arasında da İtalya’da resim eğitimine devam eder. Osmanlı adlı gazetenin 19 Cumadelevvel 1298 (18 Nisan 1881) tarihli sayısından Tepebaşı’ndaki Belediye Bahçesi’nde, Elifba Kulübü tarafından açılan sergiye dört natürmort çalışmasıyla katıldığını öğrendiğimiz sanatçı, Beyoğlu, Cadde-i Kebir’de (bugün İstiklal Caddesi) yer alan Rus Sefarethanesi’nde de 1894’de bir resim sergisi açar. Mıgırdaç Givanian, hem ressamlık yetileriyle, hem de özgün etkinlikleriyle İstanbul'un her tür ortamında istisnai ve ilginç bir kişilik oluşturmuştur. Onun hayal ve zevk ürünü, az veya çok dekoratif unsurlar içeren kompozisyon manzaralarındaki geniş fırça darbeleriyle yaşam bulan gökyüzünde yüzen bulutların pırıltılı etkileri, onun yadsınamaz sanatçı yeteneğinin ve çok renkliliğinin kanıtıdır. Beylerbeyi, Çırağan ve Yıldız Sarayı’nın duvar süslemelerini yapan Givanian, İstanbul tiyatroları için dekorlar da hazırlamıştır. İtalyanca operalarda da rol aldığını öğrendiğimiz sanatçının pek çok özel koleksiyonun yanı sıra, İstanbul Belediye Müzesi ile Viyana ve Venedik St. Lazzaro adasındaki Congregazione Armena Mechitarista Manastırları’nda tabloları bulunmaktadır. 1894 – 1905 yıllarında Odessa’da ve St. Petersburg’da yaşamını sürdüren Givanian, İstanbul’da yaşama veda etmiştir.

Detaylar
Lot: 111 » Tablo

MIGIRDİÇ GİVANİAN (1848-1906)

“Natürmort”

İmzalı. Tuval üzeri yağlıboya. Duralite marufle.

Sertifika: Eserin, Yüksek Ressam Restoratör Bayram Karşit tarafından verilmiş sertifikası mevcuttur.

Referans: E.Benezit Cilt:5 Sayfa: 56
Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni Ressamlar, Garo Kürkman / Cilt:1 Sayfa:404

Ölçüler: 57.5 x 44.5 cm.

1848’de İstanbul Beşiktaş’ta doğan sanatçı, Sultan Abdülmecit’in saray kemancısı Ohannes Givan’ın oğlu, tanınmış ressam ve resim hocası Harutyun Givanian’ın da ağabeyidir. 1860’larda, Beşiktaş’taki Ermeni Mektebi’nde ressam Apraham Sakayan’ın talebesi olan Givanian, 1874’de Fransız ressam Pierre Désiré Guillémet’nin Beyoğlu, Hamalbaşı Sokağı’nda açtığı Desen ve Resim Akademisi’nde, 1876–79 yılları arasında da İtalya’da resim eğitimine devam eder. Osmanlı adlı gazetenin 19 Cumadelevvel 1298 (18 Nisan 1881) tarihli sayısından Tepebaşı’ndaki Belediye Bahçesi’nde, Elifba Kulübü tarafından açılan sergiye dört natürmort çalışmasıyla katıldığını öğrendiğimiz sanatçı, Beyoğlu, Cadde-i Kebir’de (bugün İstiklal Caddesi) yer alan Rus Sefarethanesi’nde de 1894’de bir resim sergisi açar. Mıgırdaç Givanian, hem ressamlık yetileriyle, hem de özgün etkinlikleriyle İstanbul'un her tür ortamında istisnai ve ilginç bir kişilik oluşturmuştur. Onun hayal ve zevk ürünü, az veya çok dekoratif unsurlar içeren kompozisyon manzaralarındaki geniş fırça darbeleriyle yaşam bulan gökyüzünde yüzen bulutların pırıltılı etkileri, onun yadsınamaz sanatçı yeteneğinin ve çok renkliliğinin kanıtıdır. Beylerbeyi, Çırağan ve Yıldız Sarayı’nın duvar süslemelerini yapan Givanian, İstanbul tiyatroları için dekorlar da hazırlamıştır. İtalyanca operalarda da rol aldığını öğrendiğimiz sanatçının pek çok özel koleksiyonun yanı sıra, İstanbul Belediye Müzesi ile Viyana ve Venedik St. Lazzaro adasındaki Congregazione Armena Mechitarista Manastırları’nda tabloları bulunmaktadır. 1894 – 1905 yıllarında Odessa’da ve St. Petersburg’da yaşamını sürdüren Givanian, İstanbul’da yaşama veda etmiştir.

Detaylar
Lot: 113 » Tablo

YAKUP CEM (d.1949)

“Natürmort”

İmzalı. Tuval üzeri yağlıboya.

Provenans: Özel Koleksiyon'a aittir.

Ölçüler: 30 x 40 cm.

1949 yılında İran’ın Tebriz şehrinde doğdu. Çocukluğundan beri resme olan büyük tutkusu, daha sonra ünlü bir sanatçı ve hoca olan Hacı İslamiyan`ın yanında pekişti. Daha sonra büyük beğeni toplayan tezhip, minyatür ve resim çalışmalarıyla; İngiltere’de Oxford, Paris`te Osmanlı`nın Kuruluşunun 700. Yılı etkinlikleri kapsamında, Los Angeles Fullerton`da (California State Art University) ve New York`da sergiler açtı. Pek çok karma sergide eserleri sergilendi. Hayatta olup da eserleri müzayedelerde satışa sunulan ender sanatçılardan olan Yakup Cem, bir süre Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi`nde öğretim üyeliği de yapmıştır. Sanatçı, son yıllarda çalışmalarını Amerika’da sürdürmektedir.

Detaylar
Lot: 116 » Tablo

MESRUR İZZET BEY (1873-1952)

“Sarayda Eğlence”

İmzalı. 1940 tarihli. Tuval üzeri yağlıboya.

İstiklal Madalyası’nın tasarımcısı Mesrur İzzet Bey’in koleksiyon değeri yüksek ele geçmez eserlerindendir.

Referans: Mesrur İzzet Bey, 2004 / Celil Ender

Ölçüler: 65 x 100 cm.

1873’te doğdu. Kayıtlarında ismine Ahmet Mesrur olarak rastlanmaktadır. Soyadı kanunu ardından da Durum soyadını aldı. Emirgan Rüştiyesinden sonra 1886’da Tıbbiye İdadisine başladı. Ardından Tıbbiye Mülkiyesine devam etti. Tıbbiyeden ayrıldıktan sonra da Sanayi-i Nefise Mektebi-Heykel bölümüne geçti. 1894 yılında 1. Derecede Heykeltıraş diploması sahibi oldu. Ödül olarak 1 Kıta Altın Maarif Madalyası ile 1 Kıta Sanayii Madalyası aldı. Sanatçı sonrasında Fabrika-i Hümayun’a atandı. Burada ilk olarak model yardımcılığı görevinde bulundu. 1914 yılında ise müdürlüğe yükseldi. Kendisi bir süre Darphane’de kalıp modelleri hazırladı. Dolmabahçe ve Topkapı Sarayı Müzesi’nde kendisine ait porselen çalışmaları mevcuttur. Bunlar, üzerlerindeki İstanbul yapılarının kabartmaları ile dikkat çekmektedir. Darphane-i Hümayun’da da modelcilik yaptı, bunun yanı sıra pul, para ve madalya modelleri ve resimleri yaptı. En önemli çalışması ise tasarladığı istiklal madalyası oldu. Sanayi-i Nefise mezunu olarak Mesrur İzzet Bey’in ismi verildi.

Detaylar
Lot: 117 » Tablo

İBRAHİM SAFİ (1898-1983)

"Galata’da Bir Sokak”

İmzalı. Tuval üzeri yağlıboya.

Referans: Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedik Sözlük / Sayfa: 276

Ölçüler: 65 x 50 cm.

1898’de Kafkasya Nahcivan’da doğdu. Eğitimini Moskova Güzel Sanatlar Akademisi’nde tamamladı. Rahman Safief, Türkiye’ye geldikten sonra aldığı adıyla İbrahim Safi, Erivan Lisesi'nde öğrenimini sürdürürken resim öğretmeni Kolzska ve resim eğitimi görmüş akrabalarıyla çalışmıştır. Sanatçının ilk çalışmaları Rus ressam Repin'nin etkilerini taşır. I.Dünya Savaşı'nın başlamasıyla öğrenimi yarıda kalmış ve 1917 Ekim Devrimi'nden sonra Kafkasya'da savaşan orduyla birlikte Türkiye'ye gelmiştir. 1918'de ailesiyle birlikte İstanbul'a yerleşen sanatçı sanat öğrenimini İstanbul’da Sanayi-i Nefise’de 1923’de tamamladı ancak atölyesinde çalıştığı Namık İsmail’in yanında 1930’a kadar etütlerini sürdürdü. 1924-1925 yıllarında Atatürk portreleri çizen sanatçı, ilk sergisini 1946’da İstanbul’da açtı. Güzel Sanatlar Birliği Sergilerine, çeşitli karma sergilere katıldı. 1955’ten sonra İsviçre, Münih, Köln, Frankfurt, Bonn, Viyana, Roma, Paris, Marsilya, Atina olmak üzere yurtdışında 10 yıl süreyle araştırmalar yaptı, sergiler düzenledi. Çok üreten bir sanatçı olarak tanındı. 1983'de İstanbul Odakule'de düzenlenen 100. sergisinin açılışından bir gün sonra öldü. Ölümünden kısa bir süre sonra aynı yerde adına bir retrospektif sergi düzenlendi. Hükümet tarafından Viyana ve Roma’ya gönderildi. Akademik kökenli Rus resminin bir ölçüde izlenimci paletle yumuşatılmış etkilerini yansıtan sanatı, peyzaj geleneği üzerine kurulur. İstanbul’un doğa ve tarih zenginliği, resimlerinde canlı ve ışıltılı renklerle yer alır. Resimlerinde renkçi bir anlayışla, işlek fırça vuruşları kullandı. Çallı kuşağının portre ölüdoğa/natürmort ve manzara geleneğine bağlı kaldı. Konuları arasında kırsal kesim ve kent görünümleri, günlük yaşam sahneleri, halktan özgün kişilerin tiplemeleri, folklorik düzenlemeler, belgesel, tarihsel nitelikli yapıların yanı sıra, değişik Avrupa kentleri İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir, Antalya, Kilyos gibi yörelerden sokak, cami, Kaleiçi evleri, çiçekli ve meyveli natürmortlar gibi zengin bir izlenim birikimi yer aldı.

Detaylar
Lot: 118 » Tablo

İBRAHİM SAFİ (1898-1983)

“İstanbul’da Kış”

İmzalı. Tuval üzeri yağlıboya. Duralite marufle.

Provenans: Özel Koleksiyon

Referans: Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedik Sözlük / Sayfa: 276

Ölçüler: 20 x 29 cm.

1898’de Kafkasya Nahcivan’da doğdu. Eğitimini Moskova Güzel Sanatlar Akademisi’nde tamamladı. Rahman Safief, Türkiye’ye geldikten sonra aldığı adıyla İbrahim Safi, Erivan Lisesi'nde öğrenimini sürdürürken resim öğretmeni Kolzska ve resim eğitimi görmüş akrabalarıyla çalışmıştır. Sanatçının ilk çalışmaları Rus ressam Repin'nin etkilerini taşır. I.Dünya Savaşı'nın başlamasıyla öğrenimi yarıda kalmış ve 1917 Ekim Devrimi'nden sonra Kafkasya'da savaşan orduyla birlikte Türkiye'ye gelmiştir. 1918'de ailesiyle birlikte İstanbul'a yerleşen sanatçı sanat öğrenimini İstanbul’da Sanayi-i Nefise’de 1923’de tamamladı ancak atölyesinde çalıştığı Namık İsmail’in yanında 1930’a kadar etütlerini sürdürdü. 1924-1925 yıllarında Atatürk portreleri çizen sanatçı, ilk sergisini 1946’da İstanbul’da açtı. Güzel Sanatlar Birliği Sergilerine, çeşitli karma sergilere katıldı. 1955’ten sonra İsviçre, Münih, Köln, Frankfurt, Bonn, Viyana, Roma, Paris, Marsilya, Atina olmak üzere yurtdışında 10 yıl süreyle araştırmalar yaptı, sergiler düzenledi. Çok üreten bir sanatçı olarak tanındı. 1983'de İstanbul Odakule'de düzenlenen 100. sergisinin açılışından bir gün sonra öldü. Ölümünden kısa bir süre sonra aynı yerde adına bir retrospektif sergi düzenlendi. Hükümet tarafından Viyana ve Roma’ya gönderildi. Akademik kökenli Rus resminin bir ölçüde izlenimci paletle yumuşatılmış etkilerini yansıtan sanatı, peyzaj geleneği üzerine kurulur. İstanbul’un doğa ve tarih zenginliği, resimlerinde canlı ve ışıltılı renklerle yer alır. Resimlerinde renkçi bir anlayışla, işlek fırça vuruşları kullandı. Çallı kuşağının portre ölüdoğa/natürmort ve manzara geleneğine bağlı kaldı. Konuları arasında kırsal kesim ve kent görünümleri, günlük yaşam sahneleri, halktan özgün kişilerin tiplemeleri, folklorik düzenlemeler, belgesel, tarihsel nitelikli yapıların yanı sıra, değişik Avrupa kentleri İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir, Antalya, Kilyos gibi yörelerden sokak, cami, Kaleiçi evleri, çiçekli ve meyveli natürmortlar gibi zengin bir izlenim birikimi yer aldı.

Detaylar
Lot: 122 » Porselen

SAX MEISSEN 18.YÜZYIL “MARCOLINI DÖNEMİ” PORSELEN KAPAKLI SAHAN

18.Yüzyıl. Sax. Meissen imalat damgalı (Çifte Meç), Kont Marcolini (1774-1815) dönemi. Osmanlı Sarayı ve çevresi için özel olarak tasarlanılarak imal edilmiş. Nadir tesadüf edilen oranj renkte. Beyaz hamurlu, beyaz astarlı, şeffaf sırlı. Üst düzey fırça kalitesinde tasvir edilmiş çiçek buketleri ile dekorlu, altın yaldız bezemeli. Kubbesel kapaklı, kapak tutamağı dalında limon formunda. Haliyle. Osmanlı Saraylısı’nın yüksek zevkini gözler önüne seren nadir koleksiyonluk eserdir.

Referans: Porselencilik Tarihi, 1941 / Hüseyin Kocabaş

Ölçüler: 17 x 22 cm.

Alman aristokrat Kont Camillo Marcolini 1774-1815 yılları arasında Meissen Porselen Fabrikası’nın başına geçmiş ve Meissen Porselenleri’nin eski başarısına ve ününe kavuşmasını sağlamıştır. Özellikle Osmanlı zevkine uygun eserler üreten fabrikanın en önemli alıcıları yine Osmanlı Sarayı ve yakın çevresi ile Osmanlı zenginleri olmuştur. Fakat Napolyon Savaşları’nın patlak vermesiyle bu ihracat dönemi kısa sürmüştür. Sıraltı maviyle birbirine çapraz olarak geçen kılıçlar ve kabzaları arasına koyulan yıldız (Çifte Meç) Marcolini dönemini belirleyen damgalar olmuştur.

Detaylar
Lot: 123 » Porselen

SAX MEISSEN 18.YÜZYIL “MARCOLINI DÖNEMİ” PORSELEN BONBONNIÈRE

18.Yüzyıl. Sax. Meissen imalat damgalı (Çifte Meç), Kont Marcolini (1774-1815) dönemi. Osmanlı Sarayı ve çevresi için özel olarak tasarlanılarak imal edilmiş. “Pompadour Pembesi” renkte. Beyaz hamurlu, beyaz astarlı, şeffaf sırlı. Zengin altın yaldız bezemeli, üst düzey fırça kalitesinde tasvir edilmiş çiçek buketleri ile dekorlu. Realist kapak tutamağı dalında limon formunda. Haliyle. Osmanlı Saraylısı’nın yüksek zevkini gözler önüne seren nadir koleksiyonluk eserdir.

Referans: Porselencilik Tarihi, 1941 / Hüseyin Kocabaş

Ölçüler: 13.5 x 14 cm.

Alman aristokrat Kont Camillo Marcolini 1774-1815 yılları arasında Meissen Porselen Fabrikası’nın başına geçmiş ve Meissen Porselenleri’nin eski başarısına ve ününe kavuşmasını sağlamıştır. Özellikle Osmanlı zevkine uygun eserler üreten fabrikanın en önemli alıcıları yine Osmanlı Sarayı ve yakın çevresi ile Osmanlı zenginleri olmuştur. Fakat Napolyon Savaşları’nın patlak vermesiyle bu ihracat dönemi kısa sürmüştür. Sıraltı maviyle birbirine çapraz olarak geçen kılıçlar ve kabzaları arasına koyulan yıldız (Çifte Meç) Marcolini dönemini belirleyen damgalar olmuştur.

Detaylar
Lot: 124 » Porselen

VİYANA 18.YÜZYIL “SAX” PORSELEN BONBONNIÈRE

18.Yüzyıl. Sax. Viyana imalat damgalı. Osmanlı Pazarı için özel olarak tasarlanılarak imal edilmiş, nadir tesadüf edilen “Rokoko” tezyinata sahip. Beyaz hamurlu, beyaz astarlı, şeffaf sırlı. Zengin altın yaldız bezemeli, üst düzey fırça kalitesinde tasvir edilmiş çiçek buketleri ile dekorlu. Realist kapak tutamağı dalında çilek formunda. Haliyle. Osmanlı'nın yüksek zevkini gözler önüne seren koleksiyonluk eserdir.

Referans: Porselencilik Tarihi, 1941 / Hüseyin Kocabaş

Ölçüler: 15 x 15 cm.

Avrupa’da porselen sanayi 18.Yüzyıl ile beraber başlar. Gerçi bu zamana kadar çok yüksek kalitede fayans imal edilmiş ise de kaolin porseleni tabir edilen sert kaya porseleni imali ancak 1709 tarihinde başlamıştır. Bu fabrikalarda Osmanlı pazarı için imal edilen porselen çeşitlerinin Türk’ün asil zevkine göre yapılması, Türk desenlerinin Avrupa’da yayılmasında mühim rolü olduğunun işaretidir. Şarkta resmin şiddetle günah sayıldığı bu devirlerde en iyi alıcı olması dolayısı ile Türkiye Saks ve Viyana fabrikaları işleri üzerinde mühim tesirler yapmış, fabrika tezgâhlarında şark imalatı için hususi teşkilatlar vücuda getirip, canlı şekillerin tasvirleri yerine rengârenk çiçek demetlerinin, gül destelerinin bin bir güzelliklerini yalnız Türkiye için nakşetmişlerdir. Topkapı Sarayı Müzesi ile diğer müzelerdeki büyük koleksiyonlarda hayretle seyrettiğimiz Avrupa porselenleri arasındaki Türkiye için hazırlanmış eserleri üzerlerindeki tezyinattan tanımaktayız. Saksunya Kralı Frederick Auguste tarafından Dresden’de kurulan fabrikada 1710 tarihinde oldukça mükemmel bir halde yapılmağa başlanan porselencilik ile Viyana’da yapılan porselen imali, mamulatı itibariyle aynı denecek kadar kalite ve görsel benzerliğe haiz olduğundan bizde Saksunya ya da SAX denince bu iki fabrikanın porselenleri birden hatıra gelir. Bu fabrikalar Türkiye için on dokuzuncu asır sonlarına kadar bu şekilde hususi ihracat yapmışlardır. Yalnız bu işlerin harcı âlem bir meta değil lüks eşyası olarak o zamanda dahi birkaç altın liradan aşağı tedarik edilmediğini unutmamak lazımdır.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 16
sonraki