MÜNİF FEHİM (1899-1983)

“Acı Bir Şakanın Sebep Olduğu Hayırlı Netice”

İmzalı. Kağıt üzeri karışık teknik.

Literatür: Eser “Yirminci Asır 245.Sayı 1957 Cilt:10 / Sayfa:19”da yer almaktadır.

Ölçüler: 26 x 36 cm.

*Kara Abdullah bir gün divan zamanı bir iş için sadrazamın huzuruna girdi. Bu sırada Anadolu ve Rumeli tezkerecileri de Derviş paşanın yanında bulunuyorlardı. Kara Abdullah veziri hürmetle selamladıktan sonra, onlara fena fena baktı. Sadrazama söyleyeceklerini söyleyip, sözü sona erince ellerini kaldırdı. Evvela Derviş Paşa’ya uzun uzun duada bulundu. Sonra duasına şu şekilde devam etti:

-Yarabbi, sen Anadolu efendisi hazretlerine uzun ömürler ihsan eyle. Sıhhat ve saadette daim ve huzur içinde makamında nice yıllar kaim olsun…

Dua bu şekilde uzadıkça uzadı. Halbuki sadrazam onun iki efendileri hiç sevmediğini gayet iyi bilirdi. İlahizade de bu işin altından ne çıkacak diye bekliyor, sonunda Kara Abdullah’ın kendisine bir taş atacağını hissediyordu. Derviş Paşa, nihayet onu söyletmek için gülümseyerek;

-Abdullah Efendi, dedi. Bu duanın aslı ne olsa gerek?

Öbürü başını salladı:

-Sormayın sultanım. Bilirsiniz ki, yeryüzünde ciğer parem bir tek evladım vardır. Gözüm gibi bakar, kuş sütüyle beslerim. Bütün ümidim odur. Onun için çalışır, onun için didinirim. İşte, bu ciğer parem oğulcağızım geçen gün hummaya tutuldu. Aklım başımdan gidiverdi. Ne ilaç verdiysem kar etmedi. Tabipler dermandan aciz oldular. Nihayet hiçbir çare kalmadığını anlayınca hastalığa hitaben:

-Birde sıtma, dedim. Eğer şu oğlanın yakasını bırakmazsan bu sefer Anadolu efendisinin işlediği cümle günahlar senin boynuna olsun!

Ne dersiniz sultanım, oğulcağızım hemen gözünü açıp iyileşmez mi? Şimdi ben kendisine nasıl dua etmem? Allah’tan ömrünün daim olmasını, makamında kaim olmasını nasıl istemem?

Sadrazam bu latifeden hoşlanarak güldü. Sonra:

-Peki, dedi. Neden Rumeli efendisinin günahlarını havale etmeyip de Anadolu efendisininkilerini ettin?

Hazır cevap Kara Abdullah derhal karşılık verdi:

-Yok canım, onu böyle küçük işlere harcamam. Oğlanın vebasına saklıyorum.

Vezir ve divanında hazır bulunanlar kendilerini tutamayıp bu sözlere kahkahalarla güldüler. İşin asıl tuhafı şu ki, iki efendi de bu işe en çok gülenler arasındaydılar. Sonunda ise, bu onların azillerine yol açtı ki, Kara Abdullah’ın da esasen istediği buydu.

 

MÜNİF FEHİM ÖZARMAN (1899-1983)

Öğrenimini Üsküdar Sultanisi ve ardından Sanayi-i Nefise Mektebi’nde tamamlayan sanatçı, asıl ününü illüstratör olarak yapmış, kitap kapakları, dergi ve kitap illüstrasyonları ile Türk yayıncılık ve grafik tasarım tarihinin temel taşlarından biri olmuştur. Eski İstanbul yaşamını konu alan eserleriyle tanınan üstad ressam, babası Ahmet Fehim'in ünlü bir tiyatro sanatçısı olması sebebiyle küçük yaşlardan itibaren ünlü sanatçıların olduğu bir çevrede yetişmiştir. 12 yaşında resim yapmaya başlamış ve resim sanatına olan ilgisini Musahipzade Celal'in İstanbul Efendisi adlı oyunu için sahne dekorları yaparak geliştirmiştir. 1910'lu yıllarda Leyla Saz'ın yazdığı Saray Hayatı adlı kitabı için resimler yapmış, ilk desenlerini Fağfur dergisinde yayınlamış ve aynı zamanda Ahmed Fehim Efendi'nin rejisörlüğünü yaptığı iki filmin (Yusuf Ziya Ortaç'ın Binnaz ve Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Mürebbiye adlı eserleri) senaryo, dekor, kostüm ve makyajlarını hazırlamıştır. Basın hayatına 1921'de Celal Nuri Bey'in İleri Gazetesi'nde ressam olarak çalışmaya başlayarak atılmıştır. Dizi yazıları da resimleyen sanatçı, ünlü Divan şiirlerinin bazı dizeleri için yaptığı resimlerle ünlenmiştir. Aynı yılda Refik Halid'in Aydede'sinde eski divan şairlerinin dizelerini resimlemiş, daha sonra bu resimlerini Eski Şiir Bahçeleri adlı bir albümde toplamıştır. İlk karikatürlerinde stilize bir teknik kullanan sanatçı, 1923'ten itibaren suluboya tekniğine yönelmiş, daha sonra da resim yönü ağır basan karikatürler çizmiştir. 1924'te Reşat Nuri Gültekin, İbnülrefik Ahmet Nuri ve Yeşarizade Mahmud Esad ile Kelebek adlı Mizah dergisini çıkarmış ve dergide baş çizerlik yapmıştır. 1937'de İstanbul Taksim Kristal Gazinosu’nda Cemal Nadir’le ilk sergisini açmıştır. Yirminci Asır, Ayine, Akbaba, Yeni Gün, İkdam Vakit, Mizah, Son Posta, Cumhuriyet, Zümrüdü Anka, Tan, Yedigün gibi dergi ve gazeteler için karikatür ve desenler çizmiştir. 1940’ta Yedigün yayınlarından çıkan Elli Türk Büyüğü isimli kitabı resimlemiştir. 1943'te Dünden Hatıralar isimli kitabını yayınlamıştır.1950'li yıllarda Server İksit'in çıkardığı Resimli Tarih Mecmuası'nda çizmiştir. 1971'de Günaydın Gazetesi'nde Hz.Muhammed'in Hayatı tefrikasını resimlemiştir. Adından üstad olarak bahsettiren ressam 1983 yılında vefat etmiştir.