• Cancel
    Filter
Filter

MÜZELİK ESERLER MÜZAYEDESİ | 21

  • Category: Tablo
Lot: 26 » Tablo

JEAN PIERRE DROUIN (1782-1861)

"Turquerie Sanat Akımı’nın Başlangıcı / 1721’de Osmanlı Elçisi Yirmisekiz Mehmet Çelebi ve Maiyeti'nin Paris’e Girişleri"

İmzalı. 1827 tarihli. Tuval üzeri yağlıboya.
Sanatçının başyapıtı. Yaptığı en büyük ebatlı eser. Sanat Tarihi ve Osmanlı Tarihi açısından "Belgesel" özellikli. Orijinal altın varak siyah lake çerçevesi içerisinde.

Referans: E.Benezit / Cilt:3 Sayfa:679

Ölçüler: 130 x 100 cm.

Drouin, 1782’de Besançon da doğdu. 18. ve 19.Yüzyıl ressamıdır. Minyatür ve suluboya portre ressamı Jean Pierre Druoin, Academiê de Paris okulunda heykeltıraş Dejoux’nun öğrencisiyken ardından minyatür için JBJ Augustin’nin öğrencisi oldu. Nadir eserleri olan bu sanatçı, sıkı noktalı bir çizgide çalıştı, cilt tonlarını doğru bir şekilde verdi, bazen pembe ve kahverengi gölgelerle ve saça birkaç vurgu beyaz guaj yerleştirdi. Drouin’in temsil edildiği müzeler; MBA DE Besançon; Palais des Beaux – Arts,Lile.  

 

18.yüzyılda özellikle Fransa’da başlayan ve öteki Avrupa merkezlerine de yayılan Türk modasına “Turquerie Akımı” denmiştir.  1721 yılında Osmanlı elçisi yirmisekiz Mehmed Çelebi Paris’e gönderilmiş, elçilik heyeti ve muhafızlarının görkemli giyim kuşam ve koşum takımları içinde şehre girişleri Paris’lileri büyülemiştir.  1740’ların başında ise yirmisekiz Mehmed Çelebi’nin oğlu Said Efendi’nin Paris’e elçi olarak atanması Fransızların bir defa daha Osmanlı’nın görkemine tanık olmalarına sebep olmuştur. Aslında Avrupa’lıların Doğu’yu tanıma merakını çok eski yüzyıllara götürmek mümkündür. Başta 15.Louis’nin (1715-1774) gözdeleri Madame Pompadour ve Barry Düşesi Madame de Barry olmak üzere Paris’li soylular ve ileri gelenler sanatçılara Türk giysileri içinde kendi portrelerini yaptırmışlardır. Balolarda Türk kıyafeti giymek, Türk kıyafetiyle portre yaptırmak dönemin yaygın modaları hâline gelmiştir. O dönemlerde Avrupa’da yapılan düğünlerde bile, Osmanlı izlerini görmek mümkündü. 1719’da Avusturya sarayından Maria Josepha ile evlenen Saksonya Prensi Friedrich August, düğünü için aynı boyda güçlü 315 kişiyi vazifelendirir. Bu gençler ‘moustache a la Turque’ yani Türk bıyığı bırakacak ve düğünde yeniçeri kıyafeti giyip, mehter eşliğinde de yürüyeceklerdi. Ayrıca yemekler, hilâl şeklindeki masada yine Osmanlı kıyafetindeki hizmetliler tarafından servis edilmişti. Osmanlı elçisinin de davetli olduğu düğünde gelin Dresden yakınlarında yine Türk eserleriyle süslenmiş bir gemiden alınıyordu. Bu moda akımı içinde Kral Louis ve diğer soylular ile zenginler ressamlara Doğu konulu tablolar ısmarlıyorlardı. Doğu’ya giden gezgin ve görevliler Türklere ve Türkiye’ye ait anı ve resimlerini yayınlayarak “Turquerie” modasının geniş kitlelere yayılmasını sağlamışlardır. İsviçre’li ressam Jean-Etienne Liotard 1738 yılında İstanbul ve İzmir’de bulunmuş, özellikle Türk kadınlarının resimlerini yapmış ve bundan ötürü de Avrupa’da ‘Peintre Turc’ (Türk ressamı) ünvanını almıştır. Şüphesiz bu akımın önemli bir bölümünü de tabloların yanı sıra evleri süsleyen biblo ve heykelcikler/figürler oluşturmakta idi. Unutulmamalıdır ki her dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun hayranlık uyandıran gücü ve zenginliği, tüm dünyada Osmanlı Pazarı’na ve Osmanlı Sarayı’na özel birçok sanat eseri üretilmesine sebep olmuştur.

Details
Lot: 27 » Tablo

SULTAN ABDÜLMECİD HAN DÖNEMİ OSMANLI SULTANLARININ SOYAĞACI

19.Yüzyıl. Sultan Abdülmecid Han (1839-1861) dönemi. Tuval üzeri yağlıboya, duralite marufle. İmparatorluğun kurucusu Sultan Osman’dan başlayan ve Sultan Abdülmecid Han ile neticelenen, Sultan isimlerinin Osmanlıca ve Latin harfleri ile yazıldığı ve Tasvir-i Hümayun’ların soyağacının dallarına madalyonlar içerisinde ve hanedan silsilesini temsil etmek üzere birbirlerine çelenk dalları ile bağlı şekilde resmedildiği türünün en önemli örneklerinden biridir.

Literatüre göre; ilk Osmanlı Sultanlarının Soyağacı tablosu, İsveç kralı III.Gustav’ın siparişi ile Paris’te yaptırılmıştır. 1792’de d’Ohsson’un İstanbul’a döndüğünde Sultan III. Selim’e hediye ettiği soy ağacı sarayda büyük bir heyecan yaratmıştır ki, d’Ohsson İstanbul’daki en iyi ressamlara daha küçük boyutta soyağaçları yaptırıp Padişah ve Devlet Erkânı'na hediye etmiştir. Osmanlı Sultanlarının Soyağacı tabloları saraydan çeşitli devlet erkânına, Avrupalı hükümdarlara ve yabancı temsilcilere sunulmuş, Osmanlı Hanedan imgesinin tüm dünyaya yayılması niyetiyle diplomatik ve propaganda amaçlı kullanılmıştır. Benzer örnekleri müze ve saray koleksiyonlarında bulunan, belgesel özelliği ile ön plana çıkan, ele geçmez bir şaheser ve müzelik bir yapıttır.

Müze Koleksiyonlarında olan örnekler;
Topkapı Sarayı / Türkiye
Gripsholm Sarayı / İsveç
Celsing Şatosu / İsveç

Provenans: Özel Koleksiyon

Ölçüler: 73 x 101 cm.

Details
Lot: 29 » Tablo

SULTAN SELAHADDİN EYYUBİ TASVİRİ

“Ṣalāḥ ad-Dīn Yūsuf ibn Ayyūb”

Eyyubiler Hanedanı’nın Kurucusu
İki Kutsal Caminin Hizmetkârı
Mısır ve Suriye’nin Sultanı

Tuval üzeri yağlıboya. Muazzam altın varak çerçevesi içerisinde.

Ölçüler: 60 x 45 cm.
Çerçeveli Ölçü: 100 x 82 cm.

Selahaddin Eyyubi, Eyyubi hanedanının kurucusu ve ilk hükûmdarı.1187'de Kutsal Toprakları Haçlılardan geri almak için büyük bir ordu kurdu ve komutasındaki ordusuyla beraber 4 Temmuz 1187'de Hıttin Muharebesi'nde Kudüs Kralı Lüzinyanlı Guy'un ordusunun büyük bir bölümünü yok etti. 2 Ekim 1187'de ise Kudüs'ü Haçlı kuvvetlerinden alarak bölgedeki 88 yıl süren Hristiyan egemenliğine son verdi. Avrupalı Hristiyanlar, bu yenilgiden sonra Kudüs'ü tekrar hakimiyetlerine geçirebilmek amacıyla Üçüncü Haçlı Seferi'ni düzenledi.

Selahaddin Eyyubi, bu sefer sırasında gerçekleşen Arsuf Muharebesi'nde İngiliz Kralı I. Richard'a yenildiyse de, onunla yaptığı Yafa Antlaşması sayesinde Kudüs'ü muhafaza etti. Ayrıca, 1169'da Mısır'da bulunan Fatimi halifesinin veziri oldu, 1171'de Şii Fatimi halifeliğini feshedip, Mısır'ı, Bağdat'ta bulunan Sünni Abbasi halifeliğine bağladı. Ayrıca Selahaddin Eyyubi'nin, "iki kutsal caminin hizmetkârı" unvanına sahip ilk kişi olduğuna inanılmaktadır.

Selahaddin Eyyubi'nin ailesi Hezbani Kürtlerinin Revvadi kolundandır. Revvadiler aslen Arap olan Yemenli Ezd kabilesine mensupturlar. Abbasi Halifesi tarafından 758 senesinde Basra'dan alınarak Azerbaycan'a yerleştirilmişlerdir. Kabileye adını veren Revvad bin Müsenna el-Ezdî, Azerbaycan valisi tarafından güvenliği sağlama amaçlı Tebriz civarında vazifelendirilmiştir. Daha sonra onun soyundan gelen torunları 8. ve 9. yüzyıllarda Abbasiler'in Tebriz valisi olarak vazife yapmışlardır. Revvadiler, 10. yy'ın başından itibaren Azerbaycan'da baskın hale gelen Kürt varlığıyla özellikle Hezbani aşiretiyle karışarak Kürtleşmiş ve bu tarihten itibaren Kürt olarak tanınmışlardır. Ahmed için Ahmedil ve Muhammed için Memlân gibi isimleri kullanmaya başlamışlardır.

Details
Lot: 51 » Tablo

DİYARBAKIRLI TAHSİN (1874-1937)

Eski Türkçe imzalı. Tuval üzeri yağlıboya.

Referans: Türk Ressamları Hayatları ve Eserleri / Sayfa:113

Ölçüler: 60 x 80 cm.

Diyarbakır Rüştiyesi'nde kurşunkalem ve suluboya çalışmaları yapan Tahsin Bey, daha sonraları resim konusundaki ustalığını İstanbul'da sürdürmüş ve hocası Nuri Paşa’nın takdirini kazanmıştır. İstanbul'a geldikten sonra Harbiye'de "Diyarbakırlı Tahsin" diye tanınan ressam, burada Hoca Ali Rıza'nın öğrencisi oldu. 1895 yılında Harbiye'den süvari mülazimi olarak çıkan Tahsin, 1902'de Osman Hamdi Bey'in sarayda açtığı resim atölyesine devam etti. Sanayi-i Nefise’ye davam etti.  Genelkurmay Resimhanesi’nde çalıştı. Birinci Dünya Savaşı sırasında, binbaşı iken hastalandı ve tedavi için Budapeşte'ye gönderildi. Oradan evli olarak döndü ve emekliye ayrıldı. Bir süre Musevi mektebinde dersler verdi.  Eserleri Deniz Müzesi'nde, İş Bankası koleksiyonunda ve diğer müze ve özel koleksiyonlarda yer almaktadır.

Details
Lot: 52 » Tablo

DİYARBAKIRLI TAHSİN (1874-1937)

İmzalı. Duralit üzeri yağlıboya.

Referans: Türk Ressamları Hayatları ve Eserleri / Sayfa:113

Ölçüler: 20 x 33 cm.

Diyarbakır Rüştiyesi'nde kurşunkalem ve suluboya çalışmaları yapan Tahsin Bey, daha sonraları resim konusundaki ustalığını İstanbul'da sürdürmüş ve hocası Nuri Paşa’nın takdirini kazanmıştır. İstanbul'a geldikten sonra Harbiye'de "Diyarbakırlı Tahsin" diye tanınan ressam, burada Hoca Ali Rıza'nın öğrencisi oldu. 1895 yılında Harbiye'den süvari mülazimi olarak çıkan Tahsin, 1902'de Osman Hamdi Bey'in sarayda açtığı resim atölyesine devam etti. Sanayi-i Nefise’ye davam etti.  Genelkurmay Resimhanesi’nde çalıştı. Birinci Dünya Savaşı sırasında, binbaşı iken hastalandı ve tedavi için Budapeşte'ye gönderildi. Oradan evli olarak döndü ve emekliye ayrıldı. Bir süre Musevi mektebinde dersler verdi.  Eserleri Deniz Müzesi'nde, İş Bankası koleksiyonunda ve diğer müze ve özel koleksiyonlarda yer almaktadır.

Details
Lot: 53 » Tablo

FAUSTO ZONARO (1854-1929) RESSAM-I HAZRET-İ ŞEHRİYARİ

“Yıldız’dan İstanbul Manzarası”

İmzalı. Karton üzerine guaj boya.

Ekspertiz: Sn.Bayram Karşit tarafından sertifikalıdır. Eser, ekspertiz raporu ile birlikte teslim edilecektir.

Referans: E.Benezit. Cilt:10 Sayfa:917

Ölçüler: 36 x 46 cm.

Fausto Zonaro, İtalya Padova-Masi'de doğdu. 1891 yılında oryantalist bir tutkuyla merak ettiği İstanbula geldi. Fausto Zonaro, İstanbul’daki ilk günlerinde küçük boyutlu manzaralar, kent yaşamından sahneleri gösteren tablolar yaptı ve bunları Pera'lı bir tacire satarak geçimini sağladı. Teşrifat Nazırı Münir Paşa tarafından Yıldız Sarayı'na davet edildi ve burada Osman Hamdi Bey ile tanıştı. Fausto Zonaro, Münir Paşa'ya eserlerini II. Abdülhamit'e göstermek istediğini belirtti ve isteği yerine getirildi. Sultan II.Abdülhamid Han tarafından Mecidiye Nişanı'na layık görüldü ve "Ressam-ı Hazret-i Şehriyari", yani "Saray Ressamlığı" ünvanına sahip oldu.

Details
Lot: 54 » Tablo

CONTE AMADEO PREZIOSI (1816-1882)

‘’Kağıthane Sadabad Sarayı’’

İmzalı. Kağıt üzeri karışık teknik.

Referans: E.Benezit / Cilt: 8 Sayfa: 488

Ölçüler: 26 x 40 cm.

1816 yılında Malta’da doğdu. Erken yaşlardan itibaren sanata ilgi duydu. Malta'da çok takdir edilen bir ressam olan Giuseppe Hyzler tarafından eğitim gördü. Babası, Amedeo onun hukuk okumasını isterken, o daha çok sanat ve sanatla ilgileniyordu. Resim çalışmalarına École des Beaux-Arts'ta devam etti. İstanbul'a ayak bastığı 1851 yılından bu yana her geçen gün, sanatında olgunluğa erişen Amadeo Prezlosl, «Şark Giysileri» albümüyle Avrupa’da ün yapmıştı. Suluboya tabloları sanat çevrelerinde aranıyor, Şark manzaralarıyla dolu eserlerindeki üslup, hayranlık uyandırıyordu. Bu yüzden İstanbul’a gelen sanat tutkunları ve birçok elçiler, onunla dostluk kurmaktan haz duydular. ilk sergisini 1858’de Paris’te açtı. İkinci sergisi ise çok daha büyük anlam taşımaktadır. Çünkü, ancak milletlerarası sanat ustalığını kabul ettirmiş kişilerin eserlerinin sergilendiği Londra’daki Royal Academia’dan aldığı davet üzerine, 1863 yılında Londra’da bu akademinin salonlarında sergisini açtı. Günümüzde Louvre Müzesi Koleksiyonları arasında yer aldığı belirtilen «Şekerci Hacı Bekir» tablosuyla bu dükkânı ölümsüzleştiren Preziosi, günümüzde tüm Hacı Bekir kutuların» kapağındaki ressamdır.

Details
Lot: 56 » Tablo

MIGIRDİÇ GİVANİAN (1848-1906)

Ermenice imzalı. Tuval üzeri yağlıboya.

Referans: E.Benezit Cilt:5 Sayfa: 56

Ölçüler: 73 x 100 cm.

1848’de İstanbul Beşiktaş’ta doğan sanatçı, Sultan Abdülmecit’in saray kemancısı Ohannes Givan’ın oğlu, tanınmış ressam ve resim hocası Harutyun Givanian’ın da ağabeyidir. 1860’larda, Beşiktaş’taki Ermeni Mektebi’nde ressam Apraham Sakayan’ın talebesi olan Givanian, 1874’de Fransız ressam Pierre Désiré Guillémet’nin Beyoğlu, Hamalbaşı Sokağı’nda açtığı Desen ve Resim Akademisi’nde, 1876–79 yılları arasında da İtalya’da resim eğitimine devam eder. Osmanlı adlı gazetenin 19 Cumadelevvel 1298 (18 Nisan 1881) tarihli sayısından Tepebaşı’ndaki Belediye Bahçesi’nde, Elifba Kulübü tarafından açılan sergiye dört natürmort çalışmasıyla katıldığını öğrendiğimiz sanatçı, Beyoğlu, Cadde-i Kebir’de (bugün İstiklal Caddesi) yer alan Rus Sefarethanesi’nde de 1894’de bir resim sergisi açar. Mıgırdaç Givanian, hem ressamlık yetileriyle, hem de özgün etkinlikleriyle İstanbul'un her tür ortamında istisnai ve ilginç bir kişilik oluşturmuştur. Onun hayal ve zevk ürünü, az veya çok dekoratif unsurlar içeren kompozisyon manzaralarındaki geniş fırça darbeleriyle yaşam bulan gökyüzünde yüzen bulutların pırıltılı etkileri, onun yadsınamaz sanatçı yeteneğinin ve çok renkliliğinin kanıtıdır. Beylerbeyi, Çırağan ve Yıldız Sarayı’nın duvar süslemelerini yapan Givanian, İstanbul tiyatroları için dekorlar da hazırlamıştır. İtalyanca operalarda da rol aldığını öğrendiğimiz sanatçının pek çok özel koleksiyonun yanı sıra, İstanbul Belediye Müzesi ile Viyana ve Venedik St. Lazzaro adasındaki Congregazione Armena Mechitarista Manastırları’nda tabloları bulunmaktadır. 1894 – 1905 yıllarında Odessa’da ve St. Petersburg’da yaşamını sürdüren Givanian, İstanbul’da yaşama veda etmiştir.

Details
Lot: 58 » Tablo

NAZMİ ZİYA (1881-1937)

“Sapanca”

İmzalı. Peyzaj. Tuval üzeri yağlıboya.

Ölçüler: 26 x 27.5 cm.

1881 yılında İstanbul’da doğdu. İlk resim derslerini Hoca Ali Rıza’dan alan sanatçı, 1902’de Sanay-i Nefise Mektebi’ne girerek Valeri, Joseph Warnia-Zarzecki ve Osgan Efendi’den dersler almıştır. Okuldaki eğitimi sırasında doğayı tamamen kopya etmek düşüncesine karşı çıkmış, daha serbest tarzda çalışmayı yeğlemiştir. 1905’te 3 ay için İstanbul’a gelen Fransız ressam Signac, sanatçıyı büyük ölçüde etkilemiş ve Nazmi Ziya 1908’de okulu bitirdikten sonra resim eğitimi için Paris’e gitmiştir. Önce 3 ay kadar Julian Akademisi’nde Royel ve Marcel Bachet’in atölyelelerine devam etmiş, ardından Fernand Cormon’un atölyesine geçerek 1913’e kadar burada çalışmıştır. 1918-21 ve 1925-27 arasında 2 kez Sanay-i Nefise Mektebi müdürü olmuş, ardından da aynı okulda çizim dersleri vermiştir. Sanat yaşamının başından sonuna değin İzlenimci anlayışla çalışan, çoğu kez açık havada çalışan ve özellikle değişen ışık değerlerini betimleyen sanatçı, çok sayıda İstanbul manzarası yapmıştır. Türk Resim Sanatı’nın en önemli kilometre taşlarındandır.

Details
Lot: 59 » Tablo

HÜSNÜ TENGÜZ (1876-1950)

İmzalı. Tuval üzeri yağlıboya.

Ölçüler: 80 x 106 cm.

Ressam Hüseyin Hüsnü Tengüz, resim sevgisinin küçük yaşlarda başladığını, halk ressamı Emin Baba’yı izlediği zaman ressam olmaya karar verdiğini “Sanat Hayatım” başlıklı otobiyografisinde belirtmektedir. Askeri Rüştiye, Bahriye Mektebi İdadisi, Menşe-i Küttab-ı Bahri sınıfında ve Sanayi-i Nefise Mektebi’nde okumuştur. Erkân-ı Harbiye-i Bahriye, Deniz Müzesi, Matbaa-ı Bahriye gibi kurumlarda ressam olarak çalışmış ve ayrıca Silah Müzesi kurucu üyeliğinde bulunmuştur. Bahriye kıyafetleri, tarihi gemiler ve deniz savaşlarını betimleyen yağlıboya, suluboya, karakalem ve tarama tekniği ile çok sayıda eser ve özellikle albümler hazırlamıştır. Sanatçı, Türk resim tarihinde “Asker Ressamlar” kuşağı olarak anılan ressamların geç dönem temsilcilerinden biri olarak da öne çıkar. Tengüz, deniz ve gemi resimleriyle tanınmasına karşın, Mahmut Şevket Paşa tarafından hazırlanan “Eski Osmanlı kıyafetleri” başlıklı çalışmada görev almıştır.

Details
Lot: 60 » Tablo

HAYRİ ÇİZEL (1891-1950)

‘’Ortaköy Camii’’

İmzalı. 1933 tarihli. Duralit üzeri yağlıboya.

Referans: Türk Ressamları Hayatları ve Eserleri / Sayfa: 113

Ölçüler: 20 x 30 cm.

Asıl adı Hasan Hayrettin Çizel’dir. İlkokulu ve ortaokulu Dimetoka’da okuduktan sonra Edirne İdadisi’ni bitirdi.  Burada Hasan Rıza Bey’den (Şehit Hasan Rıza) resim öğrendi. Hocası gibi savaş ve kahramanlık konularını içeren kompozisyonlar üzerine yoğunlaştı. Sanayi-i Nefise’de Adil Bey’in yanı sıra Warnia Zerzecki ve Valery’den resim dersleri aldı. 1914’te Akademi’yi bitirince Çanakkale savaşlarına katıldı. Bu yıllarda Çanakkale ve çevresinden krokiler çizdi, suluboya resimler yaptı. Terhisten sonra devlet adına Almanya’ya gönderilen sanatçı, orada Hofmann’ın atölyesinde çalıştı. Dönüşünde İstanbul’da Şark Sanayi-i Nefise Atölyesi adında bir yer açtı. İstanbul’daki orta öğrenim kurumlarında resim öğretmeni olarak uzun yıllar görev yaptı. Tarihsel temaları işleyen resimlerinden sonra, bütün çabasını peyzaj resmi üzerinde yoğunlaştırmış olan Hayri Çizel’in sanatı, 1914 kuşağı ressamlarının izlenimci paletine yakındır.

Details
Lot: 63 » Tablo

FUAT SOYHAN (1885-1961)

İmzalı. 1929 tarihli. Tuval üzeri yağlıboya.

Referans: Türk Ressamları Hayatları ve Eserleri / Sayfa:211

Ölçüler: 46 x 60 cm.

1885 yılında Gelibolu’da doğdu. Orta öğrenimini İstanbul’da Mercan İdadisi’nde, yüksek öğrenimini de Edebiyat Fakültesi’nde tamamladı. Ardından 3 yıl kadar Sanayi-i Nefise Mektebi’nde Salvatore Valeri Atölyesi’nde çalıştı. Kuleli Askeri Lisesi ve Ankara Kız Lisesi’nde resim öğretmenliği yaptı. Sanatçı, gerek 1914 Dönemi, gerekse 1930-50’li yıllarda oluşan Müstakiller ve D Grubu sanatçılarının hakim olduğu sanat ortamlarının yeni etkileşimleri içinde bazı grup sergilerine katılsa da genellikle bağımsız çalışmıştır.

Details
Lot: 101 » Tablo

ŞEVKET DAĞ (1876-1944)

“Natürmort”

Eski Türkçe imzalı, 1914 tarihli. Tuval üzerine yağlıboya. Orijinal altın varak çerçevesi içerisinde.

Sanatçı, Şeker Ahmet Paşa natürmortlarına özgü benzer bir kompozisyonu tuvaline aktarmıştır. Türk Resim Sanatı’nın ele geçmesi zor müzelik bir başyapıtıdır.

Provenans: KOCABAŞ Koleksiyonu (Eser, provenans mektubu ile birlikte teslim edilecektir.)

Ölçüler: 74 x 56 cm.
93 x 74 cm. (çerçeveli)

1876 yılında İstanbul'da doğan sanatçı Sanayi-i Nefise’yi 1897 yılında bitirdi. Uzun yıllar Galatasaray Lisesi’nde ve öğretmen okullarında resim öğretmenliği yapmış, sonradan Güzel Sanatlar Birliği adını alan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin kuruluş çalışmalarına katılmıştır. Sivil ressamlar kuşağının ilk üyelerindendir. Resim sanatımızda iç mekan (enteryör) ressamı olarak tanınır. 1909’da Münih ve Atina Uluslararası yarışmalarında altın, 1933’te de Paris ve Sofya’da gümüş madalya kazanan Dağ, yaşamının son yıllarında politikaya atılarak Konya ve Siirt’ten milletvekili seçilmiştir. Resmin klasik tür sınıflandırılması dışında özel bir tema ressamı olarak öncülük yapmış ressamın birçok müze ve koleksiyonda eserleri mevcuttur.

Details
Lot: 103 » Tablo

İBRAHİM SAFİ (1898-1983)

‘’Natürmort’’

İmzalı. Tuval üzeri yağlıboya.

Ekspertiz: Sn. Bayram Karşıt tarafından sertifikalıdır. Eser, ekspertiz raporu ile birlikte teslim edilecektir.

Referans: Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedik Sözlük, Kaya Özsezgin / Sayfa: 276

Ölçüler: 65 x 50 cm.

1898’de Kafkasya Nahcivan’da doğdu. Eğitimini Moskova Güzel Sanatlar Akademisi’nde tamamladı. Rahman Safief, Türkiye’ye geldikten sonra aldığı adıyla İbrahim Safi, Erivan Lisesi'nde öğrenimini sürdürürken resim öğretmeni Kolzska ve resim eğitimi görmüş akrabalarıyla çalışmıştır. Sanatçının ilk çalışmaları Rus ressam Repin'nin etkilerini taşır. I.Dünya Savaşı'nın başlamasıyla öğrenimi yarıda kalmış ve 1917 Ekim Devrimi'nden sonra Kafkasya'da savaşan orduyla birlikte Türkiye'ye gelmiştir. 1918'de ailesiyle birlikte İstanbul'a yerleşen sanatçı sanat öğrenimini İstanbul’da Sanayi-i Nefise’de 1923’de tamamladı ancak atölyesinde çalıştığı Namık İsmail’in yanında 1930’a kadar etütlerini sürdürdü. 1924-1925 yıllarında Atatürk portreleri çizen sanatçı, ilk sergisini 1946’da İstanbul’da açtı. Güzel Sanatlar Birliği Sergilerine, çeşitli karma sergilere katıldı. 1955’ten sonra İsviçre, Münih, Köln, Frankfurt, Bonn, Viyana, Roma, Paris, Marsilya, Atina olmak üzere yurtdışında 10 yıl süreyle araştırmalar yaptı, sergiler düzenledi. Çok üreten bir sanatçı olarak tanındı. 1983'de İstanbul Odakule'de düzenlenen 100. sergisinin açılışından bir gün sonra öldü. Ölümünden kısa bir süre sonra aynı yerde adına bir retrospektif sergi düzenlendi. Hükümet tarafından Viyana ve Roma’ya gönderildi. Akademik kökenli Rus resminin bir ölçüde izlenimci paletle yumuşatılmış etkilerini yansıtan sanatı, peyzaj geleneği üzerine kurulur. İstanbul’un doğa ve tarih zenginliği, resimlerinde canlı ve ışıltılı renklerle yer alır. Resimlerinde renkçi bir anlayışla, işlek fırça vuruşları kullandı. Çallı kuşağının portre ölüdoğa/natürmort ve manzara geleneğine bağlı kaldı. Konuları arasında kırsal kesim ve kent görünümleri, günlük yaşam sahneleri, halktan özgün kişilerin tiplemeleri, folklorik düzenlemeler, belgesel, tarihsel nitelikli yapıların yanı sıra, değişik Avrupa kentleri İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir, Antalya, Kilyos gibi yörelerden sokak, cami, Kaleiçi evleri, çiçekli ve meyveli natürmortlar gibi zengin bir izlenim birikimi yer aldı.

Details
Lot: 104 » Tablo

EDİP HAKKI KÖSEOĞLU (1904-1991)

“Natürmort”

İmzalı. Duralit üzeri yağlıboya.

Ölçüler: 66 x 45 cm.

Türk ressam Edip Hakkı Köseoğlu 1904’de İstanbul’da doğdu. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sırasında Filibe’den gelerek İstanbul’a yerleşmiş bir ailenin oğludur. Önce Frerler Mektebi’ne devam etti. Aynı okulda arkadaşları Fikret Mualla ve Hadi Bara idi. Nümune Mektebi ve Kadıköy Sultanisi’ni bitirdikten sonra Sanayi-i Nefise Mektebi’ne (Güzel Sanatlar Akademisi) girerek İbrahim Çallı‘nın yanında çalıştı. 1927’de Akademi’yi bitirerek devlet hesabına gittiği Fransa’da Arts et Metiers’de dekorasyon ve fresk öğrenimi gördü. Andre Lhote atölyesinde sanat eğitimini geliştirdi. Paul Dumas fabrikasında, duvar kâğıdı ve kumaş desenleri üstünde çalıştı.

1932’de yurda dönünce Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ne öğretim üyesi olarak atandı. 1968’de bu görevinden emekli oldu. Devlet sergilerine ve bazı karma sergilere katılan sanatçı, uzun süre kişisel sergi düzenlemedi. 1976’da İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin girişimiyle bütün dönemlerini kapsayan geniş bir sergisi yapıldı. 1977 ve 1979’da gene İstanbul’da yağlı boya, guaş ve suluboya resimlerini içeren iki ayrı sergisi daha düzenlendi. 1978’de Chicago’da açılan bir grup sergisinde yapıtlarına yer verildi. Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği’ne katıldı.

1943’te düzenlenen 5. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde beş yapıtının yanı sıra İshak Hoca adlı tablosuyla birincilik ödülünü kazandı. Sanatçının başlıca yapıtları yurt içinde İstanbul ve Ankara Resim ve Heykel müzelerinde, Emniyet Sandığı, Akbank, Yapı ve Kredi Bankası, İş Bankası ve Ankara Devlet Kitaplığı koleksiyonlarında yurt dışındaysa A.B.D., Fransa, İngiltere ve İsveç’teki özel koleksiyonlarda yer almaktadır.

Details
Lot: 105 » Tablo

EDİP HAKKI KÖSEOĞLU (1904-1991)

“Bir Avuç Toprak”

Tuval üzeri yağlıboya. Sanatçının en önemli çalışmalarından.

Eserin arkası sanatçının eşi Münevver Köseoğlu tarafından “Eşim Edip Hakkı Köseoğlu’na aittir, 1.8.2006” ibareli ve imzalı.

Şasede yer alan etikette “Münevver Köseoğlu, 13, Bir Avuç Toprak” yazmakta.

Provenans: Münevver Köseoğlu Koleksiyonu.

Referans: Eser, Edip Hakkı Köseoğlu Kitabı, Sayfa: 156’da yer almaktadır.

Ölçüler: 81 x 60 cm.

Türk ressam Edip Hakkı Köseoğlu 1904’de İstanbul’da doğdu. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sırasında Filibe’den gelerek İstanbul’a yerleşmiş bir ailenin oğludur. Önce Frerler Mektebi’ne devam etti. Aynı okulda arkadaşları Fikret Mualla ve Hadi Bara idi. Nümune Mektebi ve Kadıköy Sultanisi’ni bitirdikten sonra Sanayi-i Nefise Mektebi’ne (Güzel Sanatlar Akademisi) girerek İbrahim Çallı‘nın yanında çalıştı. 1927’de Akademi’yi bitirerek devlet hesabına gittiği Fransa’da Arts et Metiers’de dekorasyon ve fresk öğrenimi gördü. Andre Lhote atölyesinde sanat eğitimini geliştirdi. Paul Dumas fabrikasında, duvar kâğıdı ve kumaş desenleri üstünde çalıştı.

1932’de yurda dönünce Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ne öğretim üyesi olarak atandı. 1968’de bu görevinden emekli oldu. Devlet sergilerine ve bazı karma sergilere katılan sanatçı, uzun süre kişisel sergi düzenlemedi. 1976’da İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin girişimiyle bütün dönemlerini kapsayan geniş bir sergisi yapıldı. 1977 ve 1979’da gene İstanbul’da yağlı boya, guaş ve suluboya resimlerini içeren iki ayrı sergisi daha düzenlendi. 1978’de Chicago’da açılan bir grup sergisinde yapıtlarına yer verildi. Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği’ne katıldı.

1943’te düzenlenen 5. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde beş yapıtının yanı sıra İshak Hoca adlı tablosuyla birincilik ödülünü kazandı. Sanatçının başlıca yapıtları yurt içinde İstanbul ve Ankara Resim ve Heykel müzelerinde, Emniyet Sandığı, Akbank, Yapı ve Kredi Bankası, İş Bankası ve Ankara Devlet Kitaplığı koleksiyonlarında yurt dışındaysa A.B.D., Fransa, İngiltere ve İsveç’teki özel koleksiyonlarda yer almaktadır.

Details
Lot: 106 » Tablo

EDİP HAKKI KÖSEOĞLU (1904-1991)

“Ağlayan Kadın”

İmzalı. Tuval üzeri yağlıboya.

Eserin şasesinde yer alan etiket sanatçının eşi tarafından “Müdafa, 21” ibareli.

Provenans: Münevver Köseoğlu Koleksiyonu.

Referans: Eser, Edip Hakkı Köseoğlu Kitabı, Sayfa: 137’de yer almaktadır.

Ölçüler: 46 x 55 cm.

Türk ressam Edip Hakkı Köseoğlu 1904’de İstanbul’da doğdu. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sırasında Filibe’den gelerek İstanbul’a yerleşmiş bir ailenin oğludur. Önce Frerler Mektebi’ne devam etti. Aynı okulda arkadaşları Fikret Mualla ve Hadi Bara idi. Nümune Mektebi ve Kadıköy Sultanisi’ni bitirdikten sonra Sanayi-i Nefise Mektebi’ne (Güzel Sanatlar Akademisi) girerek İbrahim Çallı‘nın yanında çalıştı. 1927’de Akademi’yi bitirerek devlet hesabına gittiği Fransa’da Arts et Metiers’de dekorasyon ve fresk öğrenimi gördü. Andre Lhote atölyesinde sanat eğitimini geliştirdi. Paul Dumas fabrikasında, duvar kâğıdı ve kumaş desenleri üstünde çalıştı.

1932’de yurda dönünce Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ne öğretim üyesi olarak atandı. 1968’de bu görevinden emekli oldu. Devlet sergilerine ve bazı karma sergilere katılan sanatçı, uzun süre kişisel sergi düzenlemedi. 1976’da İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin girişimiyle bütün dönemlerini kapsayan geniş bir sergisi yapıldı. 1977 ve 1979’da gene İstanbul’da yağlı boya, guaş ve suluboya resimlerini içeren iki ayrı sergisi daha düzenlendi. 1978’de Chicago’da açılan bir grup sergisinde yapıtlarına yer verildi. Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği’ne katıldı.

1943’te düzenlenen 5. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde beş yapıtının yanı sıra İshak Hoca adlı tablosuyla birincilik ödülünü kazandı. Sanatçının başlıca yapıtları yurt içinde İstanbul ve Ankara Resim ve Heykel müzelerinde, Emniyet Sandığı, Akbank, Yapı ve Kredi Bankası, İş Bankası ve Ankara Devlet Kitaplığı koleksiyonlarında yurt dışındaysa A.B.D., Fransa, İngiltere ve İsveç’teki özel koleksiyonlarda yer almaktadır.

Details
previous
Go to Page: / 2
next