19.Yüzyıl. Çin. Qing Hanedanı (1644-1916) Jiaqing dönemi. Osmanlı Sarayı için üretilmiş. Süleymaniye işi kubbesel bronz vida kapaklı, kapak tutamağı palamut formunda. Altın vermeyli. Halka dipli, şişkin gövdeli, iri boğumlu, dar uzun boyunlu. Beyaz hamurlu, beyaz astarlı, renksiz şeffaf sırlı, sıraltına kobalt mavi renkte stilize floral motifli. Ağaçlar, çiçekler, yapraklar ve meyvelerden oluşan harika bir kompozisyona sahip. Fevkalade kondisyonda. Topkapı Sarayı Müzesi Koleksiyonu’nda bu tip maden eklemeler yapılmış 187 adet porselen mevcuttur. Osmanlı'da her zaman güç ve zenginliğin göstergesi olmuş Çin porselenlerinin benzer örnekleri müze koleksiyonlarında yer alan, yüksek kıymette koleksiyonluk örneğidir.
Referans: Porselencilik Tarihi, 1941 / Hüseyin KOCABAŞ
Ölçüler: 48 x 20 cm.
Batının porselen ile ilk tanışmasının 13. Yüzyılda Venedikli seyyah Makro Polo’nun seyahatnamesi ile olduğu bilinmektedir. Doğuda en eski devirlerde bile kullanılan Çin porselenlerini fağfuri tabiri ile bizim ülkemizde yüzyıllardır kıymetle aranan eşyaların arasında en başta görürüz. Buna en güzel örnek Topkapı Sarayı Çin Porselenleri Koleksiyonudur. Osmanlı Saraylarında ilk olarak Sultan II.Beyazıd zamanında Çin porselenlerinden bahsedilir. Sultan I.Selim’in İran ve Mısır seferlerinden birçok porseleni İstanbul’a getirdiği, bunların bazılarının üzerlerine yakutlar, zümrütler işletildiği, tombak ve gümüş aplikelerle zenginleştirildiği bilinmektedir. Özellikle Şah İsmail’in Sarayı’ndan getirilen ve üzerleri altın teller ile tutturularak zümrüt ve yakut işlenmiş beyaz Çin porselenleri nadir örneklerdendir. Osmanlı padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman Çin porselenlerine çok meraklı idi, hatta devlet erkânını Çin porselenleri kullanmaya teşvik ettiği gibi bunları hediye olarak da tercih ederdi. Osmanlı Sarayı’ndan özel olarak Çin’e defalarca kervanlar gönderildiği kayıtlarla sabittir. İstanbul’a uzak doğudan gelen her kervanın en kıymetli eşyasını fıçılar içine itina ile yerleştirilmiş Çin porselenleri teşkil ederdi. Bunlar İstanbul’da hatta İmparatorluk sınırları içindeki müşterilerin zevkine sunulur ve yüksek fiyatlarla satılırdı, bu eserlerin en iyi alıcısı kuşkusuz saraydı.
Share
Ask a question
Ask a question